Tanrı, eşitliği sever.
(Kırgızistan Türk Atasözü)
Kuday/Tenri tendikti jakşı köröt.
(Kirgizstandın
Türk makalı)
***
“Cinsiyet ayrımının hiçbir zaman yapılmadığı eski Türkler’de kadın, hukuk bakımından erkekle eşitti.” Sosyolog Ziya Gökalp
***
“Kız ile erkek arasında ayrım yapılmazdı. Türkler’de kız çocuğu, evin başı, evin yakışığı idi. Eve gelen gelin, evi aydınlatan bir ateş olarak görülürdü.” Prof.Dr.Bahaeddin Ögel
***
Eski Türk Töresince, Türk toplumunda kadın ve erkek eşittir. Türkçe "Eş" ve "Yarim" kelimesi bu kadın erkek eşitliğini ifade açısından "Eş-Eşit ve Yar-Yarım" kelimesinden türeyerek ifade edilmiştir.
İSKİT SAKA TÜRKLERİNDE; KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ, ERDEM, ADALET VE SAVAŞÇI ONURU:
[2.1] İskitlerin çok büyük ve görkemli olan eylemlerini anlatırken kökenlerinden başlamalıyız; 2 çünkü imparatorluklarından daha az ünlü olmayan bir yükselişleri vardı; ne de kadınlarının cesur eylemlerinden çok erkeklerinin yönetimiyle ünlüydüler. (Kadın-Erkek eşitti)
3 Erkekler Partlar ve Baktriyalıların kurucuları olduklarından , kadınlar Amazon krallığına yerleştiler; 4 Öyle ki, erkek ve kadınlarının işlerini kıyaslayanlar için, hangi cinsin daha seçkin olduğuna karar vermek zordur.
İskitlerin ulusu her zaman çok eski olarak kabul edildi;
5 Aralarında adalet, yasaların etkisinden çok insanların karakterinde görülür.6 Onlara göre hiçbir suç hırsızlıktan daha iğrenç değildir; Başkalarının onlara göz diktiği kadar, onlar da altını ve gümüşü hor görürler.(Maddiyatı önemsemezler,Erdemli olmak onlar için daha değerlidir)
7Onlar, meşakkatlere ve savaşlara dayanıklı bir millettir; vücut güçleri olağanüstü; Kaybetmekten korktukları hiçbir şeye sahip çıkmazlar ve galip olduklarında şandan başka hiçbir şeye göz dikmezler...
Açıklamak gerekirse (II, 3, 7-8):
İskit halkı hem çalışmada, hem de savaşta dirençlidir, vücudu inanılmaz derecede güçlüdür; o kaybedilecek hiçbir seyi aramaz, galip geldiğinde ise san ve ünden başka hiçbir șey aramaz.
Kaynak: MS.II.Yüzyıl Romalı Tarihçi M. Junianus Justinus (Justini Historiarum) Tarih Kitabı
Fatih Mehmet Yiğit / İskit Saka Türkleri Tarihi adlı makaleden
"Kadın"kelimesi ise İskit/Saka Türklerinden beri Kağan eşi veya Kadın hükümdar anlamında kullanılan "Katun" kelimesinden türetilerek "Kadın ve Hatun" şekline dönüşmüş. Yine "Hanım" kelimesi de Moğol ve Türk hanlıklarında Han eşlerine verilen isimdir. Rivayet odur ki; birgün Cengizhan Kurultayda eşi Börte'yi göstererek: "Ben sizin Hanınızım buda benim Hanım" demiş ve Börtenin Han kadar Kurultayda yetki ve söz sahibi olduğunu ifade etmiştir. Yine dilimizde üçüncü tekil şahıs zamiri (İngilizce ve Arapçanın aksine) erkeklik ve dişilik belirtmeden "O" kavramıyla ifade edilmektedir. Buda Türklerin yaşantıda, dilde dahi kadın erkek ayrımı gözetmediğini kadın erkek eşitliğinde gerek Avrupa gerekse Ortadoğu uluslarından daha ileri bir düzeyde olduğunu dil bilimi açısından bize göstermektedir.
Gök-Türkler dönemindeki madeni paralarda Kağan eşleri ile Kağanın bir arada yer alması bu açıdan önemlidir. Kağan eşleri Kurultayın doğal üyesi olup, söz ve rey hakkı bulunmaktaydı.Yine Kağan öldüğünde veya sefere çıktığında Kağan eşleri Kağan savaştan dönünceye veya yeni Kağan seçilinceye kadar yöneticilik yapabilmektedir. Bununla birlikte Türklerde zaman zaman güçlü ve kudretli kadın yöneticilerde çıkmıştır. Pers ve Medlerin en güçlü hükümdarı Ahameniş Kralı Kirus'u bozguna uğratan İskit/Saka imparatoriçesi Tomris Katun, Hun/Sabar hükümdarı Bogarık Khatun, Ögeday Han'ın ölümünden sonra tahta geçen Naib Töregene Hatun ya da Turakine Hatun ve 1236-1240 arasında hüküm süren Delhi Sultanlığı'nın tek kadın hükümdarı Raziye Sultan, Türk Kadın yöneticilere güzel bir örnektir.Çin'le yapılan ilk barış antlaşmasını Mete Han'ın hatunu imzalamıştır. Ebul Gazi Bahadır Han, Şecere-i Terakime'de, Oğuz ilinde, yedi kızın uzun yıllar beylik yaptığını anlatır ve bu kızların isimlerini şöyle sıralar: "Boyu Uzun Burla, Barçın, Salur, Şabatı Hatun, Künin Körkli, Kerçe Buladı, Kuğatlı Hanım."*
Oğuz İlinde beylik yapan kızlar;
Türkmenlerin tarih bilen ileri gelenleri, derler ki yedi - kız, bütün Oğuz İlini ağzına bakındırıp, çok yıllar beylik yaptılar.
Bunlardan biri, Altun-Közeki’dir. Kendisi Sundun-Bay'ın kızıdır. Salur Kazan-Alp'in da hanımı idi. “Boyu uzun Burla- Hatun" idi.
İkincisi, Karmış-Bay’ın kızı ve Mamış-Bek’in hanımı Barçın- Salur idi. Onun mezarı, Sir-Suyu’nın (Sir-Derya) kenarındadır ve halkça meşhurdur, özbekler (o mezara), “ Barçın'ın Kök Külşeni” derler. “ Külşen” demek, iyi yapılmış, güzel kümbed demektir.
Üçüncüsü, Kayı-Bay'ın kızı Cavuldur Bala-Alp'in hanımı, Şabatı idi.
Dördüncüsü, Kondı-Bay'ın kızı ve Beyakan (?) - Alp'in hanımı Künin-Körkli idi.
Beşincisi, Yumak-Bay'ın kızı, Karkın Konak-Alp'in hanımı, adı yine Künin-Körkli olan hanımdı.
Altıncısı, Alp-Arslan'ın kızı Kestan Kara-Alp’in hanımı, Kerçe- Buladı adlı hanım idi.
Yedincisi, Kınık-Bay'ı kızı, Dudal-Bay'ın oğlu Kımaç'ın hanımı Kuğatlı idi...(📚 Türk Mitolojisi 1.Cilt, Bahaeddin Ögel)
Uygur Türk Kağanlığında Hatunlar yönetimde söz sahibiydiler.
Mesela Uygur Devleti kurulmadan önce Uygurların Hanı bulunan Kaganlar’dan Po-Jun (661-664) ölünce yerine kız kardeşi Pi-li-tu geçmiştir.
Buradanda anlaşılacağı üzere eski Türk boylarında kadın ,özgür ve eşit bir toplumsal konuma sahipti.
Bunun;
1.nedeni; toplumda var olan demokrasi,
2.nedeni; Türklerin eski Töre ve dinindeki kadına bakış açısıdır.
Hukuksal açıdan kadın ve erkek tamamen eşitti. Erkeğin yalnızca bir tane zevcesi , yani karısı olabilirdi. Kadınlar doğrudan doğruya hükümdar , kale muhafızı, vali ve elçi olabilirlerdi.
Kızlar kendileriyle evlenmek isteyen erkeklerle bir çeşit düello yapıyor ve kendilerini yenemeyen erkeklerle evlenmiyorlardı. Ev, karı ile kocanın ikisine aitti. Çocukların velayeti konusunda baba kadar ana da hak sahibiydi.
Eski Türk topluluklarında , devlet başkanlığı Hatun – Hakan ortak sorumluluğu ile yürütülürdü. Yasa niteliğindeki emirnameler , her ikisince imzalanmadan uygulanmazdı.
Kadın devlet yönetiminde, hatta askerlik ve sporda bile etkin rol oynuyordu. Elçi kabulü dahil, bütün önemli törenlerde Hakan ile Hatun beraber bulunurlardı.
Hatun bizzat savaş kurulunun üyesiydi. Kadınlar savaşın her aşamasında erkeklerle eşit koşullarda katılırlardı.
Bilge Kağan kitabesinde: “Tanrı Türk milleti yok olmasın diye babam İl-teriş Kağan ile anam İl-bilge Hatun’u yükseltti” ifadesi, Türk kültüründe kadının siyasi ve toplumsal değerinin ne kadar yüksek olduğunu göstermektedir.
Bilge Kağan kitabesinde: “Tanrı Türk milleti yok olmasın diye babam İl-teriş Kağan ile anam İl-bilge Hatun’u yükseltti” ifadesi, Türk kültüründe kadının siyasi ve toplumsal değerinin ne kadar yüksek olduğunu göstermektedir.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkı Türk coğrafyalarında ilk olarak:
1. 1917'de Orınbor'da Alaş (Qazaq-Kazak) Partisi programında yer aldı
2. Ardından 1918'de M.E.Resulzade ilk Azerbaycan Cumhuriyetinde kadına seçme ve seçilme hakkı tanındı
3. 1934'te Atatürk bu hakkı Türkiye'de tanındı
Uluslararası Kadın Kongresi...
Tarih:18-24 Nisan 1935.
Yer: Yıldız Sarayı...
Atatürk Türkiye'sinden bir fotoğraf.
Tarihte devlet başkanlığı yapmış ilk kadınlar da Türklerdi. Avrupa ve Ortadoğuda kadınlar bir mal gibi alınıp satılırken köle muamelesi görürken Türklerde kadın erkekle eşit statüdeydi ve devlet başkanlığı yapmaktaydı.M.Ö.500 lerde Pers ve Medlerin en güçlü hükümdarı Ahameniş Kralı Kirus'u bozguna uğratan İskit/Saka imparatoriçesi Tomris Katun buna en iyi örnektir. Türklerin İslamlaşma süreci ile birlikte Arap kültürünün Türk toplumuna olumsuz etkisi ile zamanla Türk kadını toplumda ikinci plana itilmiş, Cumhuriyetimizin kuruluşu ile birlikte Türk kadını toplumda hak ettiği statüyü yeniden kazanmıştır. Atatürk'ün girişimi ile . 5 Aralık 1934'de Anayasa ve Seçim Kanunu'nda yapılan yasa değişikliği ile kadınların ilk kez oy kullanmasının ve aday olabilmesinin önü açılmış, Türkiye, Fransa ve İtalya’dan 11, Romanya’dan 12, Bulgaristan’dan 13, Belçika’dan 14, İsviçre’den ise 36 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştır.
TÜRK KÜLTÜR VE İNANCINDA KADIN-ERKEK EŞİTTİR VE KIZ ÇOCUKLARI OKUTULUR, AYRIMCILIK YAPILMAZ...
Bil ki er kişi mum ise,
Hatun ateşidir..
Er kişi ay ise,
Hatun güneşidir..
Er mekanı aydınlatsa,
Hatun cihanı aydınlatır..!
(Hoca Ahmet YESEVİ )
"Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde.
Hakk’ın yarattığı her şey, yerli yerinde.
Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok.
Noksanlık da, eksiklik de; senin görüşlerinde."
(Hacı Bektaş-ı Veli)
"Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!...Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir."
"Bizim dinimiz hiç bir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir! Allah’ın emrettiği şey erkek ve kadın müslümanların ilim ve irfan edinmeleridir. Kadın ve erkek bu ilim ve irfanı aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla mücehhez olmak mecburiyet’indedir."
(ATATÜRK)
"10. yüzyılda Semerkant’taki medresede kadınlar erkeklerle birlikte matematik, fizik, astronomi ve felsefe okuyorlardı...
İbni Sina’yı, Farabi’yi yetiştiren akılcı, insan merkezli bu İslam yorumu Türklerin eseridir"...
Fatih Mehmet Yiğit
TÜRK BİLGELİĞİ
Yorumlar
Yorum Gönder