Akıl, yeryüzünde Tanrı'nın terazisidir.
İnsan, iyi ve kötüyü akıl ile tartar.

Tanrı, insana bunca nimet ve giysiyi akıl sahibi olması sebebiyle vermiştir. ( Burada; insanın, Tanrı tarafından bahşedilen "akıl" nimetini kullanarak kendisine yarar ve fayda sağladığını anlatmaktadır)

Kimde akıl ışığı varsa onun için iyidir. Kimde akıl ışığı yok ise (yani kim aklını kullanmıyorsa) onun kendisine dahi yararı yoktur. Aklını kullanmayan insanın Tanrı katında da yeri yoktur.

Tanrı üç karanlığı üç şeyle aydınlık kıldı. Birincisi, Dünya karanlığını ay, gün ve yıldızların ışığı ile aydınlık kıldı.

Ve yine insanı üç karanlıkta yarattı, yine üç şeyle aydın kıldı:  Akıl, ilim ve marifet ışığıyla aydın kıldı.

En büyük keramet çalışmak
En büyük servet Bilimdir.
Bilim, hakikate giden yolları aydınlatan ışıktır.
Bilim ile gidilmeyen yolun sonu karanlıktır...
...
Yolumuz, ilim, irfan ve insan sevgisi üzerine kurulmuştur.
(Ulu Türk Bilge Hacı Bektaş-ı Veli)

ULU TÜRK BİLGE EREN HACI BEKTAŞ-I VELİ SÖZLERİ:

Türk Milleti Cihana Hakim Olmak İçin Yaratılmıştır...
***
Ata asıldır.
Ana köktür.
Çünkü; asıl tohumdur ki,
Yerine ekilince kök olur...




Sevgi muhabbet kaynar, yanan ocağımızda,
Bülbüller şevke gelir, gül açar bağımızda.
Hırslar, kinler yok olur, aşkla meydanımızda,
Aslanlarla ceylanlar, dosttur kucağımızda.
*************************************
Madde karanlığı, akıl nuru;
Cehalet karanlığı, ilim nuru;
Nefis karanlığı, marifet nuru;
Gönül karanlığı, aşk nuru ile aydınlanır.
*************************************
Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde,
Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde
Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok,
Noksanlıkla eksiklik de, senin görüşlerinde
*************************************
Dostumuzla beraber, yaralanır kanarız,
Her nefeste aşk ile yaratanı anarız.
Erenler meydanına, vahdet ile gir de gör,
Kırk budaklı şamdanda kırkımız bir yanarız.
Edep, erkâna bağlıdır, ayağımız başımız,
Güllerden koku almıştır, toprağımız taşımız.
Soframızda bulunan, lokmalar hep helâldir,
Yiyenlere nur olur, ekmeğimiz aşımız.
*************************************
Hakk’a talip olan kişi, başka murat isteme,
Dostun seninle beraber, başka vuslat isteme.
Bu dünya bir sofradır, arzular gelir geçer,
Eğer bizi buldun ise, başka murat isteme.
*************************************
Malım mülküm servetim, hepsi evde kaldı,
Eşim dostum akrabam, geçtiğim yolda kaldı,
Dostlarımdan birisi, benden hiç ayrılmadı,
Allah için yaptığım iyilikler bende kaldı.
*************************************
Sensiz benim bir dem karara mecalim yok,
İhsanını ta’dâ da imkânım yok.
Tenimdeki her tüy eğer dillense,
Binde bir şükrümü ifaya imkânım yok.
***

Bilim, hakikate giden yolları aydınlatan ışıktır.
Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
***
İlmi ve bilgiyi yüce tutan kimse hiçbir zaman küçülmez, alçalmaz.
***
Bilim beşikte başlar, mezarda biter.
***
Abdal, Hakk’a hayran olandır.          
***
“Aklın olmadığı yerde, şeytan hükümdar olur.”
***
Adalet her işte, Hakk’ı bilmektir.
***
Âdem suretinde olan herkes, Âdem değildir.
***
Âdem’in Âdemliği; akıl, hayâ ve ilim iledir.
***
Âlimlere ve kendini bilenlere, alçak gönüllülük yaraşır.
***
Allah ile gönül arasında perde yoktur.
***
Kuvvetini mazluma değil, zalime kullan!
***
Ara, bul.
***
Araştırma, açık bir sınavdır.
***
Arifler hem arıdır, hem arıtıcı.
***
Ariflerin içinde, murdar nesne (kötülük) eğlenmez.
***
Aşk meydanı, erenlerin ve bilenlerindir.
***
Bilim, gerçeğe giden yolları aydınlatan ışıktır.
***
Bir olalım, iri olalım, diri olalım.
***
Bizi sevenlerin gönüllerinde biz oturur, dillerinde de biz konuşuruz.
***
Bizim erkânımız; ahlâkı Muhammed’i ve edebi Ali’dir.
***
Cahiller ve hak tanımazlara, sükût ile karşılık veriniz.
***
Çalışan insan kötülük düşünmez.
***
Çalışmadan geçinenler, bizden değildir.
***
İnsanın olgunluğu, davranışlarının doğruluğundadır.
***
Daima iyiyi, güzeli, doğruyu öğrenebilmek için okuyunuz, okutunuz.
***
Mevki hırsı, koğu, gıybet, edebisizlik, hıyanet Hakk’ı inkâr eder.
***
Âdem’in Âdemliği; akıl, hayâ ve ilim iledir.
***
Hükümdar (idareci), ancak adaleti ile başarılı olur.
***
Devletli odur ki; cehli sile, gafletten uyanıp kendini bile.
***
Dil mızraktan, daha derin yaralar.
***
Dili, dini, rengi ne olursa olsun iyiler iyidir.
***
Dinine dizlerinle değil, kalbinle bağlan.
***
Doğruluk dost kapısıdır.
***
Düşmanınızın bile, insan olduğunu unutmayınız.
***
Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu
***
Düşünce, davranış ve sevgiyi, Allah lezzeti olarak tadın.
***
Edep elbisesini, sırtınızdan ölünceye kadar çıkartmayınız.
***
Elden gelen her iyiliği, herkese yapınız.
***
Eline, diline, beline sahip ol.
***
En büyük keramet çalışmaktır.
En yüce servet, ilimdir.
***
Göze nur gönülden gelir.
***
Hak güneşten daha zahirdir.
***
Hakk’a erişebilmek için, büyüklere ve doğrulara yaklaşın.
***
Hakikatin ilk makamı, toprak olacağımızın bilinmesidir.
***
Hamı pişiremezsen bari pişmişi ham etme.
***
Her ne arar isen, kendinde ara.
***
Hiçbir milleti ve insanı ayıplamayınız.
***
Hükümdar (idareci), ancak adaleti ile başarılı olur.
***
İbadetin yeri başkadır, işin yeri başkadır.
***
İçi murdar kimseyi ne kadar dıştan yıkarsan arınmaz.
***
İncinsen de, incitme.
***
İnsan dilinin arkasında gizlidir.
***
İnsanın kemali, ahlâk güzelliğidir.
***
İnsanın olgunluğu, davranışlarının doğruluğundadır.
***
İnsanın gerçek güzeIIiği, sözünün güzeIIiğidir.
***
İslâm’ın temeli güzel ahlâk; ahlâkın özü bilgi; bilginin özü akıldır.
***
Kadınlarınızı okutunuz, kadınları okumayan millet yükselemez.
***
Kanaatkâr olanlar, en büyük zenginliğe sahiptir.
***
Karşısındaki insanın iyi olmasını isteyen, önce kendisi iyi olmalıdır.
***
Kendini tanımayan, Yaratan’ı da bilemez.
***
Kibrin aslı şeytan, tevazuunun aslı Rahman’dır.
***
Kimsenin ayıbını arama, kendi ayıbını görür ol.
***
Marifet, nefsi silmek değil, bilmektir.
***
Mevki hırsı, koğu, gıybet, edebisizlik, hıyanet Hakk’ı inkâr eder.
***
Murada ermek, sabır iledir.
***
Mürüvvet hoş görme ve affetmektir.
***
Nebiler, Veliler, insanlığa Tanrı’nın hediyesidir.
***
Düşmanınızın bile, insan olduğunu unutmayınız.
***
Sessiz kalmak bir şey bilmediğin anlamına gelmez. Çok konuşmak da çok şey bildiğini göstermez.
***
Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu
***
Hamı pişiremezsen bari pişmişi ham etme.
***
Nefsine ağır geleni, kimseye tatbik etme.
***
Oturduğun yeri pak et, kazandığın lokmayı hak et.
***
Özünde ve sözünde temiz olmayanların, imanı tam değildir.
***
Sevgi ve acıma, insanlık; hiddet ve şehvet ise hayvanlık vasfıdır.
***
Yolumuz; ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur.
***
Üç günlük ömür için fani dünyada,
kula kul olmamak kararımız var.
***
Sakın, bir kimsenin gönlünü yıkma,
Gerçek Erenlerin sözünden çıkma.
Eğer insan isen ölmezsin, korkma,
Âşığı kurt yemez, uc’da değildir

Gönül Kabesine girmesin hülya,
Nefsine hâkim ol düşme bed huya.
Kirleri arıtan baksana suya,
Hep yüzü yerlerde, bucda değildir.

Ulu Türk Bilge Eren
Hacı Bektaş Veli

Hünkar Hacı Bektaş Veli Anadolu'da ilk kez toplumcu köy modelini kuran Türk Erenidir. Kendisi bir buğday yetiştiricisidir ve kıtlık dönemlerinde Türkmen köylerine yardıma koşmuştur.

Sulucakarahöyük’te oluşturduğu toplumunda, adil, eşitlikçi, paylaşımcı, toplumcu bir profil çizer. Birlikte çalışırlar, birlikte üretirler, birlikte tüketirler, birlikte yardıma koşarlar. Bir anlamda bu durum o dönemin köy kooperatif sistemidir.

''Bir olalım, iri olalım, diri olalım'' sözü kurduğu Türkmen köy modelinden gelir.


''Eline, diline, beline sahip ol.''
Hacı Bektaş Veli

Biz hep bu sözün tasavvufi yönünü biliriz. Bu sözün birde Milli-Ulusal yönü vardır. Pir Hünkar Hacı Bektaş Veli bize hem bireysel anlamda hemde ulusal anlamda iki yönden seslenmiştir.

Tasavvufi yönü:

Eline sahip ol: Hırsızlık yapma, çalma, çırpma, çalış alın terin ile kazan.
Diline sahip ol: Kötü söz söyleme, yalan konuşma, iftira atma, kalp kırma, üzme.
Beline sahip ol: Kimsenin namusuna göz koyma.

Milli-Ulusal yönü:

Eline sahip ol: Vatanına, toprağına, bayrağına sahip çık, koru.
Diline sahip ol: Türkçeni koru, diline sahip çık, yaşat.
Beline sahip ol: Soyunu, sopunu, gelecek nesillerini koru. Atanı bil ve tanı.

Araştırma ve Derleme: Fatih Mehmet Yiğit

Kaynakça:
-Fevaid
-Makalat
-Velayetname
-Besmele ve Fatiha şerhi
-Türk Bektaşi Nefes ve Deyişleri
Velayetname’deki Sultan Alaeddin, son dönem Anadolu Selçuklu tahtında hükümdarlık süren III. Alaeddin Keykubat’tır. Sultan Alaeddin’in Hacı Bektaş Veli’ye saygı duyarak onu şeyhi olarak görmesi dikkat çeken hususlardandır. Bu bilgi, Hacı Bektaş Veli’nin Osmanlı Devleti’nden önce Anadolu Selçuklu Devleti ile de iyi ilişkiler sürdürdüğünü göstermektedir. Özellikle Osman Bey’in geleceğinin Hacı Bektaş tarafından tayin edilmesi hususu da dikkate şayandır. Hacı Bektaş’ın Osman Bey için elif taç yaptırması, onu uzun yıllardır beklediğini dile getirmesi, soyunun dünyaya hükmedeceğini belirtmesi, Osman Bey’in rüyasını Şeyh Edebali’ye yorumlatmasını çağrıştırmaktadır. Burada Osman Bey’in, Bey olmasındaki temel etkenin Hacı Bektaş Veli’nin Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin’e verdiği telkin olmuştur. Her ne kadar bu bilgiler menkıbevi tarzda yazılan bir eserde mevcut olmuş olsa da Osmanlı arşiv belgeleri arasında Hacı Bektaş Veli’nin devletin kuruluşundaki katkısını ifade eden vesikada mevcuttur.

"...devlet-i aliyye-i ebediyyü’ddevâmları ibtida-i neşe ve zuhurunda Hazreti Mevlana ve Hacı Bektaş Veli kuddise sirruhumanın yed-i müeyyed-i himmet ve dua-yı bahrü’l bereketleri esas. .. olduğuna mebni...”
COA HAT Dosya No: 120 Gömlek No: 4900.

Hacı Bektaş Veli Otman Gaziye Tac giydiriyor

"Otururken orada şâh-ı devran
Görür kim geldi bir derviş-i nalan
Başında var anun bir ak külahı
Dilinde söylenen zikr-i ilahi
Görüp dervişi Osman kıldı izzet
Yanına aluban iyledi hürmet
Didi sormak ayıb kandan gelürsiz
Oturun şurada şimdi irüp siz
Safa geldün otugıl işde mesken
Bizümle burada birkaç gün eğlen
Bu mihman-hane yi dervişler içün
Yapuban komışam pes bunda niçün
Seni sevdi gönül bizümle yâr ol
Oturup karşımuzda ihtiyâr ol
Görür Osman derviş de keramet
Yüz urup kıldı ana dürlü izzet
Sözinden o şehün utandı derviş
Dönüben didi Osman’a o derviş
Sana virdük düşen bu yirde ol han
Adun tursun cihan durdukça Osman
Bu iller hep senin destünde olsun
Ki dostun şad olup düşmanun ölsün
Cihan durdukça var ol sen cihanda
Nice şehler hem olsun sana bende
Geydürür Hacı Bekdaş ana bir tac
Didi olsun cihan hükmüne muhtac"

____________
Balkanlarda Bektaşilik & XVII XVIII. Yüzyıllar
Dr. Azîz Altı
LA Kitap



“Yeryüzünde akıl ölçüsünden önemli bir şey yoktur. Çünkü her şeyi iyi bilen ve buyuran akıldır. Bilim evrenin bütün değerlerinin üzerindedir. Bilimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. Bilimle araştırmalı, izlemeli, gözlemeli ve arştan yerin altına kadar her ne varsa kendinde bulmalıdır. Şimdi gökle yer arasında birçok nesne vardır. Fakat insandan ulusu yoktur. Arştaki değme bir kandilin (yıldızın) genişliği büyüklüğü, bu dünyadan yetmiş kat fazladır”

Hacı Bektaş-i Veli



Hacı Bektaş Vilâyetnamesi'nde Anadolu'nun fethi şöyle anlatılır:

Rūm fethi üç gez oldı ey 'azīz 
............
Feth-i evvel çün Benī Abbāslar 
Oldı Baģdāda halīfe çün olar 
Cins-i Ķayser Rūma iken pādişāh 
Hażret-i Bațțāl Ğāzī yüzi māh 
Ğāzīlerle evvel anlar açdılar 
.............
Gėrü kāfir ģālib olub geldiler 
Rūmı anlarun elinden aldılar 
Ķaldı küffārun elinde bir zemān 
Çünki şarķdan çıkdı Oģuz oldı 'ıyān 
Fars mülkini bi-küllī dutdılar 
Çeküben leşger çü Rūma yėtdiler 
Rūmi dahı bunlar aldı serteser 
Pes ikinci fethi budur bil haber 
Çünki tebdīl oldı Oģuz şevketi 
Sürdi devrān geçdi bunlar müddeti 
Gėne küffār ģālib olub geldiler 
Rūm mülkini bulardan aldılar




Ruslara karşı kafkasyayi korumak için kurulan gönüllü Bektaşi Alayi 

Çelebi Efendi önde



"Eline ve diline ve beline sabr itmeyen hâinin hâli işbu haldir ki düşkündür ve yolundan şaşkındır.” 

Velī Baba Sultân


YETER MOLA!
Toroslarda tüten közdün
Küllerinden doğan özdün
Karanlığı gören gözdün
Taşta yazıt sazda sözdün
Türk ulusu bu hâl n'ola!

Dedem Korkut destan selin
Hacı Bektaş bilge Velin
Pir Sultan'ın ulu telin
Emek bekler yurdun elin
Türk ulusu yeter mola!

Karac'oğlan türkü sevin
Dadaloğlu yiğit devin
Koç Köroğlu köz alevin
Yunus Emre gönül evin
Türk ulusu güven kola!

İncintildi ana yurdun
Yıllar yılı bakıp durdun
Sen çok çakal sırtlan vurdun
Atatürk kim mavi kurdun
Türk ulusu yürü yola!

Şiir: Himmet Cansız
Resim: Sarıkeçili Yörükleri göç yolunda .

Oruç:

"Birincisi halk (avam) derecesi, ikincisi seçkinler (havâs) derecesi ve üçüncüsü ise seçkinlerin seçkinleri derecesidir. Birinci derece orucu, karnı ve cinsel organları orucu bozan şeylerden korumaktır. İkinci derece orucu, gözü namahreme bakmaktan, kulağı uygun olmayan sözleri duymaktan ve dili haksız konuşmaktan korumaktır. Üçüncü derece orucu ise peygamberlere ve evliyalara mahsustur ki bunlar, gönlü Hak’tan gayrı her şeyden korurlar. Nitekim Hazreti Ali: Dünya bir gündür ve orada bizim için oruç vardır buyurmuşlardır. Namaz, oruç ve hac gibi ibadetlerin sonu yoktur. Salâtın sonu, ilahî olgunluk; zekâtın sonu, gönlü Hak’tan gayrısından temizlemektir, samimiyet ile Hakk’ın sevgisine yer vermektir. Orucun sonu, Hak’ta 
zenginleşerek maddi şeylerden uzak durmaktır. Bu nedenle Yüce Allah kutsal kelamlardan birinde 
şöyle buyuruyor: Oruç benim içindir ve ben onu mükâfatlandırırım"

Hâcı Bektaş Veli';

"Kalbin orucu, dilin orucundan; dilin orucu da, mide orucundan daha hayırlıdır."

İmām Alî (a.s)
Oyun al-Hikam, vol 6, p. 233
_____________

"Ibadet çokça namaz kılıp oruç tutmak değildir; asıl ibadet Allah'ın emri (dünyanın yaradılışı ve yaradilişin hikmetleri) üzerinde çokça düşünmektir"

Imām Riza as
Biharu'l-Envar, c. 75, s. 335
Usulu Kâfi, c. 2, s. 55
___________

“Haksızlığa uğrayan bir mümine yardım eden müminin bu yardımı, kesinlikle bir ay oruç tutup Mescidü’l Haram’da itikâf etmesinden daha üstündür.”

İmam Cafer Sadık’ın (a.s)
Sevabu’l-A’mal, s. 177.
_____________

Onar Baba Destanından:

Kalkıp Horasan'dan sökün eyleyen 
Şam'da Kul Yusuf'u ziyaret eden 
Yesevi'den düstur alıp getiren 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !..

Kurgan'ı, Bağdad'ı, Konya'yı gezen 
Battal Gazi diyarı Muşar'a gelen 
Gelip Oğuzlu'da otağın kuran 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !.. 

Elinde azığı gelip kepire 
Teyennümle namazını bitire 
Tarığını dikip gülün yitire 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !.. 

Mekân tutup Kopulu'da oturan 
Kahreyleyip Gügeyik'i batıran 
Onar Köyü ocak edip tütüren 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !.. 

Serikli'nin kalesini fetheden 
Büyük Ocak tekkesini halkeden 
Dekmiğiyle iki pahar çıkaran 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !.. 

(...) 

Kiraz'a emretti kendisi geldi 
O ulu ağaçtan tekkesin kurdu 
Doksan bin evliya şad oldu güldü 
İn ziyaret eylen Sultan Onar'ı !..

Gülbacı döğünür kirazım nerde 
Ağlama Gülbacı kirazın bende 
Çağalarin rızkı kapı önünde 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !..

Dört duvar içine Karadirek oturdu 
Göğden nida gelip hemen duyuldu 
Cümle canlar niyaz edip eğildi 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !..

Piri Baba eydür Hakk'ın ereni 
Cennet pınarı da Onar adağı 
Merzifon'da Sarıbayındır yatağı 
İn ziyaret eylen Sultan Onar'ı !.. 

Yılan olmuş Şıh Bahşiş'e görünmüş 
Sınamış oğlunu Hakk'ta yitirmiş 
Ol bir yiğit olmuş Adaf'ı vermiş 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !.. 

Nişangâh'dan Dikmetaş'a ok atan 
Özünü bağlayıp pirine varan 
Mahrum olmaz eşiğine yüz süren 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !.. 

Bahşi ceddi Verâni'nin neslisin 
Kazım, Abbas, Vedduha'nın oğlusun 
Muhammed, Zeyd, Hanifi nekaisisin 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !..

Gardaşı Şıh Ahmet, Bektaş yâreni 
Baba İlyas, Ahi Evren yoldaşı 
Bir cümle cihanın yekta güheri 
İn ziyare eyle Sultan Onar'ı !.. 

İmanımız Hakk'la dilimiz Türkçe 
Şeyh Ahmed'de Şeyh İsak'la aşina 
Gevher'i gönlünde od oldu közce 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !..

Dağda dolaşmaz koyun ile kurt 
Barişmaz oldu Türkmen ile Kürt 
Üryan büryan etti Frenk ile Kürt 
İn iyaret eyle Sultan Onar'ı !.. 

Çığırınca imdat eyler düşküne 
Kerbelâ'da yatan iman aşkına 
Kırşehir üstünde Munzur dağına 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !.. 

Sultan Baba sana özümüz bağlı 
Çalap tahtı kurmuş gönüller dağlı 
Uçmağı tamusu kalmadı gayrı 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !.. 

(...) 

Tevhid çekip mağarada oturan 
Kahreyleyip gemileri batıran 
Padişahın imdadına kavuşan 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !.. 

Mucizatı belli eyle güzel atam 
Kırk kulaç kemendin karaya atan 
İreisin gemisini kurtaran 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !.. 

Asasın dikip söğüt yitiren 
Tekme vurup sularını getiren 
Padişahı ayağına çağıran 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !.. 

Asasın dikince söğüt güverdi 
Asker geldi cümle mahlük karıştı 
Ulu Keykubat'nan anda görüşlü 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !.. 

Bir gıcıktan üçbin ekmek yitiren 
Anda çağıranın imdadına yetişen 
Bir bakraç'tan tas tas acı doyuran 
İn ziyaret eylen Sultan Onar'ı !..

Bir petek'teydi Şeyh'in arpası 
O'nu çağıranın nur olar sesi 
Onik'imamların mektep torbası 
İn ziyaret eylen Sultan Onar'ı !..

Bir petek'ten üçbin ata yem verdi 
Arpa akmayınca Padişah sordu?
Arayıp Arap'ın boynunu 
İn ziyaret eylen Sultan Onar'ı !.. 

Arattı Arap'ın boynunu vurdu 
Arap vuruldukça “nümri'm” dedi 
O'l Şeyh'e Arap'ı kul diye verdi 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !.. 

Padişah'ın öğün duman bürüdü 
Geri dönüp Şeyh'den helâllik aldı 
Dişterik, Şeyh Çayır o anda kaldı 
İn ziyaret eyle Sultan Onar'ı !.. 

DERVİŞ MUHAMMED'im el aman aman ! 
Bir dolu içince biz coştuk heman 
İnsan Teccal oldu, vakitler tamam 
İn ziyaret eylen Sultan Onar'ı !..


Hâcı Bektaş Veli, Uzun Eri Kırşehirdeki Türkmenlere gonderiyor:

"...  el-Hâc-i Bektaş bi-nefsihî fî zâlike'l-mâ-i. Ve ahaza yesbehu alâ vâhidetin mine'l-yaktîn. Ve raâ enne zâlike'l-yaktîni tekâsere hatta setera veche'l-mâ-i sümme etâhu'n-nida-iü min tarafi Uzun Er en ekbele fevecede nefschû fi atabeti'd-dergâhi's-serif fe-tekaddeme ilà Uzun Er Ali ve'l-temese minhü en yuhallifehü fe-hallefehû ve erseleú ilâ Türkmán fi Kırşehir ve kubeyl-i infisalihi an Uzun Er el-müşürü ileyhi kaddese surrahú. Iste zenehù fi'l-irşad. Fe-ba'de en nazara Uzun Er. lla'l-levhi meliyyen kâle lehû nazartü ilâ'l-levhi'l mahfüzi felem era. Kuddira leke irşåd. Ve lá evlád-ü ve emarahů en yeştekile bi'z-zikri fi nefsihi ve bi it'ám-i taamin. Ve muväsäti'l-fukară-i ve ennehû seye'ti min ba'dihi's-Sultán Bâlim. Ve hüve müridun li-men erāde's-sulük alá tarīki'l-aleviyyeti ve'l-üveysiyyeti. Ve ba'de zâlik bekå el-Hac-i Bektaş ve teveccehe haysü vuccihetin. Ve háze's-seyyidü ala'l-mulakkabi bi-Uzun Er ve aynnü Ali ve hüve ba'de infisali'l-Hac-ı Bektaş[...] ve lehâ mine'l-umri hamsün ve seb'ûn seneten. Allahümme yessir lena şefätühü ve şefiate ceddină ve ceddi seyyidi'l-mürselin. Sümme behase Şeyh Şahäbeddin el-Menbici kaddese sirrahú

Mürşid-i kamil ádemi câm-ı cihân-nümå ider.

Cam-ı cihan-nümå nedir áyine-i Hüdä ider.

Allahümme salli ve sellim 'alá seyyidina Muhammedin ve 'Aliyyin ve Fatimattin ve'l-Hasan ve'l-Hüseyin bi 'aded-i kataratı bahri rahmatike'l-vasi'a


On dokuz Mayıs'ın sabahı idi 
Samsun diyârına geldi Atatürk
Gerçek erenlerin bir şâhı idi
Vatanın kadrini bildi Atatürk

Bir haber gönderdi komutanlara
Vatan için doğru yol tutanlara.
Hiç boyun eğmedi yurt satanlara
Bize başkomutan oldu Atatürk

Teklif etti hemen meclis kuruldu 
Devlet yönetimi işler görüldü, 
Haksız olanlardan hisab soruldu
Padişaha pençe saldı Atatürk

Emir verdi Sakarya'ya varmağa 
Bir millî kurtuluş savaş vermeğe,
Yunan'ları Akdeniz'e sürmeğe
Çenberleri bir bir böldü Atatürk 

Titretti dağları, bu koca dehri 
İçirdi düşmana tas ile zehri.
İşgal edilmişti İstanbul şehri 
Süpürdü düşmanı sildi Atatürk.

İstilâcılara vurduk darbeyi 
Ordumuz kazandı muharebeyi,
Yedi devlet birden bu kimdir deyi 
Arslan gibi hamle kıldı Atatürk

Kan olmuştu Dumlupınar cephesi 
Kalmamıştı Yunan'ların hevesi, 
Semaya yükseldi Türk'lerin sesi 
Bir ulu meydana daldı Atatürk.

Gazî Kemal orduları, erleri 
Hedef Akdeniz'dir dedi, ileri, 
Parça parça oldu Yunan çenberi 
Dört tarafa kılıç çaldı Atatürk.

Kemal haykırarak emretti bize 
Afyon'da düşmanı getirdik dize, 
Yunan ordusunu döktük denize 
İzmir'de şad olub güldü Atatürk.

Kemal çok severdi âşıklarını 
Çünkü kurtarmıştı maşuklarını
Türkiye yakmıştı ışıklarını
Karanlık dağları deldi Atatürk.

Kul Ahmed'im bu gün devrânımızdır 
Türkiye devleti öz cânânımızdır
Gazî hazretleri sultânımızdır 
Gönlümüzde mihmân kaldı Atatürk.

Âşık Kul Ahmet
1932 Kahraman, Maraş, Pazarcık'de doğdu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar