İslam inancına göre Peygamberler sadece Ortadoğu'ya gönderilmemiş, her kavme ve her beldeye Tanrı elçisi bir peygamber gönderilmiştir. Asya'nında Tanrı elçisi peygamberleri var. Bilge Laozi ve Budha araştırmalarıma göre Asya'nın peygamberlerinden olmaları muhtemel, tabi zamanla tevhid akdesi yani Tanrı inancı bozulsa da, yine de ahlaki öğretiler Taocukukta ve Budizmde durmakta. Özellikle Budizm de ki sekiz yol buna Uygur Türkleri sekiz yükmek (yükümlülük) demektedir. Yani Budistlerin nirvana diye adlandırdıkları müslümanların cennet Türklerin ise Uçmak olarak niteledikleri öldükten sonra ebedi yaşamın olduğu Tanrı katına yakın yere ulaşmak için bu sekiz yükmek yani yükümlülük yerine getirilmelidir.
Bilge Budha Nirvanaya(Cennete) giden yol için bir insanda 8 vasfın bulunması gerektiğini bu vasıfların:
Doğru Görüş,Doğru Niyet, Doğru Söz, Doğru Eylem, Doğru Kazanç, Doğru Çaba, Doğru Dikkat,Doğru Konsantrasyon olması gerektiğini söylemiş Türkler buna sekiz yükmek demiştir.
Türklerin İslami kabulü ile bu sekiz yol , İslam inancında geçen 8 cenneti anlatan bir sembole dönüşmüş Budanın 8 yükmekide İslam Tasavvufu ile Sekiz ilke olarak belirtilen: "Merhamet ve şefkat, sabretmek, doğruluk, sır tutmak, sadakat, fakirliğini ve acizliğini bilmek, cömertlik, Rabbine şükretmek” olarak sıralanırken Sekiz cennet de şöyle isimlendirilmiştir.
1. Dâri-celal
2. Dâri-karar
3. Dâri-selam
4. Cennetül huld
5. Cennetül mevâ
6. Cennetül adn
7. Cennetül firdevs
8. Cennetü naim.
Bu nedenle bir çok Selçuklu Türbesi sekiz köşeli kümbet mimarisi ile inşa edilmiştir.
Sözün kısası sekiz köşeli yıldız hem Budizm hem de İslami öğeleri iç içe barındıran Türk sembolü olmuştur.
Bilge Budha ise İskit/Sakha Türk Tigin'i yani prensken hidayete eren Asya'yı Tanrının hikmet ışığıyla aydınlatan bir Bilgedir.
Kutsal kitap Kuran'da Zeytin ve İncir'e yemin edilir. Zeytin Hz.İsa'nın zuhur ettiği beldenin ağacı, İncir ise Budhanın kemale erdiği ilk tebliği aldığı ağaçtır. Pali Metinleri Budizmin en eski metinleridir. Burada da bazı ip uçları mevcut. Türklere gönderilen başka Tanrı elçileri muhtemelen olmuştur. Ancak Budha'nın Türklüğü su götürmez bir gerçek.
BİLGE BUDDHA'DAN İNCİLER:
Buddha' ya " senden hoşlanıyorum " ile " seni seviyorum " arasındaki fark nedir? diye sormuşlar.
Buddha şöyle cevap vermis;
" Bir çiçekten hoşlanırsan onu koparırsın, ama bir çiçegi seversen, onu her gün sularsın.
Bunu anlayan kişi yaşamı anlar. "
*
Günlerden bir gün:
Buddha bir ağacın altında öğrencileriyle oturmaktadır. Bir adam gelir ve yüzüne tükürür. Buddha yüzünü siler ve adama sorar, "Başka? Başka ne söylemek istiyorsun?" Adam şaşırır, çünkü bir insanın yüzüne tükürülünce "Başka?" diye sormasını beklememiştir. Böyle bir deneyimi yoktur. Daha önce insanları hep aşağılamıştır ve onlar da kızarak tepki vermiştir. Ya da korkudan gülümsemiş ve adama yaranmaya çalışmışlardır. Ama Buddha ikisini de yapmamış, ne öfkelenmiş, ne de korkmuştur. Sadece düz bir şekilde "Başka?" diye sormuştur. Tepki vermemiştir.
Ama Buddha'nın öğrencileri öfkelenir, tepki verir. En yakın öğrencisi Ananda der ki: "Bu çok fazla, buna tahammül edemeyiz. Sen öğretine devam et, biz de şu adama bunu yapamayacağını gösterelim. Cezalandırılması gerekiyor. Yoksa herkes aynı şeyi yapmaya başlar."
Buddha konuşur:"Sesini çıkartma. O beni kızdırmadı, ama siz kızdırdınız. O bir yabancı, buralara yeni gelmiş. Benim hakkımda bir şeyler duymuş olmalı; 'bu adam tanrı tanımaz, tehlikeli, insanları yoldan çıkarıp yanıltıyor' gibi şeyler. Benim hakkımda bir fikir edinmiş. O bana tükürmedi, kendi fikrine tükürdü; beni tanımıyor ki, bana nasıl tükürmüş olabilir? Eğer düşünürseniz, o kendi zihnine tükürdü. Ben onun bir parçası değilim ve görüyorum ki bu zavallı adamın söyleyecek başka bir şeyi olmalı. Çünkü bu, bir şey söylemenin bir yolu; tükürmek bir şey söylemenin bir yolu. Bazen dilin yetmediğini hissettiğin anlar olur; derin sevgide, yoğun öfkede, nefrette, duada. Dilin yetmediği yoğun anlar olur. O zaman bir şey yapman gerekir. Derin sevgi duyduğunda, birine sarılırsın; ne yaparsın orada? Bir şey söylersin. Çok öfkelendiğinde birine vurursun, tükürürsün, bir şey söylüyorsundur. Bu adamı anlayabiliyorum. Söyleyecek başka bir şeyi daha olmalı. O yüzden 'Başka?' diye sordum."
Adam daha da çok şaşırır! Ve Buddha öğrencilerine der ki: "Siz beni daha çok kızdırdınız, çünkü siz beni tanıyorsunuz, benimle yıllarca yaşadınız, ama yine de tepki veriyorsunuz."
Şaşıran, kafası karışan adam evine döner. Bütün gece uyuyamaz. Bir buddha gördükten sonra artık eskisi gibi uyumak zordur, mümkün değildir. Bu deneyim tekrar tekrar aklına gelir. Ne olduğunu kendine açıklayamaz. Titreme, terleme nöbetleri geçirir. Böyle bir adama hiç rastlamamıştır; bütün zihni, bütün kalıpları, bütün geçmişi dağılır.
Ertesi sabah geri döner. Buddha'nın ayaklarına kapanır. Buddha sorar: "Başka? Bu da sözle söylenemeyeni söylemenin başka bir yolu. Ayaklarıma dokunduğun zaman, sözcüklere sığmayan, sıradan dille anlatılamayan bir şey söylüyorsun." Buddha devam eder: "Bak Ananda, bu adam yine burda, bir şey söylüyor. Çok derin duyguları olan bir adam bu."
Adam Buddha'ya bakar: "Dün yaptığım şey için beni affet."
Buddha cevap verir: "Affetmek mi? Ama ben, dün o hareketi yaptığın adam değilim ki. Ganj nehri sürekli akıyor, o hiçbir zaman aynı Ganj değil. Her adam bir nehirdir. Senin tükürdüğün adam artık burada değil; aynı onun gibi görünüyorum, ama aynı değilim, bu yirmi dört saatte öyle çok şey oldu ki! Nehirden çok su aktı. O yüzden seni affedemem, çünkü sana kızgın değilim."
"Ve sen de yenilendin. Görüyorum ki sen dün gelen adam değilsin, çünkü o adam kızgındı. O kızgındı, ama sen önümde eğilip ayağıma dokunuyorsun, nasıl aynı adam olabilirsin? Sen o değilsin, o yüzden bunu unutalım. O iki adam; tüküren adam ve tükürülen adam, artık yok. Yakına gel. Başka şeylerden konuşalım."
*
Budha'nın insanların Nirvana'ya (Cennete) ulaşabilmeleri için sahip olması gereken 8 yol öğretisi (8 yükmek/yükümlülük):
Bilgelik
1-Doğru Bakış ve Kavrama : Gerçeği,doğruyu olduğu gibi görme,bilme veya kavrama
2-Doğru Düşünce ve Niyet : Arzuya direnme, iyi niyet , öfke ve nefrete direnme, zarar vermeme niyeti, merhametli olma
Etik (Ahlaki) ve Doğru Davranış
3-Doğru Konuşma : Yalan ve yanlış konuşmamak , kötü söz söylememe, incitici söz söylememe, boş sözler söylememe
4-Doğru Davranma : Can almamak, canlılara zarar vermemek, hırsızlık-kandırma gibi şeylerden uzak durmak, merhametli davranmak , dürüst olmak
5-Doğru Geçim (Doğru Yaşama Biçimi-Geçinme) : Gelirini düzgün şekilde sağlamak ve doğru işlerde çalışmak
Konstanstrasyon-Disiplin veya Zihinsel Gelişim
6-Kendini Geliştirmek İçin Çaba : Doğru olmayan halleri engellemek, doğru olmayan durumları terketmek, doğru hallerin ortaya çıkmasını sağlama ve onları koruma
7-Doğru Farkındalık - Düşüncelilik : Bedenin, hislerin, zihnin anlaşılması
8-Doğru Konsantrasyon : Belirli bir noktaya zihnin yönlenebilmesi.
*
Aile, zihinlerin bir araya geldiği bir yerdir. Eğer zihinler birbirlerini severlerse ev bir çiçek bahçesi kadar güzel olur. Ama zihinler birbirleriyle uyum içinde olmazlarsa, bahçeyi darmadağın edecek bir fırtına oluşur.
*
Aklınla ve sağlıklı zihninle uzlaşmıyorsa hiçbir şeye inanma, onu ben demiş olsam bile.
*
Başkalarının kusurları kolayca görülür ama kendi kusurumuz görülmez; kişi komşusunun kusurlarını ayıklar bulur, kendi kusurlarını ise kumarda hile ile zar saklar gibi saklar.
*
Bırakmayı öğren. Mutluluğun anahtarı budur.
*
Bir derdin varsa, derman bulmaya çalış; bulamıyorsan da, onu dert etme.
*
Bir kişinin kendi kendini yenerek kazandığı zafer, bir başkasının savaşta bin kişiyi bin kez yenerek kazandığı zaferden daha iyidir.
*
Bir şeye sırf kulaktan duydunuz diye körü körüne inanmayın, birkaç kuşaktan beri itibar görüyorlar diye, geleneklerin de doğru olduğuna inanmayın. Sırf hocalarınızın ya da rahiplerin otoritesine dayanıyor diye hiçbir şeye inanmayın. Ancak bizzat hissettiğiniz, denediğiniz ve doğru olarak kabul ettiğiniz, kendinizin ve başkalarının hayrına olan şeylere inanın ve tutumunuzu onlara uydurun.
*
Bir şeye sırf kulaktan duydunuz diye körü körüne inanmayın, birkaç kuşaktan beri itibar görüyorlar diye, geleneklerin de doğru olduğuna inanmayın. Sırf hocalarınızın ya da rahiplerin otoritesine dayanıyor diye hiçbir şeye inanmayın. Ancak bizzat hissettiğiniz, denediğiniz ve doğru olarak kabul ettiğiniz, kendinizin ve başkalarının hayrına olan şeylere inanın ve tutumunuzu onlara uydurun.
*
Bizden nefret edenlerden nefret etmeden yaşayalım. Gelin, bizden nefret edenler arasında nefretten kurtulmuş olarak yaşayalım.
*
Bizim olan her şey düşüncelerimiz sonucundadır. Düşüncelerimizde kurulur,düşüncelerimizde oluşur. Eğer bir kimse kötü düşünceyle konuşur ya da davranırsa onu tıpkı tekerleğin kağnı çeken bir öküzü izlemesi gibi, acı izler.
*
Bu dünyayı bir hava kabarcığı bir serap gibi düşün. Dünyayı böyle gören kişiyi ölüm görmez.
*
Bu dünyayı yaratan, zihninizdir.
*
Buddha denizinin kıyıları yoktur.
Bütün biçimler gerçek dışıdır, bunu idrak edebilen kişi acılara tepki vermez; işte bu saflık yoludur.
*
Damı basit yapılmış bir eve yağmur dolması gibi, derin düşünmeyen beyine de tutku öyle dolar.
*
Buddha olarak da anılan ve Budizmin kurucusu olan Siddhartha Gautama, öğretisini yaydığı yıllarda rahiplerine şöyle bir öykü anlatır:
Genç yaşında dul kalan bir baba, yaşamını biricik oğluna adamıştı.
Yavrusunu evde bırakıp köy dışına işe gittiği bir gün, haydutlar köyü bastılar, tüm evleri yaktılar ve küçük oğlunu kaçırdılar.
Dönüşünde bir harabe yığınıyla karşılaşan baba, umutsuzca çocuğunu aradı. Dumanları tüten köyde bir çocuğun yanmış cesedini bulunca, oğlunun kalıntıları sandı. Usulünce bir cenaze töreni hazırladı, cesedi tamamen yaktı, külleri topladı ve bir torbaya doldurdu. Omuzuna astı ve hiç çıkarmadı. Bitmeyecek bir yasa girmişti. Artık gittiği her yere külleri koyduğu torbayı da götürüyordu.
Oysa oğlu yaşıyordu ve bir gün haydutların elinden kaçmayı başardı. Günlerce yürüyerek köyün yolunu buldu. Bir gece geç vakit, babasının yıkılanın yerine yaptığı yeni evin kapısını çaldı.
Baba sordu:
- Kim o?
- Benim, oğlun. Kapıyı aç baba!
Oğlu sandığı çocuğun küllerini yanından hiç ayırmayan mutsuz baba, sefil biri kendisiyle alay ediyor sandı.
- Defol, diye bağırdı.
Çocuğu defalarca kapıya vurdu ve babasını açmaya, kendisiyle konuşmaya çağırdı. Ama hep aynı yanıtı alıyordu: Defol!
Umudunu yitiren oğul, sonunda bir daha dönmemek üzere gitti.
Buddha Siddhartha, öyküyü bitirince başını önüne eğdi. Bir an sustu. Sonra başını kaldırıp rahiplerine baktı ve ağır ağır:
“Eğer bir fikre, mutlak gerçekmiş gibi sarılırsanız; gerçeğin ta kendisi gelip kapınıza vurduğunda, o kapıyı açmak ve gerçekle yüzleşmek yeteneğiniz kalmaz.”
*
Bilge Budha’dan yaşama bakış açınızı değiştirebilecek güçteki 20 öğretici ders:
1. Sevgi her şeyin ilacıdır.
“Nefretin açtığı yaralar nefretle tedavi edilemez. Ruhta açılan yaraları tedavi edebilecek tek güç sevgidir ve bu, yaşadığımız evrenin en temek kuralıdır.’’
2. Sizi siz yapan söyledikleriniz değil, uygulamaya geçirebildiklerinizdir.
“Birini sırf çok konuştuğu için bilge olarak tanımlayamazsınız. Kişinin bilgeliği ancak içindeki huzur, sevgi ve cesaretle ölçülebilir.’’
3. Sağlıklı yaşamın sırrı, anı yaşamakta gizlidir.
‘’Geçmişe takılıp kalma, geleceğin hayalini kurma. Zihnini yalnıca içinden bulunduğun ana odakla ve yaşa.’’
‘’Bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı olabilmenin sırrı ne geçmişin yasını tutmakta, ne de gelecekle ilgili endişe duymakta. Sağlıklı olabilmenin sırrı bilgece ve farkında olarak anda yaşamakta.’’
4. İçine dönebilen herkes görünmeyeni görmeye başlar
“Sonsuz huzura giden yol göklere değil, yüreğe uzanır.’’
5. Kelimeler hem silah hem de merhemdir.
“Kelimeler bir insanı hem yaralayacak hem de iyileştirebilecek güce sahiptir. Hatta doğru ve ince olabilenleri, dünayayı bile değiştirebilir.’’
6. Akışına bırak, istediğin her şey sana gelir.
“Sürekli çevresinde dönüp durduğun şeyi en çabuk kaybedersin.’’
7. Kimse hayat yolunuzu sizin için yürümez
“Bizi kendimizden başka kimse kurtaramaz.. Hepimiz kendi yolumuzu kendimiz yürümek zorundayız.”
8. Mutluluk paylaşıldıkça çoğalır.
“Binlerce mum, tek bir mumun ışığıyla yanabilir ve o mumun ömründen hiç bir şey götürmez. Mutluluk da mum ışığı gibi paylaşıldıkça çoğalır.’’
9. Çevrenizdekilere karşı yardımsever olun.
“Zengin ya da fakir…Herkesin başa çıkmaya çalıştığı problemler var. Bazılarınınki çok, bazılarınınki az.’’
10. Sizeden inanmanız beklenen şeyleri sorgulayın.
“Herhangi bir şey yalnızca öyle duyduğunuz için öyle olmak zorunda değil. Duyduğunuz şeylere ne kadar çok kişi inanıyor olursa olsun koru koruna inanmayın. Dini kitaplarda yazdığı için, deneyimli insanlar söylediği için ya da gelenekleriniz bunu gerektirdiği için inanmayın. Gözlem ve analiz yapın. Düşündüğünüz şeyin sebeplerini araştırın ve olası sonuçlarıyla ilgili çıkarımlarda bulunun. Deneyimleyin ve kendi deneyimlerinizle öğrenin.’’
12. Cesur olun
“Var olmanın en büyük sırrı korkusuz olmaktır. Geleceğin size getireceklerinden korkmayın. Korkularınız yüzünden başkalarına bağımlı yaşamayın. Cesur olmak özgürlük kilidinin anahtarıdır. ‘’
13. Gerçekler bir şekilde gün yüzüne çıkacaktır.
“Hayatta asla gizlenemeyecek 3 şey vardır: Güneş, ay ve gerçekler.’’
14. Zihninizin kontrolünü sağlayamazsanız o sizi kontrol etmeye başlar.
“Sağlıklı olabilmek, gerçek mutluluğa ulaşabilmek ve huzuru bulabilmek için zihninizi kontrol edebilmelisiniz. Kontrol edemediğiniz bir zihin sizi kendi karanlığına çeker ve bilgeliğe ulaşmanızı engeller.’’
15. Şüphe ayrıştırır, güven birleştirir.
“Şüphe kadar zihni kemiren başka bir alıkanlık yoktur. Şüphe, insanları ayrıştırır. Arkadaşlıkların ve en büyük aşkların ölümüne sebep olan zehir, şüphedir. ‘’
16. Hayatınızdaki kimseyi kendinizden daha çok sevmeyin.
“Hayatımız boyunca kendimizden daha çok seveceğimiz birilerini arar dururuz. Bu kişiyi çok uzaklarda ararız ancak bize kendimiz kadar yakındır. Hayatta en çok sevmeniz gereken ve sevginizi en çok hakeden kişi kendinizsiniz.’’
17. Herşeyi bilmek, bilgeliktir; kendini bilmek ise aydınlanma.
“Binlerce savaşı kazanmak için savaşmak yerine kendinizi fethetmeyi deneyin. Zafer, sizsiniz.’’
18. Maneviyat bir lüks değil, ihtiyaçtır.
“Tıpkı bir mumun ateş olmadan ışık veremeyeceği gibi, bir insanın da maneviyat taşımadan aydınlanabilmesi mümkün değildir.’’
19. Kıskanmak yerine takdir etmeyi öğrenin.
“Çevrenizdekilerin sahip olduğu iyi şeyleri kıskanmak yerine takdir edin ve daha iyilerine sahip olabilmek için çalışın.’’
20. Huzuru içinizde arayın.
“Huzur içinizdedir, dışarıda aramayın.’’
‘Kelimeler hem silah hem de merhemdir.
Kelimeler bir insanı hem yaralayacak hem de iyileştirebilecek güce sahiptir.
Hatta doğru ve ince olabilenleri, dünyayı bile değiştirebilir.’’
Buda
*
Budha'nın insanların Nirvana'ya (Cennete) ulaşabilmeleri için sahip olması gereken 8 yol öğretisi (8 yükmek/yükümlülük):
Bilgelik
1-Doğru Bakış ve Kavrama : Gerçeği,doğruyu olduğu gibi görme,bilme veya kavrama
2-Doğru Düşünce ve Niyet : Arzuya direnme, iyi niyet , öfke ve nefrete direnme, zarar vermeme niyeti, merhametli olma
Etik (Ahlaki) ve Doğru Davranış
3-Doğru Konuşma : Yalan ve yanlış konuşmamak , kötü söz söylememe, incitici söz söylememe, boş sözler söylememe
4-Doğru Davranma : Can almamak, canlılara zarar vermemek, hırsızlık-kandırma gibi şeylerden uzak durmak, merhametli davranmak , dürüst olmak
5-Doğru Geçim (Doğru Yaşama Biçimi-Geçinme) : Gelirini düzgün şekilde sağlamak ve doğru işlerde çalışmak
Konstanstrasyon-Disiplin veya Zihinsel Gelişim
6-Kendini Geliştirmek İçin Çaba : Doğru olmayan halleri engellemek, doğru olmayan durumları terketmek, doğru hallerin ortaya çıkmasını sağlama ve onları koruma
7-Doğru Farkındalık - Düşüncelilik : Bedenin, hislerin, zihnin anlaşılması
8-Doğru Konsantrasyon : Belirli bir noktaya zihnin yönlenebilmesi.
*
Aile, zihinlerin bir araya geldiği bir yerdir. Eğer zihinler birbirlerini severlerse ev bir çiçek bahçesi kadar güzel olur. Ama zihinler birbirleriyle uyum içinde olmazlarsa, bahçeyi darmadağın edecek bir fırtına oluşur.
*
Aklınla ve sağlıklı zihninle uzlaşmıyorsa hiçbir şeye inanma, onu ben demiş olsam bile.
*
Başkalarının kusurları kolayca görülür ama kendi kusurumuz görülmez; kişi komşusunun kusurlarını ayıklar bulur, kendi kusurlarını ise kumarda hile ile zar saklar gibi saklar.
*
Bırakmayı öğren. Mutluluğun anahtarı budur.
*
Bir derdin varsa, derman bulmaya çalış; bulamıyorsan da, onu dert etme.
*
Bir kişinin kendi kendini yenerek kazandığı zafer, bir başkasının savaşta bin kişiyi bin kez yenerek kazandığı zaferden daha iyidir.
*
Bir şeye sırf kulaktan duydunuz diye körü körüne inanmayın, birkaç kuşaktan beri itibar görüyorlar diye, geleneklerin de doğru olduğuna inanmayın. Sırf hocalarınızın ya da rahiplerin otoritesine dayanıyor diye hiçbir şeye inanmayın. Ancak bizzat hissettiğiniz, denediğiniz ve doğru olarak kabul ettiğiniz, kendinizin ve başkalarının hayrına olan şeylere inanın ve tutumunuzu onlara uydurun.
*
Bir şeye sırf kulaktan duydunuz diye körü körüne inanmayın, birkaç kuşaktan beri itibar görüyorlar diye, geleneklerin de doğru olduğuna inanmayın. Sırf hocalarınızın ya da rahiplerin otoritesine dayanıyor diye hiçbir şeye inanmayın. Ancak bizzat hissettiğiniz, denediğiniz ve doğru olarak kabul ettiğiniz, kendinizin ve başkalarının hayrına olan şeylere inanın ve tutumunuzu onlara uydurun.
*
Bizden nefret edenlerden nefret etmeden yaşayalım. Gelin, bizden nefret edenler arasında nefretten kurtulmuş olarak yaşayalım.
*
Bizim olan her şey düşüncelerimiz sonucundadır. Düşüncelerimizde kurulur,düşüncelerimizde oluşur. Eğer bir kimse kötü düşünceyle konuşur ya da davranırsa onu tıpkı tekerleğin kağnı çeken bir öküzü izlemesi gibi, acı izler.
*
Bu dünyayı bir hava kabarcığı bir serap gibi düşün. Dünyayı böyle gören kişiyi ölüm görmez.
*
Bu dünyayı yaratan, zihninizdir.
*
Buddha denizinin kıyıları yoktur.
Bütün biçimler gerçek dışıdır, bunu idrak edebilen kişi acılara tepki vermez; işte bu saflık yoludur.
*
Damı basit yapılmış bir eve yağmur dolması gibi, derin düşünmeyen beyine de tutku öyle dolar.
*
Buddha olarak da anılan ve Budizmin kurucusu olan Siddhartha Gautama, öğretisini yaydığı yıllarda rahiplerine şöyle bir öykü anlatır:
Genç yaşında dul kalan bir baba, yaşamını biricik oğluna adamıştı.
Yavrusunu evde bırakıp köy dışına işe gittiği bir gün, haydutlar köyü bastılar, tüm evleri yaktılar ve küçük oğlunu kaçırdılar.
Dönüşünde bir harabe yığınıyla karşılaşan baba, umutsuzca çocuğunu aradı. Dumanları tüten köyde bir çocuğun yanmış cesedini bulunca, oğlunun kalıntıları sandı. Usulünce bir cenaze töreni hazırladı, cesedi tamamen yaktı, külleri topladı ve bir torbaya doldurdu. Omuzuna astı ve hiç çıkarmadı. Bitmeyecek bir yasa girmişti. Artık gittiği her yere külleri koyduğu torbayı da götürüyordu.
Oysa oğlu yaşıyordu ve bir gün haydutların elinden kaçmayı başardı. Günlerce yürüyerek köyün yolunu buldu. Bir gece geç vakit, babasının yıkılanın yerine yaptığı yeni evin kapısını çaldı.
Baba sordu:
- Kim o?
- Benim, oğlun. Kapıyı aç baba!
Oğlu sandığı çocuğun küllerini yanından hiç ayırmayan mutsuz baba, sefil biri kendisiyle alay ediyor sandı.
- Defol, diye bağırdı.
Çocuğu defalarca kapıya vurdu ve babasını açmaya, kendisiyle konuşmaya çağırdı. Ama hep aynı yanıtı alıyordu: Defol!
Umudunu yitiren oğul, sonunda bir daha dönmemek üzere gitti.
Buddha Siddhartha, öyküyü bitirince başını önüne eğdi. Bir an sustu. Sonra başını kaldırıp rahiplerine baktı ve ağır ağır:
“Eğer bir fikre, mutlak gerçekmiş gibi sarılırsanız; gerçeğin ta kendisi gelip kapınıza vurduğunda, o kapıyı açmak ve gerçekle yüzleşmek yeteneğiniz kalmaz.”
*
Bilge Budha’dan yaşama bakış açınızı değiştirebilecek güçteki 20 öğretici ders:
1. Sevgi her şeyin ilacıdır.
“Nefretin açtığı yaralar nefretle tedavi edilemez. Ruhta açılan yaraları tedavi edebilecek tek güç sevgidir ve bu, yaşadığımız evrenin en temek kuralıdır.’’
2. Sizi siz yapan söyledikleriniz değil, uygulamaya geçirebildiklerinizdir.
“Birini sırf çok konuştuğu için bilge olarak tanımlayamazsınız. Kişinin bilgeliği ancak içindeki huzur, sevgi ve cesaretle ölçülebilir.’’
3. Sağlıklı yaşamın sırrı, anı yaşamakta gizlidir.
‘’Geçmişe takılıp kalma, geleceğin hayalini kurma. Zihnini yalnıca içinden bulunduğun ana odakla ve yaşa.’’
‘’Bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı olabilmenin sırrı ne geçmişin yasını tutmakta, ne de gelecekle ilgili endişe duymakta. Sağlıklı olabilmenin sırrı bilgece ve farkında olarak anda yaşamakta.’’
4. İçine dönebilen herkes görünmeyeni görmeye başlar
“Sonsuz huzura giden yol göklere değil, yüreğe uzanır.’’
5. Kelimeler hem silah hem de merhemdir.
“Kelimeler bir insanı hem yaralayacak hem de iyileştirebilecek güce sahiptir. Hatta doğru ve ince olabilenleri, dünayayı bile değiştirebilir.’’
6. Akışına bırak, istediğin her şey sana gelir.
“Sürekli çevresinde dönüp durduğun şeyi en çabuk kaybedersin.’’
7. Kimse hayat yolunuzu sizin için yürümez
“Bizi kendimizden başka kimse kurtaramaz.. Hepimiz kendi yolumuzu kendimiz yürümek zorundayız.”
8. Mutluluk paylaşıldıkça çoğalır.
“Binlerce mum, tek bir mumun ışığıyla yanabilir ve o mumun ömründen hiç bir şey götürmez. Mutluluk da mum ışığı gibi paylaşıldıkça çoğalır.’’
9. Çevrenizdekilere karşı yardımsever olun.
“Zengin ya da fakir…Herkesin başa çıkmaya çalıştığı problemler var. Bazılarınınki çok, bazılarınınki az.’’
10. Sizeden inanmanız beklenen şeyleri sorgulayın.
“Herhangi bir şey yalnızca öyle duyduğunuz için öyle olmak zorunda değil. Duyduğunuz şeylere ne kadar çok kişi inanıyor olursa olsun koru koruna inanmayın. Dini kitaplarda yazdığı için, deneyimli insanlar söylediği için ya da gelenekleriniz bunu gerektirdiği için inanmayın. Gözlem ve analiz yapın. Düşündüğünüz şeyin sebeplerini araştırın ve olası sonuçlarıyla ilgili çıkarımlarda bulunun. Deneyimleyin ve kendi deneyimlerinizle öğrenin.’’
12. Cesur olun
“Var olmanın en büyük sırrı korkusuz olmaktır. Geleceğin size getireceklerinden korkmayın. Korkularınız yüzünden başkalarına bağımlı yaşamayın. Cesur olmak özgürlük kilidinin anahtarıdır. ‘’
13. Gerçekler bir şekilde gün yüzüne çıkacaktır.
“Hayatta asla gizlenemeyecek 3 şey vardır: Güneş, ay ve gerçekler.’’
14. Zihninizin kontrolünü sağlayamazsanız o sizi kontrol etmeye başlar.
“Sağlıklı olabilmek, gerçek mutluluğa ulaşabilmek ve huzuru bulabilmek için zihninizi kontrol edebilmelisiniz. Kontrol edemediğiniz bir zihin sizi kendi karanlığına çeker ve bilgeliğe ulaşmanızı engeller.’’
15. Şüphe ayrıştırır, güven birleştirir.
“Şüphe kadar zihni kemiren başka bir alıkanlık yoktur. Şüphe, insanları ayrıştırır. Arkadaşlıkların ve en büyük aşkların ölümüne sebep olan zehir, şüphedir. ‘’
16. Hayatınızdaki kimseyi kendinizden daha çok sevmeyin.
“Hayatımız boyunca kendimizden daha çok seveceğimiz birilerini arar dururuz. Bu kişiyi çok uzaklarda ararız ancak bize kendimiz kadar yakındır. Hayatta en çok sevmeniz gereken ve sevginizi en çok hakeden kişi kendinizsiniz.’’
17. Herşeyi bilmek, bilgeliktir; kendini bilmek ise aydınlanma.
“Binlerce savaşı kazanmak için savaşmak yerine kendinizi fethetmeyi deneyin. Zafer, sizsiniz.’’
18. Maneviyat bir lüks değil, ihtiyaçtır.
“Tıpkı bir mumun ateş olmadan ışık veremeyeceği gibi, bir insanın da maneviyat taşımadan aydınlanabilmesi mümkün değildir.’’
19. Kıskanmak yerine takdir etmeyi öğrenin.
“Çevrenizdekilerin sahip olduğu iyi şeyleri kıskanmak yerine takdir edin ve daha iyilerine sahip olabilmek için çalışın.’’
20. Huzuru içinizde arayın.
“Huzur içinizdedir, dışarıda aramayın.’’
‘Kelimeler hem silah hem de merhemdir.
Kelimeler bir insanı hem yaralayacak hem de iyileştirebilecek güce sahiptir.
Hatta doğru ve ince olabilenleri, dünyayı bile değiştirebilir.’’
Buda
Öfkeyi Sakinlikle yen
Kötülüğü iyiyle yen
Yoksulluğu cömertlikle yen
Yalanları gerçekle yen
Buda
Yorumlar
Yorum Gönder