Kayıtlar

Şubat, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
Yıldırım Orduları Grup Komutanlığına atanan Mustafa Kemal Paşa hazırlattığı kartpostalda "Bir gaza ettik ki hoşnut eyledik peygamberi" yazıyor, 1918.
Resim
‘’Yerli kara dağların yıkılmasın. Gölgeli büyük ağacın kesilmesin. Taşkın akan güzel suyun kurumasın. Kanatlarının uçları kırılmasın. Koşar iken ak boz atın sendelemesin.  Hanım Hey !...”  Dede Korkut
Resim
Vatanseverlik bütün kusurlarına rağmen sevebilmek; iyi bir amaç, kutsal bir ülkü uğruna mücadele edebilmektedir... Fatih Mehmet Yiğit
Resim
Kötü birine iyilik yapmakla, iyi birine kötülük yapmak arasında bir fark yoktur... En büyük darbe beklemediğin anda, beklemediğin yerden gelir. İnsana en çok zararı, dost gibi görünen iki yüzlüler verir... Fatih Mehmet Yiğit
Resim
25 Şubat 1925 tarihinde Hıyanet-i Vataniye Kanununa yapılan eklemeyle "Dinin politikaya ve devlet işlerine alet edilmesi" vatana ihanet olarak kabul edildi. *TBMM tutanaklarını buradan okuyabilirsiniz.(Kanun 21. sayfada görüşülmeye başlıyor.); https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d02/c014/tbmm02014064.pdf
Resim
Doğru temel üzerine inşa edilmeyen her bina bir gün mutlaka çöker. Bu sebeple; Türkçü düşünceyi sağlam fikri temel ve esaslar üzerine inşa etmeliyiz. Türkçü Düşünce sisteminin temel değerleri ise: Türk Soyculuğu, Türk Tarihi, Türk Coğrafyası, Türk Dili ve Edebiyatı, Türk kültürü, Türk sanatı, Türk Töresi, Türk Millet Egemenliği ve Meclis yönetim sistemi, Demokrasi ve Laiklik, Türk Ahlak ve Erdemi, Türk Ülküsü ve (Turan)Türk Birliği ile Bilim ve Teknoloji, Millileştirme ve Üretim Ekonomisi, Doğa ve Çevrecilik, Özgürlük, Eşitlik, Adalet, Birlik Yardımlaşma ve Dayanışma ruhu, Paylaşımcılık ve Faydacılık, Güzel sanatlar ve Estetik, Dünya Uygarlığının eriştiği temel Evrensel İnsani Değerlerdir. Oğuz Kağan'la başlayan Atatürk'le prensip ve esasları çizilen akıl ve bilimin esas alındığı, her şey Türk için, Türk'e göre, Türk tarafından düşüncesinin esas alındığı Kutlu yol budur... Türkçü Düşünce ekseninde her Türkçü'nün üç gayesi var olmalıdır: Birinci gayesi Türklük şuuruna
Resim
TÜRK KAĞANLIK YÖNETİM SİSTEMİ: Kağanın görevleri: Töreyi uygulamak Halkını korumak Halkını doyurmak Adaleti sağlamak Toy düzenlemek Ülke sınırlarını korumak ve yeni yerler fethetmek Yüksek mahkemeye başkanlık etmek Savaşa ve barışa karar vermek Türk Devletlerinde devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı meclise kurultay (toy, kengeş) adı verilmiştir. Kurultayın Görev ve Yetkileri Hakanın seçiminde etkili olmak Devlet politikasını belirlemek İnsan ve hayvan sayımını yapmak Yargı işlerini yürütmek Töreleri düzenlemek Ordu ile ilgili raporları analiz etmek  Görevliler Ataman: İnanç, İnal da denilir. Tiginlere devlet işlerinde yardımcı olan öğretmen-eğitimcidir. Toygun: Kurultay üyelerine verilen ad. Ayuki: Hükümet. Ayguci: Üge; Vezir (Başbakan). Halk arasından sevilen kişilerden seçilirdi. Hanedan üyesi değildir. Buyruk: Hükümet görevlisi, (Bakan). Yabgu: Tegin (Tigin), Hükümdardan sonra gelen en önemli yöneticidir. Ülkenin batısını yönetir. İç buyruk:
Resim
BÜYÜK BAŞKAN  Atatürk'e "Büyük Başkan" diye hitap eden Türk Ressam İbrahim Çallı'ya Atatürk şöyle der: "Büyük başkan ne benim; ne şudur, ne budur. Büyük başkan, hepimizin bağlılığı ile kıvanç duyduğumuz o büyük Türk ulusudur..”
Resim
KURT DURUŞU... "Benim kahramanlarım, hayallerini hiçbir şeye satmayan kişilerdir" ATATÜRK * Büyüklük odur ki, hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, memleket için gerçek ülkü neyse onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhin de bulunacaktır. Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. İşte sen bunda karşı koyuşları yok eden olacaksın. Önüne sayılamayacak güçlükler yığacaklardır. Kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu güçlükleri aşacaksın. Ondan sonra sana büyüksün derlerse, bunu diyenlere de güleceksin.  (Atatürk’ün S.D.V, s. 112) * Türkçü, milli çıkarları şahısların üstünde tutan, milli mukaddesata ve geçmişe saygı gösteren, görev ahlakı yüksek olan, haksızlıklarla savaşta korkusuz bir insandır. Türkçü, gününü gün eden veya dalkavuk bir insan olamaz. Sert yaşamaktan hoşlanır ve en büyük sertliği de nefsine karşı gösterir. Tarihimizde kahramanlık ve büy
Resim
ANILARLA ATATÜRK  SES Dergisinin 9 Kasım 1963 tarihli sayısında Türkiye Cumhuriyetinin ilk görüntü yönetmenlerinden Cezmi Ar'ın (1898 - 1976) Atatürk ile ilgili bir anısı : "İstanbul'un kurtuluşu sıralarıydı. Yani, 6 Ekim 1922'den önce. Bir gece yarısı Kemal Film sahiplerinden Şakir Seden geldi, beni uyandırdı.  'Kalk gidiyoruz. Gazi Paşa, İzmit'e gelmiş. Resmi geçit yapılacak biz de filmini çekeceğiz'  Gece yarısı yollara düştük. İstanbul işgal altında İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar var. Tren yok. Zar zor İzmit'e varıyoruz. Ertesi sabah gün doğmasıyla birlikte Atatürk'ün bulunduğu İzmit-Gebze arasındaki sahada büyük bir geçit töreni yapıldı. Bize beklediğini haber verdiler. Hayatımda ilk defa Atatürk filmini çekiyordum. Heyecanlandım. Ellerimizi sıktı, kameranın karşısına geçti. Yakından bir portresini çektim. 15-20 metre kadar... Sonra yarım boy çektim. Kamera karşısında gayet rahat hareket ediyordu.  'Kafi mi?'
Resim
"Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık." (Kuran: 95/TÎN Suresi 4.Ayet) Her birimizin yüzü bu aşamalardan geçerek oluştu ve bunlar hamileliğin ilk üç ayında gerçekleşti. Sol üst ile sağ alt tarafta bulunan yüzler arasındaki fark olağanüstü derecede fazla, yalnız birbirlerine geçişleri ne kadar da hissettirmeden oluyor öyle değil mi?  📹: BBC One’dan alınan bu görüntüler “Inside the Human Body” serisine ait.
Resim
TÜRKLERDE SEZERYAN UYGULAMASI  TÜRKLERDE SEZERYAN UYGULAMASI İlk modern sezeryan yani cerrahi müdehale ile doğum yaptırma uygulamasının 1881 yılında Alman jinekolog Ferdinand Adolf Kehrer tarafından gerçekleştirildiği iddia edilse de; Sezaryen'i Dünya tıp tarihinde uygulayan ilk Türk bilim insanı Biruni'dir. 973-1051 yılları arasında yaşamış El Biruni’nin Edinburg Universitesi’nde yer alan kitabında sezaryen resmedilmiş ve tarif edilmiştir. Biruni zor olan riskli doğumlarda çocuğun ve annenin  sezeryenle kurtarılabileceğini yaptığı tıbbi cerrahi uygulama ile iddia ve ispat etmiştir. Çünkü doğum esnasında o dönemlere kadar çocuk ve anne ölümleri oluyordu. Bunun ana nedenlerinden biri ise; Hamilelik döneminde alınan fazla kiloların normal doğumu riske atmasıdır. Bu nedenle Türk hekimler tarafından hamilelik boyunca kilo aldırıcı karbonhidrat gıdalar yerine az karbonhidrat tüketimi ile buna mukabil bol proteinli ve vitaminli gıdaların ve sıvı tüketilmesini önermekteydi.
Resim
Oz tamgalı giysisi ve ant kadehi elinde, oturduğu tahtın arka kısmında güneş ve ay ikonografisi ile gök taşından kazınmış Türk Kağanı-Beyi heykeli…  Bilim insanlarının İron Man olarak adlandırdığı 24 cm boyunda ve 10,6 kg ağırlığında bir meteor parçasından yapılmış heykel 1938 yılında Alman keşif ekipleri tarafından Tibet bölgesinden kaçırıldı. Buda heykelleri ile uyuşmayan özellikleri gösteren, Türk Beyi heykeli 2007 yılına kadar Münih'te özel bir koleksiyonda kaldı. Stuttgart Üniversitesi Planetoloji Enstitüsü'nden Elmar Buchner, 11. yüzyıl Tibet'inden geldiği düşünülen heykeli analiz ediyor. Buchner, heykelin kabaca 15 bin yıl önce Moğolistan ile Sibirya arasında bir yere inen bir gök taşından oyulma olduğunu açıkladı. Heykelin elinde ant kadehi olması, Türkler gibi pantolon v.b giysiler taşıması, zırh giymesi ve bu zırhın üstünde Türklerin kutlu Oz tamgasının olması gibi özellikler bir Türk Beyi yada tahtta oturan bir Türk kağanı olduğunu kanıtlıyor… https://www.n
Resim
Tanrı'ya binlerce şükürler olsun ki; Türk'üz, Türkçü'yüz ve Turancıyız... Ne mutlu Türk'üm diyene Ne mutlu Türk olabilene Ne mutlu; Türk Ülküsüne hizmet edip, Onuruyla yaşayıp, şerefiyle ölebilenlere, Ne mutlu; Atalarının kutlu yolundan Ve Atatürk'ün izinden gidebilenlere Fatih Mehmet Yiğit
Resim
Macar şâir Árpád Zempléni'nin (1865-1919) 'Turani dalok' (Turân Türküleri, 1910) adlı güldestesinden, 'Száraz malom' (Kuru değirmen) adlı şiirinin çevirisi: Bizi toz gibi unufak öğütüyorlar Silin târihten, kökümüzü kurutun! Âh bu gelecek, bu zamân… Turân! Turân! Neşemiz sahte, neşemiz taklît Umutsuzluk boğuyor Birbirimizi boğazından… Turân! Turân! Kaderdir küçümseyen, aşağılayan… Yeni gelen her haberle, her yasla Er ya da geç… Turân! Turân!
Resim
"Evvelce, Türkiye'de Türk milletinin hiçbir mevkii yoktu. Bugün, her hak Türk'ündür. Bu topraktaki hakimiyet Türk hakimiyetidir. Siyasette, kültürde, iktisatta hep Türk Halkı hakimdir. Bu kadar kat'i ve büyük inkilabı yapan zat, Türkçülüğün en büyük adamıdır. Çünkü düşünmek ve söylemek kolaydır. Fakat, yapmak ve bilhassa muvaffakiyetle neticelendirmek çok güçtür." ZİYA GÖKALP-Türkçülüğün Esasları
Resim
Türk Milliyetçisi Nejdet Sancar'ı saygı ve rahmetle anıyoruz ruhu şad mekanı Cennet olsun... Genç Türkçü! Şu kahpelikler ve kahpeler dünyasında; soyuna yurduna ve devletine hizmet aşkıyla dolu kalbinle giriştiğin mücadelede en büyük gücün Tanrı’nın sana müstesna bir bağışı olan damarlarındaki kandır... Sade millet halinde değil, fert olarak insan gibi yaşamak isteyen her Türk, “her şey Türklük için!” prensibini benimsemeye mecburdur. Bu prensibi benimsemeyenler, yalnız vatanlarını ve milletlerini değil, kendi varlıklarını da felaketin kucağına atmayı, bilerek veya bilmeyerek, göze alan zavallı yaratıklardır... Türk Milliyetçiliği, bir avuç namerdin kahpeliği ile kökü kazınabilecek bir fikir değildir... Nejdet Sancar
Resim
Deli Fuat Paşa,Kurtuluş Savaşında Kuvayi Milliye'ye katıldı. 80 yaşında,Damat Ferit'in yüzüne sövecek kadar yürekliydi...
Resim
İşte ! O ! Çanakkale'de... Metre kareye 6 bin kurşun yağarken ayakta dimdik düşmanı gözleyen aslan! 34 yaşındaki Yarbay MUSTAFA KEMAL " Bir keresinde yeni kazılmış bir siperin dışında duruyordu. Avcılarımızın yoğun ateşi altındaydı. Bir İngiliz Bataryası da o sipere ateş açtı. Toplar menzili ve hedefi buldukça şarapneller gitgide daha yakınlarına düşmeye başladı. Vurulması matematiksel olarak kesindi. Kurmayları sipere girmesi için yalvarmaya başladılar. Dürbünle görüyorduk. Fakat o sigara yakıp gayet sakin bir şekilde sigara içmeye başladı. Ne yakınında patlayan şarapneller, ne de yoğun avcı ateşi Mustafa Kemal'e bir şey olmuyordu. Çünkü O'nu vuramıyorduk. O, zaman zaman eline bir tüfek alıp yoğun ateş altında, siperden dışarı çıkıyor, Avustralya siperlerine dikkatli, telaşsız ve isabetli atışlar yapıyordu. Bu kısa menzilde bile avcılarımız onu vurmayı başaramıyorlardı. Vurulmuyordu... Onu vuramıyorduk... " Bu inanılmaz gerçeği büyük bir şaşkınl
Resim
"Türk tarihi son asırlarda öksüz ve mütehassir kaldığı bir Türk Dahisine kavuştu ve onu ölmez bir ‘şaheser’ olarak sinesine aldı. Türkün Tunç iradesini temsil eden bir deha doğdu. Garbın ilim metotları Türk kafasına girerse ne harikalar doğacağını bütün dünya öğrendi."  - H.Nihal Atsız
Resim
Afgan Türkistanı (Güney Türkistan) Türklerinin lideri olan merhum Azad Beg, aslen Özbekistan Türklerinden olup, 1948'de Peşaver'de (Pakistan) doğmuştur. Babası, 2. Dünya Savaşının sonunda Pakistan'a yerleşmek zorunda kalmış Varis Kerimi, annesi eski Hokand Hanlarından Dudayer Han'ın kızıdır, ilk ve orta öğretimini Peşaver'de yapan Azat Beg, Lahor üniversitesi, Hukuk Fakültesini bitirmiş bir avukattır. Kızılordu'nun (SSCB) Afganistan'a girmesine müteakip (1979), Afgan Türkistanı olarak bilinen Güney Türkistan (Kuzey Afganistan) Türkleri'nin bağımsızlığı için çalışmalara başlayan Azat Beg, 1983'te bir grup Türk arkadaşıyla birlikte "Kuzey Afganistan Vilayetleri Islamî Birliği" adıyla parti kurar. Uzun süre kurduğu parti kanalıyla, Güney Türkistan (Kuzey Afganistan) Türklerinin dünya komuoyunda tanınması yönünde çalışmalarda bulunur. Kızılordu'nun Afganistan'dan çekilmesinin ardından, Afganistan'da başlayan iç savaş sonunda g
Resim
Hikayeye göre günün birinde Franz Kafka rutin yürüyüşlerini yaptığı parkta küçük bir kıza rastlamış. Kız ağlıyormuş. Oyuncak bebeğini kaybetmiş ve bu onu oldukça üzmüş. Kafka bebeği onun yerine aramayı önermiş ve ertesi gün aynı noktada buluşmak üzere sözleşmişler. Bebeği bulamaması üzerine Kafka küçük kıza bebeğin ağzından bir mektup yazmış ve buluştuklarında kendisine okumuş: “Lütfen benim için kederlenme, dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıktım. Sana başımdan geçenleri anlatacağım.” Bu birçok mektubun ilkiymiş. Kafka küçük kızla her buluştuğunda sevgili oyuncak bebeğin hayali maceralarını özenle yazdığı mektuplardan ona okurmuş. Küçük kız da bu şekilde avunurmuş. Derken gün gelmiş, görüşmelerin artık sonu gelmiş. Kafka son görüşmede küçük kıza bir oyuncak bebek getirmiş. Küçük kız, aslından oldukça farklı olan oyuncak bebeğe şaşkınlıkla bakakalmış. Bebeğe iliştirilmiş bir not küçük kızın şaşkınlığını gidermiş: “yolculuğum beni çok değiştirdi.” Uzun yıllar sonra, ar
Resim
Onurun olmadığı yerde, özgürlük olmaz Özgürlüğünü kaybetsende, onurunu kaybetme. Şerefsizce, onursuzca yaşamaktansa; Onuruna yaşa, şerefinle öl... Fatih Mehmet Yiğit
Resim
“Sessiz, durgun, başı eğik kalmayınız; uyanınız. Ulusal bağımsızlığımızı çiğniyorlar. Haklarınızı savunmak için birleşiniz, düşmanın karşısına dikiliniz. Sesinizi duyurunuz, bütün dünyaya, “ben Türküm, bağımsızlık bana atalarımdan miras kaldı, onu sana vermem” diye haykırınız.” Gazi Mustafa Kemal Paşa, 1919 ''Şurada acıklı bir gerçek olmak üzere bildireyim ki, ülkemizde pek çok yabancı parası ve bir çok propagandalar dönüyor. Bundaki amaç pek açıktır ki; ulusal eylemi başarısız bırakmak, ulusal isteklere inme indirmek, Yunan, Ermeni isteklerini ve yurdun kimi önemli kesimlerini işgal amaçlarını kolaylaştırmaktır. Bununla birlikte her dönemde, her ülkede ve her zaman ortaya çıktığı gibi bizde de kalp ve sinirleri donmuş, anlayışsız insanlarla birlikte vatansız ve aynı zamanda kişisel emel ve çıkarını, yurt ve ulusun zararında arayan alçaklar da vardır.'' . (23-7-1919 - Erzurum Kongresi) Uluğ Başbuğ Atatürk
Resim
Efendiler! Yüzyıllardan beri Türkiye’yi yönetenler çok şeyler düşünmüşlerdir; fakat yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir: Türkiye’yi. Bu düşüncesizlik yüzünden Türk vatanının, Türk milletinin uğradığı zararları ancak bir şekilde giderebiliriz: O da artık Türkiye’de Türk’den başka bir şey düşünmemek. Ancak bu düşünceyle hareket ederek her türlü kurtuluş ve mutluluk hedeflerine ulaşabiliriz. Efendiler! Bizim milletimiz vatan için, özgürlüğü ve egemenliği için özverili bir halktır; bunu ispat etti. Milletimiz yaptığı inkılâpların kararlı savunucusudur da. Benliğinde bu iyi huylar yerleşmiş bir milleti yürümekte olduğu doğru yoldan hiçbir kimse, hiçbir kuvvet alıkoyamaz. Hâkimiyet-i Milliye,: 31.08.1924
Resim
ESKİ TÜRKLERDE ÇİFT EJDER SEMBOLÜ VE YİNG-YANG KAVRAMININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ:  “Bu yırtınçuda üstün tengri yaruk titir, altın yagız yir kararıg titir. Ay tengri kararıg titir. Er yaruk titir, tişi kararug titir. Bu yirli-tengrili, tişili irkekli bir gerü kavışıp kamag tınglı-tınsızlı, iki türlü ed togar belgürer… Künli aylı karışu-kavışu yorıyor. Ötrü yayı, kışlı, tört od bolur. Tört öd içite yana ikirer öd adrılur, sekiz yangı kün bolur.”  (Bang vd., “Türkishe Turfan Texte” 6. satır, 318 vd.) “Bu kâinatta, üstteki gök parlaktır, altta yağız yer karanlıktır. Güneş tanrısı parlaktır, ay tanrısı karanlıktır. Ateş parlaktır, su karanlıktır. Er parlaktır, dişi karanlıktır. Bu yerli-göklü, dişili erkekli (ilkeler) kavuşursa, bütün canlı ve cansız, iki türlü varlık doğar, belirir… Güneş ve ay karışıp, kavuşarak yol almaktadır. Bundan ötürü, yazlı-kışlı dört mevsim olur. Dört mevsim içinde (her mevsim) yine ikişer zamana ayrılıp sekiz “yeni gün” doğar”.  Kâinatın bütün tez
Resim
Gazi Mustafa Kemal Paşa “Hangi şan ve şeref? Eğer mensup olduğum milletin şanı ve şerefi varsa ben de şanlı ve şerefliyim… şan da şeref de milletimindir. Benim şan ve şerefimden bahsetmek de hatadır, iyi dinleyiniz benim nasihatim budur ki, içinizden her hangi bir adam çıkar, şan, şeref, davası güder ve teferruat etmek isterse, başınızın belasıdır, ilk önce kafası kırılacak adam budur... Gazi Mustafa Kemal Paşa, 19 şubat 1923
Resim
Yeryüzündeki böcek ve bakteri türü sayısı çeşitlilik itibari ile insan nüfusundan fazladır. Her birinin doğa ve eko sistemin devamlılığı için bir görevi vardır. Eklem bacaklı bir böceğin yaşadığı coğrafyaya ve doğaya, üzerinde yaşadığı ağacın rengine, uyumlu yaratılması tesadüfle açıklanamaz. Bunu tüm canlılara uyarladığımızda büyük bir bilgi,güç ve tasarım gerekir. Fatih Mehmet Yiğit
Resim
Ruins at Mitla, Oaxaca, México, circa 1874. Meksikadaki antik şehir kazılarında ortaya çıkarılan duvar motifleri; bahse konu motif ve desenler binlerce yıllık Türk Kilimlerinde de mevcut. Estatueta antropomorfa feminina, possivelmente, uma divindade ligada à fertilidade, ou foi usada durante cerimônias fúnebres - Cerâmica, policromada, com deslizamento bege claro e vermelho tijolo. Decorada com pinturas com formas geométricas com ornamentos negros. Superfície envidraçada (71 cm) - Cultura Chupìcuaro - Remonta a 400 a.C. - Período Pré-Clássico (Estágio Inicial) - Este sítio arqueológico está localizado às margens do rio Lerma, entre as atuais cidades de Acámbaro e Tarandacuao, no estado de Guanajuato, México. Aztek,Maya,İnka ve Olmek medeniyeti ile Türk kültür kodları aynı, ortak kök bağlarımız mevcut. Buda tarihin erken dönemlerinden beri Türklerin Bering boğazı üzerinden Amerikaya göç edip oralarda yurt kurduklarını bizlere göstermektedir... Fatih Mehmet Yiğit
Resim
O sadece O Herşeyi yoktan var eden Hiç bir şeye benzemeyen Hiç bir şeye benzetilemeyen Alemlerce ismi olan Cismi, sonu ve başlangıcı olmayan Doğmayan, doğrulmayan Sürekli yaratan, arş üzerine kurulan İşiten,gören,duyan Kuvveti sonsuz Kudreti sınırsız Zaman ve mekandan münezzeh Alemlere sığmayan ancak, Sevgi ve iyilik dolu bir kalbe sığan O sadece O... Fatih Mehmet Yiğit
Resim
Yol arkadaşlarını satanlar Davalarını da çoktan satarlar ... Ne diyordu Bilge Atsız: Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz Çünkü bu yol kutludur gider Tanrı Dağı'na Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin Değişilir topu da; bir sokak kaltağına...
Resim
Şehit Dramalı Rıza Bey 1890 da Drama’da doğdu. Rıfat Bey’in oğludur. Aile lâkapları koldu idi. Teşkilat-ı Mahsusa’nın önde gelen fedailerindendi. Teşklat-ı Mahsusa’nın “Türk Batı Trakya Komitesi’ne mensuptu. “Garbi Trakya Hükümet-i Müstakilesi’nde önemli görevler ifa etti. Çevresini Yunan baskısından korumak için mücadele etti. 1.Dünya Savaşı sırasında, ünlü Türk casusu “İngiliz Kemal” ile birlikte, Musul, İran Hududu ve Suriye’de İngiliz casusu Lawrens’in peşinde dolaştı. Teşkilat-ı Mahsusa’nın Osmancık Taburu içinde Sina-Filistin Cephesinde, Kuşçubaşı Eşref Bey’in emrinde “Sağ Kol Gönüllü Atlı Bedevi” kuvvetleri içinde savaştı. Millî Mücadele’de Salihli Cephesinde savaşırken, Aznavur Harekâtına katıldı. Akbaş Cephaneliği’nin kaçırılmasında en mühim görevi üstlendi. Arkadaşlarıyla Çanakkale’in Rumeli yakasına geçerek cephaneliği bastı ve çarlık yanlısı Rus Beyaz Ordu’ya gönderilecek olan, sekiz bin Rus tüfeği, kırk Rus mitralyözü, yirmi bin sandık cephaneyi geceleyin Anadolu
Resim
Yıl 1949. İlkokul 4. sınıf öğrencisiyim. Urfanın Birecik ilçesinde. Çok insan ve birçok çocuk gibi sıtma ve trahomdan muzdaribim. Verem kapılarda kol geziyor. Bir pazar günü, yani memur başta herkesin dinlendiği gün, kapı çalındı. Karşımızda Muhittin muallim. Soruyor, çocuk nasıl oldu? Annem vücudumu açıp gösteriyor. Giyindirdi ve elimden tutup beni doktora götürdü. İlçenin tek doktoru hükümet tabibinin evine. Pazar günü. Doktor içeriye buyur etti. Öğretmen, "Bu çocuğa lütfen bakar mısınız?", dedi. Doktor muayene etti ve ilaçlarımı verdi. Sıtma ilaçları kinin ve atebrin.Ne muallimin, ne doktorun, bunu maaş aldığı için yapmadığı kesindi. Onlar savaşmakta olan birer ordunun mensubu idiler. Verem savaş dispanserleri, sıtma savaş, trahom savaş dispanserleri, trahom hastaneleri, sağlık ordusunun savaş karargâhlarıydı. Okullar, halk mektepleri, okuma-yazma seferberliği, maarif ordusunun alanlarıydı. Türkiye'de üç ordu vardı. Biri kahraman askerlerimizin ordusu. Savaşı kazanm
Resim
CENGİZHAN SÖZLERİ: Qorxursansa etmə, edirsənsə qorxma, etmisənsə, peşman olma. Çingiz Xan Korkuyorsan yapma, yapıyorsan korkma, etmişsen pişman olma... Cengizhan Türkler savaşmaya başlayınca şeytanı cehennemde esir alır Kendini küçük ve yok sayma! Bir çivi olduğunu hiç sakın unutma... Sakın bir çiviyi küçümseme. Bir çivi bir nalı, nal bir atı, at bir komutanı komutan bir orduyu, ordu koca bir ülkeyi kurtarır. Cengiz Han  Arkasındaki düşmanı hisseden; önündeki düşmanla savaşamaz. At sırtında dünyayı fethetmek kolaydır. Zor olan inip onu yönetmektir. Savaşı seçtin, ne olacaksa olacak ve ne olacağını bilmiyoruz. Sadece Tanrı biliyor. Orduyla ilgili çalışmalarda hep ön saflardayımdır. Savaşta da asla arkada kalmam Yedi yılda büyük bir iş başardım ve bütün Dünya’yı bir imparatorluk altında birleştirdim. Benim Erlerim: Karanlık gecelerde Saldıran Kurt Gündüz aydınlığında Uçan kuzgun idi. Hareket esnasında Yerlerinde durmaz İstirahat anında
Resim
Her kim ki vefâ kılsa vefâ tapgusıdur " Vefa eden kişi , vefa bulur" Her kim ki cefâ kılsa cefâ tapgusıdur " Cefa eden kişi , cefâ bulur." Yahşi kişi yamanlıg körmegey hergiz "İyi insan kötülük görmez hergiz" Her kim ki yamân bolsa cezâ tapgusıdur "Kötü olan kişi de, cezasını bulur"                                        (Babür Şah) 14 Şubat 1483/ İyiki Doğmuşun Şahim.
Resim
" Derler ki Tuvaca konuşabilen insanlar,  bu dünyadaki bitkilerin ve hayvanların da dilini konuşabilir "  Monguş Kenin-Lopsan
Resim
" İyi yaşamayı sonraya bırakan; yolunda ırmağa raslayıpda akıp geçmesini bekleyen adama benzer. Irmak hiç durmadan akıp gidecektir."  KONFÜÇYÜS
Resim
Neden sancılar eksik olmaz, iyi insanların yüreğinden? Nazım Hikmet *** “Çok alametler belirdi. vakit tamamdır. Haram, helal oldu helal haramdır. Kendi kendimizle yarışmaktayız gülüm. Ya ölü yıldızlara hayatı götüreceğiz, Ya dünyamıza inecek ölüm." Nazım Hikmet
Resim
Bin yıldır, bu topraklarda koskoca devleti ayağında çarığı,sırtındaki esvabı parçalanmış çocuklar sırtında taşıyor. Vergi verdi,çifte koşuldu,şehit düştü. Ve hep ikinci sınıf sayıldı. Onların yalnız tek bir adı var: “TÜRK''... Fotoğraf :1.Dünya savaşı, Doğu Cephesi
Resim
Nasıl ki; yağmur bitkileri yeşertir can verir rüzgarlarda öyledir. Bahar rüzgarları ve esintileri, insanı canlandırır, vücudunu geliştirir bedeni güçlendirir. Sonbahar ve kış rüzgarları ise; cildi kurutur, insanı hasta eder bedeni zayıf düşürür... Misal; istersen yaprağa bak daha iyi anlarsın... Deli Şaman
Resim
Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim; Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim; Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler, Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.   HAYYAM
Resim
"SEV BARIŞI, SEV DİRLİĞİ AŞK BİL VATANPERVERLİĞİ HAYALİNDE TÜRK BİRLİĞİ GÖNLÜNDE HEP TURAN OLSUN" -OZAN ARİF- Ruhun şad mekanın Cennet olsun değerli ağabeyim