Halka tepeden bakıp kendilerini efendi, halkı ise köle olarak görüyorlar. İşin ilginç yanı ise; bunu da halka inandırıyorlar. 
Egemenliği, halktan alarak kendi egemenliklerini kendi saltanatlarını kuruyorlar.
 
Halk bir talepte bulunduğunda ise; Halkı azarlayıp: "biz neyi uygun görürsek neyi verirsek o kadar hakkınız, sizin neyinize refah ve zenginlik, biz hesap vermeyiz, hesap sorarız" diyorlar. 

Türkiyenin rejiminin, Ulus Egemenliğine dayalı Demokratik Cumhuriyet olduğununun, hukukun üstünlüğünün idrak ve bilincinde değiller. Sanki saltanat kaldırılmamışçasına; Kendilerini Sultan halkı ise teba olarak görüyorlar. "Siz bizim için çalışacak, bize hizmet edeceksiniz" anlayışındalar. "Biz, neyi uygun görürsek, neyi verirsek o kadar hakkınız, sizin neyinize refah ve zenginlik? Halinize şükredin, kaderinize razı olun bize biat ve itaat edin" diyorlar. 

Oysa hukukun egemen olduğu,  Demokratik Cumhuriyetlerde, eğitimli, bilinçli, gelişmiş, uygar, modern toplumlarda; ne yönetenler Kraldır ne de yönetilen Halk köledir. Bilakis yönetenler, Halkın gerçek egemen olduğunun idrak ve bilincinde halkına hizmet etmekle, halkının refah düzeyini artırmak, sosyal adaleti sağlamakla yükümlüdür. 

Demokrasi bilinci gelişmiş toplumlarda yöneticiler halkına tepeden bakmaz, bakamaz, keyfi, sınırsız ve sorumsuz davranamaz. Halk ise hesap sorar egemenliğini kimseyle paylaşmaz.
Atatürk öncülügünde Demokratik Türkiye Cumuriyetini kuran Türk Halkının çocukları olarak bizler; bu bilince sahip olmalı, egemenliğimizi kimseyle paylaşmamalı, Demokrasi ve Cumhuriyete sahip çıkmalıyız. Demokratik Cumhuriyetin gerçek anlamda halkına hizmet eden, halkın sorunlarını çözen, halkın sosyal hayatını güzelleştiren, halkın refah ve zenginliğini artıran, bir siyasal yapı haline gelmesini sağlamalıyız.

Unutulmasın ki; bugün Sosyal Devlet ve Adil Gelir Dağılımı prensibinin aksine; emek,külfet ve yük halkın sırtında iken, varlık ve nimet ise iktidar seçkinlerinin imkan ve istifadesine sınırsız sunulmaktadır. Bu işin tersyüz edilmesi, halktan gaspedilen varlığın ve zenginliğin iktidar seckinlerinin elinden alınarak halkın istifadesine sunulması Atatürk'ün başlattığı Türk Devriminin tamamlayamayan, eksik ve bir o kadar önemli bir parçasıdır.

Fatih Mehmet Yiğit



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar