TÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ İLE TÜRK KÜLTÜR VE İNANCINDA; KADIN-ERKEK EŞİTTİR, TÖRE BUDUR YOL BUDUR...
Bil ki er kişi mum ise,
Hatun ateşidir..
Er kişi ay ise,
Hatun güneşidir..
Er mekanı aydınlatsa,
Hatun cihanı aydınlatır..!
(Türk Bilge Eren Hoca Ahmet YESEVİ )
***
Ata asıldır.
Ana köktür.
Çünkü; asıl tohumdur ki,
Yerine ekilince kök olur...
"Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde.
Hakk’ın yarattığı her şey, yerli yerinde.
Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok.
Noksanlık da, eksiklik de; senin görüşlerinde."
(Türk Bilge Eren Hacı Bektaş-ı Veli)
***
"Biz kadınız", "Bizde ne iş ne ehemmiyet vardır" deyü hata etmeniz (hata etmeyiniz). Dünyanın ve beni ademin tam yarısı olduktan maada (olmanın dışında) bazı hususatta (konularda) er kişilerden daha büyük derecede bulunuyorsunuz.Bunun için diyoruz ki kadınlar büyüktürler; cemiyet-i beşeriyenin (insan topluluğunun) hem nısfı (yarısı), hem esasıdırlar.
(Kırımlı Türkçü düşünür Gaspıralı İsmail Bey)
***
Milletin yarısı, kadınlardır; onlar hayat ve faaliyetten uzak kalırlarsa, milletin hayat ve faaliyeti de yarım kalır.
Türkçülüğün Tarihi Gelişimi, Yusuf Akçura
***
KADIN
Kadın, kadın?!
Onu duymak, duyurmak isterken
Yakar düşüncemi bir şule, bir zehirli diken
Bütün hayatı çiçeklendiren fakat o.. niçin,
Niçin ezilsin o, bilmem niçin sürüklensin?!
Kadın-güneş, çocuk-ay, nuru ay güneşten alır
Kadınsız ülke çabuk mahvolur, zavallı kalır.
Kadın eli ile fakat bahtiyar olur şu cihan.
O bir melek... onu takdis eder büyük Yaradan.
O pek sevimli, güzel, ince, nazlı bir hilkat,
Onun ayakları altındadır fakat Cennet:
Kadın gülerse şu ıssız muhitimiz gülecek,
Sürüklenen beşeriyet kadınla yükselecek...
(Azerbaycanlı Şehit Türkçü düşünür Hüseyn Cavid)
***
Kadın da erkek gibi, idareci ve hâkim olabilsin!
Kadının yükseliş denizi çağıl çağıl çağlasın!
Oku, yaz, bil, çalış sen, ey mukaddes yarımız bizim!
İnsan olabilmek için en birinci şartımız bizim!
Alar da, ir kibi, şahlık, hekimlik namnarın taksın!
Hatınnan küç terekkıy behrine kül kül bulıp aksın!
Ukı, yaz, bil, tırış sin, iy mukatdes yartıbız biznin
Kişi bulmak için in, in birinçi şartıbız biznin!
(Tataristanlı Türkçü düşünür Abdullah TUKAY)
***
Hukuki Türkçülüğün amacı, Türkiye’de modern bir hukuk vücuda getirmektir. Bu da teokrasi ve klerikalizmden büsbütün kurtulmakla sağlanır. Ortaçağ devletlerinin bu ikisinden tamamen kurtulmuş olanlarına çağdaş devlet adı verilir. Bu devletlerde kanun yapma, yürütme görevi millete aittir. Ayrıca milleti oluşturan her birey tamamıyla bir diğerine eşittir. Ailede de bu hak ve eşitlik devam eder. Evlenme, boşanma, miras, mesleki ve siyasi haklarda aile fertleri eşittir.
Kadın yükselmezse alçalır vatan Samimi olamaz onsuz bir irfan...
(Cumhuriyetimizin ideologu Atatürk'ün fikir babası Türkçü düşünür Ziya GÖKALP)
***
"Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."
"Cumhuriyetin; her temelinde, her taşında,
Her tuğlasında, her harcında,
Asil Türk kadınlarının; emeği, alın teri ve kanları var..."
"Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!...Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir."
(Başbuğ ATATÜRK)
***
Her sosyal yapı, kadın ve erkek dediğimiz iki cinsin birbirini tamamlamasıyla var olmuş bir bütündür. Tek başlarına düşünülemeyen bu bireyler, birlikte yaratıcı bir güç kazanırlar. Erkek, kadınla beraberken daha bahadır, daha erdemli ve daha bilge olmak zorunluluğunu duyar.Kadın da bir erkekle birlik olunca daha soylu, daha ince ve daha içlidir. Türk milletinin sosyal yapısını incelerken de Türk kadını ile Türk erkeğinin birbirini tamamlayan bir bütün oluşu gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Eğer yurt ve millet işlerinde kadın, gücünü erinin gücüne kalmışsa başarı elde edilmiş; tersine kadın, umursamaz olmuşsa her şey yarım kalmıştır. Bu gerçeği bilen Türk milliyetçileri, daha savaşın başında, Türk kadınını – bilhassa genç kızlarımızı – kendi aralarında görmenin büyük mutluluk olduğunu inanıyorlar. Onun için de sizleri kendi yanlarına, savaş alanına çağırıyorlar.
(H.Nihal ATSIZ)
Eski Türk Töresince, Türk toplumunda kadın ve erkek eşittir. Türkçe "Eş" ve "Yarim" kelimesi bu kadın erkek eşitliğini ifade açısından "Eş-Eşit ve Yar-Yarım" kelimesinden türeyerek ifade edilmiştir.
"Kadın"kelimesi ise İskit/Saka Türklerinden beri Kağan eşi veya Kadın hükümdar anlamında kullanılan "Katun" kelimesinden türetilerek "Kadın ve Hatun" şekline dönüşmüş. Yine "Hanım" kelimesi de Moğol ve Türk hanlıklarında Han eşlerine verilen isimdir. Rivayet odur ki; birgün Cengizhan Kurultayda eşi Börte'yi göstererek: "Ben sizin Hanınızım buda benim Hanım" demiş, ve Börtenin Han kadar Kurultayda yetki ve söz sahibi olduğunu ifade etmiştir. Yine dilimizde üçüncü tekil şahıs zamiri (İngilizce ve Arapçanın aksine) erkeklik ve dişilik belirtmeden "O" kavramıyla ifade edilmektedir. Buda Türklerin yaşantıda, dilde dahi kadın erkek ayrımı gözetmediğini kadın erkek eşitliğinde gerek Avrupa gerekse Ortadoğu uluslarından daha ileri bir düzeyde olduğunu dil bilimi açısından bize göstermektedir.
Gök-Türkler dönemindeki madeni paralarda Kağan eşleri ile Kağanın bir arada yer alması bu açıdan önemlidir. Kağan eşleri Kurultayın doğal üyesi olup, söz ve rey hakkı bulunmaktaydı.Yine Kağan öldüğünde veya sefere çıktığında Kağan eşleri Kağan savaştan dönünceye veya yeni Kağan seçilinceye kadar yöneticilik yapabilmektedir. Bununla birlikte Türklerde zaman zaman güçlü ve kudretli kadın yöneticilerde çıkmıştır. Pers ve Medlerin en güçlü hükümdarı Ahameniş Kralı Kirus'u bozguna uğratan İskit/Saka imparatoriçesi Tomris Katun, Hun/Sabar hükümdarı Bogarık Khatun, Ögeday Han'ın ölümünden sonra tahta geçen Naib Töregene Hatun ya da Turakine Hatun ve 1236-1240 arasında hüküm süren Delhi Sultanlığı'nın tek kadın hükümdarı Raziye Sultan, Türk Kadın yöneticilere güzel bir örnektir.Çin'le yapılan ilk barış antlaşmasını Mete Han'ın hatunu imzalamıştır. Ebul Gazi Bahadır Han, Şecere-i Terakime'de, Oğuz ilinde, yedi kızın uzun yıllar beylik yaptığını anlatır ve bu kızların isimlerini şöyle sıralar: "Boyu Uzun Burla, Barçın, Salur, Şabatı Hatun, Künin Körkli, Kerçe Buladı, Kuğatlı Hanım."
Uygur Türk Kağanlığında Hatunlar yönetimde söz sahibiydiler.
Mesela Uygur Devleti kurulmadan önce Uygurların Hanı bulunan Kaganlar’dan Po-Jun (661-664) ölünce yerine kız kardeşi Pi-li-tu geçmiştir.
Buradanda anlaşılacağı üzere eski Türk boylarında kadın ,özgür ve eşit bir toplumsal konuma sahipti.
Bunun;
1.nedeni; toplumda var olan demokrasi,
2.nedeni; Türklerin eski Töre ve dinindeki kadına bakış açısıdır.
Hukuksal açıdan kadın ve erkek tamamen eşitti. Erkeğin yalnızca bir tane zevcesi , yani karısı olabilirdi. Kadınlar doğrudan doğruya hükümdar , kale muhafızı, vali ve elçi olabilirlerdi.
Kızlar kendileriyle evlenmek isteyen erkeklerle bir çeşit düello yapıyor ve kendilerini yenemeyen erkeklerle evlenmiyorlardı. Ev, karı ile kocanın ikisine aitti. Çocukların velayeti konusunda baba kadar ana da hak sahibiydi.
Eski Türk topluluklarında , devlet başkanlığı Hatun – Hakan ortak sorumluluğu ile yürütülürdü. Yasa niteliğindeki emirnameler , her ikisince imzalanmadan uygulanmazdı.
Kadın devlet yönetiminde, hatta askerlik ve sporda bile etkin rol oynuyordu. Elçi kabulü dahil, bütün önemli törenlerde Hakan ile Hatun beraber bulunurlardı.
Hatun bizzat savaş kurulunun üyesiydi. Kadınlar savaşın her aşamasında erkeklerle eşit koşullarda katılırlardı.
Bilge Kağan kitabesinde: “Tanrı Türk milleti yok olmasın diye babam İl-teriş Kağan ile anam İl-bilge Hatun’u yükseltti” ifadesi, Türk kültüründe kadının siyasi ve toplumsal değerinin ne kadar yüksek olduğunu göstermektedir.
Bilge Kağan kitabesinde: “Tanrı Türk milleti yok olmasın diye babam İl-teriş Kağan ile anam İl-bilge Hatun’u yükseltti” ifadesi, Türk kültüründe kadının siyasi ve toplumsal değerinin ne kadar yüksek olduğunu göstermektedir.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkı Türk coğrafyalarında ilk olarak:
1. 1917'de Orınbor'da Alaş (Qazaq-Kazak) Partisi programında yer aldı
2. Ardından 1918'de M.E.Resulzade ilk Azerbaycan Cumhuriyetinde kadına seçme ve seçilme hakkı tanındı
3. 1934'te Atatürk bu hakkı Türkiye'de tanındı
Tarihte devlet başkanlığı yapmış ilk kadınlar da Türklerdi. Avrupa ve Ortadoğuda kadınlar bir mal gibi alınıp satılırken köle muamelesi görürken Türklerde kadın erkekle eşit statüdeydi ve devlet başkanlığı yapmaktaydı.M.Ö.500 lerde Pers ve Medlerin en güçlü hükümdarı Ahameniş Kralı Kirus'u bozguna uğratan İskit/Saka imparatoriçesi Tomris Katun buna en iyi örnektir. Türklerin İslamlaşma süreci ile birlikte Arap kültürünün Türk toplumuna olumsuz etkisi ile zamanla Türk kadını toplumda ikinci plana itilmiş, Milli mücadelede Türk kadınları Türk erkekleri ile birlikte omuz omuza hem cephe gerisinde hem de cephede düşmana karşı savaşmış, Cumhuriyetimizin kuruluşu ile birlikte Türk kadını toplumda hak ettiği statüyü yeniden kazanmıştır.17 Şubat 1926’da kadınla erkeği eşit kılan Türk Medeni Kanunu kabul edildi.
Türklerin binlerce yıldır kullandığı ancak arap kültür ve adetlerinin etkisiyle cahilane bir bakış açısıyla daha sonraları uygulamadan kaldırdığı en eski Töresi olan Kadın-Erkek eşitliği Türk Medeni Kanunu ile tekrar tesis edildi.Atatürk'ün girişimi ile . 5 Aralık 1934'de Anayasa ve Seçim Kanunu'nda yapılan yasa değişikliği ile kadınların ilk kez oy kullanmasının ve aday olabilmesinin önü açılmış, Türkiye, Fransa ve İtalya’dan 11, Romanya’dan 12, Bulgaristan’dan 13, Belçika’dan 14, İsviçre’den ise 36 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştır.
Fatih Mehmet Yiğit
Yorumlar
Yorum Gönder