KURT DURUŞU...
"Benim kahramanlarım, hayallerini hiçbir şeye satmayan kişilerdir"
ATATÜRK
*
Büyüklük odur ki, hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, memleket için gerçek ülkü neyse onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhin de bulunacaktır. Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. İşte sen bunda karşı koyuşları yok eden olacaksın. Önüne sayılamayacak güçlükler yığacaklardır. Kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu güçlükleri aşacaksın. Ondan sonra sana büyüksün derlerse, bunu diyenlere de güleceksin.
(Atatürk’ün S.D.V, s. 112)
*
Türkçü, milli çıkarları şahısların üstünde tutan, milli mukaddesata ve geçmişe saygı gösteren, görev ahlakı yüksek olan, haksızlıklarla savaşta korkusuz bir insandır.
Türkçü, gününü gün eden veya dalkavuk bir insan olamaz. Sert yaşamaktan hoşlanır ve en büyük sertliği de nefsine karşı gösterir. Tarihimizde kahramanlık ve büyüklük bol bol bulunduğu için, bazı küçük milletlerin yaptığı gibi kahraman ve kahramanlık icadına lüzum görmeden, esasen var olanların hakkını vermekle yetinir. Böylelikle, milli kahramanlarına saygı gösterir, fakat milli kahramanların kusuru da varsa, söylemekten çekinmez ve hiçbir sebeple, kahraman olmayana kahramanlık payesi vermez. Hele Türklüğün mukaddesatını yıkanı asla bağışlamaz ve bunları bağışlayanları düşman sayar.
Türkçü, alçak gönüllü olmaya mecburdur. Çünkü, kendini ileri sürmek, yaptığının karşılığını beklemek veya takdir olunmak içindir. Halbuki takdir beklemek bir bencilliktir. Türkçü, milletine bir hizmet yaparken, bunu, beğenilmek için değil, görev bildiği için yapar ve yapacağı en büyük hizmetin bile, adı sanki bilinmeden ölüp mezarsız yatan şehitlerin hizmeti yanında pek küçük kalacağını bilir.
Türkçülük, yükselmek için değil, yükseltmek içindir. Topluluklar, fedakar fertlerinin çokluğu nispetinde yükselir.
Türkçülük, bir fikir olduğu kadar da inançtır. İnanç olduğu için de tartışmasız, tenkitsiz kabul olunur. Onun tartışılacak ve tenkit olunacak tarafı temeli, esası değil, ayrıntılarıdır.
Türkçüler, dayanışmalı yaşamaya mecburdur. Dayanışma, az kuvvetle çok iş görmenin tek ve değişmez çaresidir. Dayanışma olmayan yerde, için için bir çekişme var demektir. Türkçü, ülküdaşları ile olacak bir geçimsizliğin ülküye zarar getireceğini bilir.
Türkçü hiç şüphesiz, Türkten olur. Fakat her “Türkçüyüm” diyen Türkçü değildir. Samimi olması ve Türkçülüğün şartlarına uyması lazımdır.
Türkçülüğün en büyük görevi Türklüğe hizmettir. Bunun da baş şartlarından biri, çevresinde bulunanlara Türklük sevgisini aşılamaktır.(H.Nihal ATSIZ, Orkun, 20 Ekim 1950, Sayı: 3)
*
"İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır. Sıçrarsın zengin olursun, sıçrarsın kariyer sahibi olursun. Sıçrar başarı elde edersin. Sıçrarsın ünlü olursun. Ama bütün bunlar seni tatmin etmez sonuçta. Çünkü aslında sen onlara değil, onlar sana sahip olur. Bütün bunların zerre kadar değeri yoktur. Aslolan hayatın karşısında sarsılmaz bir duruşa sahip olmaktır. İşte hayatın en önemli şey budur: Kendi olanaklarıyla, kendi ayaklarının üzerinde o sarsılmaz duruşa ulaşmak."
(Tolstoy)
*
Bizi biz yapan, Ülkülerimiz, ilkelerimiz, ahlak, erdem ve değerlerimizdir.
Her Türkçü hayata karşı bu Kurt duruşu ve Ülkülerinden taviz vermemesi ile değerlidir...
Gerektiğinde fikirlerinde yalnız kalmak, çile çekmek, zulme uğramak şerefsizce bir hayat yaşamaktan bin kat daha değerlidir...
Fatih Mehmet Yiğit
Yorumlar
Yorum Gönder