Kayıtlar

Temmuz, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
“Üzülme, öfkelenme; sadece anla!” (Spinoza) "Monarşik yönetimin en büyük sırrı, insanları dizginlemesi gereken korkuya din maskesi takmakta yatar. Onlar tek bir adam kibirlensin diye kanlarını ve canlarını vermeyi bir utanç değil de, en büyük onur sayarlar." (s.45) -Benedictus De Spinoza, Teolojik-Politik İnceleme *** "İnsanlar tabiatça haset doludurlar, yani benzerlerinin (emsallerinin) zaafından dolayı rahatlık (huzur) duyarlar ve onların erdemlerinden kederlenirler" (Spinoza, Etika, s. 205).
Resim
İnadına gülümse...
Resim
TÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİNDE ÖZGÜRLÜK VE ŞAHSİYET:  Gerçek Milliyetçilik; Saltanatı ve kula kul olmayı değil. Millet egemenliğini ve tam bağımsızlığı savunur, egemenliğin tek bir adamdan ve bir avuç mutlu azınlığın elinden alınarak millete ait olmasını ülkü olarak benimser. Bu nedenle; milliyetçilik millet egemenliği ve meclis yönetim sistemi esasına dayanır. Millet egemenliğinin ülke yönetiminde söz sahibi olması ise; Demokratik, çağdaş,  evrensel  hukuk sistemi ve özgürlükçü, çoğulcu demokrasi ile mümkündür. Emperyalist ülkeler sömürmekte oldukları ülkelerin Demokratik bir rejim ile yönetilmesini istemezler. Bunun yerine halkın iradesinin elinden alınarak ve halk cahil bıraktırılarak sürü misali halkın dikta ve despot bir yönetim şekli ile yönetilmesini isterler. Çünkü halk özgür, bilinçli ve şuurlu bireyler olduğunda halka ait ülke kaynakları emperyalistlerce sömürülmeyecek ve ülke emperyalistler adına ülkeyi yöneten bir avuç mutlu azınlık tarafından yağmalanmayacaktır.  Bunu
Resim
Millet bir hayvan sürüsü değildir. Millet bir hedef ister. Ancak o hedefi gördüğü zaman sürü olmaktan çıkıp insanlaşır, bencil olmaktan kurtulup fedakarlaşır. Hüseyin Nihal Atsız, Türk Tarihinde Meseleler, Sayfa 49 - İrfan yayınları
Resim
Türkiye'nin en mühim zenginliği Türklüktür. Türklük göçebe dönemlerden beri dayanmayı, teşkilatlanmayı ve şartlara göre değişimi bilen bir sistemdir. İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Sayfa 294 - Kronik Yayınları
Resim
İsterim ki ağyar(dürüst olmayan,iki yüzlü, çıkarcı,dost gibi görünen düşman) dostluğunun kökünü söküp atayım Gönül bahçesinde dost fidanından başkasını bırakmayayım... Makalat, Hacı Bektaş Veli
Resim
Tarihte Türkler Anadolu'ya geldiği vakit, böyle bir dertleri yoktu. Lakin Rum-Roma tabirini seve seve kullandılar. Bu Roma misyonunu üstlenmektir. İtalyanlar ise bu bölgeye "Turchia" veya "Turcmenia" derlerdi. Alman seyyahları' Turkei, Turkenland", Fransızlar ise "Turquie" şeklinde hitap ederlerdi. 16. asırda bir İngilizce seyahatname kaleme alan Nicola de Nicolay "Turkie" diyor. Bizim bugünkü söyleyişimize çok yakın. Sonradan İngilizce konuşup yazanlar, bu "Turkie" kelimesini nasıl "Turkey''e çevirdiler elan bir muamma. Muhtemelen bu telaffuzda Hint Adalarının ünlü kuşuyla aramızda yanlış bir bağlantı kurdular. Türkiye konusunda asıl tartışılacak ve rahatsız edici nokta bizdeki bazı kimselerin uydurduğu "Türkiyeli", "Türkiyelilik gibi tabirlerdir. İlber Ortaylı, Türklerin Tarihi 2, Sayfa 90 - timaş
Resim
Bir insandan dua istemek "sana güveniyorum" demenin en samimi şeklidir...
Resim
BİR SUÇU GÖRMEZDEN GELENLER DAHA BÜYÜKLERİ İLE GÜN GELİR YÜZLEŞİRLER: Bir gün yaşlı bedevinin hindisi çalınır. Bedevi oğlunu çağırır: “Çabuk bu hindiyi çalanı bul ve cezalandır. Eğer bulamazsan başımıza büyük felaketler gelir.” Oğlan güler: “Baba delirdin mi? Bir hindimiz çalındı diye başımıza ne felaket gelecek?” Baba bedevi kızar: “Hindi önemli olmayabilir. Ama çalınmış olması önemli. Dediğimi yap, hindiyi çalanı bul.” Bedevinin oğlu, babasını ciddiye almaz. “Bir hindi için uğraşmaya değmez” diye düşünür. Aradan bir süre geçer. Bu kez bedevinin devesi çalınır. Oğlu koşarak çadıra gelir: “Baba devemiz çalındı.” Baba, “Sen hindiyi çalanı buldun mu?” diye sorar. Oğlan: “Baba deve gitti, sen hâlâ hindi diyorsun.” “Sen hindiyi çalanı bul” der baba. Oğlan gider. Deveyi çalan da bulunmaz. Aradan biraz zaman geçer. Oğlan yine heyecanla babasının çadırına dalar: “Baba bu kez de atımız çalındı.” Bedevinin en değerli varlığıdır Arap atı. Ama bedevi, oğluna “Sen hindiyi çalan
Resim
New York Times’in Ocak 1923 tarihli haberi şöyle der: Bir avuç Türk dünyaya meydan okudu. İşte o Türkler… Bir avuçtular ama kazandılar.
Resim
Türk'ün onuru, gururu ve yeteneği çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!..  O halde, ya bağımsızlık ya ölüm! Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk - Gençler İçin Fotoğraflarla, Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Resim
Associated Press Muhabirine demeç: Associated Press’in Ankara’da bulunan muhabiri aşağıda olduğu gibi iletiyor: “Yıllarca savaşmak zorunda olsak bile Yunanlıları, Anadolu’dan çıkarmaya kesin olarak karar verdik.” Ankara ovasına hâkim Çangal köyü dolayındaki yazlıkta beni kabul eden Mustafa Kemal Paşanın ilk sözleri bunlar oldu. Kendisi; “Türkiye Türklerindir, diye ekledi, işte milletseverlerin ilkesi budur. Biz, haklarımızın savunulması için savaşı sürdürmeye karar verdik. “ Bizim savaş çözümlerimiz açık bir biçimde bellidir. Trakya’ya gelince: Doğu Trakya art bölgemizin ayrılmaz bir bölümünü oluşturmakta ve Türk çoğunluğuna sahip bulunmaktadır. Trakya’nın diğer bölümleri için biz, seve seve halkoylamasına başvurulmasını kabul edeceğiz. İstanbul bizimdir. Ancak Boğazlar ve Marmara Denizi için başkentin güvenliği sağlanmak şartıyla bir çözüm yolu kabul etmeye hazır bulunmaktayız. (Birkaç satır atlanmıştır) Her zamandan daha çok inanıyorum ki savaş pahalı bir iştir. Savaşın s
Resim
SOKRATİK DÜŞÜNME METODOLOJİSİ: Sokratik metod adı verilen bu düşünce yönlendirme şekli, antik döneminin en meşhur filozoflarından Sokrates’in bilgiyi sınayarak öğretme yöntemidir. Bu metodda, Sokrates aslında karşısındakine yeni bir şey öğretmemektedir. O sadece bilineni anımsatmakta ve aslında ortada olan ancak gözardı edilen hakikati tekrar buldurmaktadır. Sokrates bunu ebelik olarak nitelendirir. Çünkü düşünceyi sorular sorarak ortaya çıkarır. Tıpkı bir bebeği yardımıyla doğurtan ebe gibi. Sokratik metod genellikle yanlış varsayımları yıkma konusunda oldukça başarılıdır. Çok basit ve eğlenceli bir örnek vermek gerekirse, “müzik evrenseldir” iddiasındaki birine, sırasıyla şu soruları sorarsanız, söylediği savın tersini kendi kendi doğrulayacaktır. 1. İç anadolunun bir köyünde afrika kabile müziği dinlenir mi? – Dinlenmez. Peki Grönland’da igloda yaşayan eskimolar, ege türküleri dinleyerek eğleniyor olabilirler mi? – Hayır, olamazlar.  (Soru aşaması) 2. Müziğin evre
Resim
"Bütün canlılar evrenin çarkında iç içe geçmiş dişlilerdir." = Nikola Tesla = Evrendeki her şey kendi frekansında titreşir ve hatta birbirlerini harmonik (uyumlu) bir ölçekte etkilerler. Benim yaptıklarımı anlamak evrenin anahtarını anlamaktır. ~Nikola Tesla
Resim
Bizim gözümüzde çiftçi, çoban, amele, tüccar, sanatkar, asker, doktor ve sonuç olarak herhangi bir sosyal kurumda çalışan bir yurttaşın hak, yarar ve özgürlüğü eşittir."  M.Kemal ATATÜRK...
Resim
"Bir insan ölünce her şeyini kaybeder ama bir köle ölünce sadece acılarını kaybeder." Spartacus
Resim
KURT ESİR OLMAZ! / Tuğrul ÇELİK  Kurda sarılmak Kurdun Türk tarih ve kültüründeki doldurulamaz yeri, Türk’ün doğayla içiçe olan yaşamıyla da doğrudan bağlantılıdır. Türkler, tarih boyunca doğaya saygılı, onu değiştirmek yerine onunla uyum içinde yaşamayı ilke edinmiş yaşam tarzları dolayısıyla, tarihi boyunca kurtlarla da kopmaz bağlar kurmuştur. Daha önce destanlarda değindiğimiz kurdun “ata”, “ana” ve yol gösteren lider” konumu, Türklerle kurtların arasında süren bozulmaz dengeyle birlikte var olmuştur. Kurt, Türklerin sembolü olurken, bu durum onu “totem” haline getirmemiş, kurda bir “tabu” özelliği kazandırmamıştı. Doğada kurt avlanırken belli bir sınırı aşmıyor, insanlar da bozkırın bu özgür avcısıyla hayvanlarını korumak için mücadele ediyordu. Zaten bozkırda yaşam da bu dengenin korunmasıyla var olmaktaydı. Daha önce andığımız “Kurt Totemi”nde anlatıldığı gibi kurt, doğada kendisine verilen görevi yerine getirirken, bir anlamda bozkırı tüketen canlıların sayısını denge
Resim
"Doğu Türk'ü, Batı Türk'ü bir ağacın iki dalıdır. Kökümüz birdir. Birimizin baylığı hepimizin baylığı, birimizin yoksulluğu hepimizin yoksulluğudur." Bozkurtlar, Hüseyin Nihal Atsız
Resim
Can konağını aramadaysan, cansın; Bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin, Bir damla su arıyorsan susun, Zulmün peşindeysen zalimsin, Aşkı arıyorsan aşıksın, Gönlün neye kapılmışsa O’sun sen. Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir: Neyi arıyorsan O’sun sen. Mevlana
Resim
Ölümü yakıştıramazken sevdiklerimize Ölüm, bir nefes kadar yakındı bizlere ... Biliyorum ölüm var Bir gün aniden çıkıp gelecek, Belki en sevdiklerimizi elimizden alacak Bizi can evimizden, taa yüreğimizden vuracak Avuçlarımızda sadece hatıralar kalacak Bir kaç damla gözyaşı, bir avuç toprak Bir yanımız boşluk kalacak, bir yanımız hep yarım Söyle ey ölüm! Bundan böyle kapanmaz yaralarımızı kim saracak? Onulmaz acılarımıza kimler merhem olacak? Biliyorum ölüm var Her gün ,her an, her saat ölüyor insanlık Kimi yaşarken, kimi yaşamadan ölüyor Belki farkındayız, belkide değiliz Kimi ağlarken, kimi kahkaha atarken Her gün bir yerlerde birileri ölüyor Tıpkı içimizde öldürdüklerimiz gibi Bizde ağır ağır ölüyoruz Can çekişiyoruz aslında... Biliyorum ölüm var Ne diyordu sahipsiz Türkü: Ölüm varsa bu dünyada, zulüm var Ayrılık var, biliyorum ölüm var... Fatih Mehmet Yiğit
Resim
Gerçekten Atatürkçülüğü tüm yönleriyle özlü bir şekilde anlatmış, her Türkçü'nün, her Atatürkçü'nün okuması dileğiyle. Her Türkçü aynı zamanda Atatürkçü olsa da her Atatürkçü Türkçü değildir. Türkçülük daha kapsayıcıdır Türk ülküsünü; Türk tarihi, Türk Töresi,Türk kültür ve değerleriyle, Türk varlığının başlangıcından günümüze kadar götürür. Zaten Atatürk'ün siyasi görüşü ve ülküsü; Türkçülük ve Türk Milliyetçiliğiydi.  Atatürkçülük ve Kemalizm Atatürk'ün ölümünden sonra sistematize edilmiş bir ideolojidir.Sadece Atatürk ve devrimlerini esas alır. Oysa dediğimiz gibi Türkçülük ve Türk Milliyetçiliği daha kapsayıcı ve kuşatıcı, daha derin ve tarihseldir. Hun Kağanı Mete'den son Başbuğ Atatürk'e değin hepsini Ata sayar. Zamana ve şartlara göre gelişerek kendini yeniler. Sadece Türkiye değil Türk Dünyasını ve Türk Birliğini ana eksenine oturtur. Bunula birlikte Atatürk ilke ve devrimlerini savunur, Atatürkçülüğü içselleştirir. Cumhuriyet değerlerini kor