SEBE MELİKESİ BELKIS (BİLGE KIZ) TÜRK KRALİÇESİ MİYDİ?

Nelm Suresi:
20- (Süleyman) Kuşları gözden geçirdikten sonra şöyle dedi: "Hüd-hüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?"
21- "Ya bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirecek, ya da onu şiddetli bir azaba uğratacağım, yahut boğazlıyacağım!"
22- Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: "Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru (ve önemli) bir haber getirdim.
23- "Gerçekten, onlara (Sebelilere) hükümdarlık eden, kendisine her türlü imkan verilmiş ve büyük bir tahta sahip olan bir kadınla karşılaştım."
24- "Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş. Bunun için hidayete giremiyorlar."
25- "Göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah'a secde etmezler."
26- "(Halbuki) O büyük Arş'ın sahibi olan Allah'tan başka tapılacak yoktur."
27- (Süleyman Hüdhüd'e) dedi ki: "Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız."
28- "Şu mektubumu götür, onu kendilerine ver, sonra onlardan biraz çekil de, ne sonuca varacaklarına bak."
29- (Süleyman'ın mektubunu alan Sebe melikesi): "Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektup bırakıldı" dedi.
30- "Mektup Süleyman'dandır, Rahmân ve Rahîm Allah'ın adıyla (başlamakta)dır. "
31- "Bana karşı baş kaldırmayın, teslimiyet göstererek bana gelin diye (yazmaktadır)."
32- (Sonra Melike) dedi ki: "Beyler, ulular! Bu işimde bana bir fikir verin. (Bilirsiniz) siz yanımda olmadan hiçbir işi kestirip atmam."
33- Onlar, şöyle cevap verdiler: "Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savaş erbabıyız, buyruk ise senindir; artık ne emredeceğini düşün taşın."
34- Melike, "Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi orayı perişan ederler ve halkının ulularını hakir hâle getirirler. (Herhalde) Onlar da böyle yapacaklardır" dedi.
35- "Ben (şimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler."
36- (Elçiler, hediyelerle) gelince Süleyman şöyle dedi: "Siz bana mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha iyidir. Ama siz, hediyenizle böbürlenirsiniz."
37- "(Ey elçi) Onlara var (söyle); iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamayacakları ordularla gelir, onları, muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız!"
38- (Sonra Süleyman müşavirlerine) dedi ki: "Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip bana gelmeden önce, hanginiz o Melike'nin tahtını bana getirebilir?"
39- Cinlerden bir ifrit, "Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm ve güvenim var." dedi.
40- Kitaptan ilmi olan kimse ise, "Gözünü açıp kapamadan, ben onu sana getiririm" dedi. (Süleyman) onu (Melike'nin tahtını) yanıbaşına yerleşivermiş görünce, "Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbim müstağnidir, çok kerem sahibidir."
41- (Süleyman devamla) dedi ki: "Onun tahtını bilemeyeceği bir vaziyete sokun; getirin bakalım tanıyabilecek mi, yoksa tanıyamayanlardan mı olacak?"
42- Melike gelince, "Senin tahtın da böyle mi?" dendi. O şöyle cevap verdi: "Tıpkı o! Zaten bize daha önce bilgi verilmiş ve biz teslimiyet göstermiştik."
43- O'nu, Allah'tan başka taptığı şeyler alıkoymuştu. Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi.
44- Ona "köşke gir!" dendi. Melike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini çekti. Süleyman "Bu billurdan yapılmış, şeffaf bir zemindir" dedi. Melike dedi ki: "Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmiştim. Süleyman'ın maiyyetinde, âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum."

Sebe denilen ülke bu günkü Yemen’in en eski yerleşim yerlerinden birisidir. Arkeolojik bulgular Yemenin M.Ö.1000 yıllarında verimli topraklara,sulama kanalları ve barajlara sahip zengin bir ülke olduğunu halkının refah içerisinde yaşadığını ülkenin ticari zenginliği nedeniyle ticaret kervanlarının ve denizciliğin bu bölgede gelişmiş düzeyde olduğunu göstermektedir.O dönemdeki arkeolojik buluntular incelendiğinde ise o dönem yemende yani sebe bölgesinde yaşayan halkın Ön-Türk kavimlerinden veya Ön-Türk kültürüne sahip bir toplum olduğu ve diğer Türk kavimleri gibi Sebe’lilerinde tüm yazılı kitabe ve eserlerinin Ön-Türkçe olduğu görülecektir.

Sebe ülkesinde bulunan Ön-Türkçe yazıtlar


            Yine sebelilere ait arkeolojik eserlerde Türk tamga ve motiflerini kullandığı özellikle (Ök tamgası)Dağ keçisi motifinin yoğun bir şekilde kullanıldığı görüleçektir.Sebe bölgesinde arkeolojik kazılarda elde edilen üzerinde dağ keçisi heykeli bulunan bronz kap  


Solda Sebe ülkesinde bulunan Ön Türkçe taş kitabe ve kitabenin sağ ve solundaki dağ keçisi figürleri,

Sebeliler ile ilgili Hüd-Hüd’ün Hz.Süleymana getirdiği haberde Sebelilerin önceleri Tek Allah’a ibadet ederken daha sonra bu tevhid inancını kaybederek güneşe ibadet ettikleri ifade edilmektedir.Bilindiği gibi Türkler tarih boyunca Tek Tanrı inancına sahip olmuş ve tek bir yaratıcıya(Allah’a) ibadet etmişlerdir.Bu da gösteriyorki Ön-Türk kültürüne sahip Sebelilerin tevhid inancını kaybederek sonraları sapkın bir inanç olan güneşe tapındıkları anlaşılmaktadır.
Yemende yapılan arkelojik kazılarda meydana çıkarılan Sebe’de güneşe tapınma ritüelini gösteren taş kabartma

Sebe Melikesi Belkıs yada BİLQİZ/BİLGE KIZ:
Ona "köşke gir!" dendi. Melike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini çekti. Süleyman "Bu billurdan yapılmış, şeffaf bir zemindir" dedi. Melike dedi ki: "Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmiştim. Süleyman'ın maiyyetinde, âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum."(Nelm Suresi 44.Ayet)
Kuranda Sebe melikesinin ismi geçmemekle beraber onun bayan bir kraliçe olduğu belirtilmektedir. Hadisler ve İslami kaynaklı rivayetlerde ise Sebe Melikesinin isminin Belkıs olduğu ifade edilmektedir. Ön-Türk araştırmacısı Kazım MİRŞAN yukarıda arz ettiğimiz Yemen yazıtlarını Ön-Türkçe okumuş ve bu yazıtların Bilqiz yazıtları olduğunu ifade etmiştir. “Bilqiz”Türkçe bir kelime olup “bilen-bilge kız” manasındadır Türkler Kaanlarına zaman zaman Bilge ismini vermişler Göktürkler Kaanlarına Bilge Kaan adını vermiştir. “Bilqiz” yani yani “bilen-bilge kız” kelimesi zamanla telafuz yolu ile “Belkıs”a dönüşmüş olabilir en doğrusunu Allah bilir. Ortadoğu toplumlarında Hz.Peygamberin zuhuruna kadar kadınlara pek önem verilmemiş ve maalesef kadınlara ikinci sınıf insan gözü ile bakılmıştır. Oysa Asyalı toplumlarda ve Türk kavimlerde ise bayan erkekle eşit haklara sahip gerektiğinde savaşabilen ve savaşlarda sorumluluk alabilen komutanlık yapabilen, Kaan’nın ölümünden sonra Ülkeyi yönetebilecek bir yetkiye sahiptir. Zaman zaman İskit/Saka Türklerinin bayan yöneticisi Tomris Katun gibi kudretli bayan yöneticilerin ülke yönettiği tarihi bir vakadır. Belkıs (Bilge Kız) da bu Türk bayan yöneticilerden olması kuvvetle muhtemeldir.

Belkıs’ın yani Bilqiz’in konseyine başvurmasıda Sebe Ülkesinde Yönetimin kararlarını tek başına alınmadığını istişari bir şekilde 10.000 yıldır Türklerce uygulanan bir nevi kurultay şeklinde üst düzey yöneticilerin görüşlerine başvurularak alınmasıda üzerinde düşünülmesi gerken ayrı bir husustur.
Yine Yemen bölgesinde arkeolojik çalışmalarda ele geçirilen madeni sikkelerde Kral değilde Kraliçe bayan tuğrası bulunması yine resimlerde ifade edilen bayan tuğrasında Ön-Türkçe Tamga güç sahibi, kuvvet ve iktidar manasında kullanılan İT tamgası kullanılmasıda bahse konu madeni sikkelerin Sebe Ön-Türk Medeniyeti hükümdarı “Bilqiz”a ait olma ihitmalini güçlendirmektedir. Üzerinde düşünülmesi gereken başka bir hususta “Bilqiz”a ait madeni Sikke’nin diğer yüzünde Baykuşa benzer bir kuş resminin bulunmasıdır. Allahualem bahse konu kuş resmi Hz.Süleymana Sebe Melikesi ve halkı ile ilgili bilgi veren Hz.Süleymanın Sebe Melikesine gönderdiği Tebliğ mektubunu götüren Hüd-Hüd kuşuna ait  olabilir. En doğrusunu Allah bilir.          
Yemende yapılan Arkeolojik kazılarda ele geçirilen madeni sikke Sikkede Hükümdar Bayanın (Bilqiz’in yüzünde bulunan İT tamgası)

Yemende yapılan Arkeolojik kazılarda ele geçirilen madeni sikkeler Tuğra kısmında Sebe Melikesi Bilqiz/Belkıs diğer yüzünde ise Hz.Süleymanın Hüdhüd kuşu
                 Yemende yapılan Arkeolojik kazılarda ele geçirilen madeni sikkelerle ilgili bir diğer hususta bu sikkelerde Kuş’un bulunduğu kısımda Ön Türkçe A=AT=EGEMEN-O=ONÇ=BAŞARI-E=UÇ=LİDER tamgalarının bulunmasıdır. Benzer tamgalara sahip  M.Ö. 2500 yılına ait Atina yakınlarında bulunan sikkede Ön-Türk araştırmacısı Haluk TARCAN Tarihin Başladığı Ön-Türk Uygarlığı ve Resmi Tarihin Çöküşü kitabında de aynı Türk (Pelasg) damgalarını tespit etmiş ve bu tamgaların  A=AT=EGEMEN-O=ONÇ=BAŞARI-E=UÇ=LİDER tamgaları olduğunu ifade ederek bahse konu tamgaları EGEMEN BAŞARILI LİDER olarak okumuştur.

Fatih Mehmet YİĞİT




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar