Kayıtlar

Mart, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
  Yurt sevgisi ancak, ona ve millete hizmetle ölçülür... Millet tarafından, millet adına devleti yönetmeye yetkili kılınanlar için gerektiği zamuan, millete hesap vermek zorunluğu, lâubalilik ve keyfî hareketle uzlaşamaz. Başbuğ ATATÜRK TÜRK BİLGELİĞİ
Resim
  Seni senden çalmışlar Ne derin yalnızlık...
Resim
  "Tok olan aç olanın halinden anlamaz." (Türk Atasözü) "Tok kuş, aç kuş ile birlikte uçamaz." (Türk soylu  Atabaşkan) Amerika yerlileri Atasözü Omaha Kabilesi "Körle yatan şaşı kalkar." (Türk Atasözü) "Köpekle yatan pire ile kalkar." (Türk soylu  Atabaşkan) Amerika yerlileri Atasözü Sihasapa Kabilesi Bin dost az, bir düşman çok TÜRKİYE TÜRKLERİ ATASÖZÜ Bin dost az, bir düşmen kop. ROMANYA TÜRKLERİ ATASÖZÜ Minglerçe dost az,Bir tek Düşman Sizningg Üçün Köp DOĞU TÜRKİSTAN UYGUR TÜRK ATASÖZÜ Bir düşman çok, yüz dost azdır. (Türk soylu  Atabaşkan) Amerika yerlileri Atasözü Hopi Boyu Veren el, alan elden üstündür. (Türk Atasözü) Bir kere al şunu demek iki kere ben vereceğim demekten iyidir. (Türk soylu  Atabaşkan) Amerika yerlileri Atasözü
Resim
  ISINAN KURBAĞA TEORİSİ VE DENEYİ NEDİR? 1869 yılında Alman psikolog Friedrich Goltz tarafından deney yapılmıştır. Çevreci yazar Daniel Quinn, 1996 yılında yazdığı The Story of B adlı eserinde, insanlık tarihi, nüfus artışı ve gıda artıklarını anlatmak için kaynayan kurbağa hikâyesine bir bölüm ayırdı.  Deney'e göre; Kurbağa önce kaynar bir su dolu kaba konur yüksek su sıcaklığının etkisiyle kurbağa can havliyle kabdan kurtulmayı başarır. Daha sonra kurbağa soğuk bir kaba konur kap ağır ağır ısıtılır suyun içerisinde ağır ağır ısınan rehavete giren kurbağanın kasları giderek gevşer su kaynama noktasına geldiğinde kurbağa kendisini sudan çıkaracak gücü kaybeder ve ölür.  Toplumun kabule zorlandığı veya reddettiği değer yargılarının topluma ağır ağır farkına varmadan kabullendirilmesi amacıyla kültür değişiminde günümüzde kullanılmaktadır.  Masonik örgütlerin sıklıkla kullandığı “ışık, uykulu gözlere yavaş yavaş verilir.” Sözü ısınan kurbağa teorisine en güzel örnektir. DENEY (Sosya
Resim
  "Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı konularda hiçbir şeyi değiştirmez. Elinden malını mülkünü, varını yoğunu alsalar ölmezsin. Bunları yine edinebilirsin. Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürlerse, işte buna çare yoktur." Cengiz Aytmatov | Gün Olur Asra Bedel
Resim
  DERVİŞ GAZİ Derviş Gazi, Kızıl Bel’li Seyit Süleyman’ın torunu, Derviş Mustafa’nın küçük oğludur. Bebekken geçirdiği çiçek hastalığı yüzünden gözleri ama olan Derviş Gazi, gençlik çağında Kızıl Bel’den çıkarak Tercan’a gelir. Aşkale’ye gitmesi için Derviş’e yardım ederler. Yol üstündeki Gökdere köyünde bir talibine misafir olan Derviş’i ama ve genç olmasından ötürü köylü pek fazla benimsemez ve Derviş Gazi aç kalır. Kaldığı fakir evin sahibine yatağını damın üzerine serdiren Derviş Gazi, gece yarısı ellerini havaya kaldırıp bir coşkuyla ceddini çağırınca gökten iki beyaz kurt  ayaklarının önüne iner.  Kurtlara köyün davarını gösterip bunlar beni aç bırakırlar deyince kurtlar sürüye saldırır. Ne çoban, ne de köylü kurtları durdurabilir. Derviş Gazi’yi misafir eden köylü, ağasına: “Siz bunları durduramazsınız. Bunları Derviş Gazi gönderdi.” der. Ağa ve köylü gelir. Derviş’ten kurtları yollamasını rica ederler. Derviş kurtları geri yollar. Köylü Derviş Gazi’yi Aşkale’nin Şıhveren köyüne
Resim
  “Ölmek isteyen bir milleti, hiçbir kuvvet kurtaramaz. Türk milleti ölmek istemez; o, daima yaşayacaktır efendiler!” Başbuğ ATATÜRK (Şevket Aziz Kansu, Türk Dili Dergisi, sayı:12, 1952, s:682)
Resim
  Dışı AK içi Kara; Ne keş, ne keşmekeş bir dünya...  Gayrimeşru alemde AK'lanan kara paraya "Keş" derler. Gayrimeşru alemde uyuşturucu müptelalarına da "Keş" derler. Gayrimeşru alemde kanunun, hukukun olmadığı "At izinin İt izine karıştığı" vurguncu düzene ise; "Keşmekeş" derler. Ne diyordu Kurt Baba: "Yedikleri hep haram Söyledikleri hep yalan Lafa  geldi mi müslüman, Yersen :) Yemezler aslanım." Hayırlı Cumalar vesselam... *Ulu Tanrı bizleri; Kurt postuna bürünmüş çakallardan, Han'ı yağma eden münkir münafık müslümanlardan esirgesin...
Resim
  1936 yılında Atatürk'ün siyasi dehasıyla imzalanan "Möntro Boğazlar Sözleşmesi" ile Boğazlarda Türk egemenliği ve Türk silahlı askeri hakimiyeti sağlandı. Lozan'da "Boğazlar rejimi" ile Milletler Cemiyeti bünyesinde kurulacak komisyon tarafından boğazların kontrolü sağlanacak boğazlarda Türk askeri bulunmayacaktı. Atatürk siyasi dehası sayesinde tıpkı Antakya'yı (Hatay ilini) savaşmadan Türk topraklarına kattığı gibi egemen güçlerin aralarındaki ihtilafı Türkiye lehine çevirerek 1936 yılında Montro Boğazlar sözleşmesi ile Boğazları Türk egemenliğine katmış ve Möntro imzalanır imzalanmaz boğazlara Türk askeri çıkararak tam egemenlik sağlanmıştır. Möntro Boğazlar sözleşmesinin kaldırılması demek Boğazlardaki Türk egemenliğine son vermek demektir. ABD-İngiltere Dedeağaçta askeri üs kurmuşken, Rusya Kırım'ı işgal etmiş ve boğazlara gözünü dikerken Möntro sözleşmesi yani  “Türk Boğazları Rejimi” ni tartışmaya açmak pusuda bekleyen emperyalist tüm ülkele
Resim
 Hukukun egemen olduğu demokratik yönetimlerde (Türkçü düşünce; bu yönetimi benimser); Evrensel hukuk hükümleri uygulanır. Kanun karşısında herkes eşittir ve kanunlara uymak zorundadır. Kimseye ve hiç bir zümreye ayrımcılık yapılmaz. Herkes gerektiğinde kanun ve hukuk karşısında hesap vermek zorundadır. Egemenlik halka aittir, halkın temsilcileri, Halka hizmet etmek ve halkın çıkarlarını korumak zorundadır. Otokratik, partizan(faşist), politbüro(komünist), dinci yönetimlerde ise; kanun halk içindir. Yönetim her şeyin üzerindedir. Otokratik, partizan,politbüro, dinci düzen; hesap vermez hesap sorar. Hukuk; Otokratik, partizan, politbüro, dinci yönetimin emrindedir.  Otokratik, partizan, politbüro, dinci yönetimde; evrensel kanun hükümleri uygulanmaz, kanunu koyan güç O'dur, O ne derse o olur. Halk; yöneten kişi ve zümreye hizmet etmek zorundadır. Yönetimin çıkarları halkın çıkarlarının daima üzerindedir. Fatih Mehmet Yiğit
Resim
  Gazi Paşa, 1925 yılında Bursa'ya geldiğinde kaldığı köşkün yakınlarında otururmuş Sabiha Gökçen. Bahçeye çıkar gelmesini beklermiş. Bir gün Gazi Paşa'yı görmek için köşke gelmiş. Muhafızlar onu geri çevirmeye çalışırken Gazi Paşa "gel bakalım çocuğum" diyerek yanına çağırmış. Gazi Paşa'nın elini öptükten sonra memleketi düşmandan kurtardığı için teşekkür etmiş. Gazi Paşa "Türk Milleti hep birlikte başardı bu işi" diyerek cevap vermiş. Sabiha'nın ailesini sorunca, anne ve babasını kaybettiğini, abisinin kendisine baktığını ve yatılı bir okulda okumak istediğini söylemiş.  Gazi Paşa "Aferin Sabiha, ne güzel derdini anlattın, Bütün Türk çocuklarının okuması lazım. Yarın bu vatana sizler sahip çıkacaksınız. Aydın fikirli, bilgili olmanız şart.  Şimdi beni dinle çocuğum seni evlat edinsem, benimle Ankara'ya gelir misin?"  Diye sormuş. Sabiha Gökçen anlatırken "Bundan sonra bana takılan ada uygun olarak Atatürk'ün kızı Sabiha oldum
Resim
  VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN... "Aşina" adlı bir Gök Türk beyi maddi refahı arttırmak için halktan 10 yıl hiç vergi almamış ve bu yüzden kendisi yoksul duruma düşmüştür. Bazı beyler, onun bu durumunu alay konusu yapmak istemişlerdir. Fakat o '' Ben ancak halkım zengin olunca huzur duyarım '' diyerek cevap vermiştir. Bundan 1500 yıl sonra; Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, Türklerin büyük Atası, Atatürk vefatından bir süre önce:"Mal ve mülk, bana ağırlık veriyor. Bunları, soylu milletime geri vermekle büyük ferahlık duyuyorum. Zenginlikten ne çıkar; insanın serveti, kendi manevî şahsiyetinde olmalıdır."Diyerek mal varlığının tamamını Türk milletine bağışlamıştır... TÜRK BİLGELİĞİ
Resim
  "Başarılarda gururu yenmek, felâketlerde ümitsizliğe karşı gelmek lâzımdır." ATATÜRK "Yaşamda ileriye doğru değil, geriye bakmak cehalet ve gafletinde bulunanlar medeniyetin akıp giden selleri altında boğulmaya mahkûmdurlar." ATATÜRK  "Hissiyatı ve vicdani telakkiyati, ilim ve fenle besleyip eğiterek toplumun gerçek huzur ve saadetine çalışmak ulvi bir görüştür..." ATATÜRK 
Resim
  "...Her ki gördi yüzin, işitdi sözin/ Cümle kul oldı ana Türk u Hıtay..." "...öyle kul oldu ana Cengiz Zikr edindi adın alay alay..." Elvan Çelebi Menâkıb'ul-Kudsiya fî Menâsıb'il-Unsiya
Resim
  Bir soğan soyulurken yaşarıyor da gözler, Vatandaş soyulurken aldırmıyor öküzler! Hayadan eser yoktur nafile bütün sözler, Beyhude inat etme hemen salla başını, Dilini tut, uslu dur, zıkkımlan maaşını. Şair Eşref, (d. 1847, Kırkağaç, Manisa - ö. 22 Mayıs 1912, Kırkağaç, Manisa), Türk şair ve Hiciv Ustası
Resim
  BAHARIN VE DİRİLİŞİN MÜJDECİSİ ERKEN-KÜN, YENİ GÜN, ERGENEKON TOYUMUZ (BAYRAMIMIZ) KUTLU VE UĞURLU OLSUN... Yıl başi Noruz küni, (Yıl başı Nevruz günü,) Karligaç, Turna cüp kelur. (Kırlangıç-Turna çift gelir)  Gül-giyalar açilip, (Gül-bitkiler açılıp,)  Yurtka şatlik ap kelur. (Yurda sevinç alıp gelir)  Uygur Türk Halk Koşuğu           Kültür, bir milleti millet yapan değerler bütünüdür. Kültürün en önemli unsurları ise içinde binlerce yıllık bir geçmişi barındıran gelenek ve göreneklerdir. Yeryüzünde yaşayan en eski kavimlerden olan Türklerin, tarihi derinliklerinden gelen zengin kültürel değerleri, gelenek ve görenekleri vardır.  21-22 Mart Dönence günlerinden olan ve 12 Hayvanlı Türk Takviminin ve Baharın başlangıcı olarak kabul edilen ERGENEKON/ERKEN KÜN şenlikleri, Türklerin tarihin bilinen devirlerinden itibaren kutladıkları Ulusal bayramlarından birisidir. Nevruz, Farsça kökenli bir sözcük olup “yeni gün” anlamına gelmektedir. Türk Kültüründe “yengi kün, erkin kün, ergene kün,
Resim
  TÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ İLE TÜRK KÜLTÜR VE İNANCINDA; KADIN-ERKEK EŞİTTİR, TÖRE BUDUR YOL BUDUR... Bil ki er kişi mum ise, Hatun ateşidir.. Er kişi ay ise, Hatun güneşidir.. Er mekanı aydınlatsa, Hatun cihanı aydınlatır..! (Türk Bilge Eren Hoca Ahmet YESEVİ ) *** Ata asıldır. Ana köktür. Çünkü; asıl tohumdur ki, Yerine ekilince kök olur... "Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde. Hakk’ın yarattığı her şey, yerli yerinde. Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok. Noksanlık da, eksiklik de; senin görüşlerinde." (Türk Bilge Eren Hacı Bektaş-ı Veli) *** "Biz kadınız", "Bizde ne iş ne ehemmiyet vardır" deyü hata etmeniz (hata etmeyiniz). Dünyanın ve beni ademin tam yarısı olduktan maada (olmanın dışında) bazı hususatta (konularda) er kişilerden daha büyük derecede bulunuyorsunuz.Bunun için diyoruz ki kadınlar büyüktürler; cemiyet-i beşeriyenin (insan topluluğunun) hem nısfı (yarısı), hem esasıdırlar. (Kırımlı Türkçü düşünür Gaspıralı İsmail Bey) *** Milletin
Resim
KARADUT'UN ÖYKÜSÜ: Sevgi muhabbet kaynar, yanan ocağımızda, Bülbüller şevke gelir, gül açar bağımızda. Hırslar, kinler yok olur, aşkla meydanımızda, Aslanlarla ceylanlar, dosttur kucağımızda. ************************************* Madde karanlığı, akıl nuru; Cehalet karanlığı, Bilim nuru; Nefis karanlığı, marifet nuru; Gönül karanlığı, aşk nuru ile aydınlanır. ************************************* Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde, Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok, Noksanlıkla eksiklik de, senin görüşlerinde ************************************* Dostumuzla beraber, yaralanır kanarız, Her nefeste aşk ile yaratanı anarız. Erenler meydanına, vahdet ile gir de gör, Kırk budaklı şamdanda kırkımız bir yanarız. Edep, erkâna bağlıdır, ayağımız başımız, Güllerden koku almıştır, toprağımız taşımız. Soframızda bulunan, lokmalar hep helâldir, Yiyenlere nur olur, ekmeğimiz aşımız. ************************************* Hakk’a talip olan kişi,