29 MAYIS 1453 İSTANBUL'UN FETHİ KUTLU OLSUN
“İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.”[1] Hz.Muhammed (sav)
“İmkanın sınırını görmek için, imkansızı denemek lazım.” (Fatih Sultan Mehmed Han)
Fatih Sultan Mehmed Han, Osmanlı padişahlarının yedincisi, II. Murad Hanın oğlu ve II. Bâyezid Hanın babasıdır. 1431’de Edirne’de doğdu. Daha 22 yaşında iken 29 Mayıs 1453'de İstanbul’u alarak, Bizans İmparatorluğu’na son veren bu büyük hükümdar Arnavutluk’u, Bosna ve Hersek’i almış, Yunanistan’ın fethini tamamlamış ve Balkanları idaresi altında birleştirmiş, Trabzon-Rum Pontus Devleti’ne son vermiştir.
Toplam 2 İmparatorluk, 4 Krallık, 6 Prenslik ve 5 de Dükalık olmak üzere, 17 devlet fethetmiştir.Aldığı eğitimle Yunanca, Arapça, Latince, Farsça ve İbranice dillerini çok iyi bilmekte ve konuşup yazmaktadır. Dünya harp tarihinde ilk defa sağlam kale surlarını devirmek için kendi icadı olan Şahi toplarını döktürmüş ve İstanbul'un fethinde kullanmıştır. Düz atış yapılan toplardan çıkan gülleler galata istihkamlarına zarar verdiği için gülleyi kavisli atan toplar döktürmüş bu nedenle havan topunun mucidi olmuştur. Gemilerin yağlı kızaklar üzerinden çekilerek haliçe karadan yürütmesi ile harp stratejisinde dünya savaş tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır.
Tarihin en büyük hükümdarlarından olan Peygamberimizin kutlu müjdesine mazhar olan Başbuğ Fatih Sultan Mehmed Han Roma'yı fethetme hazırlığında iken 3 Mayıs 1481’de Yahudi asıllı hekim Yakup Paşa (Maestro Iacopo) tarafından zehirlenerek şehit edilmiştir.
Batılıların “Büyük Türk” dediği Fatih'in cenaze töreninde, eski Türk ananeleri olan at kuyrukları kesilmiş, at eğerleri ters bağlanmış ve atların gözlerine tuz atılmıştır. Hattâ II.Mehmed’in torunlarına “Korkud” ve “Oğuz Han” isimlerini vermesi bu geleneğin neticesidir.
FATİH VE ATATÜRK TRUVANIN TÜRK ATALARININ İNTİKAMINI ALMIŞTIR
Afet İnan'a göre Atatürk tam bir Fatih hayranıdır:
"[Atatürk] Osmanlı Devleti'nin yükseliş devri için, hayranlık ve muhabbet beslemiştir. Onun için FATİH SADECE BİR TÜRK BÜYÜĞÜ DEĞİL, CİHAN TARİHİNDE DE EN BÜYÜK ADAMDIR."
İstanbul'un birinci Fatih'i 1453'de doğu Romayı yıkan Fatih Sultan Mehmet Han ise de İstanbul'un İkinci fatihi ise Atatürk'tür. Atatürk 6 Ekim 1923'de İstanbul'u İngiliz itilaf kuvvetlerinin işgalinden kurtarmıştır. Atatürk ile Fatih'in ortak noktası ise iki Türk Başbuğuda bilime ve Türk tarihine önem vermiştir.İki Hükümdar da Ön-Türk tarihini araştırmış Truva'nın intikamını almıştır.
1354 yılında ölen Venedik tarihçisi Andrea Dandolo şöyle yazmaktadır: Türklerin vatanı Kafkas dağlarının arkasındadır, kökenleri Truvalılar kralı Priamos'un oğlu Troilos'un oğlu Turkos'a dayanmaktadır. Turkos, kentin alınmasından sonra yandaşlarının büyük bir bölümüyle bu yörelere sığınmıştır. İstanbul’un Fethi’nden 3 asır önce Tyreli William, Türklerin köklerinin Truva’ya dayandığını belirtmiştir.
1437 yılında Bizansı gezen Tarihçi Katalan Pero Tafur halkın Türk akınlarınan korktuğunu Bizans'lıların arasında "Türkler Truva'nın intikamını alacak.Diye söylentiler konuşulduğunu nakleder.Bunun dışında 1453’te İstanbul’un kuşatması devam ederken kentte bulunan Kardinal İsidore, Fatih Sultan Mehmet’e “Troyalıların Prensi” adıyla sıfatlanmıştır. Montaigne, Fatih'in Papa II.Pius'a yazdığı mektupta, 'İtalyanlarla aynı kökten olduğumuz ve onlar gibi Hektor'un öcünü almak hakkımız olduğu halde İtalyanların bize düşmanca davranmalarına şaşırıyorum' demişti."Osmanlı Sarayı’nın vakanüvisi (resmi tarihçisi) Gökçeadalı Kritobulos halen Osmanlı Saray arşivlerinde yer alan bilgilere göre Fatih Sultan Mehmet’in, 1462’de Osmanlı Midilli Adası’na düzenlediği sefer sırasında Truva Bölgesi’ni ziyaret ederek: “Allah, aradan bunca zaman (2860 yıl) geçmiş olmasına rağmen, bu şehrin ve halkının intikamını alma hakkını bana nasip eylemiştir. Allah, beni bu şehrin ve halkının dostu olarak bugüne kadar sakladı. Biz bu şehrin düşmanlarını yendik ve onların vatanlarını aldık”dediğini Fatih'in Fetih sonrası Canakkaleye giderek Aşil ve Hektorun mezarlarını araştırdığını Çanakkalede Truva savaşlarının geçtiği yerde "Atalarımın Truvanın intikamını aldım" dediğini nakleder.Yunan Kralı Agamemnon, Aşil sayesinde Hektor’u yenerek Truvayı fethetmiş ve tarihe geçmişti. Fatih 2.600 yıl sonra “Truva’nın intikamını aldım” demişti. Başta İngiltere olmak üzere, emperyalist batı Agememnon’u asla unutmadı. Çanakkale Savaşı’nda boğazları geçmek isteyen ve savaş gemilerine komuta eden Amiral Gemisi’nin adını İngilizler bu sebeple Agememnon koyacaktı. Mustafa Kemal’in topçularından 7 delik alan Agememnon Gemisi, batırılamadı Çanakkalede zafer kazanmasına rağmen 1. Dünya Savaşı’nı Osmanlı kaybetti. 30 Ekim 1918’de Bahriye Nazırı Rauf Bey, ateşkes anlaşması için Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda demirleyen bir gemide imza atmayı bekliyordu! Geminin adı ne ilginçtir, Agememnon’du! Yaralı Agememnon Zırhlısı, İstanbul Boğazı’na gelen gemilerin yine içindeydi… 13 Kasım 1918’de Haydarpaşa’da daha önce yedi delik açıp savaş dışı bıraktırdığı Agememnon Zırhlısı’na bakıp “Geldikleri gibi giderler” diyen Mustafa Kemal, 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da da şunları söylemişti: “Dumlupınar’da, Truvalıların öcünü aldım!”…
[1]Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 335; Buharî, et-Tarihu’l-Kebir, I, 81; et-Tarihu’s-Sağîr, I, 306; el-Bezzâr, el-Müsned, el-Müsned, c. II, s. 308; Taberani, el-Mu’cemu’l-Kebir, II, 38; Hakim, Müstedrek, IV, 422; Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, VI, 219.
Fatih Mehmet Yiğit
“İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.”[1] Hz.Muhammed (sav)
“İmkanın sınırını görmek için, imkansızı denemek lazım.” (Fatih Sultan Mehmed Han)
Fatih Sultan Mehmed Han, Osmanlı padişahlarının yedincisi, II. Murad Hanın oğlu ve II. Bâyezid Hanın babasıdır. 1431’de Edirne’de doğdu. Daha 22 yaşında iken 29 Mayıs 1453'de İstanbul’u alarak, Bizans İmparatorluğu’na son veren bu büyük hükümdar Arnavutluk’u, Bosna ve Hersek’i almış, Yunanistan’ın fethini tamamlamış ve Balkanları idaresi altında birleştirmiş, Trabzon-Rum Pontus Devleti’ne son vermiştir.
Toplam 2 İmparatorluk, 4 Krallık, 6 Prenslik ve 5 de Dükalık olmak üzere, 17 devlet fethetmiştir.Aldığı eğitimle Yunanca, Arapça, Latince, Farsça ve İbranice dillerini çok iyi bilmekte ve konuşup yazmaktadır. Dünya harp tarihinde ilk defa sağlam kale surlarını devirmek için kendi icadı olan Şahi toplarını döktürmüş ve İstanbul'un fethinde kullanmıştır. Düz atış yapılan toplardan çıkan gülleler galata istihkamlarına zarar verdiği için gülleyi kavisli atan toplar döktürmüş bu nedenle havan topunun mucidi olmuştur. Gemilerin yağlı kızaklar üzerinden çekilerek haliçe karadan yürütmesi ile harp stratejisinde dünya savaş tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır.
Tarihin en büyük hükümdarlarından olan Peygamberimizin kutlu müjdesine mazhar olan Başbuğ Fatih Sultan Mehmed Han Roma'yı fethetme hazırlığında iken 3 Mayıs 1481’de Yahudi asıllı hekim Yakup Paşa (Maestro Iacopo) tarafından zehirlenerek şehit edilmiştir.
Batılıların “Büyük Türk” dediği Fatih'in cenaze töreninde, eski Türk ananeleri olan at kuyrukları kesilmiş, at eğerleri ters bağlanmış ve atların gözlerine tuz atılmıştır. Hattâ II.Mehmed’in torunlarına “Korkud” ve “Oğuz Han” isimlerini vermesi bu geleneğin neticesidir.
FATİH VE ATATÜRK TRUVANIN TÜRK ATALARININ İNTİKAMINI ALMIŞTIR
Afet İnan'a göre Atatürk tam bir Fatih hayranıdır:
"[Atatürk] Osmanlı Devleti'nin yükseliş devri için, hayranlık ve muhabbet beslemiştir. Onun için FATİH SADECE BİR TÜRK BÜYÜĞÜ DEĞİL, CİHAN TARİHİNDE DE EN BÜYÜK ADAMDIR."
İstanbul'un birinci Fatih'i 1453'de doğu Romayı yıkan Fatih Sultan Mehmet Han ise de İstanbul'un İkinci fatihi ise Atatürk'tür. Atatürk 6 Ekim 1923'de İstanbul'u İngiliz itilaf kuvvetlerinin işgalinden kurtarmıştır. Atatürk ile Fatih'in ortak noktası ise iki Türk Başbuğuda bilime ve Türk tarihine önem vermiştir.İki Hükümdar da Ön-Türk tarihini araştırmış Truva'nın intikamını almıştır.
1354 yılında ölen Venedik tarihçisi Andrea Dandolo şöyle yazmaktadır: Türklerin vatanı Kafkas dağlarının arkasındadır, kökenleri Truvalılar kralı Priamos'un oğlu Troilos'un oğlu Turkos'a dayanmaktadır. Turkos, kentin alınmasından sonra yandaşlarının büyük bir bölümüyle bu yörelere sığınmıştır. İstanbul’un Fethi’nden 3 asır önce Tyreli William, Türklerin köklerinin Truva’ya dayandığını belirtmiştir.
1437 yılında Bizansı gezen Tarihçi Katalan Pero Tafur halkın Türk akınlarınan korktuğunu Bizans'lıların arasında "Türkler Truva'nın intikamını alacak.Diye söylentiler konuşulduğunu nakleder.Bunun dışında 1453’te İstanbul’un kuşatması devam ederken kentte bulunan Kardinal İsidore, Fatih Sultan Mehmet’e “Troyalıların Prensi” adıyla sıfatlanmıştır. Montaigne, Fatih'in Papa II.Pius'a yazdığı mektupta, 'İtalyanlarla aynı kökten olduğumuz ve onlar gibi Hektor'un öcünü almak hakkımız olduğu halde İtalyanların bize düşmanca davranmalarına şaşırıyorum' demişti."Osmanlı Sarayı’nın vakanüvisi (resmi tarihçisi) Gökçeadalı Kritobulos halen Osmanlı Saray arşivlerinde yer alan bilgilere göre Fatih Sultan Mehmet’in, 1462’de Osmanlı Midilli Adası’na düzenlediği sefer sırasında Truva Bölgesi’ni ziyaret ederek: “Allah, aradan bunca zaman (2860 yıl) geçmiş olmasına rağmen, bu şehrin ve halkının intikamını alma hakkını bana nasip eylemiştir. Allah, beni bu şehrin ve halkının dostu olarak bugüne kadar sakladı. Biz bu şehrin düşmanlarını yendik ve onların vatanlarını aldık”dediğini Fatih'in Fetih sonrası Canakkaleye giderek Aşil ve Hektorun mezarlarını araştırdığını Çanakkalede Truva savaşlarının geçtiği yerde "Atalarımın Truvanın intikamını aldım" dediğini nakleder.Yunan Kralı Agamemnon, Aşil sayesinde Hektor’u yenerek Truvayı fethetmiş ve tarihe geçmişti. Fatih 2.600 yıl sonra “Truva’nın intikamını aldım” demişti. Başta İngiltere olmak üzere, emperyalist batı Agememnon’u asla unutmadı. Çanakkale Savaşı’nda boğazları geçmek isteyen ve savaş gemilerine komuta eden Amiral Gemisi’nin adını İngilizler bu sebeple Agememnon koyacaktı. Mustafa Kemal’in topçularından 7 delik alan Agememnon Gemisi, batırılamadı Çanakkalede zafer kazanmasına rağmen 1. Dünya Savaşı’nı Osmanlı kaybetti. 30 Ekim 1918’de Bahriye Nazırı Rauf Bey, ateşkes anlaşması için Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda demirleyen bir gemide imza atmayı bekliyordu! Geminin adı ne ilginçtir, Agememnon’du! Yaralı Agememnon Zırhlısı, İstanbul Boğazı’na gelen gemilerin yine içindeydi… 13 Kasım 1918’de Haydarpaşa’da daha önce yedi delik açıp savaş dışı bıraktırdığı Agememnon Zırhlısı’na bakıp “Geldikleri gibi giderler” diyen Mustafa Kemal, 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da da şunları söylemişti: “Dumlupınar’da, Truvalıların öcünü aldım!”…
[1]Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 335; Buharî, et-Tarihu’l-Kebir, I, 81; et-Tarihu’s-Sağîr, I, 306; el-Bezzâr, el-Müsned, el-Müsned, c. II, s. 308; Taberani, el-Mu’cemu’l-Kebir, II, 38; Hakim, Müstedrek, IV, 422; Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, VI, 219.
Fatih Mehmet Yiğit
Yorumlar
Yorum Gönder