YAŞAMA SEVİNCİ VE VAROLUŞ FELSEFESİ:

Dünya tarihinin en eski destanı sayılan Sümer Türklerine ait Gılgamış Destanı; ne kadar güçlü olursa olsun İnsanın ölüm karşısındaki yenilgisini ve çaresizliğini anlatan bir baş yapıttır.

İnsanın en temel güdüsü; hiç şüphesiz yaşama sevinci ve varolma güdüsüdür. İnsandaki Bengü (Ebedi) olma isteği; insanı varoluş düşüncesine ve bu düşünce doğrultusunda; neslini devam ettirme davranışına, öte yandan düşünme, araştırma, sorgulama, bilme ve öğrenme, düsündüklerini gerçekleştirme, öğrendiklerini ve yaptıklarını ögretme, ürün ve medeniyet inşa etme eylemine yöneltmiştir. 

Hatta insan için en kutsal deger sayılan yaşamı feda etme davranışı bile bu düşünce eksenindedir.

Örneğin; tehlike anında bir annenin çocukları için kendini feda etmesi, bir yurtseverin Ulusu ve gelecek nesiller uğruna savaşması gerektiğinde onlar yaşasın varolsuun diye ölümü bile göze alması; yaşama ve varoluş düşüncesinin bir şeklidir. 

Aynı sekilde ebebeyinlerin çocuklarını büyütüp iyi bir insan olarak yetiştirmesi. Yetişkin bir bireyin iyi ve güzel bir ideal, kutlu bir ülkü uğruna mücadele etmesi, İnsanların özveri ile çalışmasi çabalaması, gayret göstermesi,  iyilik yapması ve yardımsever olması. Hatta; çevre ve doğayı, canlıları ve ekosistemi koruması ve yaşatması  aynı şekilde bilim insanlarının, üretim ve hizmet sektorü başta olmak üzere her bilim dalı ve iş kolunun insanlık medeniyetine katkıda bulunması; Her eylem ve davranış şekli, her keşif ve buluş, her gelişme ve her ilerleme, bir amaca yani varoluşa hizmet eder. Bu aynı zamanda insana bir gaye, yaşama sevinci verir.

Varoluş,  ancak bununla mümkündür. Aksi takdirde yaşamın değeri ve anlamı kaybolur.

Fatih Mehmet Yiğit 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar