Yıl 1949. İlkokul 4. sınıf öğrencisiyim. Urfanın Birecik ilçesinde. Çok insan ve birçok çocuk gibi sıtma ve trahomdan muzdaribim. Verem kapılarda kol geziyor. Bir pazar günü, yani memur başta herkesin dinlendiği gün, kapı çalındı. Karşımızda Muhittin muallim. Soruyor, çocuk nasıl oldu? Annem vücudumu açıp gösteriyor. Giyindirdi ve elimden tutup beni doktora götürdü. İlçenin tek doktoru hükümet tabibinin evine. Pazar günü. Doktor içeriye buyur etti. Öğretmen, "Bu çocuğa lütfen bakar mısınız?", dedi. Doktor muayene etti ve ilaçlarımı verdi. Sıtma ilaçları kinin ve atebrin.Ne muallimin, ne doktorun, bunu maaş aldığı için yapmadığı kesindi. Onlar savaşmakta olan birer ordunun mensubu idiler. Verem savaş dispanserleri, sıtma savaş, trahom savaş dispanserleri, trahom hastaneleri, sağlık ordusunun savaş karargâhlarıydı. Okullar, halk mektepleri, okuma-yazma seferberliği, maarif ordusunun alanlarıydı. Türkiye'de üç ordu vardı. Biri kahraman askerlerimizin ordusu. Savaşı kazanmış, vatanı kurtarmış, devleti yeniden kurmuştu. Güzel günlerin önünü açmıştı. Diğeri, maarif ordusu, üçüncüsü de sağlık ordusu idi. Bu tabirler benim değil, Mustafa Kemal Atatürk'ün tabirleriydi. Bu iki ordu da savaşı başarıyla yürüttü. Sıtma, trahom yok oldu. Verem kontrol altına alındı, yer yer yok oldu. Tekrar edeyim, savaşın kahramanları, bu işi para için yapmadılar, herhangi bir menfaat için yapmadılar, şöhret için, siyasi yatırım için, makam ve mevki için yapmadılar. Vicdan, namus ve görev için yaptılar. O zaman çocuk da olsam, bunları yaşayan ve anlayan biri olarak söylüyorum. Kitap sayfalarından öğrendiğim için değil.
Prof. Dr. Yümni SEZEN
Halil Dikmen - Kurtuluş Savaşı tablosu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar