SÜMER TÜRKLERİNİN UMAY ANASI: İNANNA – İŞTAR VE SÜMER TÜRKLERİNİN KUTSAL VE ŞİFALI SAYDIĞI (LAPİS LAZULİ) GÖKYÜZÜ TAŞI
Sümer/Kenger Türkleri Hakkında:
(KENGER ismi Türkçe kökenlidir. Gök-Türk Kağanlığı dönemine ait Orhun yazıtlarında "Kengeres" ifadesi kullanılmıştır. Akadlar Kenger'lere Sümer adı ile hitap ettiklerinden bu isimle anılmıştır. Oysa görüldüğü üzere Kenger Sümer Türklerinin sümerce tabletlerde bizzat kendilerine verdikleri isimdir. Tuva Türkleri yurtlarına Kongurey demektedir.Kenger/Kengir sözcüğünün Kon Gur yani konmuş/yerleşmiş Gurlar (Kur: (Türkçe; Kurmak, Kur (askeri rütbe) anlamına da gelebileceği Sümer adının, bir başka Türk/Turanî topluluk olan Subarların (Subir, Sibir) adından hareketle “sudan gelenler/sudan kaçanlar” veya “su adamları” anlamında “Sumer” olarak adlandırılmış olabileceği de bilimsel tezlerden biridir. Ayrıca, Sümer Altay Bölgesinde bulunan büyük dağın adıdır. En eski Destanlarından biri olan Maaday Kara Altay Türk Destanında Sümer adı Altay bölgesinde Türklere ait kutsal dağ ismi olarak geçmektedir.
Ayrıca,Peçeneklerden üç asil boyun adı Kenger idi. Bunun Göktürklerin 701 yılındaki Suğdak seferi dolayısı ile geçen ve Karaçuk dağları ile onun kuzeyindeki bozkırlarda yaşadığı anlaşılan Kengeres teşekkülünün adı ile aynı olduğu kabul edilmiştir. Sümer ismi Altay Türk Özerk bölgesinde dağ adı olarak Altaylılar tarafından bin yıllardır kullanılmaktadır. Sümer sözcüğü Sü ve Er (ordu ve asker anlamında) Türkçe kökenli sözcüklerin birleşerek türetilmesi sonucu meydana gelmiş olabilir. Türkçe Süer ve Sümer isimleri Türkiye de hala kişi adı ve soyadı olarak kullanılmaktadır)
Kengerler/Sümerler; MÖ 4000 - MÖ 2000 yılları arasında Güney Mezopotamya bölgesinde Irak'ın güneyinde hüküm süren bilinen en eski yazı sayılan çivi yazısını icad eden tarihin bilinen en eski anayasa metinlerinden sayılan Hamurabi kanunları(Hammurabi Kanunları, MÖ 1760 yılı civarında Mezopotamya' nın Babil ülkesinde ortaya çıkan, tarihin en eski ve en iyi korunmuş yazılı yasalarından biridir. Bu dönemden önce toplanan yasa koleksiyonları arasında Ur kralı Ur-Nammu'nun yasa kitabı (MÖ 2050), Eşnunna yasa kitabı (MÖ 1930), ve İsin'li Lipit-İştar'ın yasa kitabı (MÖ 1870) yer alır) ile hukukun temellerini atarak güçlü bir hukuk sistemi tesis eden, astronomi, matematik, tarım ve hayvancılık uygulamaları ile ticarette ileri düzeyde gelişmiş bir medeniyettir. Sümer tabletlerinde Sümerlerin tufan sonrası bölgeye yerleştiği belirtilmektedir. Kenger/Sümerlerin yazı dili olarak Ural-Altay dil gurubu gramer ve sözcük yapısı sistemine benzer yapıda sondan eklemeli (kök+ek) bir dil kullanıldığı sümer tabletlerinin yapılan çözümlerinden anlaşılmaktadır.
Konu ile ilgili 1915’te ilk çalışma Alman Asurolog Fritz Hommel tarafından yapıldı. Hommel , 200 tane Sümerce kelimenin Türkçedekiyle aynı olduğunu buldu. Daha sonra Macar araştırmacı Andras Zakar, Batılı akademisyenler ve oryantalistler tarafından yoğun eleştirilere maruz bırakılsa da çalışmasını yayımlayarak Macarca başta olmak üzere diğer Ural-Altay dilleri ile Sümerce arasındaki ortak kelimeleri ve sesleri ortaya çıkardı. 1975 yılında ise Fin araştırmacı Simo Parpola, Batı tarafından iddia edilenin aksine Sümercenin izole bir dil olamayacak kadar Ural-Altay dilleri ile ortak kelime barındırdığını ispatlayan bir makale yayınladı. Türkiye’de kanıtlara dayalı yapılan ve sunulan ilk çalışma ise 1979 da Prof. Dr. Vecihe Hatipoğlu’na aittir. [Ses, kelime, ek benzerliklerinin de detaylıca anlatıldığı ilk Türkiye kökenli bu çalışma oldukça önemli olup okumanızı tavsiye ederim.] 1990’da Türk Dil Bilimci Osman Nedim Tuna tarafından yapılan çalışma ile yine Sümerce ve Türkçe arasındaki benzer kelime kökleri, sesler ve ekler gösterildi. Ayrıca Polat Kaya tarafından yapılan karşılaştırmalı Sümerce ve Türkçe incelemesi de önemli bir yere sahiptir.
Muazzez İlmiye Çığ'da Sümerce'nin Türk dili gurubuna ait olduğunu belirterek Sümercenin eklemeli yapısını şu şekilde izah etmiştir:
"Er sülâleler devrinin sonunda ise çivi yazısı şu ilerlemeleri yapmıştı: Bir defa, Sumerlerin dili tek heceli kelimelerden ve bu kelimelerin birleşmesinden meydana gelen iltisaki (agglutinant) bir dildi. Bu itibarla yazıda hiç ayırma yapmaksızın kelime ve hece işaretleri yan yana kullanılıyordu. Fakat kelimenin grammatikal durumunu açıklayan gramer ekleri mutlaka fonetik hece işaretlerile gösterilmeye başlanmıştı. Böylece bir ortografi kaidesi teşekkül etmişti. Bundan başka satırlar da düzene girmişti. Bunun için konuşulurken takibedilen sıra esas olmuştu. Meselâ Arkaik Lagaş sülâlesini kuran Ur-Nanşe tabletlerinde satırlar keyfi olduğu halde, aynı sülâleleden Eannatum'un meşhur "Akbabalar" stelindeki kitabe ile Akkad kırallarına ait tabletlerde düzenli satırlar görülür. Bu devirde yapılan başka bir ilerleme de heceleri teşkil eden vokal ve konsonların muayyen bir kaideye göre birleşmeleridir.
Buna göre konsonlar a/e/i/u vokallerde:
Konson + vokal = ba
vokal + konson = ab
konson -)- vokal + konson = bar
misalinde olduğu gibi birleşiyordu. Bu usul çivi yazısını öğretmek için Babil okullarındada tatbik ediliyordu,6 u/a/i serisi denilen bir okul tabletinde heceler şöyle sıralanmıştır:
tu - ta -ti = tutati
bu -ba - bi = bu ba bi
zu - za - zi = zu za zi "
Türkçe, Ural-Altay dil ailesinin en tipik üyelerinden biridir ve sondan eklemelidir. Ekler kelimenin sonuna gelir ve yeni sözcük türetmek için de eklerden yararlanılır. Sümercede de benzer şekilde ekler kelimenin sonuna gelmektedir ve bu yolla yeni kelimeler türetilebilmektedir. Yine Türkçe ile ortak bir şekilde ekler söz dizimsel işleyişi sağlamaktadır.
Eylem tümcelerine bakacak olursak, yine Sümercede de şaşırtıcı bir biçimde, söz dizimsel sıralama Türkçede olduğu gibi ‘özne-nesne-yüklem’ şeklindedir.
Türk Dil Bilimci Prof.Dr.Osman Nedim Tuna ve diğer dil bilimcilerce Karaçay Türkçesi ve Türkiye Türkçesinde yer alan Sümerce'de geçmekte olan Türkçe sözcüklerden bazıları şunlardır:
Sümerce-Karaçay Türkçesi-Türkiye Türkçesi:
az az Az
baba ata Baba (ata)
gaba gabara Yünlü yelek
daim dayım Doyum, doyma
me men Ben
mu Bu, ol Bu, o
ne ne Ne
Ru ur Vur
Er er Er, asker
Tu Tuv- Doğ-
Tud tuvdu doğdu
Ed öt geç
Çar çarh çark
guruvaş karavaş Kadın köle
uş üç üç
üd ot Od, ateş
Uzuk uzun uzun
Tuş tüş- Düş-, aşağı inmek
Eşik Eşik Eşik ,kapı
Aur avur ağır
Jau Jav/cav Yağ
Jen Jer/cer Yer
Egeç egeç kızkardeş
Or or Orak çalmak
Kal kal- Kal-
Kız kız Kız
Kuş kuş Kuş
Uat uvat- Ufala-, kır-
Jarık Jarık/carık Aydınlık, ışık
Jaz Jaz/caz- Yaz-
Jün Jün/cün Yün
Jol Jol/col Yol
Jır Jır/cır Türkü, şarkı (Ir)
Jarım Jarım/carım Yarım
Çolpan çolpan Çoban (Sabah) yıldızı
Çibin çibin Sinek (cibin-lik)
İrik İrk/irik 5 yaşındaki koç
Kur kur Kur-
koru koru Koru-
küre küre Küre-
Kadau kadav Sürme kilit
Kan kan Kan
San san Sayı
ikki eki İki
Buz buz Boz
Üz üz Kopar
Süz süz Süz
Ez öz Öz, kendi
Ör öl Öl
ul ul Oğul
Sümer Tabletlerine ait tarihsel zemindeki metinlerde Sümer/Kenger krallarına ait kronolojik tarihlerin verildiği görülecektir. Tabletler incelendiğinde görüleceği üzere insanlık tarihi yüzbinlerce yıldır devam etmektedir. Ayrıca Sümer tabletlerinde bir çok Türkçe kökenli kral/yönetici/kağan isimleri olduğu görülecektir. Konu ile ilgili: KENGER / SÜMER TABLETLERİNDE GEÇEN TÜRKÇE KRAL/KAĞAN/YÖNETİCİ İSİMLERİ VE NUH TUFANI adlı makalem okunabilir.
UMAY ANA/İNANNA/İŞTAR:
Umay ana Türk kültür
inancında önemli bir yer tutar.
Çocukları
Nazardan ve Kötü Ruhlardan Korumak İçin yapılan Şamanik Türkmen Çocuk Kıyafeti
üzerinde Umay Ana Koruyucu Eli Belinde sembolü

UMAY kelimesi Orhun Kitabeleri olarak bilinen Gök-Türk Kağanlığına ait Gök-Türk Bengü Bitik Taşlarda (yazıtlarda) geçmektedir: “Babam Kağan uçtuğunda küçük kardeşim Kül Tigin yedi yaşında kaldı… Umay gibi annem hatunun devletine (Kül Tigin Abidesi, Doğu Cephesi) ve Tanrı, Umay ilahe, mukaddes yer-su üzerine çöküverdi herhalde (Tonyukuk Abidesi, 2. Taş, Batı Cephesi)”.
Sümer Mitolojisine göre :İnanna (Sümerce: inanna, ayrıca nin-an-na); aşk, güzellik, seks, savaş, adalet ve siyasi
güçle ilişkilendirilen antik Mezopotamya tanrıçasıdır. Sümerlerde kendisine "İnanna" adıyla ibadet edilirken
daha sonraki dönemlerde Akad, Babil ve Asurlular tarafından İştar (ištar) olarak tanımlanmıştır. "Cennetin Kraliçesi" olarak anılan İnanna'nın ana tapınma
merkezi Uruk'taki Eanna Tapınağı'dır ve buranın koruyucu
tanrıçası kabul edilmiştir. Venüs gezegeniyle ilişkilendirilmiş ve aslan ile sekiz köşeli yıldız, en belirgin sembolü olmuştur.
Sümerce: inanna, ayrıca nin-an-na olarak telafuz edilen kelime Türkçe kökenli bir sözcüktür. Türkçe de nine ve anne/ana sözcüğünün birleşmesinden büyük anne anlamında türetilmiştir.
Suriye Maride bulunan and kadehi tutan İnana/İştar heykeli (MÖ on sekizinci yüzyıl)
Yukarıdaki bahse konu heykel Türklerin Ata ve Analarını anmak yad etmek amacıyla diktikleri Balbal adı verilen Taş Ana Heykelleri ile aynıdır. Aşağıda görüleceği üzere; İskit Saka Türklerinden, Hun ve Göktürklere değin bir çok Türk yurdunda Türkler tarafından bir çok Balbal adı verilen AND kadehi tutan Taş Baba ve Taş Ana heykelleri bulunmaktadır.
AND Kadehi Hakkında kısa bir bilgi: AND Türkçede yemin verilen söz anlamına gelmektedir. Türkler yaptıkları anlaşmaları ve verdikleri yemin Andlarını sözlerini içine kanlarını bir miktar damlatarak aynı tastan karşılıklı kımız içerek Andlaşma, sözleşme yaparlardı. Bu merasime/ritüele "And İçme" denilmektedir. Ölen kişi için yapılan taş heykele yontularak resmedilen "AND Kadehi" ise; ölen kişinin Töre'ye uygun bir hayat yaşadığı, Tanrıya verdiği Anda (yemine ve söze) bağlı kaldığını ifade eder. Ayrıca bu kadehte "Bengüsu" adı verilen Sonsuz ebedi yaşamak için Tanrı katından bahşedilen "Hayat Suyu" olduğuna inanılırdı. Bu Türklerin İslam İnancını kabulü sonrası "Ecel Şerbeti, Ab-ı Hayat, Ab-ı Kevser" olarak Türk halk inancında yerini bulmuştur.
Bir Akad İmparatorluğu mührü üzerinde yer alan Tanrıça İştar: MÖ 2350-2150. Mühürde Sekiz Köşeli Yıldız, boynuzlu bir miğfer takan ve sırtında silahlar taşıyan İştar, tasma takılı bir aslanı ayakları altına almış şekilde resmedilmiştir. Sekiz Köşeli Yıldız daha öncede ifade ettiğimiz üzere en eski Türk sembollerindendir. Yine Başlıkta ki boğa boynuzu Türklerde gücü, hakimiyeti sembolize eder.
"Tüm ülkelerin kralı An için ve (...) kraliçesi İnanna için Kiş Kralı Lugal-kisalsi, avlunun duvarını inşa etti." —Lugal-kisalsi Yazıtında görüleceği üzere Türklere ait sekiz köşeli yıldız, Baş Tamgası, Eli Belinde Umay Ana tamgası bulunmaktadır.
KUBBEDE SEKİZ KÖŞELİ YILDIZ:
Selimiye Camisi, 1568-1574. Sinan'ın 90 yaşında (bazı kaynaklarda 80) yaptığı ve "ustalık eserim" dediği eşsiz eseri.
Yorumlar
Yorum Gönder