Kayıtlar

Ağustos, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
SOKRATES VE PLATON EKOLÜ DIŞINDAKİ BATI FELSEFESİNİN TEMELİ ASYA KAYNAKLI MI? (ÖRNEK VAKA PİSAGOR) Matematiğe önemli katkılarıyla önde gelen isimlerden biri olup da hakkında çok az şey bilinen isimlerin başında Pisagor (Pythagoras) gelir. Hayatında hiçbir şey yazmamıştır. Yazdıysa da günümüze gelmemiştir. Hakkında başkaları tarafından yazılanlar da günümüze kadar gelememiştir. Pisagor’un matematiğe katkılarını çoğunlukla Öklid’in Elemanlar adlı eserinden öğreniyoruz. Aslında Pisagor’un katkısı diye bildiklerimizin gerçekten Pisagor’a ait olup olmadığından da çok emin değiliz. Çünkü Pisagor’un etrafında kim matematikte yeni bir şey bulsa, sonuçlarını Pisagor’la paylaşmak zorundaydı. Dolayısıyla, Pisagor’un verdiği derslerde anlattıklarının kendinin mi yoksa müritlerinin mi olduğu konusunda şüpheler vardır. Matematiğin Bir Tarihi adlı kitabın yazarı Carl B. Boyer, Pisagor’un katkısı olarak bilinenlere “Pisagor’un” demek yerine “Pisagorcuların” demenin daha doğru olacağını söy
Resim
Birilerine; mal, koyun, it, çakal, yavşak dediğimizde alınganlık göstermesinler, sözler hakaret anlamı taşımaz, sadece hitap ettiğimiz şahısların hayvansal yönlerini ifade etmiş oluyoruz, panik yok tüm  filozoflara göre öğrenimini tamamlayamamış hayvanız nihayetinde. Hayvandan hayvana fark var tabi. İnsanoğlu naziktir, ağır sözü kaldırmaz.  Eşek dersin kızar da, Sırtına bin aldırmaz !!  (Aziz Nesin) “Acaba bu gün ben de kendime insan mı desem Yoksa emsalimi temsil ile hayvan mı desem. Dahli yok kimseciğin, hep kabahat kendimde Çekilen kahra lütuf, çileye ihsan mı desem.” (Neyzen Tefik ) 1. Konfüçyus'a göre "İnsan, öğrenen hayvandır." 2. Thales'e göre ise "İnsan, araştıran hayvandır." 3. Sokrates, "İnsan, sorgulayan hayvandır." der. 4. Sofistlere, yani para kazanma amacıyla gezerek felsefe öğretenlere göre "İnsan, kazanan hayvandır." 5. Platona göre "İnsan, toplumsal hayvandır." 6.
Resim
Türklüğün En Eski Zamanları / Prof. Dr. Tuncer Baykara Cengiz Han evlâdından Gazan Han zamanında, bundan tam 700 yıl önce yazımına başlanıp, sonra 1304-1316 yılları arasında İlhanlı Hanı olan Olcaytu Han'a takdim edilen Cami"üt-Tevarih adlı eser, Türk kavramı açısından çok dikkate değer bir girişle başlamaktadır. Bazı peşin hükümler sebebiyle olsa gerek, bir kısım Türk tarihçileri tarafından ciddîye alınmayan bu girişte, kitabın düzenleyicisi Reşideddin Fazlullah (1248-1318) özetle, "bugün (kendi zamanında) Moğol diye anılan bir kısım boyların vaktiyle Türk olduklarını" belirtip şöyle diyor:1 "Mağrib diyarından Hind Denizi nihayetine kadar yaşayanlar Türklerdir; 'Deşt-i Kıpçak, Rus, Çerkes, Başgırd, Talas, Sayram, İbir, Sibir, Bular, Ankara Nehri, Türkistan ve Uyguristan diyarları, Naymanların kaldığı Erdiş (İrtiş) Gölü, İrtiş, Karakurum, Altay Dağları, Organ/Orhun nehri, Kırgız diyarları, Kem-kenciyut, Moğolistan diye bilinen birçok kı