Kitaplarını beğeni ile okuduğum, büyük yazar George Orwell'i ölüm yıl dönümünde saygı ile anıyorum.

GEORGE ORWELL'İN ESERLERİNDEN ÖZLÜ SÖZLER:

Belki de insan sevilmekten çok, anlaşılmayı istiyordu.

Unutma, 
Dünyada seni seven tek bir insanın bile olması büyük bir şey.

Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa , gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder.

Fırsatçıları, çürümüşleri, münafıkları, hainleri, üçkağıtçıları ve hırsızları seçen bir halk kurban değil tersine iktidarın işleyeceği tüm suçlara ortaktır.

Hepimizi satın almışlar, hem de kendi paramızla.

Acının karşısında kahramanlık olmaz.

Bütün insanlar düşmandır. Bütün hayvanlar yoldaştır.

Belki de deli dedikleri tek kişilik bir azınlıktır.Bir zamanlar dünyanın güneşin çevresinde döndüğüne inanmak nasıl delilik belirtisi olarak görüldüyse şimdi de geçmişin değiştirilemeyeceğine inanmak delilik belirtisi olarak kabul ediliyordu.Bu inancı bir tek kendisi taşıyor olabilirdi ve eğer öyleyse, o zaman delinin tekiydi.Ama deliliği pek dert etmiyordu, onu asıl ürküten yanılıyor olabileceğiydi.

Doğru sözler paylaşıldıkça, doğru düşünceler artar.

Eşitliğin olduğu yerde akıl ağır basabilirdi.

Bize duymak istediklerimizi söyleyen kitapları severiz.

En iyi kitaplar; bize bilmediklerimizi söyleyenlerdir.

İnsanoğlu, kendinden başka hiçbir yaratığın çıkarını gözetmez.

Belki de insan sevilmekten çok, anlaşılmayı istiyordu.

Politik dil yalanları gerçekmiş gibi, cinayeti saygın göstermek için tasarlanmıştır.

Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir.

Gazetecilik, birilerinin yayınlanmasını istemediği haberleri yazmaktır; gerisi halkla ilişkilerdir.

İnsan bir daha geriye dönemiyordu. İnsanın içinde bir şeyler ölüyor, yanıp kül oluyordu.

Bağlılık, düşünmemek demektir, düşünmeye gerek duymamak demektir. Bağlılık, bilinçsizliktir.

Geçmiş silinmekle kalmıyor, silindiği de unutuluyor, sonunda yalan gerçek olup çıkıyordu.

Bilinçleninceye dek baş kaldırmayacaklar, baş kaldırmazlarsa da hiçbir zaman bilinçlenmeyecekler.

Önemli olan yaşamak değildir. Başarmak hiç değildir. Önemli olan insan kalmayı bilmektir.

Sahtekarlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir.

Her siyasi kuram kendine ne ad takarsa taksın, hiyerarşiye ve baskıya dönüş yapmıştır.

Özgürlük iki kere ikinin dört ettiğini söyleyebilmektir. Eğer buna izin verilirse gerisi kendiliğinden gelir.

İyi yazamıyorsan, iyi düşünemezsin; iyi düşünemiyorsan başkaları senin yerine düşünür.

Oynadığınız bu oyunda, kazanmak söz konusu değil. Ama bazı yenilgiler ötekilerden daha iyidir.

Ustaya sormuşlar; her şeyi kaybettik ne yapacağız? Üstat cevap vermiş; çay koy, yeniden başlayacağız.

Belki de, insanların ancak açlık sınırlarına yaklaştıkları zamanlarda söyleyecek şarkıları oluyordu.

Zekilik kadar aptallık da gerekliydi. Ama aptalca davranmak da zekice davranmak kadar zordu.

İnsanlar yalnızca yaşamın amacının mutluluk olmadığını düşünmeye başlayınca mutluluğa ulaşabilir.

Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa; gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder.

Biz düşmanlarımızı yok etmek için uğraşmayız, onları değiştiririz. Bilmem, anlatabiliyor muyum?

Sanatın politikayla hiçbir ilgisinin olmaması gerektiği fikrinin kendisi de politik bir tutumdur.

Bazı şeyler geri gelmiyordu, insan bir daha geriye dönemiyordu. İnsanın içinde bir şeyler ölüyor, yanıp kül oluyordu.

Ne okumak istediysem onu okudum ve onlardan, bana okulda öğrettiklerinden çok daha fazlasını öğrendim.

Zulüm ve işkenceye kıllarını kıpırdatmadan seyirci kalan eğitimli kişiler; körlükleriyle mi aşağılıktır, yoksa vicdanlarıyla mı, bilinmez.

Dışarıdaki hayvanlar bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.

Artık saf aşık ya da tutku söz konusu değildi. Hiçbir duygu saf olamıyordu, çünkü her şeye korku ve nefret sinmişti. Kucaklaşmaları bir savaş, orgazmlarıysa bir zafer olmuştu. Bu, partiye indirilmiş bir darbeydi. Sevişmek siyasal bir eylemdi.

İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz.Gene de tüm hayvanların efendisidir.

Yaptığınız, söylediğiniz ya da düşündüğünüz her şeyi en ince ayrıntısına dek ortaya çıkabilirler ama gönlünüzün derinliğine, işleyişine, sizin bile bilmediğiniz o yere el uzatamazlar.

Yok etmek sadece zorbaların ve cahillerin işidir. Bir insan zekasıyla yenemeyeceğini anladığı anda ya şiddete başvurur ya paranın gücüne. Birisi sizinle aynı fikirde değil diye onu yok edemezsiniz. Medeni ve erdem sahibi insanlar böyle yapmaz. Çok okuyan ve bilginin gücüne inanan her insan, sadece konuşma yolunu seçer. Sizden olmayanları yok etmek yerine, bilginin ve fikrin gücüyle, sizin gibi düşünmesini sağlamalısınız.

Özgürlüklerini savunmayanların ödedikleri bedel ağırdır.

Moralimi asıl bozan şey fikir dünyamızın perişanlığıydı.

Bağlılık bilinçsizliktir.

Hangi yalanla yaşıyorsunuz ?

Geçmiş silinmekle kalmıyor, silindiği de unutuluyor, sonunda yalan gerçek olup çıkıyordu.

-kaç parmağımı görüyorsun winston?
-dört.
-peki. ya, parti beş diyorsa?
-o zaman, beş.

Parti güçlendikçe acımasızlaşacak; muhalefet zayıfladıkça, despotluk güçlenecek.

Kimse devrimi kurmak için diktatörlük kurmaz; diktatörlük kurmak için devrim yapar. Zulmün amacı zulümdür. İşkencenin amacı işkencedir. İktidarın amacı iktidardır.

Korku, nefret ve kötülük üstüne bir uygarlık kurmak olanaksızdır. Yaşamaz.

Vuracaklar beni umurumda mı,
ensemden vuracaklar umurumda mı.
Kahrolsun Büyük Birader,
hep ensesinden vururlar adamı.
Umurumda mı kahrolsun Büyük Birader

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar