Türkmen çocuk kıyafeti Kanada Tekstil Müzesi Toronto Türkiyeden çocuk kıyafeti Genellikle sık nazara gelen, sara geçiren, kötü ruhların tasallutuna maruz kalan ve sık hasta olan çocuklara giydirilirdi... Fatih Mehmet Yiğit
Kayıtlar
Aralık, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Hun Mezarında bulunan kesilmiş saçlar. Hermitage museum. Uzun örgülü saçlar Çinlilere göre Türk özelliğidir.Türkler canın, ruhun ve gücün saçta olduğuna inanır, Alp'lar savaşlarda saçlarından güç aldıklarını, Tanrının ölen savaşçıyı saçından tutarak kendi katına Uçmağa ulaştıracağını düşünürlerdi. Şehit olduklarında saçları kesilir ve birlikte gömülürlerdi. Hatta Çinliler Türklerin saçlarına verdiği değeri bildiklerinden esir aldıkları Gök-Türk savaşçıların saç örgüsünü açar ve keserlerdi. Bu Gök-Türk savaşçıları için onur kırıcı bir davranıştı.
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Türk Mitolojisinde 9 Rakamı: Türk mitolojisinde dünyayı yaratan Kara Han, dünyanın tam merkezine dokuz dallı çam ağacı dikmişti. Altaylara göre insanın iskeletinde; baş, bel, diz, topuk, ayak bileği, omuz, dirsek, avuç ve el bileği olmak üzere dokuz ek vardır. Şamanların davulunda Tanrı Ülgen’in kızının dokuz ve bir anlatışta da üç resmi vardır. Şamanların giydikleri “manyak” adındaki hırkanın sağ kolunda dört, sol kolunda beş olmak üzere toplam dokuz çıngırak bulunmaktadır. Türk destanlarına göre Dokuzoğuz’lardan büyük bir soy türemiştir. Yakutlara göre gök tanrıları dokuzdur. Türk destanlarına göre Oğuz’un verdiği şölende dokuz ile ilgili olarak 900 at, 9000 koyun kesilmiş ve 90 havuzda kımız yapılmıştır. Altay Türklerinin bir kıyamet tasvirinde denizin dibinde dokuz çatallı karataş vardır ki, kıyamet zamanında bu taş dokuz yerinden ayrılacak, demirden ve koyu sarı renkte atlara binmiş dokuz savaşçı etrafa saldıracaktır. (Kaynak Türk Mitolojisi) Ölen kişi için yap
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Hayat tuttu yakamızı bir türlü bırakmıyor Neresinden tutsak hayatı hep elimizde kalıyor Bir yanımız kor yangın, bir yanımız tipi boran Dışımız bir parça, içimiz bin bir parça Bölük pörçük, düşüncelerimiz Kırık dökük,Paramparça düşlerimiz Çaresiz, pusatsız özlemlerimiz Umuda kanat çırptıkça kuşlar Bir bir vuruluyor tenha pusularda Yaralı, yorgun savaşçılar gibi Delik deşik yüreklerimiz Her gün bir yanımız kanıyor Her gün bir yanımız ölüyor İki yüzlü sinsi tuzaklar da, ... Ne dost kaldı, ne vefa Ne de insanlık, Beklemek beyhude Bu hayırsız zamanlarda ... Yılgınlığa inat yaşasak da Yalnız savaşçı kurduz aslında Ruhsuz kalabalıklar da... Fatih Mehmet Yiğit
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
29 ARALIK AMERİKALI İŞGALCİLERİN KIZILDERİLİ SOYKIRIMI (GÜNÜ): Amerikalı işgalcilerin soykırım uyguladığı Türk soylu Atabask yerlileri olan Kızılderili kardeşlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum ruhları şad mekanları Cennet olsun... Yaralı Diz Katliamı Yaralı Diz Katliamı, Lakota Siyuları ile Amerikan askerleri arasındaki son büyük çatışma olarak tarihe geçmiştir. 29 Aralık 1890, Amerika Birleşik Devletleri beş yüz kişilik bir süvari alayını Minikonju Lakotalarının kamp yerlerini çevirmesi ve hayalet dansı yapan Kızılderililerin tutuklanmasını emreder. Hayalet dansı, her ne kadar Kızılderilerin kültürel bir dansı olsa da ABD, bu dansı bir saldırı tehdidi olarak görür ve taarruza geçer. Çatışma sırasında yirmi beş süvariye karşılık, aralarında altmış iki kadın ve çocuğun yer aldığı en az 153 Siyu öldürülür. Ancak çatışma sırasındaki kargaşada tam olarak kaç kişinin öldüğü bilinmemektedir. Katliamı yaşayanlardan biri olan Gelincik Louise katliamı şu sözleriyle an
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
En çetin savaşını veriyor Türkler; var olma savaşı, hayatın tüm zorluklarına karşı ayakta kalma, yaşama tutunma savaşı... Başka türlü bir savaş bu; insanı öldürmese de canını acıtan bir savaş, kalabalıklar da yalnız kalanların, narkozdan erken uyananların, zincirlerin prangaların farkına varanların, öz yurdunda parya olanların, büyük ve ağır bedeller ödeyenlerin savaşı... Fatih Mehmet Yiğit
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
“Haydi, edebiyatçılıkta, şairlikte, yazarlıkta usta kesilip birbirimizi aldatalım. Fakat ciddi bilimlerde, iktisatta, maliye usullerinde, siyasette ne yapacağız? Avrupa’da bir sene içinde bu çeşitli bilimlerle ilgili ilgili yayımlanan eserleri insan görse, bu bilgi bereketine parmağı ağzında kalır. İş başında bulunanlar acaba bunun bir listesini görebiliyorlar mı? Görseler de içlerinde anlayabilecek kaç kişi var? Evet, yaralarımızı bundan ziyade eşmeyelim. Bizde siyaset okulu divan efendiliği ve mektupçuluktur. Özel menfaatlerimiz, ikiyüzlülük, dalkavukluk en büyük marifetimiz, diplomatlığımızdır.” (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
TÜRKİYENİN İLK YERLİ VE MİLLİ ELEKTRİKLİ ARAÇLARI NEDEN DESTEKLENMEDİ? 1- Türkiyenin %100 yerli ve milli elektirikli aracı 2012 yılında Hacettepe Ünivesitesi bünyesinde 12 Türk Mühendisinin 3 yıllık çalışması sonucunda Türkiye'de milli yazılımla üretildi. Hacettepe Üniversitesi‘nin ürettiği EVT S1 adlı elektrikli araç tamamıyla yerli yapımdı. Batarya 10 saat kullanım imkanı sunarken hızlı şarj ile 30 dakika da doldurulabiliyordu. EVT S1 1050 kg ağırlığında ve 141 beygir motor gücüne sahipti. EVT S1, 90km/s sabit hızla 300km mesafe kat edebiliyordu. Şasisinin yüksek dayanımlı alüminyum malzemeden imal edildiği aracın kaporta kısmı ise hafifliğinden ötürü fiber ve polimer malzemeden üretilmişti. 100 kilometrede yaklaşık 4 liralık elektrik tüketimi yapan araç, proje seri üretime geçerse Ankara-İstanbul seyahati 18 liraya mümkün kılacaktı. 0’dan 100’e 7.5 saniyede ulaşabilen EVT S1, 141 beygir motor gücüne ve 180 kilometrelik maksimum sürat değerine sahipti.
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
TERKİB-İ BEND Her şahsı harîm-i Hakk’a mahrem mi sanırsın? Her tâc giyen çulsuzu Edhem mi sanırsın? Her dokunulmazlığı olanı Allah'a yakın mı sanıyorsun? Her taç giyen çulsuzu Edhem mi sanıyorsun? (Edhem: Tacını tahtını bırakıp evliyadan olan Belh şehri şehzadesi) Dehri arasan binde bir âdem bulamazsın, Âdem görünen harları âdem mi sanırsın? Dünyayı arasan binde bir insan bulamazsın, İnsan görünümündeki eşekleri insan mı sanıyorsun? Çok mukbili gördüm ki güler, içi kan ağlar, Handân görünen herkesi hurrem mi sanırsın? Çok mübârek insan gördüm ki güler, içi kan ağlar, Güler görünen herkesi mutlu mu sanıyorsun? Bil illeti, kıl sonra müdâvâta tasaddî, Her merhemi her yâreye merhem mi sanırsın? Önce hastalığın ne olduğunu bil, sonra tedaviye başla, Her merhemi her yaraya merhem olur mu sanıyorsun? Kibre ne sebeb? Yoksa vezîrim diye gerçek, Sen kendini düstûr-ı mükerrem mi sanırsın? Kibire ne gerek var? Yoksa vezirim diye
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
💙⚪️❤️💚 Yakut/Saka Türk kızının gümüşten yapılan takıları. Mavi, beyaz, gümüş,boncuk, motif ve işleme müthiş uyumlu... Bizim Türkler; konar göçer olduklarından heykel yapmamışlar ancak takı süsleme sanatı ile sanat eserlerini üzerlerinde taşımışlar. Yada halı ve kilimlere yansıtmışlardır... İskit/Saka Türk sanat eserleri bunun en büyük göstergesidir...