TÜRKLERİN BÜYÜK KAĞANI DÜNYA FATİHİ; OĞUZ KAĞAN'IN YAŞADIĞI ÇAĞ VE COĞRAFYA ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER:
Oğuz Kağan Destanı Türk Ulus ve Boylarının en kadim,en yaygın ve en eski destanlarındandır. Oğuz Kağan Destanının günümüze ulaşan;
1. Paris. Biblioteque Nationale
2. Reşideddin. Cāmiü’t-Tevārih. 2. cilt Tārih-i Oğuzān ve Türkān kısmı
3. Manzum Oğuzname
4. Şecere-i Terākime
5. Dede Korkut Kitabı
6. Yazıcızāde Ali. Tārih-i Āl-i Selçuk
7. Tārih-i Cihanguşa olmak üzere bir çok varyantı bulunmasına rağmen Oğuz Kağan destanının içerik açısından en eski varyantı (Soğd Alfabesinden türetilerek)Uygur Harfleri ile yazılmış olanıdır. Yazı dili ve diyalekt açısından Uygur harfli OKD’nin 14. yüzyılın sonları ile 15. yüzyılın başlarında Moğolların hâkim olduğu Çağatay dil alanına ait coğrafyada, Oğuz ve Kıpçak ağızlarının karışımıyla yazılmış olduğu değerlendirilse de; Destanda, İslam öncesi ögeler barındırması ve içeriğindeki tarih öncesi zamanlara yönelik olaylar, Oğuz Kağan destanının önemini artırmaktadır. Nitekim Turfan yazıtları olarak bilinen bir çok metinde; Türklerin tarih öncesine ait izler taşımaktadır.
Oğuz Kağan'ın, Büyük Hun Başbuğu Tanrı-Kut Mete Kağan olduğu ile ilgili iddialar mevcut ise de; aralarında ortak unsurlar olmakla birlikte her ikisininde farklı zaman dilimlerinde yaşadıkları görülecektir.
Oğuz ismi etimolojik yönden incelendiğinde OK ve UZ kök Türkçe sözcüklerin birleşerek kaynaşmasından meydana geldiği anlaşılmaktadır. Ok ve Yay Türklerde hakimiyet sembolüdür.
Oğuz'un çocuklarının Üç Oklar ve Boz Oklar olmak üzere iki kola ayrılması bu tezi güçlendirmektedir. UZ ise uzlaşma ve bir araya gelme anlamını taşır buradan hareketle Oğuz isminin Okların Birliğini sağlayan lider anlamında ünvan olarak kullanıldığı görülecektir. Nitekim Bilge unvanı da gerek Gök-Türk, gerekse Uygur Kağanları tarafından kullanılmıştır.
Oğuz Kağan'ın yaşadığı çağ ve coğrafya ile ilgili Uygur harfleri ile yazılı Oğuz Kağan destanı bizlere önemli ip uçları vermektedir. Oğuz Kağan'ın Avlanırken öldürdüğü Gergedan, İklim ve doğa şartları ile ilgili bilgiler, Oğuz destanında tekerlekli Kağnı ve sal/teknenin icadı. Oğuz'un tarih öncesi devirlerde buzul çağının son evresinde (M.Ö.39.000-10.000 arasında) yaşadığını işaret etmektedir.
Uygur Harfli Oğuz kağan destanında diğer destan varyantlarından farklı olarak o döneme ait bazı hayvanların çizimlerinin bulunması Oğuz Kağan'ın yaşadığı dönem ve coğrafyayı anlamamızda son derece önemlidir. Bahse konu metinde Oğuz Kağan'ın kahramanlık ve cesaretinin anlatıldığı Av sahnesi Oğuz Kağanın yaşadığı dönem ve coğrafyaya dair çok önemli bir detayı barındırmaktadır.
Destandaki Av sahnesi incelendiğinde:
Oğuz'un yaşadığı bölgede büyük bir orman olduğu, bu ormanın içinde büyük bir gergedanın bulunduğu bu Gergedan'ın At sürülerini ve halkı yediğini, Gergedan'ın Büyük ve yaman bir canavar olduğunu orada yaşayan halka zarar verdiği için Oğuz Kağan bu gergedanı avlamak istediğini, Oğuz'un yay, ok, kılıç ve kalkanla ava gittiğini, avda bir geyik ele geçirdiğini onu söğüt dalı ile bir ağaca bağladığını ve gittiğini. Sonra sabah olduğunu tan ağarırken yine geldiğini ve gergedanın geyiği almış olduğunu, sonra Oğuz Kağanın bir ayı tuttuğunu onu altın kemeri ile ağaca bağlayıp gittiğini, yine sabah olup tan ağarırken yine geldiğini ve gergedanın ayıyı da almış olduğunu gördüğünü, bu sefer o ağacın dibinde ( kendisi) durduğunu yani pusu kurduğunu Gergedanın geldiğinde başı ile Oğuz 'un kalkanına vurduğunu Oğuz'un kargı ile gergedanın başına vurduğunu ve onu öldürdüğünü. Kılıcı ile başını kestiğini, Tekrar geldiği zaman bir ala doğanın gergedanın bağırsaklarını yemekte olduğunu gördüğünü yay ve okla ala doğanı öldürdüğünü ve başını kestiğini, sonra: "(Gergedan) geyiği yedi, ayıyı yedi. Kargım onu öldürdü : demir olsa (olduğu için). Gergedanı ala doğan yedi. Yayım, okum onu öldürdü; bakır olsa (olduğu için) diyerek oradan ayrıldığını Gergedanın resmi budur denilerek Oğuz'un öldürmüş olduğu Kıyat/Kıyand ismi ile tabir edilen Gergedan'ın resminin çizili olduğu Uygur Harfli Oğuz destanında görülmektedir.
Oğuz'un yaşadığı bölgede büyük bir orman olduğu, bu ormanın içinde büyük bir gergedanın bulunduğu bu Gergedan'ın At sürülerini ve halkı yediğini, Gergedan'ın Büyük ve yaman bir canavar olduğunu orada yaşayan halka zarar verdiği için Oğuz Kağan bu gergedanı avlamak istediğini, Oğuz'un yay, ok, kılıç ve kalkanla ava gittiğini, avda bir geyik ele geçirdiğini onu söğüt dalı ile bir ağaca bağladığını ve gittiğini. Sonra sabah olduğunu tan ağarırken yine geldiğini ve gergedanın geyiği almış olduğunu, sonra Oğuz Kağanın bir ayı tuttuğunu onu altın kemeri ile ağaca bağlayıp gittiğini, yine sabah olup tan ağarırken yine geldiğini ve gergedanın ayıyı da almış olduğunu gördüğünü, bu sefer o ağacın dibinde ( kendisi) durduğunu yani pusu kurduğunu Gergedanın geldiğinde başı ile Oğuz 'un kalkanına vurduğunu Oğuz'un kargı ile gergedanın başına vurduğunu ve onu öldürdüğünü. Kılıcı ile başını kestiğini, Tekrar geldiği zaman bir ala doğanın gergedanın bağırsaklarını yemekte olduğunu gördüğünü yay ve okla ala doğanı öldürdüğünü ve başını kestiğini, sonra: "(Gergedan) geyiği yedi, ayıyı yedi. Kargım onu öldürdü : demir olsa (olduğu için). Gergedanı ala doğan yedi. Yayım, okum onu öldürdü; bakır olsa (olduğu için) diyerek oradan ayrıldığını Gergedanın resmi budur denilerek Oğuz'un öldürmüş olduğu Kıyat/Kıyand ismi ile tabir edilen Gergedan'ın resminin çizili olduğu Uygur Harfli Oğuz destanında görülmektedir.
Oğuz'un öldürmüş olduğu gergedanın resmi ve özellikleri dikkate alındığında Gergedan'ın At,İnsan, Geyik ve Ayı yiyebilecek irilikte bir gergedan olduğu anlaşılmaktadır.Resimde de Oğuz'un öldürdüğü gergedan günümüzde yaşayan gergedan türlerinin aksine tek boynuzlu tasvir edilmiştir.
Gergedanlar çoğunlukla ot obur hayvanlardır. Gergedanlar içerisinde köpek dişlerine sahip hem ot obur hemde et obur olan ve Türklerin yaşadığı coğrafyada en erken M.Ö-10.000 ve 39.000 tarihleri ne ait fosilleri bulunan tek Gergedan türü Sibirya Gergedanı olan Elasmotherium ismi ile adlandırılan buzul çağının son evrelerinde Mamutlar ile yaşayan ve Mamut iriliğinde tek iri boynuzlu gergedan türüdür. Bu gergedan türüne Sibirya Unicorn’u yani tek boynuzlu Sibirya Atıda denilmektedir. Oğuz Kağan destanında Kıyat ismi ile gergedandan bahsedilmesi ve tek boynuzlu resmedilmesi son derece anlamlıdır.
Gergedanlar çoğunlukla ot obur hayvanlardır. Gergedanlar içerisinde köpek dişlerine sahip hem ot obur hemde et obur olan ve Türklerin yaşadığı coğrafyada en erken M.Ö-10.000 ve 39.000 tarihleri ne ait fosilleri bulunan tek Gergedan türü Sibirya Gergedanı olan Elasmotherium ismi ile adlandırılan buzul çağının son evrelerinde Mamutlar ile yaşayan ve Mamut iriliğinde tek iri boynuzlu gergedan türüdür. Bu gergedan türüne Sibirya Unicorn’u yani tek boynuzlu Sibirya Atıda denilmektedir. Oğuz Kağan destanında Kıyat ismi ile gergedandan bahsedilmesi ve tek boynuzlu resmedilmesi son derece anlamlıdır.
Elasmotherium ismi ile adlandırılan buzul çağının son evrelerinde Mamutlar ile yaşayan ve Mamut iriliğinde tek iri boynuzlu gergedan türü
Et obur azı ve köpek dişleri
Proto Türklerin en eski yerleşkeleri Sibirya bölgesi olduğu gibi Proto-Türklerin Mamut avladıkları hatta bunların kemiklerinden ve dişlerinden süs eşyaları yaptıkları bölgede yapılan arkeolojik çalışmalarla sabittir. Hatta Yakutistan Sibirya bölgesinde geçtiğimiz yıl bulunan en erken M.Ö.3000-10.000 lere tarihlendirilebilecek Mamut dişinden yapılan ve üzerinde Ön-Türkçe erken tamga Türk yazısı tarafımdan okunmuş ve duyurulmuştu.
Ayrıntılı bilgi:https://turkologfatihmehmetyigit.blogspot.com/2018/11/bas-tamgasi-uzerine-bas-tamgalarndan.html?m=1
Yine Oğuz Kağan Destanında yer alan Oğuz Kağan'ın kendisini Uygur Türklerinin kağanı olarak tanıtarak, Dünya fethine çıkmadan önce kendisine yakın Türk elleri ve boylarının kendisine itaat etmeleri ve emri altına girmeleri amacıyla elçiler gönderdiği Oğuz'un sağ yanında bulunan komşu ülkenin veya boyun Türk kağanı olan Altun Kağan'ın Oğuz'a biat ettiğine dair hediyelerde bulunması bu hediyeler içerisinde Altın mücevherat yanında Yakut taşıda hediye olarak göndermesi bizlere yakut taşları ve altın madenleri ile değerli Sibirya,Yakutistan bölgesi ile Türkistan coğrafyasını işaret etmektedir....Devamında Oğuz Kağan'ın yaşadığı yerin sol tarafında yaşayan Türk boyunun Urum adlı boy beyine elçi göndererek kendisine tabi olmasını istemiş bu beyliğin Oğuz'a tabi olmaması üzerine İtil/Volga nehri kenarında savaş yapıldığı Oğuz'un ordusunun bu savaşı kazandığı İtil/Volga nehrinin savaşta ölen insan kanı ile kızıla boyandığı anlatılmaktadır.Yine Destanda Oğuz Kağan'ın sevdiği atın buz dağına kaçması ve onu bulan komutan'ın karlar içerisinde Oğuz'un atını getirmesi neticesi Oğuz'un atını bulan izci askere Karluk ismini koyarak o bölgeye komutan ataması Oğuz Kağan'ın yaşadığı coğrafyanın bir kısmının buzullarla ve karlarla kaplı olduğunu göstermekte yine Oğuz'un itil/Volga nehrini geçmek için tekneler yaptırması ve nehrin büyüklüğü dikkate alınırsa Oğuz'un yaşadığı çağın coğrafyanın bir kısmının buzlarla ve karlarla kaplı eriyen kar sularının karıştığı nehirlerin büyüklüğü bize Buzul çağının son evresini M.Ö.10.000 leri işaret etmektedir. Ayrıca Destanda büyük ve azgın idil nehrini geçmek için sal/tekne yapılması (icad edilmesi) ile hayvanlarca çekilen tekerlekli kara taşıtı kağnının icadından bahsedilmesi, bizlere tarih öncesi devirleri işaret etmektedir.
Bu veriler ışığında; Oğuz Kağan'ın en erken M.Ö.10.000-39.000 lerde bu günkü Yakutistan/Sibirya ile İtil/Volga nehirleri arasındaki Türkistan coğrafyasında Buzul çağının son evresinde ortaya çıktığı tarafımızdan değerlendirilmektedir.
Bu veriler ışığında; Oğuz Kağan'ın en erken M.Ö.10.000-39.000 lerde bu günkü Yakutistan/Sibirya ile İtil/Volga nehirleri arasındaki Türkistan coğrafyasında Buzul çağının son evresinde ortaya çıktığı tarafımızdan değerlendirilmektedir.
Fatih Mehmet Yiğit
TÜRKOLOJİ MAKALELERİ
Yorumlar
Yorum Gönder