CENGİZ HAN YASALARI:
‘‘Yeri ve göğü yaratan, ölümü, hayatı, serveti, fakirliği istediği gibi dağıtan, herşeyde mutlaka hükmünü yürüten bir tek Tanrı’nın varlığına iman etmenizi emrederim.’’ CENGİZ HAN (1)
Cezaî maddeler:
1) Evli olsun, bekâr olsun gayri meşru münasebette bulunan, idam cezasına mahkûm olur.
2) Keza livata cürümünü işleyen de ölüm cezasile cezalandırılır.
3) Kasten yalan söyliyen, sihirbazlıkla uğraşan yahut başkasının hareketlerini tecessüs eden, kavga etmekte olan iki şahıs arasına girerek onlardan birine yardım edenlerin cezası da ölümdür.
4) Suya yahut küpe su döken (işeyen) keza ölüme mahkûm olur.
5) Üç defa başkalarından mal alıp, üç defa iflâs eden de üçüncü defa iflâstan sonra ölüm cezas ile cezalandırılır.
6) Bir harp esirine, esir edenin müsaadesi olmaksızın yiyecek veya giyim veren de ölüme mahkûm olur.
7) Kaçan bir esiri veya harp tutsağını eline geçirip de sahibine iade etmeyen dahi ölümle cezalandırılır.
8 ) Bir hayvanı kesmek isteyen, onun ayaklarını bağlayıp karnını yardıktan sonra yüreğini elile sıkarak öldürmelidir. Ancak bu tarzda öldürülen hayvanın eti yenilebilir
9) Savaş zamanında ve yahut çekilme esnasında birinin yükünün veyahut yükünden yay gibi herhangi bir nesnenin düştüğünü gören, arkadan gelen atlı derhal atından inerek o şeyi kaldırmalı ve sahibine teslim etmelidir. Atından inmeyen, inip düşen şeyi aldıktan sonra o şeyi sahibine iade etmeyen ölüm cezasile cezalandırılır
İçtimai hayata ve Devlet idaresine dair maddeler.
10) Çengiz Han Ehli Beyt Ali bin Ebutalip ahfadına herhangi bir şekilde vergi veya rüsum mükellefiyeti yükletilmesini zemmetmiştir. Keza fukaradan, Kur’an’ı hıfzetmiş olanlardan, fakihlerden, tabiblerden, Ulemadan, hayatlarını ibadete hasretmiş zahitlerden, müezzinlerden, ölüleri yıkayanlardan da vergi veya rüsum alınmasını menetmiştir.
11) Çengiz Han, hiç birini diğerine tercih etmeksizin bütün dinlere hürmet edilmesini emretmiştir. Böyle hareket etmeyi Allah makbul hareket telâkki etmiştir.
12) Başkası tarafından sonulmuş bir yemeği, bu yemekten evvelâ sunan kendisi yemedikçe, yememeyi emretmiştir.Sunan emir, sunulmuş esir olsa dahi bu kanun caridir.Yemek zamanında hazır bulunan bir adamın önünde ona yemeğe davet etmeksizin yemeği menetmiştir.Bir kimsenin arkadaşlarından fazla doymasını (yemesini), yemek sofrası, yemek tabağı ve ateşin üzerinden atlayarak geçmeyi de menetmiştir.
13) Yemek yemekte olan adamlar yanından geçen adam derhal attan inmeli, yemek yiyenlerin müsaadesini almaksızın yemeğe oturmalı, yemek yiyenler de buna mâni olmamalıdır.
14) Çengiz suya el sokmamayı menetmiş, su almak için bir kap kullanmayı emretmiştir.
15) Bir defa giyilmiş, eskimiş bir elbiseyi yıkayıp tekrar giymeyi da menetmiştir.
16) Çengiz herhangi bir şeyi necis telâkki etmeyi menetmiştir. Mevcut şeyler arasında (mahiyeti itibarile) necis olan şeyler olmadığını söylemiştir.
17) O dinî mezheplerden birini tercih etmeyi, kelimeleri onlara şiddet, kuvvet vererek telâffuz etmeyi, hükümdara veyahut herhangi bir adama hitap edildiği zaman lâkap ve unvanlar kullanmayı menetmiştir. Muhatabın ismini söylemekle iktifa etmeyi emretmiştir.
18) Çengiz ahfadına bir savaşa başlayacakları zaman neferleri ve onların silâhlarını bizzat teftiş etmeyi, neferlere lâzım olan bütün şeyleri temin etmeyi ve iğneden ipliğe kadar her şeyin mevcut olduğuna tesbit etmeyi emretmiştir. Eğer neferlerden birinin bir şeyi eksik ise bunun için o neferi cezalandırmalıdır.
19) Erler savaşa iştirak ettikleri zaman erkeklerin gördükleri işleri kadınlar ifa etmelidir.
20) Çengiz seferden dönmüş askerlere hükümdar lehine bazı mükellefiyetler yükletilmiştir.
21) Her sene başında askerler kızlarını hükümdara takdim etmelidir. Ta ki O, kendisi ve oğullan için kızlar arasından zevceler seçebilsin.
22) Askerlerin reisi olarak Çengiz emirler (generaller) tayin etmiştir ve Binbaşı, Yüzbaşı ve Onbaşılık rütbeleri ihdas etmiştir.
23) Çengiz suçlu bir hareket işleyenin, kendisi en büyük general olsa dahi, kendisini cezalandırmak için hükümdar tarafından gönderilmiş memurun (Bu memur en mütevazı bir memur olsa dahi) emrine itaat etmesini, onun önünde yükünme (Eğilerek ve diz çökerek hürmet izhar etme) sini onun hükümdarın emrini (bu emir idamdan ibaret olsa dahi) yerine getirmesine mâni olmamasını kanun kılmıştır (emretmiştir).
24) Çengiz generallerin hükümdardan başka birine müracaat etmelerini menetmiştir. Eğer bir general hükümdardan başka birine müracaat ederse idam cezasile cezalandırılır.Müsaadesiz kendisine gösterilmiş vazife yerini değiştiren de aynı ceza ile cezalandırılır.
25) Yasa daimî posta teşkilâtı yapılmasını emretmiştir, ta ki devlet içinde olup biten vak’alar hakkında seri bir surette malûmat almak mümkün olsun.
26) Çengiz, Yasa kanunlarına riayet edilmesine nezaret etmek vazifesini oğlu Çagatay’a yükletmiştir.Bu yirmi altı madde Mısırlı Arab müelliflerinden El-Markizî’nln El-Hitat adlı eserinden alınmıştır.
Bu maddelerden başka diğer kaynaklarda da Çengiz yasasına ait esaslar olarak gösterilmiş hukuki mahiyette esaslara tesadüf olunmaktadır. Bunlar cümlesinden olarak şunları gösterebiliriz:
27) Vazifesini ihmal eden asker, sürgün avı esnasında avı kaçıran avcı dayak cezasile, bazan da ölümle cezalandırılır.
28) Ölüm cezasına lâyık olan Diyet vererek ölüm cezasından kurtulabilir.
29) Bir kimsenin elinde çalınmış at bulunduğu takdirde bu kimse atı sahibine iade etmeğe ve bundan başka, at sahibine ceza olarak dokuz at vermece mecburdur. Eğer çalan bu malî cezayı ödeyecek durumda değilse, bunun yerine çocuklarını vermeğe mecbur edilir. Çocukları da yoksa kendisi idam cezasile cezalandırılır
30) Ayağile bir askerî kumandanın ikametgâhının eşiğine basan ölüm cezasile cezalandırılır.
31) Çengiz Yasası yalan söylemeyi, hırsızlığı, zinayı, gayri meşru münasebeti menediyordu.
32) Yasaya göre kimse kimseyi tahkir etmemelidir. Tahkir edilen tahkiri unutmalıdır.
33) İhtiyarile teslim olan ülke ve şehirlere ve bu şehirlerin ahalisine zarar iras edilmemelidir,
34) Her türlü mabedlere hürmet etmelidir. Bütün dinlerin ruhanî reisleri her türlü vergi ve mükellefiyetlerden muaf tutulmalıdır.
35) İçkiden büsbütün vazgeçemeyen ayda üç defa sarhoş olabilir. Üç defadan fazla sarhoş olan suçludur.Ayda ancak iki defa sarhoş olmak daha iyidir. Ayda ancak bir defa sarhoş olan övülmeye lâyıktır.Hiç içmemek hepsinden iyidir.Amma bu gibi bir adamı nerede bulacaksın? Eğer bulunursa o adam hürmete şayandır.
Çengiz yasasının medenî hukuka dair ahkâmı hakkında kaynaklarda fazla malûmat yoktur,
Ancak şu esaslara işaretler vardır:
36) Cariyelerden doğan çocuklar meşru çocuk addolunurlar ve nikâhlı zevceden doğan çocuklar gibi babalarının mirasından hisse alırlar.
37) Miras şu şekilde taksim olunur:Yaşlan büyük olanlar daha genç olanlardan fazla hisse alırlar en küçük oğul babası evinde kalır.Çocukların derecesi analarının derecesile tayin olunur.Kadınlardan biri, başkalarından evvel nikâhlanmış olanı, bazan babasının soyu çok ünlü bir soy olanı «baş kadın» telâkki olunur.
ÇENGÎZ’ÎN BİLGİLERİ
Çengiz’in Yasasına ait olduğu ileri sürülmüş ve yukarıda gösterilmiş maddelerden başka bize Çengiz’in Devlet idaresile ilgili bazı mühim vecizeleri de vasıl olmuştur. Çengiz’in Devlet idaresine dair vecizelerine menbalar Bilig ismini veriyorlar. Çengiz bilgilerinin mühimleri şunlardır:
1) Ancak, her yılın başında ve sonunda, bizim fikirlerimizi dinlemeye gelen, dinledikten sonra evlerine dönen Tümen başı, Binbaşı, yüzbaşı ve onbaşıları askere kumanda edebilirler. Gelmedikleri için bizim fikirlerimizi dinlememiş olanlar suya düşmüş taş, yahut kamış araşma atılmış ve kaybolmuş ok gibidirler. Bu gibi adamlar askere riyaset edemezler.
2) Evini idare etmesini bilen, bir eyaleti de iyi idare eder. On kişiyi gereği gibi teşkil eden, bin kişiye, hatta tümene kumanda edebilir, onları da teşkil edebilir.
3) Kendi evini temiz tutmasını bilen, bir eyaleti de hırsızlardan temizleyebilir.
4) On kişiyi idare edemeyen bey ailesile beraber suçlu telâkki olunur. Onun yerine onun on eri arasından biri on başı seçilir.Beceriksiz yüzbaşılar, binbaşılar ve tümenbaşıları hakkında da aynı suretle hareket olunur.
5) Kendinden yüksek olanın yanına giden, mafevki birşey sormadıkça hiç bir şey söylememelidir. Ancak mafevki bir şey sorduğu zaman suale göre cevap vermelidir.
6) Kumanda edecek yüksek beyler ve bütün askerler av zamanında olduğu gibi harp zamanında da hepsi isim ve şöhretlerini bilmelidirler, harpde hepsi Tanrıya dua ederek, sadakatle (harp ederek) kendi isimlerini süslesinler, tâ ki ebedî Tanrı sayesinde dünyanın dört cihetini fetih mümkün olsun.
7) Nefer halk içinde iken buzağı gibi uslu ve sakin olmalıdır. Savaş zamanında ise avda bağırarak işe başlayan aç doğan (şahin) gibi olmalıdır.
8) Her işte ihtiyatlı olmak gerektir.
9) Askere kumanda eden kendisi açlık ve susuzluğu tatmış tecrübeli adam olmadılar. Askerlerinin yolda açlık ve susuzluktan ıstırap çekmesine, hayvanlarında zayıflamasına müsaade etmemelidir.
10)Asker reisi olan beyler erkek çocuklarına ok atmayı, ata binmeği öğretmeli, bu sanatlara alıştırmalı ve onları cesur olarak yetiştirmeğe çalışmalıdır.
11)Bizim sülâleden her hangi birisi yasa esaslarına mugayir hareket ederse, birinci defasında onu sözle öğütlemelidir. İkinci defa yasayı ihlâl ederse, uzun nutukla onu iknaa çalışmalı. Üçüncü defa olarak yasayı ihlâl eden sülâleme mensup şahsı Balcıyun Kulcur denilen mahalle sürmelidir. Orada bir müddet kalıp döndükten sonra, o aklım başına toplar; şayet bundan sonra dahi o kendisini ıslah edemez ise, onu zincire vurarak hapse atmalıdır. Eğer hapisten çıktıktan sonra uslanmış olursa, âlâ. Aksi takdirde bütün akrabaları toplanarak bir meclis kursunlar ve danıştıktan sonra bu suçluya karşı ne gibi tedbir almak icabedeceğine karar versinler.
12)Tümen başı, binbaşı, yüzbaşıların hepsi askerlerini her zaman savaşa hazır halde bulundurmalıdırlar. Seferberlik fermanı gelir gelmez, gece ise gündüzü beklemeksizin ata binmelidirler.
13)Benden sonra gelen Hanlar ve onların büyük beyleri ve asker reisleri yasaya mutlak surette riayet etmezlerse Devlet sarsılır, sonra büsbütün mahvolur. O zaman Çengizi ararlar, (fakat) bulamazlar.(2)
Kaynak:
1-Tahiru’l-Mevlevî, 2011: 70/ Lamb, 2011: 197
2-Ord. Prof. SADRİ MAKSUDİ ARSAL/Türk Hukuk Tarihi/İst. Ün. Hukuk Fak. Yayını/1947 – S. 167 - 177
Yorumlar
Yorum Gönder