EŞEK KULAKLI MİDAS MİT'İNİN (SÖYLENCESİNİN) KÖKENİ, ÖKSÜZOĞUL ADLI HAKAS TÜRK MASALINA MI DAYANMAKTA?

MÖ 738 - MÖ 696 yılları arasında, Frigya'nın Polatlı'da kurulmuş olan başkenti Gordion'da, yaşamış olan efsanevi Frigya kralı Kral Midas ya da Asur kaynaklarındaki adıyla Muşkili Mita'ya ithaf edilen Antik Çağ Anadolu Mitolojik söylencelerinde yeralan Eşek kulaklı Midas Mit'inin (söylencesinin) kökeni; Hakas, filolog, Türkolog Nikolay Fyodroviç Katanov, (Kızıloğlu Pora; 6 Mayıs 1862 - 9 Mart 1922) tarafından Hakasya'daki saha araştırmaları sonucu derlenen Hakas Türk Masalı Öksüzoğlu Hikayelerinde yeralan Eşek Kulaklı Kağan masalına mı dayanmakta?

Hakas, filolog, Türkolog.


EŞEK KULAKLI KAĞAN

(Hakas Turkleri Öksüzoğul Masalından)

Yeni çağın yenisinde, eski çağın eskisinde bir ada varmış Tere gölün içinde. Tere göl Altayların tepesinde. Ada, yemyeşil; her yanı orman, çiçekler buram buram. Adanın ortasında saray. Sarayda bir kağan yaşarmış, bu kağan alçakgönüllü, insan canlısı, çalışkan. Yurdunu çok severmiş, insanları güzel yönetirmiş. Ama kulakları eşek kulağına benzermiş: Uzun ve kıllı; bazen sarkarmış aşağı, bazen dikelirmiş yukarı. Bazen biri aşağı, biri yukarı. Bu nedenle adanın ortasına yaptırmış sarayı... Rahat dolaşmak için başına ipek papak giyermiş, kulaklarını papağın altında gizlermiş. Hizmetçilerle genç bir berberden başka adaya kimseyi sokmazmış. Onları da adadan dışarı çıkarmazmış. Saçlarını kestirirken berber papağı kafasından usulca çıkarır, iş bitince papağı geri kafasına koyarmış. Sonra berber kağandan izin alır göl kıyısında bir kavağın gölgesine oturup akşama kadar kaval çalar, yanık yanık türkü söylermiş. Sürü sürü kuş adaya konar, onun güzel sesini dinler, cıvıltılarla bu sese eşlik edermiş.

Balıklar sürüyle kıyıya gelir, o kaval çaldıkça her biri suyun üstüne sıçrayıp geri düşermiş. Berber anasını babasını özler, onları çok merak edermiş. 

Kağan yurdu dolaşmaya çıktığı bir gün Berber, kendisini çimenlerin üstüne atmış: "Eşek kulaklı kağan!" diye dişlerinin arasından fısıldamış. Bu sesi, kavak ağacının yaprakları duymuş, onlar da hışırdamaya başlamış: "Eşek kulaklı kağan!" Göldeki dalgalar bu sesi alıp şırıltıya katmışlar: "Eşek kulaklı kağan!" 

Genç berber ürkmüş: "Susun susun!" diye yalvarmış. "Kağan duyarsa beni öldürür!" Fakat bu ses rüzgârın diline düşmüş ve o da alıp bu sözleri ıslıklarla yaymış: "Eşek kulaklı kağan!" Canlı cansız her şey bu sesi yinelemiş. Bu sesler orkestra müziğine dönüşmüş: Fısıltılı, hışırtılı, şırıltılı, vıyıltılı, cıvıltılı bir orkestra müziği. "Eşek kulaklı kağan!" Genç berber bu türkünün canlı cansız herkes tarafından tekrarlandığını duyunca artık adada durama- yacağını anlamış, can havliyle kendini göle atıp yüzerek kaçmaya başlamış. Yüzmüş, yüzmüş; ama gücü kuvveti tükenmiş. Kendini salıvermiş. Tam boğulacağı sırada iki turna balığı gelmiş, biri bir koltuğuna girmiş, biri öteki koltuğuna. Onu kıyıya taşımışlar. Genç berber biraz dinlenip kendine gelmiş, sonra da Altayların vadilerine yürümüş.

Orada daha özgürce şarkıyı söylemeye başlamış: "Eşek kulaklı kağan! Sen misin beni adada tutan?" Bu ses sarp kayalıklarda yankılanmış, her köşe ve bucağa ulaşmış. O sırada kağan adaya dönüyormuş. Bir de bakmış herkesin ağzında aynı nakarat: "Eşek kulaklı kağan! Sen misin beni adada tutan?" Kavak yaprakları aynı sesi hışırdıyormuş, kuşlar bu sesle cıvıldaşıyor, dalgalar aynı türküyü şırıldıyormuş. 

Tepeler bu sesle yankılanıyor, rüzgâr bu sesle vıyıldıyormuş: Kağan sesi duyup çok öfkelenmiş, öylesine öfkelenmiş ki kulakları dimdik dikelmiş, hemen adaya geçmiş: "Berberi bana getirin! Berberi bana getirin!" diye bas bas bağırmış. Kulakları sağa sola sallanmış. Canlı cansız herkes ve her şey korkuya kapılmış. Fakat bu ses de davul sesi gibi orkestraya katılmış. Müziğin bir parçası gibi yankılanmış: "Eşek kulaklı kağan!" Sen misin beni adada tutan? Berberi bana getirin! Berberi önüme atın!" Ama kimse berberi bulamamış. Kağan berberin yüzerken boğulmuş olduğunu düşünerek teselli bulmuş. Böylece berber kurtulmuş, bir daha adaya dönmemiş...(1)


Kral Midas ya da Asur kaynaklarındaki adıyla Muşkili Mita, MÖ 738 - MÖ 696 yılları arasında, Frigya'nın Polatlı'da kurulmuş olan başkenti Gordion'da, yaşamış olan efsanevi Frigya kralıdır. Krallığı gibi yaşamı ve ölümü üzerine de mitolojiler yazılmıştır. Yaşamı boyunca acılar çekmiş olan Midas, "eşek kulak"larıyla ya da "dokunduğu her şeyi altına çevirmesiyle" ünlenmiştir.

EŞEK KULAKLI KRAL MİDAS MİT'İ 

(Antik Çağ Anadolu Söylencelerinden)

Müziğin, sanatların, güneşin, ateşin ve şiirin tanrısı Apollon ve Kır Tanrısı Pan arasında yapılacak bir çalgı çalma yarışmasında Midas yargıçlardan biri olarak seçilmişti. Kır tanrısı, kavalıyla hoş sesler çıkarıyordu; ama Apollon'un gümüşten lir'i her çalgıdan üstünmüş. Apollon; çalmaya başladığında Musalar bile durup onu dinlermiş. Yargıçlardan ikincisi dağ tanrısı Tmolos, yengi çelengini Apollon'a vermiş. Ama Midas oyunu yarışma sonunda Pan'a yönelik kullanınca Tanrı Apollon çok kızmış ve "güzel müziği ayırt edemeyen kulak insan kulağı olamaz, sana eşek kulağı yakışır" diyerek Midas'ın kulaklarını eşek kulağına dönüştürmüş. Midas bir süre, tanrının armağanlarını koca bir külah içinde saklamış. Saklamış ama onun saçlarını kesen berber sonunda kulaklarını görerek kralın sırrını öğrenmiş. 

Ancak sır bu insan ağzına sığar mı? Berber sancılar geçirip, dayanılmaz ıstıraplar yaşadıktan sonra sırrını bir kuyuya söylemeye karar vermiş. Kuyuya eğilmiş ve "Midas'ın kulakları eşek!" diye bağırmış. Sırrı kuyudaki su sazlara, sazlarsa rüzgarda salına salına bütün etrafa yayılmış. Böylece bütün ülke Midas'ın sırrını kısa zamanda öğrenmiş. Daha sonra halk Midas hakkında gölge oyunları oynamaya başlamış. Midas artık bıkkınlıkla kulaklarını kestirmeye karar vermiş ve kulaklarını kestirmiş. Kulakları kesilen Midas'ın sonradan kulakları sarmaşık kadar tekrar uzamış. Herkes onunla "eşek kulaklı Midas" diye dalga geçmeye başlamış. Kral Midas Tanrıya yalvarmaya başlamış, "Tanrım benim bu kulaklarımı düzelt ama bütün servetimi elimden al" demiş. 

Tanrı onu bağışlamış ve Midas kulaklarını geri almış. Ama kimse görmeden canını da alıp, mezara gömmüş (2)


Fatih Mehmet Yiğit 

TÜRK MİTOLOJİSİ 

Yararlanılan Kaynaklar: 


1-Kardeş Masalları Dizisi Sibirya Öksüzoğul Masalları Hakas, filolog, Türkolog Nikolay Fyodroviç Katanov, (Kızıloğlu Pora; 6 Mayıs 1862 - 9 Mart 1922) çeviri Yücel Feyzioğlu, DOĞUBATI Yayınları Sayfa:73-75


2-Enciclopedia dei Miti (İtalyanca). Garzanti. 1990. ss. 418 419. ISBN 8811504570



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar