''Bu milletin yakın zamana kadar kendisine mahsus bir adı yoktu. Tanzimatçılar ona, ''Sen yalnız Osmanlısın. Sakın başka milletlere bakarak sen de milli bir ad isteme! Milli bir ad istediğin dakikada Osmanlı İmparatorluğu`nun yıkılmasına sebep olursun" demişlerdi. Zavallı Türk , vatanımı kaybederim korkusu ile 'Vallahi Türk değilim. Osmanlılıktan başka hiçbir içtimai zümreye mensup değilim' demeye mecbur edilmişti.'' (s.34)
'' Osmanlı İmparatorluğu genişledikçe , yüzlerce milletleri siyasi dairesine aldıkça idare edenlerle idare olunanlar iki ayrı sınıf haline geliyorlardı. İdare eden bütün kozmopolitler Osmanlı sınıfını, idare olunan Türkler de Türk sınıfını teşkil ediyorlardı. Bu iki sınıf birbirini sevmezdi. Osmanlı sınıfı kendini millet-i hakime ( egemen ulus ) suretinde görür, idare ettiği Türklere millet-i mahkure ( aşağı ulus ) nazarı ile bakardı. Osmanlı Türk`e daima eşek Türk derdi... Türkler arasında Kızılbaşlığın zuhuru bile bu ayrılıkla izah olunabilir... O tarihteki halk şeyhleri , Türklerin o zamanki mazlumiyetini vaktiyle Ehl-i Beyt`in uğramış olduğu mazlumiyete benzetiyorlardı. (s.27)
(Ziya Gökalp , Türkçülüğün Esasları)
Yorumlar
Yorum Gönder