ALTAY YEŞİL AĞAÇ EFSANESİ:
Yeşil yapraklarun benzi sararmış
Âh eyler çarhun elinden kılur vay
‘Ömür sel gibi dünyâ çaya benzer
‘Âdetdür ki geçe bu sel kala çay
Bu demi hoşgör iy Kaygusuz Abdâl
Çün ezelden sana bu derd iken pay
Ulu Türk Ozan
Kaygusuz Abdal
***
ALTAY YEŞİL AĞAÇ EFSANESİ:
Türk Kozmolojisinde; yeraltı, yeryüzü ve gökyüzü alemi; Bayterek,Ulu Kayın,Turuğ/Torun, Ulubuk adı verilen Hayat Ağacı ile birbirine bağlıdır.
Bu nedenle, Türk Kültüründe Ağacın hayatı temsil ettiğine ve dallarının gökyüzünde Tanrı katına eriştiğine inanılmış Türk kültür ve inancında "Ağaç" Tanrı katına erişen kutlu bir varlık olarak görülmüştür.
Dünyanın ilk zamanlarında tüm ağaçlar sonbaharda yapraklarını dökermiş. Erlik Han, dünyaya hastalık getirdiğinden insanlar yaşlandıklarında; hastalanır ve ölürmüş. Ancak Bilge Kuzgun, insanlığın bu durumuna acımış ve insanların eski ölümsüzlüğünü geri getirmeyi arzulamış.
O erken zamanlarda, dünyanın merkezinde Sümber/Humber Ula (Altay Ulu Sümer Dağı) adında dev bir dağ yükseliyormuş ve zirvesi üst dünyanın girişine değiyormuş. Bu zirvenin tepesinde, Bengüsu (hayat suyunun) kaynağının yanında duran gümüş yapraklı altın bir kavak ağacı yetişiyormuş. Bu kaynaktan içen kişi sağlığına kavuşur ve tüm hastalıklardan uzak yaşayabilirmiş.
Kuzgun, Bengüsu (hayat suyunun) kaynağına uçmuş ve gagasına alabildiği kadar su almış. Suyu insanlara götürmeyi planlamış, böylece insanlar birkaç damla bengüsu alabilir ve ölümsüz olabilirmiş. Kuzgun, bengisuyu (hayat suyunu) gagasına aldıktan sonra Dünyaya geri uçarken insanların yaşadığı obanın yanında duran bir çam korusuna yaklaşmış. Bu esnada ağaçların arasından bir baykuş bağırmış. Çığlıktan ürken Kuzgun; gagasını açmış ve gagasındaki su çamların üzerine dökülmüş. Bu nedenle çam ağaçları yıl boyunca yeşil kalırken, diğer ağaçların yaprakları insanlar gibi yaşlanır, düşer ve ölürmüş.
Atalarımızın dediği gibi:
Çam ağacının kokusu, iyi olduğundan bin yıl yaşar.
Arça xuşböyligidan miñga kiradi.
Çam ağacının suyunu içen, bin yıl yaşar.
Arça suvini içgan -- miñ yil yaşar.
(Altay,Tuva,Buryat,Türk Efsanesi)
Türkçe: “Yeşil” sözcüğü “Yaş” sözcüğü ile aynı kökten geldiği gibi; "yaşamak": yaş, yeşil, taze, gür olmak olmak, "yaşlanmak" da tıpkı ağaçlar gibi; sararıp solmak anlamına gelir.
Bu nedenle yaşamın kıymetini bilelim.
Yeşil görklü bir ağaç gibi kök salıp toprağa; özümüzü bulalım, meyve veren, gölge veren; iyi ve cömert bir ağaç gibi olalım.
Doğayla içiçe yaşayıp özgürlüğe kavuşalım ki; Özümüz gürleşsin, özgürleşelim.
Unutmayalım ki;
Yaşlanmak, ruhun kocamasıdır.
Özü gür olan ruh kocamaz.
Fatih Mehmet Yiğit
TÜRK MİTOLOJİSİ
https://web.archive.org/web/20070629223936/http://www.buryatmongol.com/mythology.html
Yorumlar
Yorum Gönder