12 HAYVANLI TÜRK TAKVİMİ: 

Güneş yılının esas alındığı 12 Hayvanlı Türk takviminde her yıla bir hayvan ismi verilmiştir. Yaşam şekilleri ve inançlarının etkileri bulunan bu takvim her medeniyette olduğu gibi zamanın sabit kurallara göre kullanma ihtiyacından dolayı ortaya çıkmıştır.

 Her yıla bir hayvan isminin verildiği 12 Hayvanlı Türk takvimi ilk defa Türkler tarafından kullanılan güneş yılını esas alan bir takvimdir. Toplamda 12 hayvan bulunan bu takvim, 12 yıl sonra aynı hayvan yılına geri döner. Yıl özellikleri hangi hayvana denk geliyorsa o hayvana göre belirgin özellikleri vardır. İnsanların doğdukları yıllara göre karakterleri üzerinde etkileri olduğuna da inanılır. Bu takvim üzerinde şaman inancının da etkileri görülmektedir. Pek çok Türk devleti tarafından kullanılan bu takvim, yakın zamanda bile kullanan Türk devletlerinin varlığı bilinmektedir.

 Bu takvim ile ilgili ilk araştırmalar M.S 10. Yüzyılda El Biruni tarafından yapılmıştır. Ancak bu araştırmalar yetersiz kalmıştır. Sonrasında Kaşgarlı Mahmud tarafından araştırmalar yapılmış. Uluğ Bey gibi pek çok Türk kaynaklarında da bu takvimin ismi geçmektedir. Ancak ayrıntılı bilgi yer alıyor. Bu takvimin yazılı tarih öncesindeki karanlık dönemlere kadar bir geçmişi bulunduğu tahmin ediliyor.

 12 Hayvanlı Türk Takvimi Hayvanları Nelerdir?

 Türk takviminde yılbaşı baharın başlangıcıdır. Bu tarih Türklerin Ergenekon’dan çıkışını temsil eder. 21- 22 Mart 12 Hayvanlı Türk Takviminin başlangıcı olarak kabul edilir. Temel esas güneştir. Günler gece yarısı itibari ile başlar. Ayın şekillerine göre bir yıl on iki ay olarak belirlenir. Bir gün 12 eşit parça olarak hesaplanır. Her 12 yıllık döngüye ise müçel denir.

 Yıllara verilen hayvan isimlerinin her biri sonraki sene üzerinde de etkisi olduğuna inanılırdı. Yıllara göre fal bakan Türkler bu şekilde geleceğe yönelik tahminlerde bulunurlardı. Yıllara verilen isimler şu şekildedir: Sıçgan, Ud, Bars, Tavışgan, Lu, Yılan, Yond, Koyun, Taguk, İt, Tonguz.



Amerikan yerlilerinin de 12 Hayvanlı Türk takviminin benzerini kullanmaları Türkler ile Amerikan yerlileri arasındaki ortak kültürel bağları gösteren önemli kanıtlardandır.

 12 Hayvanlı Türk takvimi ile ilgili pek çok yazılı kaynak bulunur. Hem yerli hem de yabancı kaynaklarda akademisyenler tarafından yapılan araştırmalarda yer alır.

Bir kısmı bozkırda göçer hayat tarzını benimseyen Türkler, ekin zamanını belirlemek; yazın yaylaya, kışın kışlağa birlikte göçebilmek için, temel olarak gök cisimlerinin hareketine ve gökle ilgili olaylara bakarak takvimler yapmış ve zamanı sistemli halde kullanmaya başlamışlardır.

Bir müddet sonra 12 Hayvanlı Türk Takvimini oluşturmuşlardır. Bu takvim Türk boyları arasında yaygın olarak kullanılmıştır ve hala kullanılmaktadır. 

Yazıda takvimin ne olduğu, özellikleri, nasıl ortaya çıktığı vs. üzerinde durulmayacaktır. Yazı, Türkmen Diliniñ Sözlüginin arka sayfalarında yer alan Yıl Övürmek(Yıl Çevirmek) yazısındaki bazı bilgilerle önce Özbekistanda Fen ve Durmuşve daha sonra Kıgızistanda Kırgız Madaniyatıdergisinde Kırgız Türkçesine aktarılarak yayınlanmış olan Eldik Kalendar(Halk Takvimi) adlı yazının kısmen Türkiye Türkçesine aktarılmasına ve değerlendirilmesine dayanmaktadır. 

Önce 12 Hayvanlı Türk Takvimiyle ilgili bazı konulara kısaca değinelim. Her yılın başı Nevruz (Mart) ayının 22sidir. Her on iki yıla, farklı Türk lehçelerinde müçe, müçel, müçöl, müşelgibi adlar verilmektedir. Bu on iki yılın her biri hayvan adları ile anılmaktadır. Bu takvim sistemini çok eski zamanlardan beri en çok kullananlar, Türkler olmuştur. Farklı coğrafyalarda yaşadıkları için değişik medeniyetleri daha fazla tanıyan, onları etkileyen ve onlardan etkilenen Türk boyları, bu takvimi ya bağımsız kullanmışlar ya da yabancı medeniyetlerle gelen takvimle değiştirmişlerdir.

Bu takvimin Göktürkler döneminde kullanıldığını Göktürk Bengütaşlarında görebiliriz: kül tigin koyn yılka yiti yigirmike uçdı tokuzunç ay yiti otuzka yoğ ertürtümüz barkın bedizin bitig taşın biçin yılka yitinç ay yiti otuzka kop alkdımız kül tigin özi kırk artukı yiti yaşında bulıt bustadı.(Kül Tigin Bengütaşı, Kuzeydoğu Yüzü.) bunça kazganıp kangım kagan it yıl onunç ay altı otuzka uça bardı lagzın yıl bişinç ay yiti otuzka yoğ ertürtüm.(Bilge Kağan Bengütaşı, Güney￾Doğu Yüzü, 10), vs. Bu sistem, Türkmenler arasında yıl övürmek(Yıl Çevirmek); Kazak Türkleri arasında Jıl Sürüw(Yıl Sürmek); Kırgız Türklerinde de cıl sürüü(Yıl Sürmek) adını almaktadır. Türk boyları arasında kullanılan 12 Hayvanlı Türk Takviminin, müçe / müçel / müçöl / müşeladı verilen 12 yıllık devreden oluştuğunu belirtmiştik.



Türk toplulukları arasında yaş hesapları ve dönemleri de bu sisteme göre yapılmaktadır. Bu takvimde müçel sayımı 13 yaştan itibaren başlatılır. Şecere uzmanları ve yaşlı Kırgızların verdikleri bilgilere göre çocuğun yaşı on iki yıllık devrede on iki olur. 

Buna anne karnındaki 9 ay, bir yıl olarak eklenir. Böylece ilk devre olan Çagalık (Bebeklik) müçeli 13 olarak belirlenir. Bu takvimin kullanıldığı topraklarda bir kişi, yaşını değil, içinde bulunduğu müçeli söyler. Mesela 49 yaşındaki biri, yaşını dördüncü müçelşeklinde ifade eder.

 Bu devreler şöyledir: Birinci müçe Çagalık / Bebeklik müçesi 13 yaş İkinci müçe Cahıllık / Çocukluk müçesi 25 yaş Üçüncü müçe Yigitlik müçesi 37 yaş Dördüncü müçe Orta yaş müçesi 49 yaş Beşinci müçe Ak sakallık müçesi 61 yaş Altıncı müçe Gartañlık/İlk yaşlılık müçesi 73 yaş Yedinci müçe Garrılık/yaşlılık müçesi 85 yaş Sekizinci müçe 97 yaş 

12 Hayvanlı Türk Takviminin bazı Türk boyları ve bu boylara yakın olan farklı milletlerdeki kullanılışı şu şekildedir : 

Türkmenlerde, Kazaklarda, Kırgızlarda, Moğol,Tatarlarda, Tacik- Farslarda Anlamı:

1.sıçan tışqan çıçkan sıçkan-il muş sıçan 

2. sıgır sıyır uy ud-il bakar(gau) sığır 

3. bars barıs bars bars-il feleng bars gaplañ 

4. tovşan qoyan koyon tışkan-il harguvş tavşan 

5. luv uluw uluu luy-il nähäng balık 

6. yılan jılan cılan ilan-il mar ajdarha, yılan 

7. yılkı jılqı cılkı yunt-il esb yabı (at) 

8. goyun qoy koy quy-il güsbänd koyun

9. bicin mäşin meçin/may mıl piçin-il hämdüne maymun, yüzgüç 

10. takık tawıq took tahagu-il murg tavuk 11. it iyt it it-il säg it 

12. doñuz doñız doñuz tunguz-il huk(hınzir) domuz 

Kaşgarlı Mahmuta göre yılların sırası şu şekilde verilmektedir: Ud (öküz) yılı // pars yılı // tawışgan yılı // nek (timsah) yılı // yılan yılı // yund (at) yılı // koy (koyun) yılı // biçin (maymun) yılı // takagu (tavuk) yılı // it yılı // tonğuz yılı. 

Kaşgarlı, sözünün devamında, bu yılların Türkler arasında kutsal sayıldığına dikkat çekerek her birinde birer hikmet bulduklarını ve uğur saydıklarını belirtir. Bundan dolayı da yıllar üstüne fal açma geleneğinin oluştuğunu söyler. Söz gelimi, Ud (Öküz) Yılına girildiğinde savaş çok olurmuş; çünkü öküzler birbirleri ile vuruşurlarmış, tos yaparlarmış. Yine Takagu (Tavuk) Yılında yiyecek çok olurmuş, ancak insanlar arasında kargaşa çıkarmış. Çünkü Kaşgarlı‟ya göre tavuğun yemi danedir; daneyi bulabilmek için çöpleri, kırıntıları birbirine karıştırırlar.Nek (Timsah) Yılıgirdiğinde yağışlı olurmuş. Bu bakımdan bolluk olurmuş. Kaşgarlı‟ya göre bunun nedeni timsahın suda yaşamasından dolayı imiş. Domuz Yılında ise kar ve soğuk çok olurmuş. Bundan dolayı da kargaşa çıkarmış. Kaşgarlı Mahmut, Türklerin hafta ve aylarla da ilgili düşüncelerini de vermiştir: ona göre haftanın yedi gününün adı yokmuş. Çünkü haftadenilen kavram Türkler arasına İslamiyetle birlikte ortaya çıkmış. Ayların adlarına gelince: kentlerde ve Arapça olarak ortaya çıkmış. Göçebeliği sürdüren ve henüz Müslümanlığı kabul etmemiş Türkler, yılı dörde bölmüşler, yılın geçmesini böyle anlarlarmış. Kaşgarlı dört ayın üçünün adını şöyle verir: Yeni günden (Nevruz) sonra ilkbahara Oglak Ay, sonra Ulug Oglak Ay derler; çünkü bu ikinci parçada oğalak büyür. Bundan sonra Ulug Ay denir; çünkü bu parça yaz ortasıdır; yer yüzünde nimet bolarır, hayvanlar büyür, süt çoğalır…Kaşgarlı, dördüncünün adını her nedense vermez ve biraz da espirili olarak şöyle der: Az kullanıldığı için öbür adı söylemiyorum, sen anla!(Kaşgarlı Mahmut, Divanü Lügati‟t-Türk, Çev. Besim Atalay, Ankara 1985-86, C. I, s. 344-346)

12 Hayvanlı Türk Takvimi ve günümüzdeki takvime göre yılların karşılıkları aşağıda çizelge halinde verilmektedir:



12 Hayvanlı Türk takvimindeki her bir yıl ve bu yılda doğanların karakter özellikleri şu şekilde sıralanmaktadır: 

ÇIÇKAN CILI (Sıçan Yılı): Bu yıl, Yan grubuna girer. Bu yılda doğanlar eşine az rastlanan hareketli insanlardır. Konuşmalarıyla başkalarının takdirini üzerlerine çekebilirler. Yüzlerce kilometrelik uzaklıktaki bir olaydan anında haberdar olurlar. İşleri yolunda gider ve sezgileri güçlüdür. Uykuyu her zaman çok severler. Bazen gece vakti kalkıp uykularını açıp oturmayı da severler. Belirsiz işleri araştırma, sonucunu tahmin etme gibi meraklara sahiptirler. Güçlerini sınayacakları olaylara karışmaktan çekinmezler, tam tersine bundan zevk alırlar. Ellerinden gelmeyecek işlere de girişirler. Onlardan iyi ve inançlı bir dost olur. Kötü işlerden kaçmaya gayret ederler. Gece doğanlar gündüz doğanlara nazaran daha çeviktirler. Gündüz dünyaya gelenler ise çok pasaklı ve pısırık olurlar. 

UY CILI (Sığır Yılı): Bu da Yan grubuna girer. Bu yılda dünyaya gelen erkekler, bayanlara karşı her zaman nazik olur ve onlara değer verirler. Bu yılda doğanlardan bazıları kalabalıktan uzak durmayı severler. Eğer mecburen kalabalık arasında bulunurlarsa da saygı ve hürmetlerini kendileri yaratmayı bildikleri gibi korumayı da bilirler. Akıllı ve bilinçlidirler. Bir konu hakkında doğru ve akılcı düşünebilme kabiliyetine ve becerisine sahiptirler. Bahtlı bir ömür sürerler. Bu yılda doğan kızlar, hanımlık tabiatına daha fazla sahiptir. Bahtlı bir hayat sürerler. Hastalıklı olsalar da uzun yaşarlar. Sığır ağır tabiatlı olduğu için bu yılda doğanlar da ağırbaşlı, geçmişi hatırlayıp dersler çıkarabilen ve hayat tecrübelerini göz önünde bulundurarak iş gören insanlardır. 

COLBORS CILI (Bars/Pars Yılı): Bu yıl Yang grubuna girer. Bu yıl doğanlarda bahadırlık, ışık, sıcak kanlılık, çekinmeme gibi özellikler bulunmaktadır. Güçlü, kuvvetli, gayretli ve askerlik tabiatına daha uygun kişilerdir. Sertlikleri ve hükmedici tavırlarıyla çok çabuk fark edilirler. Bazıları kavgacıdır. Bu yıl doğan kadınlar, genellikle erkeklerin söylediklerini inatlaşarak veya nazlanarak yaparlar. Tam olarak da yerine getirmezler. Gençleri pars gibi çeviktir. Bu özellikleriyle de kötü olaylardan, hırsızlık vs. gibi kötü durumlardan ustalıkla kurtulurlar.

Bu yılda doğanlar, yaptıkları her tür işi hiç saklamadan açıkça yaparlar. Çevresindekileri bu özellikleriyle sürekli şaşırtırlar. Bu sebeple onlara genellikle hürmet gösterilir. Eski Çin ata sözünde Parsın gözü ejderhaya düşse, ejderha ortasından yarılır.denmektedir. Bunun yanında bu yılda doğanlar yaptıklarından genellikle ve sık sık pişmanlık duyarlar. Pişmanlıkları çoktur. 

QOYON CILI (Tavşan Yılı): Yan grubuna girer. Bu yılda doğanların sezgileri güçlüdür. Parlak bakışlara sahiptirler. Çok merhametlidirler. Tavşan tabiat olarak korkak bir canlıdır. Korktuğunda hızla kaçar. Bu yılda doğanlar da, bu özelliği kendilerinde taşırlar. Geleceği belli olmayan, sonu tahmin edilemeyen işleri seçerler. Kendileri de yollarını bulamazlar. Dışarıdan bakanlar, asıl amaçlarının ne olduğunu çabuk anlarlar. Toplum içindeki büyük işlerden uzakta dururlar. Kavgadan hoşlanmazlar. Hayatta genellikle orta yol tutar, bu şekilde yaşarlar. Onların içinden ne zengin ne de fakir çıkar. Ne çok iyi ne de çok kötü olurlar. 

ULUU CILI (Balık Yılı): Herhangi bir konuda yapılacak olan değişiklikler konusunda yapıcı güç ve kuvvet olarak karşımıza balık insanları çıkar. Bu yıl, bahtlı yıllardandır. Bu yılda doğanların malı mülkü çok olur. Alınları açık, parlaktır, uzun ömürlü olurlar. Küçük de olsalar büyük de olsalar bu yılda doğanlar, kendilerinde hüküm vermeyi çok severler. Başkalarının işlerine karışmayı sevmezler. 

CILAN CILI (Yılan Yılı): Balık gibi bahtlı yıllardan sayılır. Yılan yılı Yang grubuna girer. Bu sebeple de güç, kuvvet ve yiğitlik özelliklerine sahiptir. Eski Çinde yılanlara ait özel tapınaklar da varmış. Yine de yılan, ihanet etme özelliği ile çok fazla hoş görülmez. Yılan yılında doğanlar diğer insanlardan saygı ve hürmet görürler. Çevrelerindekiler biraz da korktukları için onlara saygı gösterirler. Yılan yılında doğan erkekler bahtlıdırlar. Kızlar ise zorluklar ve mücadelelerle dolu bir hayat yaşarlar. Ayrıca dik kafalı olmalarıyla bilinirler. Bazı kötü kabul edilen işleri yapmaktan hoşlanırlar. Hatta suç sayılan işleri yapmaktan zevk bile alırlar. Bunun yanında vakur ve heybetli olurlar. Birçoğu güzel, boylu poslu olsalar da cana yakın değillerdir, merhamet duygusundan da yoksundurlar.

Bu yılda doğanlar ağır sınavları başarmakta oldukça iyidirler, belalara da asla doğrudan karışmazlar. 

CILKI CILI (At Yılı): At yılı güç kuvveti temsil eden Yang grubuna girer. Bu yılda doğanlar güçlüdürler, işlerini kendilerine inanarak ve güvenerek yaparlar. Yaşıtları arasında işlerini hızlı ve güzel yapmalarıyla dikkat çekerler. Hareketli olmaları da diğer özellikleridir. Hayatları hep hareket ve çalışma ile doludur. Gündüz doğanlar aceleci, koşuşturarak iş yapan hayatlarını bu şekilde geçiren insanlardır. Gece doğanlar ise rahat ve zevkine daha düşkündürler. At yılında doğanlar ipek, vs. gibi pahalı ve kıymetli giysileri vs.yi hiç acımadan alırlar. Bu tür şeylerden hoşlanırlar. Hayat yoldaşlarıyla hareketli ve hızlı olmaları açısından daha kolay iletişim kurar ve iyi anlaşırlar. Onlar, diğer insanların değerlendirmelerine göre bahtlıdırlar. 

QOY CILI (Koyun Yılı): Koyun yılında doğanların en güçlü yaşadıkları duygu, sevgidir. Sezgileri de güçlüdür. Yakınlarına her zaman saygı ve hürmet çerçevesinde davranırlar. Kendi fikirlerini ve bakış açılarını kendilerine düstur edinerek yaşarlar. Yalnızlığı sevmezler. Kendilerini övmekten hoşlanırlar, patırtı gürültüyü biraz severler, üst makam ve mevkilerde olmaktan hoşlanırlar. Sözleri dürüsttür, söyledikleri de yerindedir. Bir konuda tam karar vermeden adım atmazlar. İyi özellikleriyle dikkatleri üzerlerine çekerler. Bunun yanında hareketli ve yiğit tavırlı olmalarıyla da tanınırlar. Yaşlandıklarında da soğukkanlı birer kişi olurlar. 

MEÇİN/MAYMIL CILI (Maymun Yılı): Maymun yılı Yan ve Yang gruplarının karışımından ortaya çıkmıştır demek yanlış olmaz. Bu grupta yer doğanlar eğlencelerini kendileri yaratırlar. Ve sadece kendi eğlencelerinden zevk alırlar. Bu yılda doğan erkekler ileri görüşlü, sokulgan, biraz kurnaz, hemen öfkelenen, güçlü kişilerdir. Amaçlarını akılcı bir şekilde zekâlarıyla birleştirerek uygulamaya koyarlar. Kadınlar ise çeviklikleriyle dikkati çekerler. 

TOOK CILI (Tavuk Yılı): Geçmişten gelen adetlere göre tavuk yılı, isyan yıllarıdır. Bu yılda doğanlar karşı cinstekilere ustaca tuzaklar hazırlarlar. Bunu kendileri için değil becerilerini ve ustalıklarını göstermek için yaparlar. Eli sıkı insanlardır, fakat gayretli ve güçlü kuvvetli olmalarıyla da dikkati çekerler. Onlardan fazla cömertlik beklememek gerek. Fakat, onlardan çok uzaklaşmak da gerekli değildir. Kötü iş yapmaya karşı kendilerini engelleyebilirler, her yerde güç ve kuvvet kullanmaktan imtina ederler. Erkekleri gururlu olmalarına rağmen saygı ve hürmette kusur etmezler. Edep, ahlak, kanun ve kurallar bu gruptakilerin hoşlandıkları terimlerdir. 

İT CILI (İt Yılı): Bu grup da Yan grubuna girer. Bu yılda dünyaya gelenlerin sezgileri çok kuvvetlidir. Kuvvetli ve ihtiyatlı insanlardır. Bu sebeple hem kendilerine hem de başkalarına karşı tenkitçi bir gözle yaklaşırlar. Güç kuvvet, zenginlik gibi akımlardan her zaman haberdardırlar. Gece doğanlar çevrelerinde ne olup bitiyorsa bıkıp usanmadan bunlara dikkat ederler. Nerede olurlarsa olsunlar kötü işlere, kavgaya hırsızlığa, vs. izin vermezler. Gündüz doğanlar ise biraz pasaklı ve obur oluşlarıyla farklıdırlar. Bu yılda doğanlar, akıllı, hafızası güçlü ve kendinden emindirler. Dostlarını gerekirse kıyamete kadar beklerler, onlar için kendilerini kurban ederler. 

DOÑUZ CILI / QARA KİYİK CILI (Domuz Yılı): Bu yılda doğanlar övünmeyi severler. Yan grubuna girerler. Yang grubunun özelliklerinden de çok uzak değildirler. Rahatı, sessizliği ve temizliği severler. Kötü işlerden korkarlar. Bu tür işlerle karşılaştıklarında kötülüğün önünü keser, engellemeye çalışırlar. Bu gruptakiler, çok gösterişli olmasa da lezzetli ve güzel yemekleri severler. Bayanları, edeplidirler, iyi terbiye almışlardır. Çinde domuz hakkında birçok batıl inanç ve itikat devam etmektedir. Onlarda domuz rüyaya girerse iyiliğe yorulur. Bir barikatın önüne gelen domuz buraya başını diremezse o ordu yenilirmiş. Domuz beslenmeyen köyler kutsal sayılmazmış. Domuz ve maymun hem en iyi hem de en kötü hayvanlar grubunda sayılıyor. Rivayetlere bakıldığında bu müçellerde doğanlar, biraz telaşlı, biraz kavgacı, bazen uzlaşmacı ve çabuk uyum sağlayıcıdırlar. 

12 Hayvanlı Türk takvimi, toplumdaki bazı sosyal ve ekonomik gelişmeler, bunlarla bağlantılı olan etkinlikler sürecinde halkın gözlemleri, elde ettiği pratikler ve yılların süzgecinden geçen değerlendirmelerin bir sonucu olarak ortaya konmuştur. 

Bu takvim, her şeyden önce ve her şeyden öte halkın gözlem gücünü, pratik zekâsını, olaylar karşısındaki pratikliğini, değerlendirmelerdeki isabetli tespitlerini ve halk bilgeliğini bize göstermektedir. 

İnsanoğlu, içinde bulunduğu ve tamamına hükmedemediği zamanı kendi ölçüleriyle belirlemek, ona hükmetmek ve zamanı kendince sınırladığını tasdik ettirmek için tarih boyunca en ilkelden en gelişmişe kadar takvim oluşturma çalışmalarını daima sürdürmüştür. Bengütaşlarda bu anlayışın ortaya çıkışı sayabileceğimiz Öd tengri yaşar/yasar/aysar, kişi oglı kop ölgeli törimiş.(Kül Tigin Bengütaşı, Kuzey Yüzü, 10) ifadesinde de Tanrının yaşadığı veya belirlediği zamankavramına, insanoğlunun hükmetme ve içinde yaşadığı zamanı kendince belirleme çabası, takvimlerin oluşturulmasındaki sebeplerden biri olmalı. 

Burada, Türklerin ilk olarak zamanı daha rahat ve düzenli şekilde kullanmak için sistemli hale getirip belirlemesi, ikinci olarak takvimleri -daha küçük boyutta yıl, ay ve hatta hafta şeklinde bölümlenmiş zaman dilimlerini adlandırması, aynı zamanda onların kâinat tasarımlarını, onu nasıl adlandırıp nasıl yorumladıklarını da bizlere göstermektedir. (A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 39, Erzurum 2009 Prof. Dr. Hüseyin AYAN Özel Sayısı-671/Makale yazarı:Dr. Nergis BİRAY)

ESKİ YAZMA ESERLERDE YER ALAN 12 HAYVANLI TÜRK TAKVİMİNE AİT BİLGİLER VE KEHANETLER:

Osmanlı Devleti 17. yüzyıl Osmanlı Devleti müneccimlerinden Müneccimbaşı Mehmet Çelebi, Usul-i Ahkam-ı Sal-i Âlem, Millî Kütüphane, Nu: Yz A 890/1, yk. 1b-38adan. 

18a/Bilgil ki Hata ve Huten ve Türkistan âlimleri bu âlemin devrini 12 yıl (a) bölmüşlerdir ve her yılı bir hayvanın hûy ve hısâline nisbet edüp ahkâm irâd etmişlerdir. Pes anlarun ihtiyarınca ve ol güruhun zumunca kaçan kim Muş yılı gelse delalet eder ki sâl evveli hoşluğla ve eminlikle geçüp miyane-i sâlde nem ve bârân ve ucuzluk olup nevâhi-i şimalde harp ve kıtal ve hûn-rîz çok olup ve mülûk (u) selatinde gam ve kasavet ziyade ola ve kış itidal üzere ola ve muş galebe edüp ekinlere ziyan ede ve tacirler sermayelerinden zarar edeler ve uğrılar çoğalıp miyan-ı nâsta hile ve huda ziyade olup padişah mukarreblerine gazap eyleye ve bu sâlde bir kimesneye râzın söylemek eyü değildir. Eğer bu yılın evvelinde veled vücuda gelse sahib-i hüner ve gayette zîrek ve ortasında vücuda gelen bed-hûy ve bed-fiil ve bed-girdar uğrı ola. Âhirinde 18b/vücuda gelen yaramaz sözlü ve lecüc ve kezzab ve bî-emanet ola. Sâl-i Gâv Kaçan gâv yılı gele delalet eder yıl evvelinde baş ağrısı, nâzle ve dimağ marazları çok olup ekseri halayık ıztırap ve havf üzre olalar ve etraf-ı âlemde ve derya kenarlarında ve mağrip ile şimal arasında fitne ve fesat ve nâ- hak kanlar dökülmek vâki ola ve bazı mevazide yağmurlar ve tolular yağup rad berk ve sâikalar olup bazı mamur yerler çekirgeden veya ateşten ve zelzeleden harap ola. Amma tâbistan aylarında ucuzluklar olup Rum vilayetlerinin bazı yerlerinde hareket-i asker vâki olup ve Bağdat vilayetlerinde bazı azim kaleler ve meşhur hisarlar feth olup ekseriya gaziler muğtenim ve şâd-kâm ola ve kış ziyade çok uzak olup ulemâ ve eşrafül-izam arasında zâtül-cenb ve humma muharrika ve öksürük ve nâzle ekser vâki ola ve bu yılın evvelinde vücuda gelen veled ıraktan görücü ve dakik fikirli ve hûb-endiş ve maslahat-güzar ola amma kendü mühimmatında mühmel ve aher kimesneler işinde mukaddim ola ve bu yıl ortasında vücuda gelen suretlü ve güler yüzlü ve işret-i dost ola ve âhir-i sâlde vücuda gelen bî-dest ve gam-nâk ve rencûr ve ebleh ve nâdân ve bî- idrak ola. Sâl-i Pars Kaçan kim pars yılı gele delalet halk arasında kin ve buğz ve haset ve adavet ve nifak ziyade olup ve şark canibinden bazı harici zuhur ede ve mülûk (u) selatin miyanında ihtilaf vâki ola ve bazı yerde harp ve kıtal 19a/vâki ola. Lakin tiz vakitte mündefi ola ve hayvanat-ı çar-pâ ve sibaçok helak ola ve bazı yerlerde ziyade zelzele vâki olup ol sebepten çok binalar harap ola ve ekser evkat muztar ve muhtelif yeller esüp deryada çok gemiler gark ola. Bazı ekinlere ve hububata âfet erişe. Hassa üzüme ziyade erişe ve şita şedid ve medid ola ve halk arasında demevî marazlar çok ola ve her veled ki bu yılın evvelinde gele ziyade zîrek ve gayet bahadır ola ve âli-himmet ve azimül-kadr ola. Evasıtında gelen be-gayet hûb-rû ve nîk-hû ola. Âhirinde vücuda gelen ziyade kâhil ola. Sâl-i Hargûş Halk arasında ceza(ü) fezaziyade dine tiz geçe salahiyyet üzere ola ve fasl-ı tabistanda canib-i şark ve garbda halk asker harekatından muztaribül-hâl olalar ve Kuhistanda zelzele vâki olup bârân bisyâr ola ve bazı emkinede veba vâki ola ve eracif ve zerziyan ola ve evailinde vücuda gelen veled bî-vefa ve ikiyüzlü ve gammaz ve lecüc ve bî-karar ola ve evasıtında gelen uzun fikirlü ve kem-âvâz ve kalilül-basar ola âhirinde gelen saht-ruy ve düşmen-huy kimseye nefi olmaya ve kalilül-ömr ola. Sâl-i Semek Halk arasında fitne ve fesat ve tünd ü inat ziyade olup ve leşker hareket edüp harp ve kıtal ziyade ola ve arpa ve buğday ziyade ola ve şiddet-i şitadan yemiş ağaçlarına âfet erişe ve yay faslında bârân az olup fasl-ı bahar kar ve sovuk 19b/ile geçe ve kış ziyade. Evvelinde vücuda gelen hûb ve bed-şân ve bed￾tabolup ve saç ve sakalı tizcek ağara. Evasıtında vücuda gelen bî-edep ve bî- haya ve bed-hâh ve bed-tabve bî-karar ola. Âhirinde gelen ziyade bî-şerm ve bed-hûy ve bed-hâh merdum ola ve eğer zen ise fehime ola er ise muhannet ola. Sâl-i Mâr Yıl kuraklık ile geçüp âhir-i senede seriül-inkitayağmurlar yağmasına ve yılan ve çıyan ve akrep ve müezzi hayvanlar galebe ede ve şita faslında ziyade sovuklar ola ve kurak ola. Buğday ve arpa ve erzen çok ola. Evailinde gelen veled yumuşak sözlü ve dıraz-endişelü ve girân-kâr ola. Evasıtında gelen veled dıraz gamlu ve tamakâr ve bed-girdar ve bed-huy ola. Evahirinde gelen veled bed-kelâm ve bed-ahd ve bed-girdar olup er âlim ve dânâ ola. Sâl-i Esb Cenup tarafından ve nevâhi-i Türkistanda harp ve kıtal ve hûn-rîz çok vâki ola ve kış katı olup bazı hayvanat helak ola ve bazı meyvelere âfet erişe lakin yaz ekinleri eyü ola bahar faslının ekser günleri burudetle geçe ve bazı taamlar dahi ziyade ola ekser-i halkın meyli sefere ve ticaret ve av şikâr kılmakta olup halk içre malayani sözler ve ahbar-ı eracif çok söylene. Evailinde vücuda gelen tavilül-ömr olup padişahlar huzurunda sözü makbul ola ve hem usul-i dâniş ve merdane ve hûb-rûy ola. Evasıtında gelen âlî-himmetlü dânâ ve dâniş-pezir olup ekser-i evkat sefer ve harekette olup ehl-i eşraf ola. Âhirinde hûy-ı bed ve endûh-gin olup hiçbir işte sebatı 20a/olmaya lakin mütemevvil ola demişler. Sâl-i Ganem Şark tarafından bir ulu padişah asker cemedüp yürüyüşte ola ve ol tarafın padişahları birbiriyle muhalefet ve muhasemet kılup Hicaz ve Yemen halkı muztaribül-hâl ola ve her yerde fitne ve âşub ve harp ve kıtal eksik olmayup bu yıl sehm-nâk ola. Yani ekseri halka vehm galebe kıla ve bir nice yerde kış katı uzak ola ve bazı ekinlere ve meyvelere âfet erişe ve bazı yerde taam azize ola. Lakin her fesat ki zâhir ola tizcek sakin ola. Ekser-i halk hayrât ve hasenâta râğib ve binaya ve evlüğe meyl edüp halk içre sürur ve Ekfahiyyet galip ola. Evailinde vücuda gelen halîm ve selîm olup daim halvet ve uzlet ve mütevazzıola. Evasıtında gelen düşmanları çok olup kimesnede vefa bulmaya. Lakin ilm ve edep sahibi ola. Âhirinde gelen ebleh ve kem-akıl olup ve tiz hareketlü ola ve ömrü az olup daima halktan nefret tuta ve tatlu sözlü ve ehl-i salah ola. Sâl-i Maymunda kuraklık ziyade ola ve halk içre hastelik ve at ve katır kısmında illet ve şitada kış ziyade ola ve üzüme âfet erişe ve ağulu canavarlar çok ola ve halk ziyade şetm çeke ve kış tiz gele. Miyan-ı nâsta buğz ve adavet ve muhtelif haberler ve bârân çok ola ve mekr ve duzak çok ve ziyade ola. Evailinde gelen bülend-himmet ve zîrek ve çok söyleyici ve çok bilici mashara 20b/ve dost-rûy ve düşmen-hûy ola. Evasıtında gelen bed-lisan ve hasud ve dü-rû-gûy Âhirinde gelen ehl-i dâniş ve nâdân ve bî-izân ve bî-edep ve bî-vefa ola. Sâl-i Mâkiyân Meyveler çok olup narhlar tefevvukda ola ve şita uzak ola ve hamile avretlere âfet erişe ve asker hareketinden derya kenarlarında ve ulu şehirlerde ve köylerde olan halayık muztaribül-hal ola. Evailinde gelen müfsid ve bed-girdar ve adâsı bisyar ola ve güler yüzlü ola. Evasıtında gelen kezzab ve muânid ola. Âhirinde gelen lecüc ve bed-fiâl ve tiz-kâr ve mihriban-dost ve gayretlü ola. Sâl-i Seg Yıl kuraklık olup at ve katır ve çâr-pâ kısmına âfet erişe ve arpa kıymetlü ola ve uğrılar ve haramiler ziyade ola. Yollar kesile ve meyvelere ziyan ola ve şita şedid ola ve harp ve kıtal ve kan dökülmek çok ola ve tâun ve sair ölet çok ola ve kaht u galâ vâki ola ve halk misafir ve garibe adavet üzre ola. Evailinde vücuda gelen bed-tabve bed-suhen ve savaşçı ve fakih-i düşmen ola. Evasıtında gelen zîrek ola. Âhirinde gelen şecive vefadar ola. Sâl-i Hûk Ekabir ve ulemada hastelikler ziyade ola ve taam aziz olup bâzirganlara âfet ede ve miyan-ı mülukda muhalefet olup yağma ve gârât ve harb ve kıtal çok ola. Koyun kısmı çok kırıla ve halk içre nakl ü tahvil ve hareket ve bir mekândan bir mekâna rıhlet ziyade ola ve göz ağrıları çok ola. Evailinde gelen bed-girdar 21a/ve bed-hulk olup kendü rey kendüye eyü görine. Evasıtında dûr-endiş ve bed-tabve müdebbir ola. Âhirinde gelen atasına ve anasına ululayıcı olup haramdan perhiz etmez ola ve rencur ve bahadır ola ve her hayvanın huy ve hasleti ol sâlde halkta ziyade olur deyü hukema-ı Hata ve Huten ve ukela-ı Çağatayın zumları bu babda kavi tecrübeleri azimdir. 

Erzurumlu İbrahim Hakkı Türk mutasavvıf, sosyolog ve âlim (1703-1780), Marifetnâme, (Tab ve Naşiri: Kırımî Yusuf Ziya), İstanbul: Matbaa-ı Ahmet Kamil, s. 136-138. 

Zamanın 12 hayvan üzerine deveran edip her sene birine müşabih gelmekle tebeddülatından vech-i arzda olan tesiratın bildirir. Ey aziz malum olsun ki, hukema-ı Hindistan zamanın 12 hayvan üzerine deveran edip yılda birinin hulkuyla muttasıf olup ehl-i cihana böyle emr-i Hak ile siriyyanın bulup tecrübe ve imtihan ile ahkam-ı tesiratın ispat etmişlerdir ve ahali-i Türkistan umumen ana itibar edip ahkamıyla gitmişlerdir. Anunçün ahkam-ı zamanı sâl-i Türkistanismiyle tesmiye etmişlerdir. Pes ahkam-ı zamanı beyan eden manzumemiz bunda tahrir olunmak münasip görülmüştür. 

NAZM _ . _ _/. _ . _/. . _ ( _ _ ) 

Allah adı hoş işler evvelidir Her dem Allah diyen kişi velîdir Hamdülillah dahi salât u selam Fahr-ı kevneyn ü âline be-devam Bade ism-i ilah ve hamd ü salât Sâl-i Türk oldu seksen üç ebyât Hakkı der sâl-i Türkü nazm ettim Nisbet-i hükm ü remzine yettim Cümle ahkâmı sâl-i Türkanı Hukemâ mezhebince bil anı Hukemâ kavlin itikad edemem Hem de küllî yalan deyip gidemem Ekser ahvâle vâkıf olmuşlar Akl ile tecrübeyle bulmuşlar Sâl-i Türkan ki devri dâimdir On iki canavarla kâimdir Yılda bir canavar huyuyla revân Muttasıl ola cümle hulk-ı zamân Faredir pes bakarla kaplandır Sonra tavşan semekle yılandır Andan attır ganemle maymundur Murgdur segle hûk ol oyundur Bin yüz altmış beş oldu çünki bu yıl İki bin altmış üçte Rumî yıl Mah-ı âzerde oldu altmış ü çâr Otuz üç yılda bir tedahülü var Olsa âzerle bir muharrem hem Sâl-i hicrin birini tarh et o dem Bilmek istersen olduğun sâli Nisbeti kangı canavar hâli Bak bu tarih-i hicride o sâl Vâki olan sinin Rumîden al Evvel üç sâli tarh kıl be-neşât Sonra on ikişer edip iskât Kaç sene kalsa fareden başla Bir sene her birine bağışla Kangı hayvanda âhir olsa heman Ol yılın hâkimidir ol hayvan Yıldır üç fasl ve evveli dört ay Dört ay ortası dört ay âhiri say Sâl-i şemsiledir çü nisbet-i hâl İbtidâ-yı hameldir evvel-i sâl Bulsa bir kimse doğduğu sâli Bilinir tabu huy u ahvâli Çün gelir sâl-i fare hoşluk ola Evsat-ı sâlde çok yağışlık ola Âhir-i sâlde fitneler uyanır Cenk olur niceler deme boyanır Kışıdır hem dıraz ve hem serma Fareler galleyi eder yağma Doğsa mevlüd fi evail-i sâl Zîrek olur ziyade hûb hısâl Ol yılın evsatında doğsa veled Dediler ol yalancıdır huyu bed Âhir-i sâlde doğsa bed-girdâr Olur ol hasud ve hem mekkâr Çün bakar sâli gelse bimârî Çok olur hem sudaadan zârî Fitnelerden mülûk olur gam-nâk Çar-pâ nevine erişe helâk Kışı müşted olur dahi kütâh Meyveler hem soğuktan ola tebâh Evvel-i sâlde doğsa kız ya oğul Gayriler işine olur meşgul Evsatında doğan olur pür-nûr Zîrek ü hub-ruy u hem mesrûr Âhir-i sâlde doğsa peyveste Gönlü gamlı olur teni haste Çünkü kaplan yılı gelir be-teab Halka düşer adavet ile gazab Nâsa çok nakz-ı ahd olur pîşe Pes düşer cümle havf u teşvîşe İhtilaf-ı mülûk olur o zaman Isıran canavar çok olur ol an Zelzele ola bazı sahrada Keştiye âfet ere deryada Kışı kısa ziyade soğuk ola Gözeler nehrler suyu çok ola Ol yılın evvelinde doğan uşak Âli-himmetlidir yüzü yumuşak Evsatında doğarsa kâmil olur Âhirinde ceban u kâhil olur Çünkü tavşan yılı olur vüsat Çok olur meyvelerle her nimet Sulh ile dola hep zemin ü zaman Halk sıhhatle bula emn ü eman Hoş kışı mutedil baharı bahar Yazı yaz çar faslı hub u nigâr Evvel-i sâlde doğsa malı olur Bed-huy olur velî vefalı olur Evsatında doğan olur yahşi Âhiri mekser ola hem vahşi Çünkü mâhî yılı gelir bisyâr Ola harb ile fitneler bî-dâr Gendüm ü cev çoğ ola hem erzân Kim kesîr ola berf ile bârân Kışı gayet dıraz olur hem serd Kim ziyan eyleye ağaçlara berd Ol yılın evveli doğan nâ-çar Ahmak u bed-güher olur bed-kâr Evsatında doğan halîm ola nerm Âhiri bed-huy ola hem bî-şerm Çün gelir nevbetiyle sâl-i yılan Her taamın bahası ola giran Kışı gayetle nerm ve kısa olur Kaht olup her gönülde gussa olur Evvel-i sâl doğan olur hâmuş Bilgili sözleri hem işleri hoş Evsatı doğan ola bed-etvar Âhiri bed-şekil olur bed-kâr Çün gelir sâl-i esb bâ-şer ü şûr Eyleye cenk ü harb ve fitne zuhûr Sayfı hoş zerü galle çoğ ola pâk Çâr-pâya erişe renc ü helâk Kışı nerm ü dıraz olur gayet Erişe meyve cinsine âfet Evvel-i sâl doğan çeker zahmet Hem olur pür-muhabbet ü hikmet Evsatı yahşi işlidir hoş-huy Âhiri gamlı bed-huy u bed-guy Çünkü sâl-i ganem gelür gam-nâk Keştiler bahr içinde bula helâk Harb olur sürat ile sulhu bulur Hayr u ihsana say eden çoğ olur Kışı nerm ü dıraz olur vâki Evvel-i sâl doğan olur nâfi Evsatında doğandır âsûde Âhir olur pelîd ve fersûde Çünkü maymun yılı gelir hayırsız Çoğ olur yankesici hem pîrsiz Ol sene halka çok sitemler olur Hastelik eşter ile esbi bulur Kışı gayet kasîr ü soğuk ola Ineb az dişiyle yiyiciler çok ola Evvel-i sâl doğan olur bed-ruy Lîk handan u şad olur hoş-huy Evsatında doğarsa olur hasûd Âhirinde doğan olur bî-sud Sâl-i murg olsa hastelik yoğ ola Galle erzan ve meyveler çoğ ola Kışı nerm ü dıraz olur gayet Hamile zenlere erer âfet Evvel-i sâl doğanda hüsn ü cemal Olur az kısmeti fakirül-hâl Evsatı müezzî halk ona düşman Âhiridir sehi sever mihman Çünkü it sâli gelse galle vü nan Hem aziz ola hem bahası giran Çoğ olur mevt ü katl-i insanî Hem de düzd-i muhill ü şeytanî Kış hafif ola meyveler hem ucuz Kışta emn ü eman olur şeb ü ruz Evvel-i sâlde doğsa kız ya oğul Ola bed-guy u hem haris ü ekûl Evsatında doğan eder gavga Âhirinde kanaat ede vefa Çün gelir sâl-i hûk olur haste Emir ü ayân-ı şehr peyveste Padişahlar aralarına hilaf Vâki olup çok ola cenk ü mesaf Çoğ olur hınta vü şaîr kalîl Âfet eyler darıya hem tacîl Halk yerden yere kona vü göçe Hem reâyâ müşevveş ola kaça Çok olur anda düzd ü tarraran Ola kış nerm hem dıraz o zaman Evvel-i sâlde doğsa bir ferzend Olur ol tiz-gûy u hîş-pesend Evsatında doğarsa kâzib olur Âhirinde halîm ü râgib olur Hem olur sâl-i fare devr-i zaman Hoş bu tertip ile eder deveran Hulkı fehm eyledinse ey Hakkı Mâsivâyı yok anla bul Hakkı 

Aksaraylı Seyyid Hasan Rızâyî , 17. yüzyılda yaşamış sûfî-meşrep bir şair, müellif ve müderris tarafından kaleme alınan , Nazm-ı Ahkâm-ı Sâl-i Türkân, Süleymaniye Kütüphanesi Fatih Bölümü Nu: 3428den. /2a/ Nazm-ı Ahkâm-ı Sâl-i Türkân _ . _ _/. _ . _/. . _ (_ _) 

Cümle işde hüküm Hüdânundur Sanma asrun yahud zamânundur Her ne takdir eder olur zâhir Yok şerîki bu cümleye kâdir Halk eden bu cihanı ol Mevlâ Mustafâ hürmetinedir hakkâ Ola ruhuna sad hezâr selâm Tâ nihayet bulunca subh ile şâm Âl ü evlâdına dahi ola hem Bu salât u selam yine her dem Meh ü sâl hükmünü beyan edelüm Kudret-i Hakkı çün ayan edelüm Hukemâ-ı Huten rivâyetidür Deşt ü Çin ü Ugur hikâyetidür Dahi Kıpçak-zemin eder nakli İşbu ahkâmı sanmanuz aklî Ahkâm-ı Sâl-i Mûş Sâl-i mûşun bu ola ahkâmı Hak bilür anı olmasın âmî Kış uzanıp galebe eyleye mûş Çok ziyan eyleye buna tut gûş Padişahdan gerekdür ola hazer Râzı ağyâre dimesin bir er İşbu yılda dahi toğan evlâd Zîrek ola ziyâde der üstâd Cem-i mala haris ola gâyet Evvelinde olana bu âyet /2b/ Ola zâhid dahi ede perhiz Salih ola ziyâde oğlan u kız Evsatında toğan bahadır ola Tamaehli ola bu sâdır ola Dahi bed-hû ola bu günde toğan Olmaya hergiz anda hulk-ı hasen Âhirinde toğan ola kezzâb Hem muânid ola ziyade o şâb İşbu işlerde hep Hüdâ alem Gâibe etme hükm ol epsem Ahkâm-ı Sâl-i Gâv Sâl-i gâv olsa çok ola haste Hastelik gûne gûne işkeste Kış katı olup cenk ola zâhir Her taraftan adû ola bâhir Padişaha erişe çok zahmet Sular arta dahi ola rahmet Ola nimet ziyâdesiyle tamâm Gark ola nimet içre hâs ile âm Evvelinde toğan ola dânâ Hurde-bîn hurde-dân ola ammâ Nefi olmaya bilgisinden anun Kendüye zerre denlü ol cânun Gayriler fâide ede andan Kurtula nice derd ile gamdan Ortasında toğan ola mahbûb Ola dahi küşâde vü mergûb Âhirinde toğan çeke çok gam Derd ü renc ile geçine her dem Ahkâm-ı Sâl-i Peleng Olsa idi eger ki sâl-i peleng Halk adâvet ile ola dil-teng Her tarafda ölüm ola peydâ Harb ü fitne dahi nice gavgâ Hem havâric hurûc ede ol yıl Padişah begler olalar teng dil Birbiriyle ede hilâf u cedel Ahd ü peyman bozula ola kesel Evvelinde toğan bahadır ola Pek şecîola öyle nâdir ola Bula nimet ziyâde ol âdem Ölünce o kişi çekmeye gam Evsatında toğan güzel yüzlü Ola dahi ziyâde hoş sözlü Âhirinde toğan ola câhil Buğday añlılığa ola mâil İşbu ahkâma hep Hüdâ alem Gâibine nice hükm ede âdem Ahkâm-ı Sâl-i Hargûş Sâl-i hargûşa işbudur ahkâm İşbu yıl içre olmasun evhâm /3a/ Mîve nimet katı ziyâde ola Bazı yerde demişler âdem öle Geçe hoşluk ile ziyâde şitâ İtidâlde geçe bahar ammâ Şark u garbda ola veba zâhir Tîz geçe lütf-ı Hak ola zâhir Evvelinde toğan bunun dâim Sözü üstünde pâk ola kâim Ola fikri anun ziyâde dıraz Pek muharrik ola sükûnu da az Ortasında toğan vasat hâli İtidâl üzre ola ahvâli Âhirinde toğansa bî-hûde Kimseye nefi olmaya dûde Ahkâm-ı Sâl-i Neheng Ger olursa o sâl sâl-i neheng Fitne harb ola çok fesâd ile ceng Evvelinde toğan ola zâhid Nimeti ola hem katı zâid Tîz ağara velî sakalı anun Çeke derd (ü) gamını dünyanun Evsatında toğan ola bed-hû Âhirinde toğan edepsiz rû Hem muhannet ola Hüda alem Tabı bed-hû ola ol âdem Ahkâm-ı Sâl-i Mâr Sâl-i mâr olsa yine bil o yıl Hükmü budur yine anun ey dil Yıl kuraklık ola yemiş dahi az Gayrı etime çok ola mümtaz Yırtıcı canavar ola ekser Bazı yerde veba ola ekser Evvelinde toğan ola hâmûş Toğru sözlü ola veli et gûş Evsatında toğan mülâyim ola Hem ağır başlı fikri dâyim ola Âhirinde toğan ola râst-gûy Ammâ bed-ahd ola dahi bed-hûy Ahkâm-ı Sâl-i Esb Sâl-i esb olsa budur ahkâmı Ola harb u kıtâlin eyyâmı Cânib-i Türkde saçıla kanlar Telef ola yazık nice canlar Kış ziyâde şedîd ola ese yel Mîveye erişe zarar ol yıl Pek sovuklar ola bahar faslı Nice tüccâr ölüp ola yaslı Evvelinde toğan ola kâmil Dahi dânâ ola ziyâde o yıl Evsatında toğan ola gammaz Ebleh ola ziyâde bilmeye naz /3b/ Âhirinde toğansa kin tuta çok Dahi bed-hûy ola nazîri yok Ahkâm-ı Sâl-i Gûsfend Gûsfend yılınun budur hükmi Kış uzun olsa şiddeti katı Erişe cümle galleye âfet Düşe halk korkuya gide rahat Cenk ü âşub ola halâyıkda Meyl-i hayrât ola bu mahlukda Evvelinde toğan ola mal-dâr Hûb ola hûyu ol kesin her bâr Evsatında toğan kamu nâsa Hayr-hâh ola görmeye tasa Âhirinde toğan ola nâdân Ömrü az ola hikmet-i Yezdân Ahkâm-ı Sâl-i Maymun Sâl-i maymun olur ise ol sâl Hastelik artuk ola budur hâl Yağmur olmaya kuruluk ola pek Cemolup meşveret ede nice tek Evvelinde toğan ola dânâ Bî-vefâ ortada toğan cânâ Âhirinde toğan ola hoş-hûy İşbu sâlin yine hükmünü tuy Ahkâm-ı Sâl-i Murg Sâl-i murg olsa çok ola emrâz Kış ziyâde olup gele geç yaz Evvelinde toğan ola zîrek Lîk gâyet marîz ola ol yek Hâsıl etdiği tîz gide elden Kala muhtaç heman ala elden Evsatında toğan ola müfsid Düşmeni çok ola anun lâ-büd Âhirinde toğan ede şefkat Ola dostu ziyâde bu hikmet Ahkâm-ı Sâl-i Seg Sâl-i segde ola hubûbât az Mîveler çok ola heman ol yaz Kış katı ola uğrılar ekser Hem devabda ölüm ola bed-ter Ola tâun dahi hazan vakti Cenk ü harb u kıtâl ola katı Evvelinde toğan ola nâdân Evsatında toğansa gammazân Âhirinde toğan o bâtıldur Lîk heybetlüdür ya câhildür Ahkâm-ı Sâl-i Hûk Sâl-i hûkun dahi budur hükmü Olsa tüccâr içinde havf çok mu /4a/ Cümle mezruo yılda sâlim ola Arta nimet ziyâde dâim ola Beglerin ortasında ola şikâk Nice yağma vü gâret ile nifâk Çok halâyık kaça bundan hep Gide âher mekâna ol yab yab Müşkil ola raiyyetin hâli Tağıla döküle nice mâlı Evvelinde toğan ola câhil Evsatında toğan vasat hâsıl Âhirinde toğarsa ehl-i hevâ Dahi bed-tabola o âdem tâ Cümlesin Hak bilür bu ahkâmın Var ise zerre denlü izânın Hâtime İşbu nazmı Rızâyîye teklîf Eyledi yâr-ı gârı cildi zarîf Etmedi red sözün o yârânın Hükmüne kâil oldu ihvânın İkisine Hüdâ ede rahmet Bâ-husûs cümle müslime kat kat Aksarayîdürür Rızâyî fakîr Kâdir olduğun etmedi taksîr Ola mazûr efendi aybı ile Garazı bir duâ-yı hayrı bula 

Aksaraylı Seyyid Hasan Rızâyî , 17. yüzyılda yaşamış sûfî-meşrep bir şair, müellif ve müderris tarafından kaleme alınan Ahkam-ı Sal-i Türkan, Millî Kütüphane, Nu: Yz A 3502/4, yk. 249b-253b. 249b/Hâzâ Ahkâm-ı Sâl-i Türkân Budur 

250a/Fasl-ı Evvel Sâl-i Muş Kaçan muş yılı gele halk eminlik üzere olup rahatta olalar ve yılun evvelinde yağmur olup ucuzluklar ola ve meyveler dahi bol ola. Amma kan dökülmek vâki olup padişahlara gam ve gussa vâki ola ve kış uzak olup ve muş galebe edüp zarar erişdüre ve bu yılda padişahlardan hazer üzere olmak gerek ve her mevlud ki bu yılun evvelinde vücuda gele be-gâyet zîrek ola ve amma mariz ola ve ekabir katında sözü makbul ola. Vasatında vücuda gelen mevlud âlim ve merdan ola ve hub-rûy ola. Amma bed-girdar ola ve âhirinde vücuda gelen mevlud bed-hûy ola demişler. Allahu alem. İkinci Fasıl Sâl-i Ut Yani Gâv Çün gâv yılı gele bu yıl mariz ve zahmet ola ve kış muhkem ola ve bazılar yumşak ola demişler. Ekber iklimde harp âşub ola. Amma tizcek defola ve halk zahmet çeke ve yağmurlar çok ola ve güz 250b/nimetleri bol ola ve bazı yerlerde cenk vâki ola ve dört ayaklu hayvanlar sahiplerine ziyan ede ve her mevlud ki bu yılın evvelinde vücuda gelen mevlud beynen-nas makbul ola ve halka say edeci ola. Vasatında vücuda gelen mevlud hûb-rûy ve sahib-i devlet ola. Amma adâsı çok ola ve âhirinde vücuda gelen mevlud gam-nâk ve melul ola. Üçüncü Fasıl Peleng Yani Pars Çün pars yılı gele gazap ve intikam çok ola ve kış yavuz olup devâbb çok öle ve bay fasl-ı himmette ola ve zemin-i İranda havariç huruc edüp ve padişahlar beyninde muhalefet olup cenk vâki ola ve dağlarda zelzeleler vâki ola ve yırtıcı canavarlar peyda olup nas zahmet çekeler ve bazı yerlerde fitneler vâki ola ve kanlar döküle ve nebatâta âfet erişe ve her mevlud ki bu yılun evvelinde vücuda gele zîrek ve bahadır ola ve bülend-himmet ola ve hûb-rûy ola ve eyü sözlü ola. 251a/ve vasatında vücuda gelen mevlud hûb-suret ve nigâr-dest ve kesirür rızk ola ve âhirinde vücuda gelen mevlud bed-tab ola. Allahu alem. Dördüncü Fasıl Sâl-i Hargûş Yani Tavşan Yılı Çün sâl-i hargûş gele nimet ve meyve çok ola ve bazı diyarlarda tâun ve kesr-i mevt vâki ola ve kış hoşlukla geçe ve güz evveli sovuk ola ve bahar ve yay fasl mutedil ola ve cânib-i garpta teşviş çok ola ve tolu çok yağa ve erâcif haberler çok vâki ola ve her mevlud ki bu yılun evvelinde vâki ola müstamel ve bî-vefa ola, sâdıkul-kavl olmaya ve vasatında vücuda gelen mevlud şirin-zebân ola ve âhirinde vücuda gelen mevlud kesirül-kelam ve bî-nefola. Allahu alem.Beşinci Fasıl Sâl-i Luy Yani Neheng Çün sâl-i luy gele cenk ve fitne çok olup kan döküle ve yağmur ve kar kalil ola ve ağaçlara sovuktan âfet erişe ve sovuk muhkem olup 251b/kış yavuz ola ve arpa buğday ziyade ola. Amma tar ve az ola ve her mevlud ki bu yılun evvelinde vücuda gelen mevlud bed-tabola ve vasatında vücuda gelen mevlud bed-hulk ve bed-siret olup bir yerde karar etmez ola ve âhirinde vücuda gelen mevlud bed-hûy ve bî-rahm ola. Eğer erkek olursa mihnet-kâr ola ve eğer dişi olursa lağ ehli ola. Allahu alem. Altıncı Fasıl Sâl-i Mâr Yani Yılan Çün sâl-i mâr gele kuraklık olup meyveler az ola ve bazılar katında kış yavuz ola ve halkta tâun ve havf çok ola ve taam ucuz ola ve halkta çıban çok ola ve yılan sebebinden çok adamlar fevt ola ve her mevlud bu yılun evvelinde vücuda gele sükutu galip ola ve zihni hûb ve halîm ola. Amma halktan nefaz ola ve vasatında vücuda gelen mevlud bed-tab 252a/ve kindar ola ve âhirinde vücuda gelen mevlud kubh-kelam ve bî-ahd ola. Allahu alem. Yedinci Fasıl Sâl-i Esb Yani At Yılı Ve bazılar bunda demişler çün sâl-i esb gele Türkistan tarafında cenk ve cidal olup kan döküle ve kış muhkem ola ve bazılar katında yeller çok ese demişler ve hayvanat (a) helaklik vâki olup ve meyvelere âfet erişe. Amma güz ekini eyü ola ve ekabirde mevt çok ola ve bahar fasl sovuk ola ve her mevlud ki bu yılun evvelinde vücuda gele mariz ola. Amma sözü sultanlar katında makbul ola ve vasatında vücuda gelen mevlud âlim ve merdane ve cömert ola ve âhirinde vücuda gelen mevlud bed-tabve gam-nâk ve ömrü meşakkatle geçe. Allahu alem. Sekinci Fasıl Sâl-i Gusfend Yani Koyun Yılı Çün sâl-i gusfend gele hastalıklar çok ola ve kış muhkem ola ve bazı katında yumşak ola demişler ve ziraa âfet erüp halka ıztırap vâki ola ve havf fitne çok. 252b/ola ve yağmurlar çok ve zahmet eder ve her mevlud ki bu yılun evvelinde vücuda gele güzel yüzlü ve şirin sözlü ola ve kesirür-rızk olup âlim ola. Amma amelinde kendüye nefolmaya ve vasatında vücuda gelen mevlud hûb-rûy ve çâpük-süvâr ola. Amma mariz ola ve kasîrül-ömr ola. Dokuzuncu Fasıl Sâl-i Biçin Yani Maymun Çün sâl-i maymun gele yıl kurak olup hastalık çok ola. Ata ve deveye mariz çok ola ve hırsızlar çok ola ve yol kesiciler çok ola ve üzüm az ola ve şahlar birbiriyle cenk edeler ve kış muhkem olup ve reâyâ havf ve zulmde ola ve her mevlud ki bu yılun evvelinde vücuda gele âlim fâzıl ve halîm ve hûb-rûy ola ve vasatında vücuda gelen mevlud hasûd ola ve âhirinde vücuda gelen mevlud bedtabve bî-vefa ola.Onuncu Fasıl Sâl-i Murg Yani Tavuk Çün sâl-i murg gele narh bahalu ola ve kış sovuk ola ve bazılar katında yumşak ola demişler ve yüklü avretlere âfet ere ve her mevlud ki bu yılun evvelinde 253a/vücuda gele zîrek-tabola. Amma rızkı ve kisbi az olup nesne cemedemez ola ve vasatında vücuda gelen mevlud müfsit ve yaramaz ola ve adûsu çok ola ve âhirinde vücuda gelen mevlud merhamet ve şefkat sahibi ola. Allahu alem. On Birinci Fasıl Sâl-i Seg Yani Köpek Çün sâl-i seg gele yıl kurak vâki ola ve meyveler ucuz ola ve hayvanatta hastalık vâki ola ve yollar haramîlik ola ve kış uzun ola ve hastalar çok öle ve her mevlud ki bu yılun evvelinde vâki ola bed-tabve münafık ola ve vasatında vücuda gelen mevlud bahadır ola (ve âhirinde….kısmı yazılmamış) On İkinci Fasıl Sâl-i Hûk Yani Toñuz Çün sâl-i hûk gele bu yılda hastalık çok ola ve galleye âfet (erişe) arpa az ola ve sâir nimet çok ola ve kış uzun ola. Yani yavuz ola ve baş ağrusu çok ola ve hırsız çok ola ve koyun çok kırıla ve şark tarafında halka tefrikalar ve hâl-i reâyâ perişan ola ve her mevlud ki bu yılun evvelinde vücuda gele nâdân 253b/olup ve bed-girdar ola ve vasatında vücuda gelen mevlud bahadır olup ve ehl-i cenk ola ve âhirinde vücuda gelen mevlud bed-tabola demişler. Allahu alem zâlike takdirül-aziz. Lâ yalemül-gaybe illallahül-alîm.(12 Hayvanlı Türk Takvimi Ve Kehanet adlı Mskale BOYRAZ, Şeref TÜRKİYE/ТУРЦИЯ)

İsmail Bin Abdullahın Oniki Hayvanlı Türk Takvimi:

(Eser, Tersâne-i Âmirede başkatip olarak görev yapan İsmail bin Abdullah tarafından 1164/1750-51 tarihinde yazılmıştır. Yazma, Yk. 26b‟deki kayda göre 1242/ 1826-27 yılında Galata‟da oturan Mehemmed Emin bin Mustafa tarafından kopya edilmiştir.Sözkonusu olan eser,Yapı Kredi Bankası Sermet Çifter Kütüphanesi yazma eserler bölümünde 522 numarada kayıtlı olan Şerh-i Rûz-nâme-i Şuhûr-ı Şemsiyye adlı 26 varaklık bir yazmadır. Oniki Hayvanlı Türk Takvimi ise bu yazmanın Yk.13a ve 16b‟dedir.)

METİNİN TRANSKRİPSİYONU 

13b 1 Ma„lūm ola ki,2 bu on iki yıl „Acem uluları azmūde ķılup 3 ģudūd-ı „Acemden Çīn-i Macīne varınca bunı anlar 4 mīrāś dutarlardı. Ya„nī bu „ilm ol diyārlaruñ ķavmi 5 atalarından oğullarına mīrāś iderlerdi. Aģkām-ı 6 i„timād ile zīrā ol sene içinde sa„d ü naģs 6 vaktine, bolluk, darluķ, emīnlük buna nazar ile i„tmād 7 iderlerdi. Danyāl „Aleyhi‟s-selām te‟līf itmiş dirler.8 Ve ehl-i Fāris bu On İki Sāli burç ģükmine 9 baġlayup dururlar. Ve her bir sālini birer ģayvāna ķısmet 10 ve nisbet itmişler. Anlaruñ isimleri bunlardur ki źikr olunur: 11 Mūş, Gāv, Pars, Ĥargūş, Timsāģ, Mār, 12 Esb, ƒoyun, Maymūn, Šavuķ, Kelp, Ĥūk . 13 On İki Sāli bu mezkûr ģayvānātuñ „adli ve šabī„ati 14 cihetinden cıķarup dururlar. Ve daĥı bir kimesnenüñ1 ķaç yaşında olduġın bilmek dileseler, benüm 14a velādetüm 2 sāli Mūş yā ĥūd Ĥūk dise, anuñ ķaç yaşında 3 idügin bilüp ĥašā itmez. Ve daĥı bu ģesābuñ yıl 4 başı Āzer'üñ ibtidā güninden i„tibār iderler. Ve bu sāli5 evveli Mūş ve āĥıri Ĥūk'dur.Ve daĥı sa„d ü naĥs šāli„in 6 bilürler. Ve bu dört fuŝūlüñ ķanġısında veled dünyaya 7 gelse ne vechile olur, anı beyan iderler. Ve bu nüsha 8 Moġul lisānında„Ayne‟l-ģayāt isimlü kitābdan 9 terceme idmege her sene bilmek bilmemekden yegdür. Ģattā ģakīm Soķraš 10 pīrlikde silāģşörluķ „ilmini ögrenmege 11 heves itdi. O memleket ahalisi didiler ki utanmaz 12 mısun, pīrlikde bunuñ gibi ŝan„ate heves idersün, „ayıp 13 degül mi? İtdigüm „ayb ol vaķitde olur kim, pīr 14 olup da hünersiz fevt olam, ĥayatda iken bī- 15 hüner ķalam. Hüner bilmek „ayb olmaz. Sāl-i Evvel, Mūş:16 Bu sāle Mūş didükleri Ķavs burcına müsādif idi. 17 Mūş sāli gelse yıl başı ĥoşluķ ve emīnlik birle 1 gice güz vakti yağmurlar çoķ yaġa. Ekin, darı, oňa 2 Bulġar ili ucuzluk ola. Ve 14b yıl āĥırı ŝovuķ 3 ola. Ķan döküle, sulšānlar ġamgīn ola. Ve 4 mūş çoķ olup evlerde ziyan ideler. Ve daĥı uġrı 5 çoķ ola. Sulšānlardan ģaźer ķılup ziyāde ŝaķınmaķ 6 gerek. Bu yıluñ ortasında šoġan oġlan ziyade 7 zeyrek ola. Āĥırında doğsa keźźāb ve münāķ üzre 8 ola. İkinci Sāl Gāv: Bu sālda derd-i ŝadā„ ve sā„ir 9 emrāż çoķ ola. Ve her diyārda ŝovuķ ķatı olur. 10 Ešrāf ve eknāfı ŝovuķ urur. Bi-emri‟llāhi te„ālā deryā 11 šarafından fitne ve āşūb olup ķan döküle 12 ve sulšānlara zaģmet ģāŝıl ola. Ve güz vakitlerinde 13 yağmurlar çoķ yaġa, ĥargele ķırıla. Ve evvel yıl 14 başında šoġan oğlan „ālim ola. Ve-lākin 15 kendüsi fā‟ide itmeye ve ġayri kimseler umūrında 16 yeġ ola, kendü umūrında eyü olmaya. Ve bu sālüñ 17 ortasında doğan oğlan görklü ve āĥirinde 1 vücuda gelen oğlan hemīşe ġuŝŝalu ve maraœlu ola. 2 Allāhü a„lem. 15a Üçünci Sāl Pars: Bu yıl ķatı düşmenlü 3 ve kinlü sāldür. Şiddet-i şitā ziyade daĥı urmaķ 4 ve šoķuşmaķ çoķ olup pādişāhlar birbirleriyle 5 „ahdlerin bozarlar. Cebellerde zellerle ola, ķan 6 firāvān dökile. Ve yine tīz nižām bula ve ekin, darı 7 ķalīl ola. Ve bu sālda šoġan oğlan esedin 8 rūzsız ola. Ve āĥirinde ve ortasında vücūda 9 gelen mevlūd kâhil ve sersem ve söz diñlemeyici 10 ola. Allāhü a„lem. Dördinci Sāl Ĥargūş : Bu sālda 11 ni„met çoķ ve lakin mevt bisyār, kış nerm ola. Ammā 12 yaz vaktinde maġrib šarafında göňül meşġūllıġı 13 olur. Maşrıķ šarafından yaman ĥaberler gele. Bu sālüñ 14 evvelinde vücūda gelen oğlan her nesnede avcı 15 ola ve bir yirde ķarār itmeye. Daĥı sözine i„timād 16 olınmaya. Āĥirinde šoġan oğlan çoķ sözlü 17 ola. Ve kimse sözinde menfa„āt bulmayup vefasız 1 ola. 15b Beşinci Sāl, Timsāģ: Bu sālde ŝancış 2 çoķ olur. Ve arpa ve buğday, oña ŝovuķ ķatı ola 3 ağaçları ŝovuķ ura. Bu yıluñ başında vücuda gelen 4 oğlan ģarām-zāde, bed-baĥt ola. Ortasında veya 5 ĥod āĥirinde doğsa yaman ĥuylu ola. Ķız 6 olursa fāģişe ola. Bu sene dünyāya gelen 7 mevlūddan ĥayır gelmeye. Allāhü a„lem. Altıncı Sāl, 8 Mār: Bu sālda ķuraķlıķ ola, mīve az ola, Ve ĥalķ 9 beyninde vebā ola. Ve yılan ve çiyan çoķ. Bu sālüñ 10 evvelinde vücuda gelen oğlan yaman tab„ ü aġır 11 sözlü ola. Çoķ bilici ve az sözlü. Ve ķavlü bütün 12 ola. Ve vaģdet yalñuzluğı seve. Ammā kişiden šāli„ 13 olmaz.Ve āĥirinde doġan oġlan ķatı sözlü, „ilmi 14 bozuk, sözine i„timād olınmaya. Yedinci Sāl,15 Esb: Bu sālda Türkistān‟da çoķ ķan kökülüp 16 fitne ķopa. Ķış ķatı ola ve ģayvānāt ķırıla. Güz 17 ekinleri eyü ola. Yaz vaktinde ululara mevt 1vāķi„ola. Bu sālüñ evvelinde vücuda 15bgelen oğlan 2 „āķil ü kâmil ve ĥalķ beyninide ģürmetlü olup ve lākin 3 maraż zaģmetleri žuhūra gele. Daĥı sulšānlar ķatında 4 sözi geçe ve ġayet bahādır ola ve hünerli olup 5 nās beyninide mu„teber ola. Ortasında yāĥūd āĥirinde 6 doğan evlād yaman ĥuylu olup ġuŝŝalu ola.7Allāhü a„lem. Sekizinci Sāl, Ķoyun:Bu sāl, ķış 8 uzun olup eñlere āfet irişe. Ve ģarāmī çoķ 9 olur. Bu sālüñ başında doġan oġlan ĥalķı 10 cem„ idüp besleyici ola. Ve nās beyninde sevgülü, 11 eyü ola ve zeyrek olup er sözlü ola.12 Kebīre vü saġīre ŝayınıcı ola. Ya„nī ĥalķa fā‟idelü 13 ola. Ortasında vücuda gelen evlād düşmānları 14 çoķ ola. Ķızları eyü ola. Āĥirinde doğsa 15 aklı nāķıŝ ola ve„ömri ķıŝa ola. Allāhü a„lem. 16 Šoķuzıncı Sāl, Maymūn:Bu sālda ķuraķlıķ 16 ve mevt-i esb bisyār, ķoyun, šavar çoķ olup 1ķış ķatı olur. Ulular cem„16a olup birbirine ĥıyānet 2 ideler. Ĥalķ arasında senc çoķ olup ra„iyyete 3 güçlük ola. Ķış ķorĥulu ola. Bu sālüñ evvelinde 4 doġan oğlan sevgülü olup çok bilici, ĥalķı 5 ķovlaycı, sırrı ve niyeti yaman ve söz uğurlayıcı 6 masĥara ola. Ortasında yāĥūd āĥirinde gelen 7 evlād yaman ve kirli ola. Allāhü a„lem.Onıncı 8 Sāl, Šauķ: Bu sālda başsuz gözsüz yıl 9 olur. Uġrı çoķ olup yaġmur az yaġa. 10 Yiyecek, içecek az olup bāzār narhı ķız 11 ola. Ĥurde yemişler firāvān ve ķış uzun ola. 12 Bu sālüñ evvelinde vücuda gelen evlād zeyrek 13 ve yüzi görklü ola, kendüye ĥayrı az ola, eli 14 šar ola. Her vech ile cem„ itdügi değme bir yirde 15 durmaya. Zīrā šavuķ ne bulsa boġazından arturmaya. 16 Eger ortasında yāĥūd āĥirinde doğsa mihr-bān 17 olup güvenülüci ola. Allāhü a„lem be-ģaķīķate‟l-ģāl.16b1 On birinci Sāl, Kelb:Bu sālüñ ķuraķlıġı çoķ 2 olup, mīveler çoķ olup, daĥı at ve deve mevtī 3 bisyār, ģarāmī çoķ olup, bu sālüñ evvelinde 4 vücuda gelen evlād tabi„ī yavuz, yırtıcı, boğazlı, 5 sözci, ortasında yāĥūd āĥirinde doġan 6 oġlan yüreklü, vefālu ya„nī muģabbeti dā„īm ola. Allāhü 7 a„lem. On ikinci Sāl, Ĥūk:Bu sālda ķız 8 ve oġlan çoķ doġsa „illetli, aġrıķlı ola. Daĥı 9 ekinler azraķ, özge ni‟metler ola. Ķış ķatı uzak ola.10 Melikler arasında ĥilāf düşe. Güz ni„metleri ba„żı 11 yerde ķar altında ķala ve ĥalķ bir yerden bir yere göç 12 idüp ra‟iyyet zaģmet çeke. Ve bu sālüñ evvelinde 13 doġan oġlan ķuvvetli, yaman, göñli ķatı ve cihan 14 bozıcı olup ortasında ve āĥirinde vücuda gelen 15 evlād ĥalķdan kendüyi dānā egleye.Allāhü a„lem. 16 Temmet 

(Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/2 Spring 2012, p.15-34 , Ankara/Turkey İsmail Bin Abdullahın Oniki Hayvanlı Türk Takvimi adlı Makale Prof.Dr. İdris Güven KAYA)

BİLİNMEYEN BİR 12 HAYVANLI TAKVİM RİSALESİ: TAKVÎM-İ TATAR MA‘A-ACEM 

*Önemli:transkripsiyon metinde "Ć" ayraç işaretidir

 {68b} [1] maĆlūm ola kim bu on iki yılı Ćacem uluları [2] tecrübe ķılub çıķarup durdılar6 anuŋ gibi kim [3] muġalīler birle mekkīler ol gün içinde çoķ [4] yaşayup uzun Ćömr sürerlerdi anuŋ bu baķış [5] birle muķbil dutup saķlardı kim Ćacem ħaddinden [6] çīn ü māçīn’e varınca bunı olardan mīrāś [7] olurdı ve hem degme işe bu saġış birle iĆtimād [8] iderlerdi zīrā bilürlerdi kim ol yıl içinde [9] ţarlıķ mı olur veya geŋlik mi olur fitne mi olur [10] emīnlik mi olur bunuŋ saġış birle bilürlerdi [11] ve daĥı bu Ćilmi dānyāl peyġamber Ćaleyhi’s-selām te’līf [12] itmişdür dirler ve baĆżılar eydürler ki ehl-i fāris [13] bu on iki yılı on iki burc ħükmine baġlayup dururlar [14] ve hem on iki yılı ħayvānāta ķısmet itmişler ol {69a} [1] ħayvānātuŋ adları bunlardur ki źikr olunur [2] ŝıçan - sıġır - pars - ţavşan [3] timsaħ - yılan - ķoy - meçīn - at7 [4] tavuķ - it - ţoŋuz yıl başı [5] sıçan birle hemān pes bu on iki yılı ħayvānātuŋ [6] Ćadli ve ţabīĆati ve ĥūyı cihetinden çıkarup dururlar [7] ve daĥı anuŋ gibi ķılup dururlar kim bir kimesneden su’āl [8] ider olsalar ķaç yaşındasın8 ol eyitse kim benüm [9] yılum sıçan yılı ve yāĥūd ţoŋuz yılıdur her ķanġısın [10] eydürse bu sāĆat içinde anıŋ ķaç yaşında idügin [11] bilse olur eyle kim hīç ĥaţā itmez ve daĥı bu ħesābuŋ [12] yılı başı āzerüŋ ilk günidür yaĆnī martuŋ ilk güni [13] dür dimek olur ve daĥı bu yıllaruŋ başı ŝıçan āĥiri [14] ţoŋuzdur degme neden9 saĆd ve naħs ţāliĆin ve mevlūdin bilüp [15] dururlar eger bu dört faŝlda ķanġısında oġlan {69b} [1] ţoġsa ne vechle olur anı bildirür ve bu nüsĥayı degme [2] bir yerde bulmaķ mümkin değildür zīrā ġāyet Ćacāyibdür faķīr [3] daĥı bu kitābı muġal dilinden Ćaynü’l-ħayāt adlu kitābı [4] türkīye tercüme itdüm ki her nesneyi bilmek yaĥşıdur bilmemekden [5] ħakīmler ķatında bilmemekligi ehlinden öğrenmekligi Ćayb [6] görmezler gerçi kim şimdi bilmek ĥor olur ammā Ćāķiller [7] ķatında degildür ħikāyet gelübdür soķraţ ħakīm [8] pīrliginde şilāħşörlük ögrenürdi aŋa eyitdiler [9] kim utanmazmısın pīrligüŋde bunuŋ gibi nesne öğrenürsin [10] eyitti kim Ćayb ol vaķt olur kim pīr olup hünersiz [11] olam didi hüner bilmek Ćayb olmaz dedi imdi [12] şāhum biz daĥı sāllere geldük sāl-i evvel ŝıçan [12] yılıdur bu on iki burc ħükmine anuŋ içün ŝıçan [14] dirler ki ķavsüŋ burcına varurlar nitekim ŝıçan yılı [15] gelse yıl başı ĥoşluķ ve emīnlik birle geçe ve güzden {70a} [1] yaġmur köp yaġar ve ekin ţarı üküş bolġay10 ucuzlıķ [2] bolur ve āĥiri ŝovuķ ola ve sovuķ olduķdan ķan dökilüp [3] sulţānlar ġamgīn olalar ve ŝıçan çoķ çıķup evlere [4] ziyān ideler yaĆnī uġrı çoķ ola sulţāndan cezr [5] ķılup ziyāde ŝaķınmaķ gerek ve eger ol yıluŋ başında [6] oġlan ţoġsa beġāyet zīrek olur ve āĥirinde ţoġan [7] oġlan yalancı iki yüzlü olur dimişler Allahu Ćalem [8] ikinci sāl ŝıġır yılıdur bu yılda baş aġrısı [9] ve sāir aġrı çoķ olur dimişler ve daĥı her yirde [10] ŝovuķ ķatı olur dimişler ve eţrāfı ŝovuķ urup [11] cihānuŋ deryā ţarafından fitne ve āşūb olup [12] ķan döküle ve sulţānlara zaħmet ola ve güz günlerinde [13] yaġmur çoķ ve yılķı ķara çoķ ola dimişler ve daĥı ol [14] yıluŋ başında ţoġan oġlan Ćālim ķopa velīkin bildügi [15] kendüye fāyide itmeye ġayrı kişiler işinde eyü ola {70b} [1] kendü işinde eyü olmaya ve daĥı ol yıluŋ ortasında [2] ţoġan oġlan görklü yüzlü ola ve āĥirinde ţoġan [3] oġlan hemīşe ġuŝŝalu ola ve daĥı ħürmetlü ola dimişler [4] Allāhu aĆlem üçünci pars yılıdur bu yıl ķatı [5] düşmenli ve kīnli yıldur ve daĥı ķış ķatı olup [6] uruş ţoķuş çoķ olur ve pādişāhlar birbirinle [7] ĥılāf ķılup Ćahdlerin bozalar ve ţaġ yüzlerinde [8] zelzele ola ķan üküş döküle yine tīz düzele dimişler [9] daĥı ekin ţarı azraķ bolġay ve bu yıluŋ [10] başında ţoġan oġlan indin rūzsuz ola ve eger yıluŋ [11] ortasında veyā āĥirinde ţoġsa kāhil ve sersem [12] ve söz diŋlemeyici ola dimişler Allāhu aĆlem dördünci sāl ţavşan [13] yılıdur bu yılda niĆmet köp bolġay ve [14] lakin ölüm çoķ bolġay ve ķış yumşaķ bolġay ammā [15] yay vaķtinde maġrib ţarafında göŋül meşġūlluġı {71a} [1] olur ve meşrıķ ţarafında yaman ĥaberler gele ammā bu yıluŋ [2] evvelinde oġlan ţoġsa her nesnede evici ola ve bir [3] yerde ķarārı olmaya anuŋ sözine ve kavline iĆtimād [4] olmaya vefāsızlıġı içün ve daĥı āĥirinde oġlan [5] ţoġsa çoķ sözlü ve kimesne anuŋ sözinde [6] menfaĆat bulmaya ve hem urucı kişilere ķarışmaz bolġay [7] dimişler vefāsızlıġı içün vallahu aĆlem beşinci sāl[8] timsāħ yılıdur böyle dimek olur ol yılda ŝancış [9] çoķ olur ve arpa buġday üküş ola ve sovuķ ķatı ola [10] ve aġaçları ŝovuķ ura dimişler ve daĥı bu yıluŋ başında [11] ţoġan oġlan ħaramzāde ve bedbaĥt ola ve ortasında [12] veyā āĥirinde ţoġsa yaman ĥuylu ola eger oġlan ķız [13] olursa yaman işde yürüye yaĆni fāĥişe ola ve eger [14] erkek olsa bedbaĥt ola dimişler imdi ol yıl ţoġan [15] veledden ĥayr gelmeye lā yaĆlemu’l-ġayb illāllāh altıncı sāl yılan {71b} [1] yılıdur bu yılda ķuraķlıķ ola dimişler ve yemiş az ola [2] ve ĥalķ içinde vebā ola yılan ve çıyan çoķ ola [3] ve daĥı bu yıl başında ţoġan oġlan yaman ţabĆ ola [4] aġır sözlü ola çoķ bilici ve az sözlü ve ķavli bütün [5] ola öz ve yalŋuzlıġı sever ola ammā kişiden ţāliĆi [6] olmaz ve āĥirinde ţoġan oġlan ķatı sözli Ćahdi [7] bozuķ ola sözine iĆtimād olunmaya dimişler vallahu aĆlem [8] yedinci sāl yılķı yılıdur yaĆni at yılıdur türkistanda [9] ķan dökülüp fitne ķopa ve ķış daĥı ķatı ola ve yut [10] yaĆni ķoyunlar ķırıla dimişler ve lakin güz ekinleri [11] eyü ola ve yazında ululara ölüm vāķiĆ ola [12] ve daĥı bu yıluŋ başında ţoġan oġlan bilgili ola [13] yaĆnī Ćāķil ve dānā ola ĥalķ içinde kāmil ola [14] ve lakin zaħmetli ve marażlı ola ve melikler ķatında sözi [15] geçe ve bahadır yüreklü ola ve hüneri çoķ ola {72a} [1] ĥalķ arasında sevgülü ola ve bu yıluŋ ortasında [2] veyā āĥirinde ţoġan oġlan yaman ĥuylu ve ġuŝŝalu [3] ola dimişler vallahu aĆlem sekizinci sāl ķoy [4] yılıdur yaĆnī ķoyun yılıdur ve ķış uzun olur [5] ve ekinlere āfet irişür ve ħarāmī çoķ olur ve daĥı [6] bu yıluŋ başında ţoġan oġlan ĥalķı cemĆ idüp [7] salıcı ola ve ĥalķ arasında sevgülü ola ve [8] eyü ĥūlu ola ve hem rūz geŋ olup az sözlü [9] ola ve uluya ve kiçiye eyü ŝanıcı ola ve ĥalķa [10] menfaĆati deger ola dimişler ortasında ţoġsa [11] düşmānı çoķ ola ve ķızları üküş ola dimişler [12] ve eger āĥirinde ţoġsa Ćaķlı eksük ola ve Ćömri daĥı [13] ķıŝa ola dimişler Allāhu aĆlem ţoķuzuncı sāl [14] meçīn yılıdur yaĆnī maymūn yılıdur dimek olur [15] bu yıl ķuraķlıķ olur ve yılķı ölümi yaĆnī at ölümi {72b} [1] çoķ olur dimişler ve daĥı ķoy ve ţavar çoķ olur ve [2] ķış daĥı ķatı olur ve ulular cemĆ olup bir yere ĥıyānet [3] ideler ve ĥalķ arasında sancı çoķ ola ve raĆiyyete [4] güc dege ķış ķorĥulu ola ve daĥı bu yıluŋ başında [5] ţoġan oġlan sevgülü ola ammā köp fiĆlli çoķ [6] bilici ve kişileri ķollaycı ve sırrī niyyeti yaman ola ve söz [7] ugrılayıcı masĥara ola dimişler ortasında veya āĥirinde [8] ţoġan oġlan yaman içli yaman işli günici ola [9] dimişler vallāhu aĆlem onuncı sāl tavuķ yılıdur [10] bu yılda başsuz gözsüz yıl olur ve daĥı uġrı [11] çoķ olur ve yaġmur az yaġa ve yiygü içgü az olur ve bāzār [12] narĥı ķız olur ve ĥūrde yemişler ucuz ola ve ķış [13] uzun ola dimişler ve daĥı bu yıluŋ başında ţoġan [14] oġlan zīrek ola ve yüzi görklü ola velakin kendüye ĥayrı az ola ve eli ţar ola her vechle cemĆ etdügi {73a} [1] degme bir yerde ţurmaya zīrā ţavuķ ne bulsa boġazından [2] artırmaya dimişler eger ortasında veya āĥirinde ţoġsa [3] sevgülü mihribān ola velīkin günici ola vallahu aĆlem [4] on birinci sāl it yılıdur bu yılda ķuraķlıķ olup [5] yemiş çoķ ola ve daĥı at ve deve ölümi çoķ ve ħarāmīler [6] daĥı çoķ ola dimişler eger bu yıluŋ başında oġlan [7] ţoġsa ţabĆı yavuz tarancı ola boġazlu ola ve daĥı [8] sözçi ola eger ortasında ţoġsa alp yüreklü [9] olup vefālu ola dimişler Allāhu aĆlem on ikinci [10] sāl ţoŋuz yılıdur bu yılda ķız oġlan çoķ [11] ţoġsa aluġlı aġrıġlı ola dimişler ve ekinler azraķ [12] ola özge niĆmetler üküş ola ve ķış ķatı ola ve uzaķ [13] ola ve daĥı melikler arasında ĥilāf düşe ve güz [14] niĆmetleri baĆż yerde ķar altında ķala ve ĥalāyıķ bir yerden [15] bir yere göçeler ve ra’iyyetlere güc ola bu yıluŋ başında {73b} [1] ţoġan oġlan yaman ķuvvetli ve ķatı göŋülli ve cihān bozucı [2] ola ortasında ţoġan oġlan fiĆli yavuz ĥayrsuz [3] ola her ne ķılsa kendüye ķıla ĥalķdan kendüyi [4] Ćāķil ve dānā ŝana ve āĥirinde ţoġan oġlan yamān fiĆlli [5] ola sefer ķılsa ziyāna uġraya velakin yüreklü ola dimişler vallahu aĆlem bi’ŝ-ŝavāb ve ileyhi’l-merciĆ ve’l-āb

(Türkbilig, 2010/20: 85- 96.Bilinmeyen Bir 12 Hayvanlı Takvim Risalesi: Takvîm-i Tatar ma‘a-acem adlı makale Prof.Dr.Mustafa BALCI)

TÜRK TAKVİMİNDE GÜN, AY VE YILBAŞLARI 

Türkler Gün ve Ay tespitinde Güneş saatini esas almışlardır. Yılbaşı tespitinde esas alınan unsur ekinoks denilen gün eşitliğidir. Gece ile Gündüz, hem Kuzey hem Güney yarım kürede 21 Mart ve 23 Eylül tarihinde eşit olur. 21 Mart eşitliği Kuzeyde İlkBahar, Güneyde ise SonBahar başlangıcıdır. 23 Eylül ise Kuzeyde SonBahar, Güneyde İlkBahar başıdır. 21 Aralık’ta, Kuzey yarımkürede KışBaşı olarak en uzun gece, en kısa gündüz yaşanırken, Güneyde YazBaşı olarak en uzun gündüz, en kısa gece yaşanmaktadır. Aynı şekilde, 21 Haziran’da ise, Kuzey’de YazBaşı olarak en uzun gündüz, en kısa gece, Güney’de KışBaşı olarak en uzun gece, en kısa gündüz yaşanır. Bu tespitler Güneş ve gölgenin durumu ve boyuna göre hesaplanır.

 Türkler bir günü Oniki saatlik dilime ayırmışlar ve her birine Çağ demişlerdir. Çağlar da sırasıyla Oniki Hayvan isimleriyle anılır. Bir Çağ, 8 Keh’den (Çeyrek) oluşur. Bazı kaynaklarda günün 10 bine bölünerek Feng’lere, her Fengin de 100 Miyav’a ayrıldığı belirtilmektedir. Günün başlangıcı, – günümüzde olduğu gibi- gece yarısıdır. Günün 12 parçaya bölünerek hayvan isimleri verilmesi Moğol kültüründe de vardır. Kazım Mirşan’a göre Türkler, en uzun gündüzün yaşandığı 21 Haziran gününün ertesini, yani 22 Haziran tarihini Yılbaşı olarak kabul etmişlerdir ve Tatar, Başkurt ve Sibirya Türkleri arasında hala kutlanır.Kazak ve Kırgızlara göre ise gece ve gündüzün eşit olduğu 21 Mart yılbaşıdır. Aynı şekilde, Moğollar da 23 Eylül’deki gece gündüz eşitliğini yılbaşı kabul ederler. Oniki aylık döngünün hangi dönüm noktasından başlanırsa başlansın, mevsimlerin ve yılların özellikleri konusunda bir ayrılık yoktur.

Çinlilerde yılbaşı Güneşin Kova burcundaki durumuna göre 20 Ocak ile 18 Şubat arasında yıldan yıla değişmektedir. Ne Çinlilerin her yıl değişen yılbaşı tarihi, ne de Papa XIII. Gregory tarafından Milat olarak belirlenen Gregoryen takviminin 1 Ocak tarihinin ekinoks ve tabiat döngüsüyle açıklanacak mantıklı bir yanı yoktur. Türklerin sabit astronomik hareketlere ve tabiat döngüsüne uygun olarak belirlediği ay ve yıl başlangıçları daha kesin ve mantıklıdır. Türkler Ülker (Süreyya) yıldızının gökteki durumunu dikkate alarak yılı 30’ar günlük Oniki aya bölerek kullanmışlar ve kalan 5 günü ise BeşKonak dedikleri misafir günler olarak adlandırmışlardır. Bu hesaplamalar, Eski Mısır’daki 30 günlük 12 ay ve 5 ek günden oluşan Güneş takvimi ile büyük benzerlik göstermektedir. Bu durum, Kazım Mirşan’ın, Türklerin Eski Mısır medeniyetini etkiledikleri tezini ve Hiyeroglif yazısında ÖnTürkçe harfler bulunması gerçeğini de desteklemektedir.

 Türkler ayları rakamla ifade etmişler ve “Üçüncü Ayın OnBeşi” şeklindeki tarih tanımları yüzyıllardan beri değişmeden günümüze kadar gelmiştir. Bunun da ötesinde, Türklerin bir yılı 24 adet 15 günlük aya da ayırdıkları ve bunu yaparken de Güneşin hareketlerini esas aldıkları kaydedilmektedir. 12 veya 24 aylık her iki dilimlemede de tam bir Güneş yılıdır ve 365,2436 günden oluşmuştur.

 Bu gerçek, Türklerin, çok eski yıllardan beri günümüz bilimsel tespitlerine en uygun Güneş takvimini kullandıklarını ve gözlem konusunda ne kadar başarılı olduklarını göstermektedir. Türklerin çok yaygın olmasa da, aylara da sırayla Oniki hayvan isimlerini verdikleri bilinmektedir. Buna bağlı olarak, Batı astrolojisindeki ay başlangıçlarıyla Türk takvimi ay başlangıçlarının çakıştığını söyleyebiliriz. Bunu bir tablo halinde şöyle gösterebiliriz:



Tabloda görüldüğü gibi, Tatar BaşKurt ve Sibirya Türkleri için her Oniki yıllık Taydu Tavşan yılıyla başladığı gibi, yıl içindeki aylar da 22 Haziran’da Tavşan ile başlar. Kazak ve Kırgızlarda ise Taydu yılları Tarla Faresi (Kösü) ile başladığı gibi yıl içindeki aylar da yılbaşı olan 21 Mart’tan itibaren Tarla Faresi ile başlar.

 Türk Saltanat Takvimleri ve Şıpkanlar 

Oniki Hayvanleı Türk Takvimi 1517 yılının 22 Haziran’ında Tavşan yılıyla başlar. Bu takvimin M.Ö. 322 yılına kadar kullanıldığı sabittir.

 Takvimin genel sistemi aynen devam etmekle birlikte, çeşitli tarihlerde dönemsel başlangıçlar kabul edilmiştir. Örnek olarak Bumin Kağan’ın tahta oturduğu ve TürükBil Türk devletinin kurulduğu M.Ö. 874 yılı Köpek Takvimi’nin başlangıcıdır. Eçim Kağan’ın ölümünü takiben M.Ö. 524 Tarla Faresi yılından itibaren başlatılan Kırgız Hakanları Takvimi de bir saltanat takvimi niteliği taşır.

Çinliler, Oniki Hayvanlı Takvimi Kırgızlar döneminden itibaren Türklerden almışlardır. Bu sebeple de, takvim başlangıçlarını Fare yılından başlatırlar. Türk Çin ilişkilerinin gelişmesi ve bazı olayların tasdiki için Türk topraklarında Çin noterlerin bulunması gibi etkenler, karşılıklı etkileşime de yol açmıştır. Bu dönemden sonraki Türk Takviminde Tarla Faresi yılı, Taydunun ilk yılı gibi değerlendirilmeye başlanmıştır. 

Türklerde Oniki Yıllık her bir Taydu’ya etki eden ve bu dönemlerdeki devlet yönetimini şekillendiren Oniki adet Şıpkan bulunmaktadır. Her Türk Kağan’ının bir Taydu süresince hükmettiği kabul edilmiştir.Bu açıdan bakıldığında Türk tarihinin son dönemleri hakkında da çok ilginç doğru sonuçlar ortaya çıkmaktadır. 

Misal olarak, Türklerin Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Mücadelesini içine alan 1915-1926 dönemi, 24. Bağın 11. Şıpkanına rastlar ve dönemin –Maddesel Enerji- özelliklerine son derece uygundur. Aynı şekilde Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduğu ve temellendirdiği 1927-1938 dönemi, 24. Bağın son şıpkanının özellikleriyle çakışır. Aynı şekilde 1939- 1951 İsmet İnönü dönemi 25. Bağ 1. Şıpkana, 1951 – 1963 Adnan Menderes dönemi 2. Şıpkana, 1963 – 1975 Süleyman Demirel dönemi 3. Şıpkana rast gelmektedir. Bu kabul, 2011’den sonra Türkiye’nin yeni bir yönetim dönemine sahne olacağına da işaret etmektedir. 

Oniki Şıpkan ve Temel Özellikleri 

Tayduları etkileyen şıpkanların, astrolojik özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz. Bu çerçeve içerisinde, 12 yıldan oluşan her bir Taydu’ya bir Şıpkan etki etmekte ve Türklerin devlet yönetiminin tavrını ortaya koymaktadır.

 1. Güneş (Akıntısal) Erken Türk kültüründe “Göğün Genişlemesi” anlamındadır. Bu da modern yaratılış teorilerinde kâinatın yoğun gaz bulutu halinde olduğu dönemdir. Sistemin merkezi ve ana hayat kaynağı olarak otoriteyi, kararlı, zinde, sağlıklı ve gururlu olmayı temsil eder. Çevresine ışık saçar ve enerji verir. Vücudun ve sistemin kalbini oluşturur. Dolayısıyla yönetir, organize eder, hırslı ve kibirlidir. Zorbalık yapabilir, büyük konuşur. 

2. Merkür (Topraksal ) Bilgi, iletişim ve haberleşmeyi temsil eder. Araştırır, öğrenir, bilgiye erişir, paylaşır ve güzel konuşur. Kendini ifade eder, mantıklı açıklamalar getirir. Yazar, tartışır, analiz eder. Değişmeye ve modernleşmeye açıktır. El ve dil becerileri kuvvetlidir. Esprili ve alaycı olabilir. Gezmeyi, keşfetmeyi sever. Düşünme ve konuşmaya dayalı mesleklerde başarılıdır. Hazırcevap ve insan ilişkilerinde maharetlidir. 

3. Venüs (Gösterişli) Sanat, kültür, estetik, güzellik ve çekicilik sembolüdür. İkna edici, dengeli ve uyumlu. Kimi zaman tembel, aşırı zevkine düşkün, kibirli, müsrif ve eleştirici olabilir. Eşine, ailesine ve çevresine karşı duyarlı ve sevgi dolu. Güzel sanatlarda başarılı, güzel giyinen, kibar konuşan, nazik ve şeytan tüylü. Gezmeyi, özgür yaşamayı, macerayı sever. Kendi istek ve arzularını ön planda tutar fazlasıyla bencil davranabilir.

4. Dünya (Ağaçsal) Kargaşa, çatışma, kaos ve gerginlik ifade eder. Ters kutuplar arasında kavga ve güvensizliğe yol açar. Kesin inançlı ve hoşgörüsüzdür. Karşı tarafı dinlemeden yargılar, hüküm verir ve uygular. Daha güçlü bir baskıya maruz kalabilir. Geleceği düşünmeden bir dönemlik çözümler üretebilir. Kendisine aşırı güven duyar ve bu güven sebebiyle gereksiz cesaret örneği sergileyip zararlı sonuçlar görebilir. 

5. Mars (KızılAteş) Savaşçı, enerjik, cesaretli, dirençli ve saldırgan. Baskılara karşı koymayı temsil eder. Kimseyi dinlemez, tartışır, inatçı ve kafasına koyduğunu yapar. Çalıştığı yerde en iyisi olmak ister, kazanıp kaybetse de yılmaz. Hareketli bir dostluk çevresi, tartışmalı bir aile hayatı olabilir. Kendinden emin, sorumluluk yüklenir, erken yaşta evden ayrılıp hayat mücadelesine atılmak ister. Kararsızlık ve huzursuzluk çekebilir. Kendi kurallarını koyar ve disiplin ister. 

6. Jüpiter (Kitlesel) Zenginlik ve bolluk sembolü. İyimser, cömert, bağımsız ve maceraperest. Güvenilir, yardımsever, yaratıcı. Küçüklerle iyi anlaşır. Kendisini fazla abartabilir, çevresinden fazlasını bekler ve hayal kırıklıkları yaşayabilir. Bilimsel araştırmaya yönelik işine ve mesleğine önem verir. Araştırmasını, öğrenmesini ve öğretmesini sever. Merak duygusuyla uzak yerlere seyahat eder. Ruh dünyası zengindir. Hayvanları ve spor yapmayı sever. Rahatlığı ve küreselleşmeyi ifade eder. 

7. Satürn (Solgun) Disiplinli, sorumlu, korunma içgüdüsü güçlü. Biraz geleneksel. İşlerini başkalarına yükler. İçine kapalı, karamsar ve ruhsal sorunlar yaşayabilir. Bencil ve tutucu olabilir. Yalnız olmaktan ve tek başına yaşamaktan hoşlanır. Ölümden korkar. Çalışkan, düşmanlıklarla çok karşılaşır. Küçük yaşlarda büyüklerine bakması gerekebilir ve erken sorumluluk alır. İçe kapanma dönemini temsil eder. 

8. Uranüs (Serbest) Gelişmeci, özgürlükçü, geleneklere karşı. Bilimsel ve deneysel. Aniden harekete geçer, sürpriz yapar, devrimci bir ruha sahiptir. Duygudan ziyade akla önem verir. Maddi sorunlarla uğraşabilir. Açık sözlü ve bu yüzden de zaman zaman kırıcı olur. Tartışır, kendi bildiğine gider. Ortak çalışmalara uyum gösteremez. Aykırı görüşlere sahip. Büyük hedefler peşinde koşar. Çevresine akıl vermekten hoşlanır. 

9. Neptün (Ruhsal) İlham, sezgi ve hayal gücü kuvvetli. Güzel sanatlara yetenekli. Zararlı alışkanlıklar edinebilir. Ruhu zengin, gizemleri keşfetmeyi sever. Dostluğa önem verir, yardımsever, grup çalışmalarına uyum gösterir, dostluklar sebebiyle hayal kırıklığı yaşayabilir. Maddeye fazla önem vermez, fazlasıyla rüyalarla uğraşır, gizemli ve bilinmeyene büyük merak duyar. Hayaller ile gerçekler arasında bocalar. Gerçeküstü beklentiler sergiler. 

10. Plüton (Dönüşümcü) Sürekli dönüşüm içinde. Yıkar, yeniden kurar. Başarıya ulaşmak için elinden geleni yapar. Paraya ve maddi güce önem verir. Kendisine yapılanları unutmaz. Gizemli konulara merak duyar ve araştırır. Çocuklukta edindiği alışkanlıklar, büyüyünce sıkıntı yaratır. Gururlu, kendi isteklerinin yerine getirilmesini ister ve bu amaçla baskıcı olabilir. Felsefi ve bilimsel konularda başarılı. Şiddet kin ve nefret duygusunu güçlendirir. Reformcu bir dönemi simgeler.

11. Akaş (Maddesel Enerji) En zor şartlarda maddesel mücadele azmi verir. Maddi açıdan çok güçlü muhaliflere ve düşmanlara karşı başarı kazanır. Her türlü sıkıntılara ve zorluklara dayanır ve varlığını devam ettirir. Bir mücadeleden öbürüne bitmek bilmeyen bir güç ve kuvvet enerjisi aşılar. Kahramanlık ve başarı ifade eder. Çevresiyle ve toplumla bütünleşmeyi ve onları korumak için her türlü fedakârlık duygusunu aşılar. Toplumsal mücadele azmini ve gücünü simgeler. 

12. Solar Yel (Işınsal Enerji) Ruhsal bir yenilenme ve yapılanma enerjisi verir. Yeni bir ruh, yeni bir kimlik, yepyeni bir dönem ve gelişme ifade eder. Yeni kurallar, yeni ve modern yöntemler demektir. Geleceğe dönük uzun vadeli planlar yapmayı, ileri görüşlülüğü ve toplumsal olarak yeniden dirilişi gösterir. Düşünsel olarak aydınlanma, çağdaşlaşma ve modernleşme dönemidir. (Dr.Abdullah Manaz/TÜRK TAKVİMİ adlı makalesi)

Araştırmacı Tram-Semen’in ortaya çıkardığı Eski Türk astrolojisi sisteminde, 36 ayrı burç bulunuyor!

Karaçay Türkleri’nden araştırmacı Sofi Tram-Semen, 20 yıllık çalışma sonucunda yüzlerce yıl önce Nart-Karaçaylar’a ait 36 burçluk sistemi belirledi.

“Ben kesinlikle ne astrologum, ne falcıyım, ne de büyücüyüm. Sadece bu kültürde bulunan öğeleri ortaya koymaya çalıştım” diyen araştırmacı Tram-Semen, babası Karaçay’ın halk şairi İsmail Semenov’un başladığı çalışmayı sürdürerek kaleme aldığı “Türk Astrolojisi” adlı dört ciltlik kitapta, eski Türk burç sistemini ortaya koyduğunu söylüyor.

Nart boyu Hunlar-Karaçaylar’ın eski astrolojisinde 36 burçlu yıldız çizelgesi, 12 gezegen ve 36 yıldız grubunun bulunduğunu ifade eden Tram-Semen, 

“Bu bilgilerin Hun halkının bir bölümünde korunması, milattan önce Hunlar’da bu ilmin gelişmiş olduğunu ispatlamaktadır. Hatta bu hayvan yıllarıyla ilgili şakalar bile bugün hala korunmakta, zaman zaman dile getirilmektedir. 

Türk destanlarındaki Ülgen – Ülker veya Pleides takımyıldızı- tanrısal bir gücü temsil ederken, gök tanrının yaşadığı yer ve bir mekan olarak da nitelendirilmektedir.

Orta Asya astrolojisi’nin milattan önceki dönemlerde kullanıldığı bilinmektedir. Büyük Hun imparatorluğunun astroloji sistemi var olmuş olmasına rağmen, Türk boylarının hepsinin yaşamış olduğu fırtınalı ve zor dönemler sebebi ile bu sistemin kültürel varlığının tüm dünyaya tanıtılması pek de mümkün olmamıştır. Ancak, Orta Asya’da Hun ve Hun sonrası takvimler, ilk takvimler olarak kabul edilebilir. Haldey’ler ise gözlemleyebildikleri gökyüzü cisimlerinin dönüşlerini öğrenerek bugün için bile geçerli olan güneş ve ay takvimleri yapmışlardı. İleriki zamanlarda mevsim döngüleri, zirai uygulamalar ve göç zamanlarının belirlenmesi için de bu takvimler kullanılmıştır.

Eski zamanlarda yaşayan Türk halkları Güneş’ e Kün, Ay’ a Ay, Merkür’ e Cüzen, Mars’a Cetegey, Jüpiter’e Tennir, Satürn’ e ise Keram ismini vermişlerdir. Tuhaf olan şudur ki, elimizde az da olsa bulunan kanıtlardan anlaşılır ki, bazı Türk efsanelerinde varlığı geçtiğimiz yüzyıl içinde yeni yeni bulunan pek çok gökcisminden bahsedilmektedir. Batının 1939‘da bulmuş olduğu Plüton isimli gökcismi, 1846’da bulunan Neptün, 1781’de bulunan Uranüs, dünyanın ikinci uydusu olup olmadığı konusunda hala pek çok tartışmanın konusu olan Lillith ve şu an için 2003’ te bulunmuş olan Sedna gibi.

Eski Türk astrolojisinde dünyadan görünmeyen ama tanrısal bilginin toplumsal sığınağı diye nitelendirilen bazı yörüngelerden bahsedilir. Bunlar ; Neptün Tepmez, Plüton Dugun veya Dugan, Sedna veya henüz bilemediğimiz bir yörünge düzlemi Anmat, Karan dünyanın spekülatif ikinci uydusu Lillith ve çok ilginçtir ki, neredeyse sistemi 84 yılda dolaşan zaman zaman görünen Kontuk isimli noktalara aittir. Elimizdeki bilgiler bu yörünge düzlemlerinin eski Türklerde nasıl bilindiğini açıklayamamaktadır. İlginçtir ki, Nart Hunlarının, Karaçay astrolojisinde Karan diye nitelenen ve astrolojik anlamda soy lekesini gösteren karanlık bir tanrıçayı temsil eden ayın yörüngesi ile kesişen bir nokta vardır. Bu nokta hakkında 1900’lerin başında batı dünyası farklı çalışmalar yapmıştır. Elimizde ne yazık ki, Karaçay Hunlarının 12 gezegen, 36 yıldız grubu ve 12 burçlu sistemi haricinde çok da fazla yazılı kaynak bulunmamaktadır. Hunların bir kolu olan Nart’lar 12 yıllık Çin astrolojisinin hayvan takvimi ile benzerlikleri olan bir sistem kullanmışlardır. Eski Türklerde 36 ara burç, 12 ana burç mevcuttur. Her bir burç 10’ ar derecelik yani 10 günlük birer dekanata ayrılmış, şu an modern batı astrolojisinde kullanılan derin araştırmalarda kullandığımız dekanat ve deka sistemi de ilk olarak Türkler tarafından keşfedilmiştir.

Hatta ilginçtir ki, bir burcun batı astrolojisinde kullandığımız öncü, sabit, değişkenleri ile aynı değerde nitelikleri bulunmaktadır. Eski Türkler, yeni çağda ancak keşfedilen sistemi binlerce yıl önce kullanmışlardır. Hun astrolojisi, 36 yıldız grubu, 36 gökyüzü derecesi, güneşin gökyüzünde hareket ettiği 36 dereceden oluşur. Ortalama her burç 10 ile 12 gün kapsar. İlk burç 21 Mart ile baharın başlangıcı olan Toruk’tur.

Hun inanç sisteminde bir başka önemli sayı ise 9 ‘dur. Kainat’ın 9 kapısından bahsedilmektedir. Bunlardan dünya, Hun dininde güneş ile birlikte 4 sayısını temsil eder. Güneşi de sayarsak Güneş, Merkür, Venüs ve Dünya ile 4 sayısına zaten ulaşırız. İlginç olan şudur ki, modern astronomi 9 Plüton dahil , Kupier kuşağına kadar olan alanda 9 gezegenden oluşan bir astronomik yapıyı kabul eder. Hepimiz ilkokulda öğrenmişizdir ki, güneş sisteminde 9 gezegen vardır ve dünya 3. gezegendir. 4 sayısı aslında Hun Türklerinde “3’ten sonra gelen” olarak kabul edilir. Ve her şey 4 çarpan üzerine çalışır. Bunlar ise ateş, toprak hava ve su 4 kutsal element, ilkbahar, sonbahar, yaz ve kış şeklinde 4 mevsim ile sembolize edilir.

Hun ve Uygur Türklerinde 9 defa 4 güneş yılı yaşayan insan artık yetişkindir. 18 defa 4 güneş yılı yaşayan insan ise, bedeninden artık yaşam enerjisinin çekildiği güçsüz bir bireydir. Bunlarda 9 , 4 ve 36 ve onların çarpılmasından oluşan sayılar çeşitli şekilde mitolojik motiflerde görülür. 36; aslında doğumdan itibaren her yıl bir burcu temsil ederek ulaşılan 36 yaş ile ilgilidir. 36 bunları temsil ederken 9; güneş sistemindeki gezegen sayısını , 4 ise gökyüzünde güneşin kendisini göstermiş olduğu 4 evreyi yani mevsimleri temsil eder. Bunun yanında eski Hun kayıtları 9 ve 4 sayısı ve 36’nın çocuk doğumu ve ay döngüsü ile de alakalı olduğunu gösterir. Bildiğimiz bir şey vardır; insan annesinin karnında 36 hafta yani 4×9 ay kalmaktadır.

 “Türk Astrolojisi” adlı kitaba göre bu 36 burç ve bazı genel özellikleri ise şöyle:

* Toruk (21-31 Mart): İdare sahibi, gururlu, lider, işini hayatı gibi sever, yönetici.

* Hımmıy (1-10 Nisan): İyimser, idealist, romantik, yaratıcı, hayallerinin gerçekleşmesi için ömür boyu çalışır.

* Huttus (11-20 Nisan): Hassas, mantıklı, dürüst, şerefli, adaletli, yönetici, kıskanç, önde olmayı seven.

* Hunta (21-30 Nisan): İnatçı, duygusal, kırgın, yaratıcı. İyimserlik ve karamsarlık aynı anda gözlenir.

* Çolpancı (1-10 Mayıs): Duygu tutsağı, önsezi yeteneği olan, dayanıklı, çocuk ruhlu, sadık, temiz kalpli.

* Kölköl (11-21 Mayıs): Enerji dolu, devamlı bilgi isteyen, aşkta şahane, önder, kahraman.

* Çamay (22-31 Mayıs): Fantezisi zengin, temiz ahlaklı, idealist, söz, yazı ve fikirde önder, çok taraflı, yetenekli.

* Küylü (1-10 Haziran): Düzeni sever, gururlu, kaderci, planlı, ağzı sıkı, yalanı ve ihaneti kabul etmez.

* Kuşmuş (11-21 Haziran): mantıklı, parlak, iyimser, gösterişçi, eleştirel, kaderci, mistik konulara meraklı, sanat ve edebiyata ilgi duyar.

* Sezgek (22-30 Haziran): Mızmız, tatlı dilli, içine kapanık, inatçı, intikamcı, yetenekli, önsezisi kuvvetli, yaratıcı.

* Kuşdüger (1-11 Temmuz): Duygularını mantıktan önde tutan, çocuk ruhlu, dengesiz, tembel, kararsız, karamsar, yetenekli.

* Gondaray (12-22 Temmuz): Hayalci, hafızası kuvvetli, geçmişe özlem duyan, his dünyası zengin, dürüst, müziği ve siyaseti seven.

* Ötgür (23-31 Temmuz): Gururlu, zeki, maddi problemleri büyüten, çekici.

* Küsümmü (1-12 Ağustos): İyi arkadaş, dedikoducu, önder, bir numara olmayı seven, maceracı.

* Künlü (13-23 Ağustos): Duygusal, hassas, gururlu, maceracı.

* Sınçıma (24 Ağustos-1 Eylül): Ekonomi, sanat ve edebiyata yetenekli, dürüst, insancıl, yaratıcı, otoriter.

* Atçak (2-13 Eylül): Fiziği düzgün, iyimser, depresyona yatkın, iradeli, şanslı, gururlu, hassas, gelenekçi.

* Kıllı (14-23 Eylül): Otoriter, gururlu, sabit fikirli, sert, zeki, duygusal, aşk hayatında utangaç, çekingen, yazarlığa yatkın.

* Canakkı (24 Eylül-3 Ekim): Nazik, hassas, sorumluluk ve vicdan sahibi, dürüst, kompleksli, gösterişçi, hayalci, dekoratörlüğe ve dikişe meraklı.

* Ban (4-12 Ekim): Duygusal, düzenli, enerji, kaderci, hümanist.

* Cemiş (13-23 Ekim): İyimser, dürüst, ahlaklı, mantıklı, eleştirel, altıncı hissi kuvvetli, şanslı, önder, filozof.

* Batık (24 Ekim-1 Kasım): Özgürlüğüne düşkün, diktatör, muammalı ruhlu, iki kutuplu, cesur, gaddar, mükemmel arkadaş, çekici, önder.

* Hırtlı (2-12 Kasım): Kararlı, gururlu, savaşçı, spora ve sanata düşkün.

* Tutamış (13-22 Kasım): Muhafazakar, fedakar, idealist, çapkın, çift karakterli, pragmatik.

* Uslu (23 Kasım-2 Aralık): Objektif, ilime meraklı, dengeli, hoşgörülü.

* Kutas (3-12 Aralık): Yetenekli, dengesiz, mistik, düşüncesiz, kararlı, anlaşılmaz, nazik, hassas, gururlu, kıskanç.

* Tusanak (13-21 Aralık): Güçlü karakterli, endişeli, şüpheli, şanslı, emir vermeyi seven, hareketli, tutumlu, gaddar.

* Tutar (22 Aralık-1 Ocak): İradeli, çalışkan, kahraman. Arkadaşı az olur, zaman zaman yersiz küser, hayatının son kısmında rahat eder.

* Beçel (2-12 Ocak): Kırgın, kızgın, ısrarlı, öfkeli, intikamcı, karamsar.

* Pırsıuay (13-20 Ocak): Mantıklı, eleştirel, tartışmayı seven, duygusal, sadık, özgür düşünceli, gururlu. Uzun yaşar.

* Balauz (21 Ocak-1 Şubat): Gaddar, deha, önder, müzik ve dansa yetenekli.

* Cantay (2-10 Şubat): Titiz, realist, estetiğe meraklı, astronomiye ilgili, yenilikleri sever, kimi zaman hareketli, kimi zaman rahatına düşkündür.

* Ergür (11-18 Şubat): Duygusal, hayalci, önder, ufku açık, mistik konulara meraklı, karamsar, yaratıcı.

* Sönegey (18-28 (29) Şubat): Şair, sanatçı, dengesiz, çekici, kararsız, aşk hayatı hareketli, kurnaz, nazik, duygusal.

* Cannan (1-9 Mart): İyi yürekli, baskıcı, tatlı dilli, zarif, idealist, otoriter, hüzünlü, hayalci.

* Şatık (10-20 Mart): Huzursuz, gururlu, sanatçı, özgür, depresyona ve sinir hastalıklarına yatkın.

Araştırma ve Derleme: Fatih Mehmet Yiğit

KAYNAKÇA: 

ARAT, Reşit Rahmeti, Türklede Tarih Zaptı, Haz. Osman Fikri SERTKAYA, Reşit Rahmeti ARAT – Makaleler, Ankara, 1987. 

ATALAY, Besim, Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lugati-Türk I, Ankara1985. 

AYNAKULOVA, Gülnisa, Gregoryen Kıpçaklar ve Oniki Hayvanlı Türk Takvimi Üzerine, Millî Folklor, Yıl 19, 2007, Sayı 74, s.21–28. 

BAYKARA, Tuncer, Türk Takvimi = Oniki Hayvanlı Türk Takvimi ve Yılın Başlangıcı, Türk Dünyasında Nevruz, IV. Uluslararası Bilgi Şöleni, 21–23 Mart 2001, Sivas. 

GÜZEL, Abdurrahman,Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik Beraberlik, Yay. Haz. Prof. Dr. Sadık TURAL-Elmas KILIÇ, Nevruz ve Renkler, Ankara1996. 

ORKUN, Hüseyin Namık, Eski Türk Yazıtları, TDK. Yay., Ankara1994. 

ÖZKAN, İsa, Uygur Efsanelerinde Nevruz, Yay. Haz. Prof. Dr. Sadık TURAL-Elmas KILIÇ, Nevruz ve Renkler, Ankara1996. 

TURAN, Osman, Oniki Hayvanlı Türk Takvimi, İstanbul1941. Türkmenistan SSR ılımlar Akademiyası Dil Bilimi İnstitutı, (Türkmen Diliniñ Sözlügi, Aşgabat 1962. Zeyneş İsmail, Kazak Türklerinde 12 Hayvanlı Takvim, Tüksoy Dergisi, Mayıs. 2003

Abdülaziz Bey (1995), Osmanlı Âdet, Merasim ve Tabirleri, İkinci Kitap, (Haz. : K. Arısan, D. A. Günay), İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları. Ahkam-ı Sal-i Türkan, Millî Kütüphane, Nu: Yz A 3502/4, yk. 249b-253b. 

Arslan, A.,-H. Yılmaz, (2000), Doğu ve Batı Kaynaklarına Göre Kehanet, İstanbul: Karizma Yayınları. Atalay, Besim, (1939), Divanü Lügatit-Türk Tercümesi, 1, Ankara: Alaeddin Kıral Matbaası. 

Aydın, Mehmet, (1995), Fal, TDV İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 12: 134-138. 

Aydüz, Salim, (1993), Osmanlı Devletinde Müneccimbaşılık ve Müneccimbaşılar, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). 

Aynakulova, Gülnisa, (2007), Gregoryen Kıpçaklar ve Oniki Hayvanlı Türk Takvimi Üzerine, Millî Folklor,74: 21-28.

Baykara, Tuncer, (2001), Oniki Hayvanlı Türk Takvimi ve Yılın Başlangıcı, Türk Dünyasında Nevruz Dördüncü Uluslararası Bilgi Şöleni Bildirileri, Ankara: AKM Yay. : 33-41 

Boyraz, Şeref, (2000), Üç Manzume ve Halkbilimi Açısından Değeri, Türklük Bilimi Araştırmaları, IX: 151-174. -----, (2002), Nevruzla İlgili Yeni Yaklaşım Denemeleri ve Nevruzla Kehanet Yapma, Folklor/Edebiyat, 32: 287-296. -----, (2006), Fal Kitabı Melhemeler ve Türk Halk Kültürü, İstanbul: Kitabevi Yayınları. 

Bursalı Mehmet Tahir, (2000), Osmanlı Müellifleri 1, 2, 3 ve Ahmet Remzi Akyürek, Miftahül-Kütüb ve Esami-i Müellifîn Fihristi, Ankara: Bizim Büro Basımevi Butanayev, V., (1994), Hakas Takvimi, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, (Çeviren: V. Türk, T. Musabayev), 150: 457-468. 

Çay, Abdülhaluk, (1993), Türk Ergenekon Bayramı Nevruz, Ankara: TKAE Yayınları. Çelebi, İlyas, (1995), İslamda FalTDV İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 12: 138-139. 

Durmuş, İlhami, (2004), Eski Türklerde Zaman ve Takvimler, Türk Dünyası Nevruz Ansiklopedisi, Ankara: AKMB Yay., 1-13. Emiroğlu, Kudret, (1984), Ay Adları Tarihçesi, Tarih ve Toplum,7: 40- 45. 

Ferzeliyev, T.- Gasimli, M., (1994), Azerbaycan Folkloru Antologiyası I Nahcıvan Folkloru, Bakı: Sabah Neşriyatı. Gerey, Begmırat, (2003), 5000 Yıllık Sümer-Türkmen Bağları Tarih, Kültür ve Dil Açısından Bir Çalışma, http://www.turkmenhost.com/ documents/Gerey/5000.htm. 

Güngör, İzgi, (2004), Popüler Kültür Ürünü Olarak Fal, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). http://mtad. humanity. ankara. edu. tr/IV-1_Mart2007/04_MTAD_4-1_ UfukTavkul25-45.pdf http://www.cizzlamafalcafe.com.

 İbrahim Hakkı, (1330), Marifetnâme, (Tab ve Naşiri: Kırımî Yusuf Ziya), İstanbul: Matbaa-ı Ahmet Kamil.

 -----, Ahkam-ı Sal-i Türkan, Milli Kütüphane, Nu: Yz Cönk 288, yk. 1b- 2b. 

-----, Sal-i Türkan, Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi, Nu: 07 El 2979/7, yk. 64b-66a. 

Kıran, Yavuz, (1999), İslam İtikadı Açısından Fal ve Falcılık, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). 

Mehmet Çelebi, Usul-i Ahkam-ı Sal-i Âlem, Millî Kütüphane, Nu: Yz A 890/1, yk. 1b-38ada 18a-21a. 

Nerimanoğlu, K. V., (2004), Nevruz ve Mitoloji, Türk Dünyası Nevruz Ansiklopedisi, Ankara: AKMB Yay., 217-226. 

Ögel, Bahaeddin, (1993), Türk Mitolojisi, 1, Ankara: TTK Yayınları. Özkan, İsa, (2002), Hakas Türklerinde Halk Takvimi ve Ülü Kün (Nevruz) Bayramı, Türk Kültüründe Nevruz Beşinci Uluslararası Bilgi Şöleni Bildirileri, Ankara: AKM Yay. : 149-159. 

Resail-i Ahkam-ı Nücum, Süleymaniye Kütüphanesi, Hamidiye Bölümü Nu: 842, yk. 99b-102a. Risale-i Sâl-i Türkan, Kastamonu İl Halk Kütüphanesi, Nu: 515/4, yk. 62a- 64a, Farsça. 

Rıza Nur, (1926), Türk Takvimi, Türk Yurdu,4 (19), 1-17. 

Rızayî, Ahkâm-ı Sâl-i Türkân, Koyunoğlu Müze ve Kütüphanesi Nu: 12417, yk. 2a-3b.

 -----, Ahkâm-ı Sâl-i Türkân, Koyunoğlu Müze ve Kütüphanesi Nu: 12774, yk. 1a-3b.

 -----, Ahkâm-ı Sâl-i Türkân, Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih Bölümü Nu: 3428/2, yk. 2a-4a. 

-----, Nazm-ı Ahkâm-ı Sâl-i Türkân, Bibliotheque Nationale, Regius, (Cevrî İbrahim Çelebinin melhemesinin içinde). 

Scognamillo, G., - A. Arslan, (2000), Doğu ve Batı Kaynaklarına Göre Fal, İstanbul: Karizma Yayınları. 

Tavkul, Ufuk, (2007), Kültürel Etkileşim Açısından Oniki Hayvanlı Türk Takviminin Yayılışı, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, Cilt 4, Sayı: 1: 25-45. 

Temizkan, Mehmet, (2007), Bir Kuran Falı, Millî Folklor, 74: 70-74. 

Turan, Osman, (1941), Oniki Hayvanlı Türk Takvimi, Ankara: DTCF Yay., İstanbul Cumhuriyet Matbaası. Uzun, Mustafa, (1995), Falnâme, TDV İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 12: 141-145. 

Yücel, Ayşe, (2000), Nevruzdan Bir Kesit: Fal, Türk Dünyasında Nevruz Üçüncü Uluslararası Bilgi Şöleni Bildirileri, (Haz. : E. KILIÇ), Ankara: AKM Yay.,405-408.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar