KARADUT'UN ÖYKÜSÜ:

Sevgi muhabbet kaynar, yanan ocağımızda,

Bülbüller şevke gelir, gül açar bağımızda.

Hırslar, kinler yok olur, aşkla meydanımızda,

Aslanlarla ceylanlar, dosttur kucağımızda.

*************************************

Madde karanlığı, akıl nuru;

Cehalet karanlığı, Bilim nuru;

Nefis karanlığı, marifet nuru;

Gönül karanlığı, aşk nuru ile aydınlanır.

*************************************

Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde,

Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde

Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok,

Noksanlıkla eksiklik de, senin görüşlerinde

*************************************

Dostumuzla beraber, yaralanır kanarız,

Her nefeste aşk ile yaratanı anarız.

Erenler meydanına, vahdet ile gir de gör,

Kırk budaklı şamdanda kırkımız bir yanarız.

Edep, erkâna bağlıdır, ayağımız başımız,

Güllerden koku almıştır, toprağımız taşımız.

Soframızda bulunan, lokmalar hep helâldir,

Yiyenlere nur olur, ekmeğimiz aşımız.

*************************************

Hakk’a talip olan kişi, başka murat isteme,

Dostun seninle beraber, başka vuslat isteme.

Bu dünya bir sofradır, arzular gelir geçer,

Eğer bizi buldun ise, başka murat isteme.

*************************************

Malım mülküm servetim, hepsi evde kaldı,

Eşim dostum akrabam, geçtiğim yolda kaldı,

Dostlarımdan birisi, benden hiç ayrılmadı,

Allah için yaptığım iyilikler bende kaldı.

Türk Bilge Alp Eren 

Hacı Bektaş Veli

Rivayet odur ki; Piri Türkistan Türk Bilge Eren Hoca Ahmed Yesevi; Bilge Türk Alperen Hacı Bektaş'a: " Seni Rum ülkesine görevli kıldım, cümle rum Abdallarına seni baş kıldım" demiş sonra orada bulunan Erenlerden birisine işaret etmiş o da elindeki; bir yanı yanık, karadut ağacından asayı uzağa rum ülkesine doğru fırlatmış, Pir Ahmed Yesevi, Hacı Bektaş'a: "var git rum eline asanın düştüğü yere yurt kur, irşad et, oraları yeşert" demiş.

Hacı Bektaş'ta bulunan karadut ağacın Türkistandan Anadolu ya düşen asanın yeşermesi ile oluştuğu Hacı Bektaş'ın o asayı bulduğu yere Yurt kurduğu menakıbnamelerde söylenir. 

Bu nedenle; Bektaşi Türk Babaları, Erenleri, Abdalları yurt tuttukları yerlere hep kara dut dikmişler, Türk Alp Eren Sarı Saltuk'lardan, Gül Baba'lara değin taa Balkanlarda bile karadut ağacı dergahta ziyaret edenleri karşılar. Aslında bu eski Türk kültürüne ait gelenektir.

Eski Türk kültür inancında Ağaç, Hayatı sembolize eder dalları Tanrı katına erişir. Bu nedenle Tanrıdan dilek isteyenler ağaca çul çabut bağlamış, hürmet etmiş, doğayı korumuş. Havayı, suyu kirletmemiş.

Büyük seyyah Marco Polo Türkistan seyahatinde: "Türk-Moğol Kağanı Kubilay Han'a büyük Şaman'ın öğüt verirken; Ağaç dikmesini, yoksula yardım etmesini (aş vermesini), birde hayvanların üreme dönemlerinde av yapılmamasını" öğütlediğini ifade eder. 

Bu üç kültürüde Türkistandan Anadolu'ya gelen Yesevi-Ahi-Bektaşi Dervişler, Baba Erenler yaşatmış yurt kurdukları yere ağaç dikmişler, tekkeye, dergaha gelen yoksulları ve misafirleri doyurmak için aş evi(asitane) yapmışlar. Çalıştıklarını, kazandıklarını, hep Halk'la paylaşmışlar, alan el değil veren el olmuşlar, yoksulu doyurmuşlar, düşmüşü kaldırmışlar, kimseyi hor hakir görmemişler, kınamamışlar, yaradılanı yaradandan ötürü sevmişler. İyilik,doğruluk, dürüstlük yolundan ayrılmamışlar, Allah ile aldatmamışlar, din üzerinden ticaret,siyaset, yobazlık yapmamışlar. Sevgi yolundan, akıl, bilim yolunda ayrılmamışlar, araplaşmamışlar, şekilcilikten, gericilikten uzak durmuşlar,Türkçe konuşmuşlar, Türkçe yazmışlar, Türk Töresine uygun yaşamışlar, Türklüğü yaşatmışlar, kadın erkek, yoksul zengin, güçlü güçsüz ayırmamışlar. İline yurduna sahip çıkmışlar, eline,beline,diline hakim olmuşlar. Aslanlara Ceylanları dost kılmışlar, Ulu Tanrı yolundan ayrılmamışlar.

Neden Karadut ağacı dikmişler diye soran olursa: "Karadut lekesini sadece, kendi yaprağı çıkarırmış. Eskiler, ‘insan da aynı bu ağaç gibidir’ derler. Dermanı başka yerde arayan yanılırmış, her yaranın merhemi kendi dalındaymış. İnsanın yarasını yine insan sararmış..."

Ne diyor Hızırname'de Baba Erenler:

"Aşk olsun Erenlere!

Doğru gez, Dost gönlünü incitme...."

Fatih Mehmet Yiğit 

Bu sene Malum Hacı Bektaş ve Yunus Emre yılı onların kültürel mirasını yaşatalım, karadut ağacı dikelim kurdu, kuşu hep nasiplensin yaptığımız bu iyilikle Tanrı bizi esirgesin...














Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar