Kayıtlar

Eylül, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
  ZAMANIN KIYISINDA  Bir suskun çığlıktayım   Gecenin en kör saatinde   Yüreğim bir yangın yeri   Adın düşmüş dilime  Bir eski mekandayın   Duvarlar bana küskün   Senin adın dudaklarımda   Sevgin artık hükmün   Gecenin kör saatinde  Bir adımda kaybolan ben   Gönlüm yıkık bir harabe Sevgin kaldı mahzende Oysa ben bu gece   Bir umutla gelmiştim sana   Bir yanımı bırakacaktım   Kalsın diye seninle   Ah senin gülüşüne   Uzanamam, ellerim bağlı   O masum düşlere   Varamam, kalbim yaralı   Bir takvim yırtıldı içimde   Geriye acılar kaldı   Ne dün bana ait artık   Ne yarın seni bekler sessizce   Saatler kör bir nehir gibi   Akıyor gözlerimin ucundan   Her saniye bir iz bırakıyor   Tenimde, ruhumda, suskunluğumda   Zaman bir hırsız gibi...
Resim
  MEMLEKETİMSİN  Sen benim; Hasretimsin, Özlemimsin Suyumsun, Ekmeğimsin Alınterimsin, Emeğimsin Sen benim herşeyimsin Toprağımda açan çiçeğimsin.  Gözümdeki yaş, yüreğimdeki sevgisin, Çile üstüne çile çektiğim Uğrunda bir ömür verdiğimsin   Ağladığımsın güldüğümsün Yaşadığımsın öldüğümsün Sen benim en derin gerçeğimsin.   Memleketimsin sen benim  Fatih Mehmet Yiğit 
Resim
  MEMLEKETİMSİN  Sen benim; Hasretimsin, Özlemimsin Suyumsun, Ekmeğimsin Alınterimsin, Emeğimsin Sen benim herşeyimsin Toprağımda açan çiçeğimsin.  Gözümdeki yaş, yüreğimdeki sevgisin, Çile üstüne çile çektiğim Uğrunda bir ömür verdiğimsin   Ağladığımsın güldüğümsün Yaşadığımsın öldüğümsün Sen benim en derin gerçeğimsin.   Memleketimsin sen benim  Fatih Mehmet Yiğit 
Resim
  GÜLÜM SENİN İÇİN ÖLÜRÜM... Ölümse ölüm   Sensiz hayatı neyleyim gülüm   Senin için ölürüm   Bir gülüşün yeter bana   Bir bakışınla yanarım   Adını andığım her gece   Derin yara gibi kanarım. Sensiz geçen her saat   Bir ömürden uzun gelir   Kalbim bir boş sokak   Adımlarınla dolsun ister.   Yokluğun bir yangın gibi   İçimi kül eder her sabah   Bir nefesinle dirilirim   Bir sessizlikle yıkılırım. Ölümse ölüm   Sensizliğe de razıyım   Yeter ki sen var ol   Ben yok olayım.   Bir şiir gibi hatırla    Bir Türkü gibi mırıldan  Ama bil ki gülüm   Ben hep senin için   Ölürüm,   Yeniden   Ve yeniden... Fatih Mehmet Yiğit 
Resim
-AŞK BENİ- Ben sürgün bir nefesim,   Demir asa, demir çarık;   Dost yoluna düşürdü aşk beni. Kerbelâ’da bir yudum suyum,   Seraba döndürdü aşk beni. Ben yakılmış bir dervişim,   Küller ile savurdu aşk beni. Başkaldıran Pir Sultan’ım,   İsyana niyaz eyledi aşk beni. Darağacında Hallâc-ı Mansur’um,   “Enel Hak”ta buldu aşk beni. Nesîmî’yim, hünkara minnet eylemem,   Yüzülen deride hissetti aşk beni. Kızgın çöllerde Mecnun’um,   Leylâ’ya sevdalandırdı aşk beni. Şirin için dağları deldim,   Ferhat’ın gürzünde duydu aşk beni. Aslı için küle döndüm,   Kerem gibi tutuşturdu aşk beni. Gökyüzünde turna oldum,   Semâha döndürdü aşk beni. Ben bir sözüm, suskunlukta yanarım,   Kalemime zincir vurdu aşk beni. Ben bir halkım, zulme başkaldırırım,   Türküme isyan kattı aşk beni. Yunus gibi aşkı sordum,   Her cevabı gül eyledi aşk beni. Hacı Bektaş’ın izinde yürüdü...
Resim
  HER SEVDA BİR KAVGA (Deli Sevda) Özlem dedikleri, deli bir sevdanın adıydı   Biz o sevdaya, vurulduk   Sen, rüzgâra tutunmuş bir isyan   Ben, kavgada büyüyen bir şiirdim   Bir haykırış gibi düştük zamana,   Tutunmak istedik umuda ve yarına   Ayrılık bir veda, sevda bir düştü   Gönlümde yankılanan, ne varsa sustu   Gözlerin, bir kumrunun son bakışıydı   Sesin, rüzgârda savrulan bir ağıt   Biz zamana direndik, suskun ve onurlu   Kalbimizde yankılandı eski bir türkü   Sevmek mi suçtu, yoksa özlem mi? Ama bilirim,Savrulmak vardı ayrı yörüngelerde   Birbirine çarpan iki yıldız gibi   Parlayıp söndük, iz bırakarak göğe   Fatih Mehmet Yiğit 
Resim
  Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey; Analarımızın ve Atalarımızın oldukları gibi, yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır... Ulusal birlik, ulusal duygu, ulusal kültür en yüksekte göz diktiğimiz idealdir. Yüksek ve inkılâpçı bir kültür seviyesine varmak için, önümüzdeki yıllarda daha çok emek vereceğiz. Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek, ana siyasamızın açık dileğidir...” ATATÜRK TÜRK BİLGELİĞİ
Resim
  -EFKARLIYIM BUGÜN- Suskunum, kederliyim, yorgunum bugün  Kalabalıklar arasında yalnızım gülüm Belalıyım,asiyim,sevdalıyım gülüm Kapatma perdeleri, karartma bugün   Titriyor bak gökyüzü, bulutlar titriyor bugün Hasreti büyüten zamanlar titriyor bugün Kapatma perdeleri, karartma bugün   Bütün renkler soluklaşıyor   Titriyor bak deniz, kıyılar titriyor bugün Savrulup kırılan dalgalar titriyor bugün Oysa ben seninle olmak isterdim   Kuşlar gibi özgür uçmak isterdim Dağlarda bir ömür sürmek isterdim  Dinmiyor, hasretim, özlemim  Belalıyım,asiyim,sevdalıyım gülüm Titriyor bak gökyüzü, bulutlar titriyor bugün Hasreti büyüten zamanlar titriyor bugün Fatih Mehmet Yiğit 
Resim
  İSYAN ÇAĞRISI... Bir lokma ekmekle sustu çocuklar,   Gecede yankıydı çatlamış dudaklar.   Yoksulluğun sesiydi, inleyen sokaklar—   Aşk bile üşürdü karanlıklar ülkesinde. Bir yürek yanardı, sessizce içten,   Analar ağlardı çocuklarını yitirmekten.   İsyan büyürdü yoksul kentler üzerinden—   İsyan çağrısıdır: yıkılsın saraylar! Acıydı ekmeğim, suyumda hüzün,   Bir gül düşlerimde solmuş her gün.   Özlemle yanarken; isyanım, aşkım—   Aşk dedikleri bir yangınmış meğer. Bir sokak lambası, titrek bir umut,   Bir mektup yırtılmış, içinde ayrılık.   Yoksul bir sevdaya düşmüş bir nutuk—   İsyanla yazılmış, kanla okunur. Bir gün döner mi o gidenler?   Bir gün diner mi bu dertler?   Aşk mıydı, yoksa yeşeren düşler—   Özlemle ördüğüm hayal duvarı? Bir çığlık yükselir, geceyi deler,   Bir çocuk susar, gözleri söner.   Yoksullu...
Resim
   EŞEK KULAKLI MİDAS MİT'İNİN (SÖYLENCESİNİN) KÖKENİ, ÖKSÜZOĞUL ADLI HAKAS TÜRK MASALINA MI DAYANMAKTA? MÖ 738 - MÖ 696 yılları arasında, Frigya'nın Polatlı'da kurulmuş olan başkenti Gordion'da, yaşamış olan efsanevi Frigya kralı Kral Midas ya da Asur kaynaklarındaki adıyla Muşkili Mita'ya ithaf edilen Antik Çağ Anadolu Mitolojik söylencelerinde yeralan Eşek kulaklı Midas Mit'inin (söylencesinin) kökeni; Hakas, filolog, Türkolog Nikolay Fyodroviç Katanov, (Kızıloğlu Pora; 6 Mayıs 1862 - 9 Mart 1922) tarafından Hakasya'daki saha araştırmaları sonucu derlenen Hakas Türk Masalı Öksüzoğlu Hikayelerinde yeralan Eşek Kulaklı Kağan masalına mı dayanmakta? Hakas, filolog, Türkolog. EŞEK KULAKLI KAĞAN (Hakas Turkleri Öksüzoğul Masalından) Yeni çağın yenisinde, eski çağın eskisinde bir ada varmış Tere gölün içinde. Tere göl Altayların tepesinde. Ada, yemyeşil; her yanı orman, çiçekler buram buram. Adanın ortasında saray. Sarayda bir kağan yaşarmış, bu kağan alçakgönü...
Resim
  GELMİŞİNİ GEÇMİŞİNİ OY  Arsız, yüzsüz, hırsızların  Yalanla iş yapanların   Kul Hakkına el uzatanların   Gelmişini geçmişini oy…    Devleti soyanların   Adaleti yok sayanların Haramilik yapanların  Gelmişini geçmişini oy… Vatanını satanların Zulmü alkışlayanların  Zalime ses çıkarmayanın  Gelmişini geçmişini oy… Allah ile aldatanın  İki yüzlü münafığın Dostunu arkadan vuranın Gelmişini geçmişini oy… Birlikten korkanların   Fitneyle yol alanların   Kötülüğe göz yumanların   Gelmişini geçmişini oy… Fatih Mehmet Yiğit 
Resim
  AÇGÖZLÜ VE KİBİRLİ ZALİMİN SONU (Tepegöz ile Alp Yiğit’in Mücadelesi)  Alama ülkesinde, tek gözlü, kıllı vücutlu, kibirli ve açgözlü bir yaratık yaşarmış: Altırkuş. Her ne kadar yalnızca bir gözü olsa da, uzakları ve gizli olan her şeyi görebilirmiş. Midesi öyle büyüklükteymiş ki, bir oturuşta yetmiş öküzü ve otuz fıçı şerbeti yutabilirmiş. Alama halkı, tüm gücüyle bu yaratığı doyurmak için çalışır, onun için yaşarmış. Altırkuş, yalnızca Alama ülkesinin hükümdarı olmakla yetinmemiş; gözü, Alp Yiğit’in ülkesine dikilmiş.  “Gelecekte Alp Yiğit de benim çobanım olsun! Sürümü o gütsün. Bana güçlü bir çoban gerek!” diye bağırmaya başlamış. Alp Yiğit bu sözleri duyunca hiç aldırmamış:  “Açgözlünün çobanı olmam, adımı lekelemem. Esremet’ten korkup ateş yakıp kaçmak bana göre değil. Karşılaşmak istiyorsan, haydi çık kır ortasına!” demiş. Alp Yiğit, Altırkuş’a meydan okumuş ve İdil’in kıyısındaki bozkırın ortasına çıkıp beklemeye başlamış. Altırkuş gelir gelmez, ikisi birbi...
Resim
  Din alıp satanlardan Allah ile aldatanlardan Devleti, Milleti soyanlardan Sahtekar ihvancılardan İki yüzlü münafıklardan Kırk Harami hırsızlardan Araplaşmış mankurtlardan Türk’e tuzak kuranlardan Vatanını satanlardan Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarından Ulu Tanrı, Türk Ulusunu korusun… Fatih Mehmet Yiğit
Resim
  YÜREK YANGINI Aşkı bir yangın sanmıştım önce   Yakar geçer, küle döner diye   Meğer aşk, bir direnişmiş gülüm   Susmadan sevmekmiş, vazgeçmeden yürümek   Seninle öğrendim suskunluğun bile haykırdığını   Bir bakışta bin kelime gizliymiş   Bir dokunuşta bir ömür saklı   Ve bir ayrılıkta bir devrim   Hayat dedikleri, bir kavga aslında   Bir lokma için, bir onur için   Bir sokak lambasında bekleyen umut   Bir çay bardağında demlenen sabır   Ben seni sevdim, ama sadece kalbinle değil   Yoksulluğunla, yaralarınla, isyanınla   Seninle sustum, seninle haykırdım   Seninle düştüm, seninle ayağa kalktım   Haksızlığa karşı bir şiirdin sen   Bir duvara yazılmış umut gibi   Bir zinciri kıran kelime gibi   Bir sevda gibi yüreğimde taşıdım seni   Ve şimdi, bu dizeler bir başkaldırıdır   Aş...
Resim
  ABAY(BABA/ATA) GESER/ ARSLAN GEZER HAN TÜRK DESTANININ TUVA, ALTAY, SİBİRYA (BURYAT, SAKA YAKUT) VERSİYONLARI -ABAY GESER/ ARSLAN GEZER HAN TÜRK DESTANININ TUVA VERSİYONU  GÖĞÜN DEMİRİ: BOKTU-KİRİŞ DESTANI (ÖZET) I. Karanlığın Tohumu ve Göğün Öfkesi Başlangıçta söz vardı. Söz, Höök'ün (Gök Tanrı) nefesinde doğdu. Tuva yurdu, dağların eezilerinin korumasında, ırmakların şarkısıyla beslenen bir cennetti. Ta ki, Onguştaay Kara-Düğür, karanlığın rahminden doğup, toprağa ayak basana dek! O, üç başlı, yedi canlı, ateş kusan bir melundi. Nefesi zehir, bakışı korku, gölgesi ölüm saçardı. Dağların eezilerini susturdu, ırmakların dilini unutturdu. Halkın atlarını çaldı, çocuklarının sesini kesti. Tuva, kara bir dumanla örtüldü; gökte güneş, yerde umut söndü. Bu feryat, gök kubbenin kalbine, Höök'ün katına ulaştı. Ülgen, demirci tanrıları huzuruna çağırdı. "Görüyorsunuz," dedi, sesi gürleyen bir bulut gibi, "yeryüzü kara bir yara aldı. Bu yarayı kızgın demirle dağlayacak,...
Resim
  "Hunlar önemli işlere girişmeden önce yıldızları ve ayı gözlemlerler; ay doluyken (Dolunayda) saldırır ve savaşırlar, ay zayıflarken geri çekilirler." Sima Qian'ın "Shiji" (史記) Eseri (MÖ 109-91)
Resim
  VATAN YOLU  (Ülkü, Vatan, Türk) Ben çilekeş bir bağrın, mert bir yüreğiyim Ben mazlumhane bir kahrın, biçare düşkünüyüm Ben zalimkar bir asrın, solduramadığı gülüyüm Ve ben çağlar boyu yaşanan, bir sevdanın adıyım ... Sen yok olmuş sevdaların, sönmeyen ateşisin Sen mavzer çığlıklarının, barut kokususun Sen Şehit analarının, gözyaşlarısın Ve sen bağrımıza saplanan hançerin, dinmeyen acısısın ... O dumanlı dağların, yalnız kurdu O kara bulutların, şimşek pırıltısı O çağlara yenilmeyen, savaşçı yüreği Ve o asra mühür vuran, mazlumların sesi... Fatih Mehmet Yiğit
Resim
  (OD)ATEŞ, (YEL)HAVA, SU, (YER) TOPRAK "Üçi ot, üçi suv, üçi boldi yil, "Üçi boldi toprak, ajun boldi il". "Üçü ateş, üçü su, üçü oldu yel, "Üçü oldu toprak, dünya oldu il". (Kutadgu-Bilig) Bir zamanlar Tanrı Dağının eteklerinde; Ateş, Su, Hava ve Toprak dört kız kardeş vardı. Her biri kendi ülkesini yönetiyor ve birbirlerine büyük saygı duyuyorlardı. Ateş, enerji ve tutkunun sembolüydü. Parlak alevleriyle ışık ve sıcaklık saçıyordu. "Benim gücümle demir eritilir, yemek pişirilir," diyordu gururla. Su ise hayatın kaynağıydı. Akışkanlığı ve uyum yeteneğiyle her yere nüfuz edebiliyordu. "Ben olmadan hiçbir canlı yaşayamaz, " diyerek önemini vurguluyordu. Hava, özgürlüğün ve hareketin temsilcisiydi. Her yere serbestçe yayılıyor ve canlılara nefes veriyordu. "Benim esintim olmadan dünya durgunlaşır, diyerek etrafına rüzgârlar gönderiyordu. Toprak ise sabitlik ve bereketin simgesiydi. Üzerinde her türlü bitki büyüyebiliyor ve canlılar ...