AVRUPA KÜLTÜRÜNDE; CADILIK, CADI AVI VE CADILAR BAYRAMI:
Böğücü Şaman'ın adı oldu Büyücü
Yadacı Şaman'ın adı oldu Cadı...
Türk kültürünün Dünya kültürüne katkısı
Cadılar Türkçe tabirle "Yadacılar bayramı"
Türk Kültüründe; Ozan, Bö, Böge, Böğü, Bahşi, Kam, Aşık, Ocak, Otacı, Oyun gibi değişik adlarla anılan Şamanlar ruhi ve bedeni hastalıkları tedavi eden hekimlerdir.
Böğü: Şaman/Kam Bilgeliği anlamına gelmektedir. Başka bir tabirle; ruhani ve bedensel hastalıkları tedavi eden, ruhlarla iletişime geçen onları kullanan, kötü varlıkları uzaklaştıran büyü ve sihir yapma yeteneğine sahip, ileri görüşlü, kahin şamanlar "Böğücü" olarak adlandırılır.
Yada: Şamanların yağmur, kar yağdırmak, fırtına çıkarmak, iklimi ve hava durumunu değiştirmek için kullandığı yeşil renkli menşei üzerinde bir çok rivayet bulunan sihirli güçlere sahip olduğuna inanılan taştır. Yada taşını kullanan Şamanlar "Yadacı" olarak adlandırılır.
Şamanların çoğunlukla Kadınlardan olmasının bir nedeni kadınlarda Tanrı vergisi sağaltıcı yani birtakım hastalıkları iyileştirme gücüne sahip şifa enerjisinin erkeklere nazaran daha güçlü olmasıdır.
Günümüzde hala; otacı şaman şifacı (otlarla tedavi) kültürüne yerel halk Türkçesinde: "Kocakarı ilacı" denmekte. Anadoluda Fatma Ana eli olarak bilinen el sembolü de kökenleri Umay ana ve kadın Şaman elini temsil eden şifa sembolü olarak Anadolu Türk kültüründe yaşatılmaktadır. Hatta günümüz Türkçesinde yaramaz, kabına sığmayan kız ve kadınlar için kullanılan "cadaloz" sözcüğü dahi Yadacı Şaman kültürünün farkında olmadan dilimizde yaşatılmasıdır.
Cadılar Bayramının kökeni İskit Saka Türklerinin bir kolu olan Ulu Ata Er soylu Kelt kültürüne dayanır. Kelt Kralı Tara (Türkçe kökenli isim) Döneminde bu kutlamaların yapıldığı rivayet edilir. Kelt kültürüne göre; 31 Ekimde canlılar ve ruhlar dünyasının arasındaki geçitin zayıfladığı bu nedenle kötü ruhlardan korunmak için tıpkı şaman ritüellerinde olduğu gibi bazı mekanlara yiyecek bırakılır, yani saçı saçılır.
Bir takım ritüeller yapılır. Bu kültür zamanla Kutlama şeklini alsa da Cadılık denilen kültür aslında; Proto-Türkler tarafından İskit Saka ve Hun Türk akınlarıyla Avrupaya taşınan Türklerde; Kamcılık, Baksıcılık, Otacılık, Böğücülük, Ocakçılık, Yadacılık olarak tabir edilen ruhi ve bedeni hastalıkları tedavi eden ruhlar dünyasına yeraltı ve yerüstü alemlere erişebildiğine inanılan Şamanizm kültürünün Avrupa'daki tezahürüdür.
Roma İmparatorluğu'nun Hristiyanlığı resmi din olarak kabul etmesi sonrasında, Papalık müessesinin kurumsallaşması ile Katolik Hristiyanlık dini Avrupada yayılırken yani Halk, zorla Hristiyanlaştırılırken; Papalık Hristiyanlığın karşısında engel olarak gördüğü; Ruhani kişiler olarak bilinen Şamanları, karapropaganda ile küçük çocukları kaçırarak öldürdükleri kaynar kazanda pişirdikleri gibi yalanlarla Halk üzerinde korku ve endişe yaratacak sekilde kötüleyerek uydurma iftiralarla Cadı olarak yaftalayarak Avrupa genelinde büyük Cadı Avı başlatmıştır.
Bunun neticesinde Hristiyanlığı kabul etmeyen onbinlerce masum Yadacı şifacı insan; ağır işkenceler altında kimi zaman derileri yüzülerek kimi zaman ise; kazıklara oturtularak diri diri yakılarak öldürülmüş, korku ile Hristiyanlığın yayılması kolaylaştırılmış, Papalığın; Avrupa Halkları üzerindeki egemenliği sağlanmıştır.
Cadı Avı, ortaçağda öyle ileri boyutlara taşınmıştır ki, otoriter güçler tarafından kendi bağnaz ve despot düşünce düzenlerine karşı çıkan birçok; düşünür, bilim insanı, siyasetçi Cadılıkla hiç alakaları olmadıkları halde ya dinsizlikle yada büyücülükle suçlanarak infaz ve idam edilmişlerdir.
"Cadı Avı" terimi de bu tarihsel geçmiş nedeniyle günümüzde "baskıcı, despot yönetimlerin, muhalifleri tasfiye etmek amacıyla kara çalarak, kitlesel algı yonetimi yaparak kullandığı psikolojik savaş" uygulaması olarak olumsuz anlamda literatüre yerleşmiştir.
Avrupa'da Hristiyanlığın yayılmasına karşı çıkanlar ise; hiç şüphesiz Proto-Türk Bakiyesi (Danimarkalılar, Norveçliler gibi) İskandinavlar, İskoçlar, İrlandalılar, Avrupanın iç bölgesinde yaşayan Proto-Türk kültürünü ve Şamanizmi yaşatan ulus ve halklardı. Hristiyanlığa karşı çıktıkları için bu halklara yönelik büyük katliamlar gerçekleştirilmiştir.
İşin ilginç yanı ise; benzer katliamlar Amerikan yerlilerine, SSCB ve Mao döneminde Türkistandaki ve Moğolistandaki Şamanlara, Müslüman din ve düşünce adamlarına karşıda gerçekleşmiştir.
Avrupa; Rönesans ve Reform Aydınlanması sonrasında artık bu kara kültür ve insanlık suçu mazideki yerini almış, kökleri Proto-Türk Şamanist Yadacı Kelt kültürüne ait Cadılar Bayramı yeniden kutlanır hale gelmiştir.
Ancak yine de; müesses nizam tarafından (tıpkı bir zamanlar Amerikan yerlilerinin Vestern kovboy filimleri ile Kızılderili olarak kötü gösterildiği gibi) korku filimleri üzerinden gri propaganda ile Cadılık kötülenmektedir. Güney Koredeki Cadılar Bayramındaki kitlesel ölümlere bu açıdan bakmak yerindedir. Zira Güney Kore Amerikan Boardların ve Katolik Hristiyanlığın Asyaya misyoner yayma üssüdür.
Fatih Mehmet Yiğit
*Bugün Batı toplumlarının kutladığı, birbirini korkuttuğu Cadılar Bayramı günü
Ne diyelim cadıları, Yadacıları bol olsun :)
Fatih Mehmet Yiğit
“Kadınlar her zaman şifacı olmuştur. Onlar ruhsatsız doktorlar ve anatomistlerdi. Kürtajcılar, hemşireler ve danışmanlardı. Onlar şifalı otlar yetiştiren ve kullanımlarının sırlarını paylaşan eczacılardı. Evden eve, köyden köye seyahat eden ebelerdi. Yüzyıllar boyunca kadınlar diplomasız, kitaplardan ve derslerden men edilmiş, birbirlerinden öğrenen ve komşudan komşuya, anneden kıza tecrübe aktaran doktorlardı. Halk tarafından “bilge kadın”, otoriteler tarafından cadı ya da şarlatan olarak adlandırıldılar.
Tıp/ Şifa, kadın olarak mirasımızın bir parçası, tarihimiz, doğuştan gelen hakkımız.”
― Barbara Ehrenreich Deirdre English,
Cadılar, Ebeler ve Hemşireler: Kadın Şifacıların Tarihi
Yorumlar
Yorum Gönder