Değerli Bilgemiz Türkolog Hüseyin Namık Orkun Beyi uçmağa varışının yıl dönümünde saygı ve rahmetle anıyorum.
Ruhu şad mekanı Cennet olsun.
TÜRK SÖZÜNÜN ASLI ADLI ESERİNDEN:
VI. yüzyılda Türk ismiyle ortaya çıkan bu kavme bugün Türk sözü daha şamil bir anlamda olduğu işin diğer Türklerden ayırmak üzere onların kendi kendilerine iftihar makamında söy- ledikleri Kök Türk demekteyiz. Burada Kök "gök" yani "mavi" demektir. Bilindiği gibi Türkçede Tanrı hem "Allah", hem de "gökyüzü" anlamına gelirdi. Binaenaleyh gökyüzünün kutsal rengi olan "gök" yani kök sözü bu Türklere de verilmiştir. Bugün bu sözü "gök" diye telâffuz ettiğimiz işin eskiden Kök Türk denilen bu kavim adını, bizim lehçemizde Gök Türk diye telâffuz etmemiz icap eder. "Gök", "gökyüzü"nün rengi olduğu gibi aynı zamanda da kendisidir. O hâlde bu sözün bugünki anlamı "İlâhî Türk, Semâvi Türk" demek olur. Türk medeniyeti ve Türk kültürü etkisinde gelişmiş olan Moğollarda bazen kendilerine Köke Mongol adını vermişlerdir…
Hammer, meşhur Osmanlı Tarihi'nde Türk kavim adını Heredot'un Targitaos ve İncil'in Togarma diye kaydettikleri ad ile mukayese etmektedir. Franz v. Erdmann da Temuçin ve Halefleri adlı eserinde Türk adını Turier, Taurier, Tyriten, Toreten, Turanier, Taurisker, Turken, Tourmanen, Turmenen, Turkmanen, Turkkomanen, Turchmenen adlarıyla karşılaştırılarak çıktığı bir noktada aynı adı Thrak adı ile de karşılaştırmayı daha genişleterek Türk adını Magyar, Vogul, Mongol, Uygur, Hungar, Tunguz, Bulgar adlarının aynı telâkki etmekte ve bütün bu adları aynı kökün değişmesi zannetmektedir.
S. W. Koelle Tatar adını Tartar diye kaydederek bu adı tarmak yani "çekmek, cezp etmek" kökünden, Türk ismini de turmak ve türmek filinden çıkarak aynı veya benzer anlamda açıklamaktadır. Macarlardan Fiok Karoly'a göre Çincesi Tu-kiu olan Türk kelimesinin asıl şekli Turku olup Hazar denizi sahilinde oturan İskitlerin dilinde "göl kenarında oturan adam" anlamına gelir. Bilim dışı bu iddiaları bir tarafa burakırsak bize ilk ciddî iştikakı verenin Vambery olduğunu görüyoruz. Vambery Armin, "Türk-Tatar kavimlerinin ibtidaî kültürü" adlı araştırmasında (s. 51) Türk sözünü törümek, türemek fiilin- den çıkarmaktadır. Filhakka yürümek sözünden Yürük has ismi çıktığı gibi türümek fiilinden de Türk sözü teşekkül edebilir. Nitekim öncede kaydettiğimiz gibi bu kelimenin eski telâffuzu tek heceli değil iki heceli yani Türük şeklinde idi. Vambery'nin bu araştırmasını B. Munkacsi de kabul ve açıklamaya çalışmıştır. Bu söz "türemiş, mahlûk" yani "insan" anlamına geldiğine göre Ural-Altay kavimlerinde bu şekilde adlandırma tarzına pek çok tesadüf etmekteyiz…
Bilindiği gibi Doğu Türkistan'da Uygur Türklerine ait birtakım metinler elde edilmiştir. Alman bilginlerinden F. W. K. Müller'in yayımlamış olduğu Uigurica serisinin ikinci cildinin içindeki metinler arasında Türk sözünün geçtiğini ve burada bir kavim ismi değil, anlamı olan bir kelime olarak kullanıldığını görmekteyiz. Önemine dayanarak bu metinleri tercümeleri ile birlikte buraya aynen veriyoruz: ol oq teginmek tiltaginta ajunlarka ed tavarqa erke türkke azlanmak turur. "İşte bu Vedana tarafəndan sebebiyet verilmiş olarak Trsanın hayata, mal ve mülke, iktidar ve kudrete karşı hissi tezahür eder". Aynı kelime diğer metinlerde de geçmektedir: agı, barım, ed, tavar erk türküüzler asılmakı bozlun; alqu çog yalınlıg iş küçüngüzlar pütmaki bozlun. "Define, mal, servet, eşya, kudret ve kuvvetiniz çoğalmış olsun. Bütün parlak, şaşanlı iş gücünüz bitmiş olsun". Türk sözü yine şu metinde de geçiyor: iligler, begler, buyruklar, pürtükler, kunçuy katunlar, tigitler, inallar ulug bay bayagutlar k(e)ntü (er)klerin Türklerin idalap toyın dindar bolup arhant qutin bultılar. "Hükümdarlar, beğler, buyruklar, pürtükler, prensen hanımlar, prensler, nazırlar, büyük, zengin bayagutlar kendi kendi kudret ve kuvvetlerini terk edip rahip, papaz olup rahat saadetine oldular". Şu naklettiğimiz ibarelerde Türk sözü geçmektedir ve kelime "güç, kudret" anlamına gelen erk sözü ile eş anllamlı olarak geçtiği için erk sözünün delâlet ettiği anlamdan başka biranlama gelemez. İşte buradaki "güç, kuvvet" anlamına gelen Türk sözü ile Türk kavim adının aynı olduğunu ilk defa olarak A. von Le Coq 1912'de, Vilhelm Thomsen Armağanı'nda yayımladığı "Ein manichaisches Buch Fragments aus Chotsho" adlı makalesinin 151. sayfasında ileri sürmüştür. A. von Le Coq'tan sonra meşhur bilgin V. Thomsen de iki Orhun yazıtı yani Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları ile Tonyukuk yazıtlarının tercümesini yaparken "Türk isminin delâlet ettiği kavim hakkında (Türkçesi Türk veya Türük olup aslında her hâlde "kuvvet" anlamına gelen ve başlangıçta ihtimal bir tek kabilenin veya belki de hâkim bir neslin ismi olmak üzere) ilk defa olarak VI. yüzyılın ortalarında haberdar olmaktayız." demektedir. Daha sonra 1927'de, Gyúla Németh de bu görüşü açıklayan bir araştırma yayımlayarak, konuyu daha geniş bir şekilde işlemiştir...
(Türk Sözünün Aslı, Hüseyin Namık Orkun, TDK Yayınları, Sayfa:17-25-27-28)
Yorumlar
Yorum Gönder