Osmanlı sultanlarının en özgür düşüncelisi hiç kuşkusuz Fâtih idi. Hristiyan dininin ilkelerini yetkili bir kişiden öğrenmek için Patrik Gennadius’a Hristiyanlık üstüne bir risâle yazmasını emretmiş; Trabzonlu Amirutzes, İmrozlu Kritovulos ve Anconalı Ciriaco gibi Yunan ve İtalyan bilginlerini sarayında toplamış, Amirutzes’e bir dünya haritası ısmarlamış, Batlamyus’un coğrafyasını Türkçeye çevirtmiş, sarayda Yunan ve Latin klâsiklerinden bir kütüphane kurmuştur. Saray duvarlarını İtalyan sarayları gibi freskolarla bezediğini ve portresini yapması için Venedik’ten getirttiği Gentile Bellini’ye iltifatlar yağdırdığını biliyoruz. Berlinghieri, Geografia’sını, Roberto Valturio da De re Militari adlı önemli yapıtını Fâtih’e sunmayı arzu etmişlerdi. Giovanni-Maria Filelfo Amyris adlı kasidesinde Fâtih’i övmüştür. Bütün bunlar, bazılarının onu bir Rönesans hükümdârı olarak görmesine neden olmuştur; oysa bu gerçekten uzak bir görüştür. Fâtih’in Hristiyan dünyaya ilgisinin tek sebebi, Roma ve İtalya fâtihi ve yöneticisi olma isteğidir. Fâtih, kültür bakımından tam bir Müslümandı; Hocazâde’ye derin bir hayranlık duyar, şeyhi Akşemseddin’in gibi keşfettiğine inanırdı.

Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu'nda Klasik Çağ

Fatih Sultan Mehmed bir Rönesans aydınıydı. Rönesans’ın otodidakt, yani kendi kendini yetiştiren, imkânlarını kullanmanın yanı sıra bunları zorlayan, çok renkli bir aydın portresidir. Batıdaki Rönesans aydınları o dönemde Latince ve Yunanca öğrenmeye başlamışlar. Fakat bu kişiler Arapça, Farsça ya da Slav dillerini bilmezler. Hâlbuki Fatih Yunanca ve İtalyancayı bilmenin yanı sıra, Farsça ve Arapça kalem oynatıyor. Bu dillerin edebiyatını da iyi biliyor. II. Mehmed değişik bir dünyası olan, ömrü sefer-i hümayunda geçen bir padişah. Fatih, İstanbul’un fethinden sonra 28 sene yaşadı ve Avrupa’nın yarısını aldı. Fakat bir yandan da ülkeye ressam getiriyor. Napoli kralı Aragonlu V. Alfonso’un büyükelçisi hükümdarına verdiği raporda, Fatih’in İtalya’nın hem tarihi hem de coğrafyasıyla ilgili bütün bilgileri topladığını rapor ediyor. Sadece bu da değil, bütün efsaneleri topluyor; yani o kıtaya, Roma’ya nasıl hâkim olabileceği ile ilgili tüm bilgileri toplamaya çalışıyor. Bunları müneccime sormuyor, tarih ve coğrafyadan bilgi ediniyor. 21 yaşında modern ateşli silahları kullanan bir ordunun başında bir mareşal olduğunu düşününüz. Bu, tarihte bir ilktir.

Prof.Dr.İlber Ortaylı, Türklerin Altın Çağı

"Fatih Sultan Mehmed tarihten edindiği bilgilere ve çevresindeki Latin ve Rumlarla sohbetine dayanarak; Sezar'ın tahtına oturduğu ve dünyaya hâkim olma ayrıcalığı ve yükümlülüğünü Tanrı'dan ve Türk geleneklerinden almış olduğu kanısına varmıştı."
 -Andre Clot. 

"Fatih; Rumların "Basileus"u, Slavların "Çar"ı, Romenlerin "İmparat"ı idi. Müslümanlar arasında unvanı "Melik" idi ve ataları artık Cengiz ve Timur'un halefleri gibi "Han" diye anılıyorlardı." 
-Nicolae Jorga.


Floransa'nın ve Rönesans'ın hamisi Mediciler suikaste uğramış, zanlı İstanbula kaçmıştır. Fatih zanlıyı yakalatır ve teslim eder. Lorenzo de Medici, Fatih'e teşekkür için bir madalyon yaptırır. Atlı arabada muzaffer Fatih, elindeki kementle üç kız tutar: Asya, Yunanistan, Trabzon. 
Alıntı. Sergen Çirkin



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar