Yağlı bir kemik için köpeklik yapanlar
Boyunlarındaki tasmadan kurtulamazlar...
(Fatih Mehmet Yiğit)

STALİN'İN TAVUĞU

Sovyetler Birliği'nin Lenin'den sonraki lideri Stalin, bir gün bütün askerlerini etrafına toplamış. Hepsi el pençe etrafında bekleşirken komutanlarına dönüp, "Halkı kendinize nasıl bağlarsınız?" diye sormuş...

Her kafadan bir ses çıkmış; kimi iyilikten bahsetmiş, kimi paradan; kimi de hoşgörüden...

Stalin, el pençe divan bekleşen askerlerine şöyle bir bakmış ve "Bilemediniz!" diye haykırmış. "Şimdi size göstereceğim halkı nasıl kendinize bağlayacağınızı. Bana bir tavuk getirin çabuk!" demiş.

Şaşkınlık içinde koşuşturarak bir tavuk bulup getirmişler yüce Stalin'in önüne. 

Stalin, başlamış tavuğun tüylerini tek tek yolmaya. Tavuk acıdan bağırırken, Stalin de bir tek tüy bırakmamış üzerinde. Nihayet bütün tüyleri yolunan tavuğu yere indirip, bahçe kapısını da açıp hayvanı serbest bırakmış. 

Can havliyle kaçıp giden tavuk, önce bahçeye fırlamış; ancak tüyleri olmadığı için soğuktan titriyormuş, bu sefer de çalıların arasına girmiş ısınmak için; her tarafı yara bere içinde kalmış... 

Son çare olarak içeri geri geldiğinde şöminenin yanına yaklaşmış; fakat yanmaya başlamış bu sefer de. Yapacak bir şey kalmayınca zavallı tavuk, onu bu hale getiren Stalin'in paçalarının arasına sığınmış ısınmak için. 

Boynunu bükerek yanına gelen tavuğu bu kez yem vererek ödüllendirmiş Stalin... 

Askerler ise şaşkınlık içinde olanları izliyormuş. Stalin onlara dönüp şöyle demiş: "Halk dediğiniz işte bu tavuk gibidir... Tüylerini yolup aldıktan sonra bir avuç yem verin bir daha peşinizden ayrılmazlar..."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar