Belki Bir Umut
Belki bir umut,
karanlığın içinden doğar,
yoksulluğun taş sokaklarında,
çocukların çıplak ayak sesinde,
bir başkaldırı gibi yükselir.
Sevda, kanayan bir yaradır,
âşk, zincirleri kıran bir çığlık,
ayrılık, memleketin uzak dağlarında yankılanan
bir hasret türküsüdür.
Haksızlık, göğsümüze saplanan hançer,
mücadele, o hançeri söküp atan ellerdir.
İsyan, rüzgârın saçlarımızı savurduğu meydan,
özlem, martıların kanadında taşınan şehir,
ve biz, taş köprülerin altında
sessizce büyüyen bir halkız.
Belki bir umut,
bir gün yeniden doğar,
gözlerimizdeki karanlığı deler,
ve biz, zincirleri kıran
bir isyan oluruz.
İçimizde hâlâ
bir dağ gibi duran özlem vardır.
Bir dağ ki, doruklarında kar,
eteğinde sürgünlerin gözyaşı,
ve zirvesinde özgürlüğün bayrağı dalgalanır.
Haksızlığa karşı yükselen ses,
bir çığlık olur göğe,
ve zincirler, birer birer kırılır.
İsyan, sadece öfke değil,
bir sevdanın, bir umudun
yeniden doğuşudur.
Belki bir umut,
bir çocuğun gözlerinde parlayan
ışıkla başlar.
Belki bir umut,
bir kadının ellerinde büyüyen
ekmekle çoğalır.
Belki bir umut,
bir gencin haykırışında yankılanır,
bir sürgünün mektubunda saklanır,
bir şairin dizelerinde çoğalır.
Ve biz,
yoksulluğun, ayrılığın, haksızlığın ortasında,
yine de bir şarkı söyleriz:
“Belki bir umut,
yarın yeniden doğar.”
Ve o gün,
taş köprülerin altından yükselen ses,
bir halkın kalbinde yankılanır.
Gökyüzü, zincirlerden arınmış bir sabaha uyanır,
ve biz,
özlemden doğan bir sevdayla
yeniden kurarız yarını.
Fatih Mehmet Yiğit
Belki bir umut,
karanlığın içinden doğar,
yoksulluğun taş sokaklarında,
çocukların çıplak ayak sesinde,
bir başkaldırı gibi yükselir.
Sevda, kanayan bir yaradır,
âşk, zincirleri kıran bir çığlık,
ayrılık, memleketin uzak dağlarında yankılanan
bir hasret türküsüdür.
Haksızlık, göğsümüze saplanan hançer,
mücadele, o hançeri söküp atan ellerdir.
İsyan, rüzgârın saçlarımızı savurduğu meydan,
özlem, martıların kanadında taşınan şehir,
ve biz, taş köprülerin altında
sessizce büyüyen bir halkız.
Belki bir umut,
bir gün yeniden doğar,
gözlerimizdeki karanlığı deler,
ve biz, zincirleri kıran
bir isyan oluruz.
İçimizde hâlâ
bir dağ gibi duran özlem vardır.
Bir dağ ki, doruklarında kar,
eteğinde sürgünlerin gözyaşı,
ve zirvesinde özgürlüğün bayrağı dalgalanır.
Haksızlığa karşı yükselen ses,
bir çığlık olur göğe,
ve zincirler, birer birer kırılır.
İsyan, sadece öfke değil,
bir sevdanın, bir umudun
yeniden doğuşudur.
Belki bir umut,
bir çocuğun gözlerinde parlayan
ışıkla başlar.
Belki bir umut,
bir kadının ellerinde büyüyen
ekmekle çoğalır.
Belki bir umut,
bir gencin haykırışında yankılanır,
bir sürgünün mektubunda saklanır,
bir şairin dizelerinde çoğalır.
Ve biz,
yoksulluğun, ayrılığın, haksızlığın ortasında,
yine de bir şarkı söyleriz:
“Belki bir umut,
yarın yeniden doğar.”
Ve o gün,
taş köprülerin altından yükselen ses,
bir halkın kalbinde yankılanır.
Gökyüzü, zincirlerden arınmış bir sabaha uyanır,
ve biz,
özlemden doğan bir sevdayla
yeniden kurarız yarını.
Fatih Mehmet Yiğit

Yorumlar
Yorum Gönder