Kayıtlar

Resim
  -HER SEVDA BİR KAVGA- Özlem dedikleri, deli bir sevdanın adıydı   Biz o sevdaya, vurulduk   Sen, rüzgâra tutunmuş bir isyan   Ben, kavgada büyüyen bir şiirdim   Bir haykırış gibi düştük zamana,   Tutunmak istedik umuda ve yarına   Ayrılık bir veda, sevda bir düştü   Gönlümde yankılanan, ne varsa sustu   Gözlerin, bir kumrunun son bakışıydı   Sesin, rüzgârda savrulan bir ağıt   Biz zamana direndik, suskun ve onurlu   Kalbimizde yankılandı eski bir türkü   Sevmek mi suçtu, yoksa özlem mi? Ama bilirim,Savrulmak vardı ayrı yörüngelerde   Birbirine çarpan iki yıldız gibi   Parlayıp söndük, iz bırakarak göğe   Fatih Mehmet Yiğit 
Resim
  Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey; Analarımızın ve Atalarımızın oldukları gibi, yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır... Ulusal birlik, ulusal duygu, ulusal kültür en yüksekte göz diktiğimiz idealdir. Yüksek ve inkılâpçı bir kültür seviyesine varmak için, önümüzdeki yıllarda daha çok emek vereceğiz. Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek, ana siyasamızın açık dileğidir...” ATATÜRK TÜRK BİLGELİĞİ
Resim
  -EFKARLIYIM BUGÜN- Suskunum, kederliyim, yorgunum bugün  Kalabalıklar arasında yalnızım gülüm Belalıyım,asiyim,sevdalıyım gülüm Kapatma perdeleri, karartma bugün   Titriyor bak gökyüzü, bulutlar titriyor bugün Hasreti büyüten zamanlar titriyor bugün Kapatma perdeleri, karartma bugün   Bütün renkler soluklaşıyor   Titriyor bak deniz, kıyılar titriyor bugün Savrulup kırılan dalgalar titriyor bugün Oysa ben seninle olmak isterdim   Kuşlar gibi özgür uçmak isterdim Dağlarda bir ömür sürmek isterdim  Dinmiyor, hasretim, özlemim  Belalıyım,asiyim,sevdalıyım gülüm Titriyor bak gökyüzü, bulutlar titriyor bugün Hasreti büyüten zamanlar titriyor bugün Fatih Mehmet Yiğit 
Resim
  İSYAN ÇAĞRISI... Bir lokma ekmekle sustu çocuklar,   Gecede yankıydı çatlamış dudaklar.   Yoksulluğun sesiydi, inleyen sokaklar—   Aşk bile üşürdü karanlıklar ülkesinde. Bir yürek yanardı, sessizce içten,   Analar ağlardı çocuklarını yitirmekten.   İsyan büyürdü yoksul kentler üzerinden—   İsyan çağrısıdır: yıkılsın saraylar! Acıydı ekmeğim, suyumda hüzün,   Bir gül düşlerimde solmuş her gün.   Özlemle yanarken; isyanım, aşkım—   Aşk dedikleri bir yangınmış meğer. Bir sokak lambası, titrek bir umut,   Bir mektup yırtılmış, içinde ayrılık.   Yoksul bir sevdaya düşmüş bir nutuk—   İsyanla yazılmış, kanla okunur. Bir gün döner mi o gidenler?   Bir gün diner mi bu dertler?   Aşk mıydı, yoksa yeşeren düşler—   Özlemle ördüğüm hayal duvarı? Bir çığlık yükselir, geceyi deler,   Bir çocuk susar, gözleri söner.   Yoksullu...
Resim
   EŞEK KULAKLI MİDAS MİT'İNİN (SÖYLENCESİNİN) KÖKENİ, ÖKSÜZOĞUL ADLI HAKAS TÜRK MASALINA MI DAYANMAKTA? MÖ 738 - MÖ 696 yılları arasında, Frigya'nın Polatlı'da kurulmuş olan başkenti Gordion'da, yaşamış olan efsanevi Frigya kralı Kral Midas ya da Asur kaynaklarındaki adıyla Muşkili Mita'ya ithaf edilen Antik Çağ Anadolu Mitolojik söylencelerinde yeralan Eşek kulaklı Midas Mit'inin (söylencesinin) kökeni; Hakas, filolog, Türkolog Nikolay Fyodroviç Katanov, (Kızıloğlu Pora; 6 Mayıs 1862 - 9 Mart 1922) tarafından Hakasya'daki saha araştırmaları sonucu derlenen Hakas Türk Masalı Öksüzoğlu Hikayelerinde yeralan Eşek Kulaklı Kağan masalına mı dayanmakta? Hakas, filolog, Türkolog. EŞEK KULAKLI KAĞAN (Hakas Turkleri Öksüzoğul Masalından) Yeni çağın yenisinde, eski çağın eskisinde bir ada varmış Tere gölün içinde. Tere göl Altayların tepesinde. Ada, yemyeşil; her yanı orman, çiçekler buram buram. Adanın ortasında saray. Sarayda bir kağan yaşarmış, bu kağan alçakgönü...
Resim
  GELMİŞİNİ GEÇMİŞİNİ OY  Arsız, yüzsüz, hırsızların  Yalanla iş yapanların   Kul Hakkına el uzatanların   Gelmişini geçmişini oy…    Devleti soyanların   Adaleti yok sayanların Haramilik yapanların  Gelmişini geçmişini oy… Vatanını satanların Zulmü alkışlayanların  Zalime ses çıkarmayanın  Gelmişini geçmişini oy… Allah ile aldatanın  İki yüzlü münafığın Dostunu arkadan vuranın Gelmişini geçmişini oy… Birlikten korkanların   Fitneyle yol alanların   Kötülüğe göz yumanların   Gelmişini geçmişini oy… Fatih Mehmet Yiğit 
Resim
  AÇGÖZLÜ VE KİBİRLİ ZALİMİN SONU (Tepegöz ile Alp Yiğit’in Mücadelesi)  Alama ülkesinde, tek gözlü, kıllı vücutlu, kibirli ve açgözlü bir yaratık yaşarmış: Altırkuş. Her ne kadar yalnızca bir gözü olsa da, uzakları ve gizli olan her şeyi görebilirmiş. Midesi öyle büyüklükteymiş ki, bir oturuşta yetmiş öküzü ve otuz fıçı şerbeti yutabilirmiş. Alama halkı, tüm gücüyle bu yaratığı doyurmak için çalışır, onun için yaşarmış. Altırkuş, yalnızca Alama ülkesinin hükümdarı olmakla yetinmemiş; gözü, Alp Yiğit’in ülkesine dikilmiş.  “Gelecekte Alp Yiğit de benim çobanım olsun! Sürümü o gütsün. Bana güçlü bir çoban gerek!” diye bağırmaya başlamış. Alp Yiğit bu sözleri duyunca hiç aldırmamış:  “Açgözlünün çobanı olmam, adımı lekelemem. Esremet’ten korkup ateş yakıp kaçmak bana göre değil. Karşılaşmak istiyorsan, haydi çık kır ortasına!” demiş. Alp Yiğit, Altırkuş’a meydan okumuş ve İdil’in kıyısındaki bozkırın ortasına çıkıp beklemeye başlamış. Altırkuş gelir gelmez, ikisi birbi...