Ey göz! Ey göz! Düşman göz!
O kadının gözü, o erkeğin gözü!
O komşunun gözü! 
O düşmanın gözü!
Ey göz! 
Sen bir eve girince fırındaki çanak çömleği tuz buz edersin!
Sen gemicinin gemisini parçalarsın!
Güçlü öküzün boyunduruğunu,
Koşan Atın bacağını kırarsın!
Usta dokumacının tezgahını parçalarsın!
iyi geçinen kardeşlerin arasını bozarsn!
Defol göz! Defol göz!
7 nehirden, 7 kanaldan öteye,
7 dağdan ileriye git!
Göz, kendi sahibinin yüzünde çanak gibi parçalan!

Sümer Türklerinin (göz değmesinden) nazardan korunmak için okudukları Alkış/Kargış (Nazar duası)

Tataristan Türklerinde göz değmesin diye okunan alkış:

GÖZ DEYMEDEN 

Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz
Toprağa olsun, Tü, Tüf! 
Bir, iki, üç, dört, beş altı, yedi, sekiz 
Saçılıp gitsin! 
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi 
Yele gitsin! 
Bir, iki, üç, dört, beş, altı 
Başkalarının olsun! 
Bir, iki, üç, dört, beş 
Bezip gitsin! 
Bir, iki, üç, dört 
Işığın olsun! 
Bir, iki, üç 
Uçup gitsin! 
Bir, iki 
Yere batsın! 
Bir Birliksiz dönsün! 

Benim elim değil, Umay eli! Tüf! 
Altmış ela gözden, Kırk kara gözden 
Kendini koru! Tüf! 

KÜZTİYÜDEN

Bir, iki, üç, dürt, biş, altı, cidi, sigiz, tugiz
Tufrakka bulsın. Tfü!
Bir, iki, üç, dürt,biş, altı, cidi, sigiz
Sibilip kitsin!
Bir, iki, üç, dürt, biş, altı, cidi
Cilge kitsin!
Bir, iki, üç, dürt, biş, altı
Birliksiz kaytsin!
Minim kulım tügil,
Umay eli! Tfü!
Bitsin kitsin!
Altmış ala küzden,
Kırık kara küzden
Üzifi sakla! Tfü!

Çuvaşistan Türklerinde göz değmesin diye okunan alkış:

GÖZ DEĞMESİN ALKIŞI 

Ah, esirge, Tanrı, esirge pülih (Tanrının yardımcısı olan iye (melek,ruh, varlık)!

Kapalı göz, ters göz, kahverengi göz! 

Doğu tarafından geliyor kızıl öküz: bir boynuzuyla kırk arşın yer yarıyor, diğer boynuzuyla kırk arşın gök yarıyor. 
Her ne zaman o öküz gelip sekerse, o zaman değsin sert göz bu insana. 
Güneyden geliyor ala öküz: bir boynuzuyla kırk arşın yer yarıyor, diğer boynuzuyla kırk arşın gök yarıyor. Her ne zaman o öküz gelip sekerse, o zaman değsin sert göz bu insana.

 Batıdan geliyor kara öküz: bir boynuzuyla kırk arşın yer yarıyor, diğer boynuzuyla kırk arşın gök yarıyor. Her ne zaman o öküz gelip sekerse, o zaman değsin sert göz bu insana.

Tanrı, esirge. İdil kıyısından, Sir kıyısından Aşapatman kocakarı geliyor, o tütsülüyor, o temizleyip çıkarıyor. İyi ateşi üfleyip çıkarıyor, delikli mantarı tütsüleyip çıkarıyor. Ay dönüyor, dönsün, gün dönüyor dönsün, gece dönüyor dönsün, saat dönüyor dönsün, doktor da gitsin. Çık, göz, çık. 

Kahverengi göz, mavi göz,çakır göz, kızarmış (dönmüş) göz, misafir gözü, can gözü, kadın gözü, erkek gözü, evdeki göz, dışarıdaki göz, aile gözü, yolcu gözü, Rus gözü, tatar gözü, Çuvaş gözü de olsa çıkıp gitsin bu insanı, üstünden sabah değmişse sabah çıksın, akşam değmişse akşam çıksın, öğle değmişse öğle çıksın. 

Bozkırda yuvarlak göl, yuvarlak gölde bu kamış, o kamış nasıl hışıldayıp duruyorsa, öyle hışıldayarak çıkıp gitsin. 

Toplantı nasıl bir toplanıp bir dağılırsa, öyle toplanıp dağılıp gitsin. Kemiğinden, iliğinden, suretinden, sıfatından, etinden derisinden, ayak tabanından giren baş tepesinden çıksın bu insandan. Ben tütsülemiyorum, ben tükürmüyorum. Yetmiş yedi renkli diliyle Aşapatman kocakarı üfürerek tükürerek çıkarıyor: Çık, nazar, çık bu insandan.

Çuvaş Türkçesi ile:

KUŞ ÇİLHİSEM

Ah, sirlah, turi, şırlah, pülĭh!

Üpne kuş, tünter kuş, hĭmir kuş! Hiveltuhişinçen kilet hirli vikĭr: pir mĭyrakĭpe hĭrih arşin şir şurat', tepir mĭyrakipe hirih arşin pĭlĭt şurat'. Hişan ta hisan sav hirli vĭkir kilse siket, şavĭn çuhne ükĭ hayarli kuş şak sinna. Kintir yençen kilet ula vikĭr: pir mĭyrakĭpe hĭrih arşin şir şurat', tepir miyrakipe hirih arşin pilit surat'. Hîşan ta hişan şav ula vĭkĭr kilse siket, şavĭn çuhne üki hayarli kuş şak şınna. Hivelaniş yençen kilet hura vikĭr: pir mĭyrakĭpe hirih arşin şir şurat', tepir miyrakipe hirih arşin pilit şurat'. Hişan ta hişan şav hura vikĭr kilse siket, savin çuhne ükĭ hayarli kuş şak şınna. Ye Turi, şırlah. Atil yĭlĭminçen, Sir yĭlĭminçen Aşapatman karçık kilet, sav titiret, sav tasat- sa kĭlarsa yarat'. Irĭ vutami virse kĭlarat', şĭtikli kĭmpi titirse kĭlarat'. Uyih tavrĭnat' -tavrĭntir, kun tavrinat' - tavrĭntĭr ta, tuhtir ta kaytir. Tuh, kuş, tuh. Hĭmĭr kuş, kivak kuş, çakĭr kuş, talĭrni kuş, yev kuş, çan kuş, arĭm kuş, arşin kuş, kilti kuş, tulti kuş, yalyış kuş, kilen-kayan kuş, Viris kuś, Tutar kuş, Çivaş kuş te pulsan tuhsa kaytir şak şın şinçen. İr tivrin pulsan -ir tuhtir, kaş tivrin pulsan -kaş tuhtir, kĭntĭrla tivrin pulsan -kĭntĭrla tuhtir. Şeşenhirte şavra kül, şavra külte şav hĭmiş. Şav hĭmiş yeple şavlasa larat', şavĭn pek şavlasa tuhsa kaytir. Puhĭ yeple pir puhĭnsa pir salanat', şavĭn pek puhĭnsa salansa kaytir. Kas pĭlĭt pek puhĭnsa, titre pek salansa kaytir. Şimminçen-şakkinçen, sinĭnçen-sĭpatinçen, ütinçen-tirinçen, uri tupanĭnçen kini puş tüpinçen tuhtir şak şın şinçen. Epi titĭrmestĭp, epi surmastĭp tisli çilhipe Aşapatman karçik virse sursa kĭlarsa yarat': Tuh, kuş, tuh şak şın şinçen.


AÇIKLAMA: 

Eski Türk kültür ve inancında; kıskanç, haset, kötü niyetli veya hayranlıkla bakan insanların gözleri ve bakışlarıyla insanlara, hayvanlara, bitkilere ve eşyalara zarar verdiklerine inanılmaktaydı.

Bu nedenle; Gök (mavi) Göz Boncuğunun (dikkat çekici olması ve insan nazarını insandan kendi üzerine cekmesi) özelliği nedeniyle insanı gözdeğmesinden (nazardan) koruduğuna inanılırdı. Genellikle yeni doğan çocuklara, Evin girişine, araca, hayvanların boynuna, sık nazar değdiğinde inanılan kişilere, hertürlü eşyaya ve hayvanlara göz boncuğu veya mavi boncuk takılır.

Göz boncugunun  insanların  göz değmesini üzerine çektiğinden ufalandıgını söyleyenlerden bir kaç kez degişik ortamlarda duydum. 
Hatta Türk Halk kültüründe cam bardak, çanak, tabak kazara kırılırsa "nazarın çıkmış" deyimi söylenir. Cana geleceğine mala gelsin misali olumlu bir şey olarak görülür.

Mavi Gök rengi ise; Gök-Tanrının Bengü (sonsuzluğunu ve koruyuculuğunu ifade ettiĝi için) Türklerin kutsal rengidir. Bu nedenle Türk ibadethanelerinde, cami ve türbelerinde, Türk sanat eserlerinde, çinilerde renk; hep mavi (gök) renginin tonları kullanılmıştır.

Fatih Mehmet Yiğit













Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar