TÜRK DEVLET FELSEFESİNDE İKİ BAŞLI  YÖNETİM ANLAYIŞI:

Yakutlara göre, göğün en üst katında ve göğün yere açılan kapısında, yeri göğü bağlayan Dünya Ağacının tepesinde çift başlı bir kartal otururdu. Göklerin korunması bu kartalın vazifesiydi.
(Bahaeddin ÖGEL, Türk Mitolojisi 2. Cilt)


Türk Devlet geleneğinde; daima keneş, kurultay, divan adı verilen meclis yönetim sistemi olan istişare şura mekanizması işletilmiştir.
Bununla birlikte yönetimde ise; tıpkı Selçuklu Kartalı misali çift başlı bir yönetim anlayışı yani Kağan ile Danışman, Sultan/Padişah/Şah ile Vezir, Cumhurbaşkanı ile Başbakan şeklinde ikili bir yapı mevcuttur.
Bu çift başlı yapının temel amacı karar vericinin karar verirken hata yapmasının ve yanlış karar vermesinin engellenmesi ile ülke yöneticisinin o an için aklına gelmeyen veya karar verirken gözden kaçırdığı başka hususlar olabileceği anlayışı ile danışılarak istişare yoluyla karar alınmasının sağlanmasıdır.

Türkler bu yönetim anlayışını: " Akıl Akıldan üstündür....Bir El'in nesi var, iki elin sesi var....Bin bilsen de, gene bir bilene danış...Danışan dağı aşar, danışmayan düz yolda şaşar...Uluları ululayan kut bulur, sözlerini tutmayan ulur...Kendi başına karar versende yinede danış/Üzin bil, kişiden de sura" Türk Atasözleri ile ifade etmişler, nesilden nesile aktarmışlardır.

Bu sebeple gerek Keneş(Meclis) üyeleri; Boy halkının seçtiği yöneticiler olan Bilge Boy Beylerinden seçildiği gibi Başbakanlar/Danışmanlar ise Keneş üyeleri içerisindeki Bilge kişiler arasındaki en bilgesi seçilerek bu mekanizma ile karar alınırken  Devlet yönetiminde en doğru kararın alınması ve Devlet aklının kullanılmasının sağlanması amaç edilmiştir.

Örnek vermek gerekirse: Göktürk Kağanlığındaki; İlteriş Kutluk Kağan/ Bilge Kağan ile Bilge Danışman baş vezir Tonyukuk yönetim ilişkisi gibi....

Bu çift Başlı yönetim sistemi tek gövdeye bina edildiğinden ve aynı ülküye hizmet ettiğinden Gök-Türk Bengü Taşlarının kitabesinde Çift Kurt/Ejder ile sembolize edilirken Selçukluda Çift Başlı kartal motifi ile sembolize edilmiştir. (Ayrıca bu sembol doğu ve batı hakimiyeti olmak üzere bir çok anlam içermektedir.)

Türk Devlet Felsefesinin temel kitabı sayılan Kutadqu Biliq bu çift başlı yönetim şekli diyalogları ile gelecekteki Türk yöneticilerine öğütler verir. Nitekim Kutadqu Biliq'de; Kün-Togdı "Gün Doğdu" Hükümdarı yani Kağanı/Cumhurbaşkanını, Ay-Toldı "Dolunay" ise Veziri yani Danışmanı/Başbakanı temsil eder. Bu şanlı Türk Bayrağındaki Kün-Ay/Ay-Yıldız ikilisini işaret eder.

Bu yönetim şekli tıpkı satranç oyununda olduğu gibi; büyük stratejiye uygun olarak taktik kısa hedefler Danışman/Vezir/Başbakan eliyle ustalıkla uygulanırken/yönetilirken, stratejik hamleler ise zihni küçük meselelerle meşgul edilmeyen berrak düşünce sahibi Kağan/Padişah/Cumhurbaşkanı tarafından Keneşe ve Baş Danışmana danışılarak alınır...

Bu yönetim şeklinin diğer avantajları ise iş bölümü ve yönetimsel iş yükünün paylaşımının sağlanması ile Kağanın veya Danışmanın yokluğunda Devlet yönetiminin başsız kalmasının ve devlet yönetiminin zaafa uğramasının önüne geçilmesi yeni Kağan veya Danışman seçilinceye kadar Devlet devamlılığının sağlanması amaçlanmaktadır.

Bu yönetim şekli On bin yıllık Türk Devlet Felsefesi ve  Türk Töresinin temel esaslarındandır...

Bu ilkeler doğrultusunda Ulusbaşkanı (Cumhurbaşkanı); Akıl ve Bilimi rehber edinen, donanımlı, liyakat sahibi, birikimli, bilge ve erdemli, partisiz, tarafsız, bağımsız Halkın Cumhurbaşkanı olmalı. 
Devleti ve rejimi temsil etmeli. Hükümet icraatları üzerinde denetleyici ve gözetleyici olmalı. Yasama, yürütme, yargı Erkleri arasındaki denge ve koordinasyon ile Devletin sağlıklı ve uyum içerisinde çalışmasını sağlamalı. 

Başbakan ve Bakanlar ise; Anayasa ve kanunlar çerçevesinde; milli, sosyal, ekonomik iç ve dış politikalar yürütmeli, ülkeyi her alanda güçlü ve saygın kılmalı, ülkenin gelişmişlik düzeyini ve halkın refahını artırmalı. Sosyal Adaleti tesis etmeli, adil gelir dağılımını sağlamalı. Üretimi teşvik etmeli, kalkınmayı planlamalı ve sağlamalı.
Hükümet icraatları; yargı ve meclis denetimine açık ve şeffaf olmalı.

Fatih Mehmet Yiğit
TÜRK BİLGELİĞİ 








"Hayvan ananın kartal olarak tasavvur edilmesi, Yakutların ilk Şamanlarının Tanrı'nın göndermiş olduğu kartaldan doğduğu inancıyla bağdaşmaktadır. Bu kartal Yakut geleneğinde iki başlı olup “toyon keter” (kuş ağa) adlanır.
Bazı mitolojik görüşlere göre iki başlı kartal Yüryüng Ayıı Toyon'un kendisidir.İki başlı kartal sekiz dalı olan ve her dalında da gelecek şamanların ruhlarının terbiye aldığı yuvalar bulunan ak kavak ağacının başında oturur. 

------------------------------

Doğudan batıya birçok kadim medeniyette izlerine rastlayabileceğimiz kartal motifi, çeşitli şekillerde formunu koruyarak farklı kültürlerde tesirini göstermiştir.

Mezopotamya, Mısır, Anadolu, Kafkasya, İran, Avrupa hatta Amerika ve
Uzak Doğu’da kurulmuş eski çağ medeniyetlerinden itibaren birçok devlette
tesadüf edilen çift başlı kartal sembolü, 
dünyanın en eski ikonografik öğelerinden biridir. 

Bu ikonografik öğenin, tarih boyunca farklı coğrafyalarda kurulan, 
farklı etnik, dinî ve sosyo-kültürel yapılara sahip 
toplumlar tarafından benimsenmesi
ve gerek sosyo-kültürel hayatta 
gerekse devlet hayatında yer edinmiş olması dikkat çekicidir.

Başta sanat tarihçileri, arkeolog ve tarihçiler olmak üzere farklı disiplinlere
mensup birçok araştırmacı, 

çift başlı kartalın eski Türk inançları, Türk mitolojisi, Türk sanatı ve Türk halk edebiyatında da mevcut olup İslamî dönemde dahi 
varlığını devam ettirdiğini ortaya koymuşlardır. 

 Bahaeddin Ögel’den, Emel Esin’e, Gönül Öney’den Yaşar Çoruhlu’ya kadar 
birçok değerli araştırmacı, 
kartal veya çift başlı sembollerinin, sanatsal, mitolojik, edebî, kültürel
veya teknik özelliklerini açık bir surette ortaya koymuşlardır.

Bu cümleden olmak üzere, çift başlı kartalın 
Türkler tarafından kullanılan 
en önemli ve yaygın ikonografik öğelerden biri 
olduğuna dikkat çeken araştırmacılar, 

muhtelif Türk şubelerine ait arkeolojik bulgulardan, 
sanatsal, edebî ve mitolojik malzemelerden hareketle
Türklerde kartal ve çift başlı kartal sembollerinin 
nerelerde kullanıldığı, 
bu sembollerin dinî, sanatsal, mitolojik ve kültürel özellikleri 
hakkında çok sayıda çalışma yapmışlardır

----------------------------------

Özellikle Yakut Türklerinde ayrı bir önem kazandığı söylenebilir.

Yakutlara göre, göğün en üst katında ve göğün yere açılan kapısında, yeri göğü bağlayan Dünya Ağacının tepesinde çift başlı bir kartal otururdu. 

Göklerin korunması bu kartalın vazifesiydi.
Yakut Türklerine göre kartal, Tanrı’nın gücü ve erki’nin sembolü idi.

Yakut ve Sibirya Türklerinde Hayat Ağacı ve kartal ilişkisi M. Eliade ’nin aktarımıyla şu şekildedir:
 
“Turukhansk Yakutlarında da kartala ilk şamanın yaratıcısı gözüyle bakılır. 
Fakat kartal ayrıca Ajı Tojen (Işığın Yaratıcısı) adını da taşır. 
Ajı Tojen'in çocukları, Evren Ağacının dallarına konmuş ruh
-kuşlar olarak tasarlanır. 

Ağacın doruğunda olasılıkla Ajı Tojen 'in kendisini simgeleyen 
çift başlı Kartal, Tojon Kötör (Kuşlar Beyi) bulunur, 

Yakutlar, birçok başka Sibirya halkları gibi, 
Kartal ile kutsal ağaçlar, 
özellikle huş veya kayın ağacı arasında ilişki kurarlar.

------------------------------

Kartalın çift başlı olarak tasvir edilmesi 

onun güç ve kuvvetine atıf yapmaktadır. 

Türklerde arma olarak kullanılan 
ve çok sayıda örneği bulunan kartalların 
çift başlı olarak yapılmaları üzerinde de bazı görüşler mevcuttur. 

Bunlardan birisi yedi başlı devler gibi, 
kartalın çift başı ve gagası, 
gücünü ve fevkaladeliğini artıracağıdır. 

Diğeri ise sanat eserlerinde tasvir edilirken
simetri mevcudiyetidir .

Altay ve Sibirya efsanelerinde de sıklıkla rastlanılan mitolojik figürlerin çok başlı olması anlayışı 
o mahlûkatın başı sayısınca kuvvetinin artmış olduğunu vurgulamaktadır. 

Aynı zamanda 
doğunun ve batının hâkimi olma düşüncesinin 
bunda etkili olduğu düşünülebilir. 

Çifte kartal arması 
Selçuklular devrinde sadece bir tılsım sembolüne dönüşmüştür. 

Gerek küçük sanatlarda gerekse mimari eserlerdeki kabartmalarda geniş bir biçimde kullanılmıştır.

Kartal figürüne dair ilk arkeolojik buluntuyu 
Altaylarda M.Ö. V. ve IV. yüzyıla tarihlenen 

Pazırık Kurganı I’de görmekteyiz. 

Bir eyer örtüsü üzerine deriden aplike olarak işlenmiş süslemede 
kartal griffon’un bir geyik ile mücadele sahnesi anlatılmıştır. 
Kartal motifi bir geyiği pençeleri ile yakalayarak havada uçururken betimlenmiştir 

Selçuklu coğrafyasında çift başlı kartalın kullanımına dair
en önemli ve dikkat çekici örnekler 
Türkiye Selçukluları dönemine aittir.

Gerçekten de bu dönemde çok sayıda mimarî eserde, 
çeşitli sanat eserlerinde ve sikkelerde sanat değeri yüksek, 
muhteşem çift başlı kartal tasvirlerine tesadüf edilir. 

Kubâdâbâd Sarayı çinilerinde, Konya İnce Minare Müzesi’nde bulunan bir
kabartmada, Erzurum Çifte Minareli Medresesi portalında, Yakutiye Medresesi Divriği Ulu Camii, Diyarbakır Kalesi surları ve Akşehir Kileci Mescidi’nin ahşap
pencere kanadında bulunanlar meşhurdur

-----------------------------------------------

Tanrının sembolü sayılan kartalın ifade ettiği mânâyı 

Türk -Bozkır hayatının dinamiklerinde 
ve avcı kuşlardan  bir kuş olması hasebiyle 
avcılık gelenekleri içinde aramak icap eder."

-----------------------------------------------

Kaynaklar :

-Eski Türk Kültüründe Kartal Simgesi

http://www.academia.edu/34702159/Eski_T%C3%BCrk_K%C3%BClt%C3%BCr%C3%BCnde_Kartal_Simgesi_The_Eagle_Symbol_in_Ancient_Turkish_Culture_TAM_MET%C4%B0N_

-Ana Hatlarıyla Türk Şamanlığı
Yazar: Fuzuli Bayat

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar