Kayıtlar

Eylül, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
  -HER SEVDA BİR KAVGA- Özlem dedikleri, deli bir sevdanın adıydı   Biz o sevdaya, vurulduk   Sen, rüzgâra tutunmuş bir isyan   Ben, kavgada büyüyen bir şiirdim   Bir haykırış gibi düştük zamana,   Tutunmak istedik umuda ve yarına   Ayrılık bir veda, sevda bir düştü   Gönlümde yankılanan, ne varsa sustu   Gözlerin, bir kumrunun son bakışıydı   Sesin, rüzgârda savrulan bir ağıt   Biz zamana direndik, suskun ve onurlu   Kalbimizde yankılandı eski bir türkü   Sevmek mi suçtu, yoksa özlem mi? Ama bilirim,Savrulmak vardı ayrı yörüngelerde   Birbirine çarpan iki yıldız gibi   Parlayıp söndük, iz bırakarak göğe   Fatih Mehmet Yiğit 
Resim
  Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey; Analarımızın ve Atalarımızın oldukları gibi, yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır... Ulusal birlik, ulusal duygu, ulusal kültür en yüksekte göz diktiğimiz idealdir. Yüksek ve inkılâpçı bir kültür seviyesine varmak için, önümüzdeki yıllarda daha çok emek vereceğiz. Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek, ana siyasamızın açık dileğidir...” ATATÜRK TÜRK BİLGELİĞİ
Resim
  -EFKARLIYIM BUGÜN- Suskunum, kederliyim, yorgunum bugün  Kalabalıklar arasında yalnızım gülüm Belalıyım,asiyim,sevdalıyım gülüm Kapatma perdeleri, karartma bugün   Titriyor bak gökyüzü, bulutlar titriyor bugün Hasreti büyüten zamanlar titriyor bugün Kapatma perdeleri, karartma bugün   Bütün renkler soluklaşıyor   Titriyor bak deniz, kıyılar titriyor bugün Savrulup kırılan dalgalar titriyor bugün Oysa ben seninle olmak isterdim   Kuşlar gibi özgür uçmak isterdim Dağlarda bir ömür sürmek isterdim  Dinmiyor, hasretim, özlemim  Belalıyım,asiyim,sevdalıyım gülüm Titriyor bak gökyüzü, bulutlar titriyor bugün Hasreti büyüten zamanlar titriyor bugün Fatih Mehmet Yiğit 
Resim
  İSYAN ÇAĞRISI... Bir lokma ekmekle sustu çocuklar,   Gecede yankıydı çatlamış dudaklar.   Yoksulluğun sesiydi, inleyen sokaklar—   Aşk bile üşürdü karanlıklar ülkesinde. Bir yürek yanardı, sessizce içten,   Analar ağlardı çocuklarını yitirmekten.   İsyan büyürdü yoksul kentler üzerinden—   İsyan çağrısıdır: yıkılsın saraylar! Acıydı ekmeğim, suyumda hüzün,   Bir gül düşlerimde solmuş her gün.   Özlemle yanarken; isyanım, aşkım—   Aşk dedikleri bir yangınmış meğer. Bir sokak lambası, titrek bir umut,   Bir mektup yırtılmış, içinde ayrılık.   Yoksul bir sevdaya düşmüş bir nutuk—   İsyanla yazılmış, kanla okunur. Bir gün döner mi o gidenler?   Bir gün diner mi bu dertler?   Aşk mıydı, yoksa yeşeren düşler—   Özlemle ördüğüm hayal duvarı? Bir çığlık yükselir, geceyi deler,   Bir çocuk susar, gözleri söner.   Yoksullu...
Resim
   EŞEK KULAKLI MİDAS MİT'İNİN (SÖYLENCESİNİN) KÖKENİ, ÖKSÜZOĞUL ADLI HAKAS TÜRK MASALINA MI DAYANMAKTA? MÖ 738 - MÖ 696 yılları arasında, Frigya'nın Polatlı'da kurulmuş olan başkenti Gordion'da, yaşamış olan efsanevi Frigya kralı Kral Midas ya da Asur kaynaklarındaki adıyla Muşkili Mita'ya ithaf edilen Antik Çağ Anadolu Mitolojik söylencelerinde yeralan Eşek kulaklı Midas Mit'inin (söylencesinin) kökeni; Hakas, filolog, Türkolog Nikolay Fyodroviç Katanov, (Kızıloğlu Pora; 6 Mayıs 1862 - 9 Mart 1922) tarafından Hakasya'daki saha araştırmaları sonucu derlenen Hakas Türk Masalı Öksüzoğlu Hikayelerinde yeralan Eşek Kulaklı Kağan masalına mı dayanmakta? Hakas, filolog, Türkolog. EŞEK KULAKLI KAĞAN (Hakas Turkleri Öksüzoğul Masalından) Yeni çağın yenisinde, eski çağın eskisinde bir ada varmış Tere gölün içinde. Tere göl Altayların tepesinde. Ada, yemyeşil; her yanı orman, çiçekler buram buram. Adanın ortasında saray. Sarayda bir kağan yaşarmış, bu kağan alçakgönü...
Resim
  GELMİŞİNİ GEÇMİŞİNİ OY  Arsız, yüzsüz, hırsızların  Yalanla iş yapanların   Kul Hakkına el uzatanların   Gelmişini geçmişini oy…    Devleti soyanların   Adaleti yok sayanların Haramilik yapanların  Gelmişini geçmişini oy… Vatanını satanların Zulmü alkışlayanların  Zalime ses çıkarmayanın  Gelmişini geçmişini oy… Allah ile aldatanın  İki yüzlü münafığın Dostunu arkadan vuranın Gelmişini geçmişini oy… Birlikten korkanların   Fitneyle yol alanların   Kötülüğe göz yumanların   Gelmişini geçmişini oy… Fatih Mehmet Yiğit 
Resim
  AÇGÖZLÜ VE KİBİRLİ ZALİMİN SONU (Tepegöz ile Alp Yiğit’in Mücadelesi)  Alama ülkesinde, tek gözlü, kıllı vücutlu, kibirli ve açgözlü bir yaratık yaşarmış: Altırkuş. Her ne kadar yalnızca bir gözü olsa da, uzakları ve gizli olan her şeyi görebilirmiş. Midesi öyle büyüklükteymiş ki, bir oturuşta yetmiş öküzü ve otuz fıçı şerbeti yutabilirmiş. Alama halkı, tüm gücüyle bu yaratığı doyurmak için çalışır, onun için yaşarmış. Altırkuş, yalnızca Alama ülkesinin hükümdarı olmakla yetinmemiş; gözü, Alp Yiğit’in ülkesine dikilmiş.  “Gelecekte Alp Yiğit de benim çobanım olsun! Sürümü o gütsün. Bana güçlü bir çoban gerek!” diye bağırmaya başlamış. Alp Yiğit bu sözleri duyunca hiç aldırmamış:  “Açgözlünün çobanı olmam, adımı lekelemem. Esremet’ten korkup ateş yakıp kaçmak bana göre değil. Karşılaşmak istiyorsan, haydi çık kır ortasına!” demiş. Alp Yiğit, Altırkuş’a meydan okumuş ve İdil’in kıyısındaki bozkırın ortasına çıkıp beklemeye başlamış. Altırkuş gelir gelmez, ikisi birbi...
Resim
  Din alıp satanlardan Allah ile aldatanlardan Devleti, Milleti soyanlardan Sahtekar ihvancılardan İki yüzlü münafıklardan Kırk Harami hırsızlardan Araplaşmış mankurtlardan Türk’e tuzak kuranlardan Vatanını satanlardan Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarından Ulu Tanrı, Türk Ulusunu korusun… Fatih Mehmet Yiğit
Resim
  YÜREK YANGINI Aşkı bir yangın sanmıştım önce   Yakar geçer, küle döner diye   Meğer aşk, bir direnişmiş gülüm   Susmadan sevmekmiş, vazgeçmeden yürümek   Seninle öğrendim suskunluğun bile haykırdığını   Bir bakışta bin kelime gizliymiş   Bir dokunuşta bir ömür saklı   Ve bir ayrılıkta bir devrim   Hayat dedikleri, bir kavga aslında   Bir lokma için, bir onur için   Bir sokak lambasında bekleyen umut   Bir çay bardağında demlenen sabır   Ben seni sevdim, ama sadece kalbinle değil   Yoksulluğunla, yaralarınla, isyanınla   Seninle sustum, seninle haykırdım   Seninle düştüm, seninle ayağa kalktım   Haksızlığa karşı bir şiirdin sen   Bir duvara yazılmış umut gibi   Bir zinciri kıran kelime gibi   Bir sevda gibi yüreğimde taşıdım seni   Ve şimdi, bu dizeler bir başkaldırıdır   Aş...
Resim
  ABAY(BABA/ATA) GESER/ ARSLAN GEZER HAN TÜRK DESTANININ TUVA, ALTAY, SİBİRYA (BURYAT, SAKA YAKUT) VERSİYONLARI -ABAY GESER/ ARSLAN GEZER HAN TÜRK DESTANININ TUVA VERSİYONU  GÖĞÜN DEMİRİ: BOKTU-KİRİŞ DESTANI (ÖZET) I. Karanlığın Tohumu ve Göğün Öfkesi Başlangıçta söz vardı. Söz, Höök'ün (Gök Tanrı) nefesinde doğdu. Tuva yurdu, dağların eezilerinin korumasında, ırmakların şarkısıyla beslenen bir cennetti. Ta ki, Onguştaay Kara-Düğür, karanlığın rahminden doğup, toprağa ayak basana dek! O, üç başlı, yedi canlı, ateş kusan bir melundi. Nefesi zehir, bakışı korku, gölgesi ölüm saçardı. Dağların eezilerini susturdu, ırmakların dilini unutturdu. Halkın atlarını çaldı, çocuklarının sesini kesti. Tuva, kara bir dumanla örtüldü; gökte güneş, yerde umut söndü. Bu feryat, gök kubbenin kalbine, Höök'ün katına ulaştı. Ülgen, demirci tanrıları huzuruna çağırdı. "Görüyorsunuz," dedi, sesi gürleyen bir bulut gibi, "yeryüzü kara bir yara aldı. Bu yarayı kızgın demirle dağlayacak,...
Resim
  "Hunlar önemli işlere girişmeden önce yıldızları ve ayı gözlemlerler; ay doluyken (Dolunayda) saldırır ve savaşırlar, ay zayıflarken geri çekilirler." Sima Qian'ın "Shiji" (史記) Eseri (MÖ 109-91)
Resim
  VATAN YOLU  (Ülkü, Vatan, Türk) Ben çilekeş bir bağrın, mert bir yüreğiyim Ben mazlumhane bir kahrın, biçare düşkünüyüm Ben zalimkar bir asrın, solduramadığı gülüyüm Ve ben çağlar boyu yaşanan, bir sevdanın adıyım ... Sen yok olmuş sevdaların, sönmeyen ateşisin Sen mavzer çığlıklarının, barut kokususun Sen Şehit analarının, gözyaşlarısın Ve sen bağrımıza saplanan hançerin, dinmeyen acısısın ... O dumanlı dağların, yalnız kurdu O kara bulutların, şimşek pırıltısı O çağlara yenilmeyen, savaşçı yüreği Ve o asra mühür vuran, mazlumların sesi... Fatih Mehmet Yiğit
Resim
  (OD)ATEŞ, (YEL)HAVA, SU, (YER) TOPRAK "Üçi ot, üçi suv, üçi boldi yil, "Üçi boldi toprak, ajun boldi il". "Üçü ateş, üçü su, üçü oldu yel, "Üçü oldu toprak, dünya oldu il". (Kutadgu-Bilig) Bir zamanlar Tanrı Dağının eteklerinde; Ateş, Su, Hava ve Toprak dört kız kardeş vardı. Her biri kendi ülkesini yönetiyor ve birbirlerine büyük saygı duyuyorlardı. Ateş, enerji ve tutkunun sembolüydü. Parlak alevleriyle ışık ve sıcaklık saçıyordu. "Benim gücümle demir eritilir, yemek pişirilir," diyordu gururla. Su ise hayatın kaynağıydı. Akışkanlığı ve uyum yeteneğiyle her yere nüfuz edebiliyordu. "Ben olmadan hiçbir canlı yaşayamaz, " diyerek önemini vurguluyordu. Hava, özgürlüğün ve hareketin temsilcisiydi. Her yere serbestçe yayılıyor ve canlılara nefes veriyordu. "Benim esintim olmadan dünya durgunlaşır, diyerek etrafına rüzgârlar gönderiyordu. Toprak ise sabitlik ve bereketin simgesiydi. Üzerinde her türlü bitki büyüyebiliyor ve canlılar ...
Resim
  -CENDERE- Gak desen kelepçe Guk desen kodese Türk desen, çullanırlar üstüne Cendere üstüne cendere, Türk'e işkence Özgürlük desen, ne gezer? Dışarı içeriden, İçeri dışarıdan beter Hep güçlüden yana, garibanı ezerler. Cendere üstüne cendere, Türk'e işkence Arabı sever, paraya taparlar. Kaçağı besler, Türk'e hor bakarlar. Öz yurdunda esir eder, seni yaşatmazlar.  Cendere üstüne cendere, Türk'e işkence Din afyonuyla, Milleti uyutun ha. Yalan söyleyin, Türk uyanmasın ha. Zincirle sıkı bağlayın, bırakmayın ha. Cendere üstüne cendere, Türk'e işkence  Cennet nere, cehennem nere? Zalimler, zebaniler her yerde Türk'e ateşten gömlek, öz elinde Cendere üstüne cendere, Türk'e işkence  Fatih Mehmet Yiğit
Resim
  ÇİN KAYNAKLARINDA HUNLAR VE GÖKTÜRKLERİN ATALARI OLARAK GEÇEN İSKİT SAKA TÜRKLERİ HAKKINDAKİ BİLGİLER: Çin kaynaklarında "Sai ırkı" (塞種, Sài zhǒng) olarak geçen Sakalar ve onların ataları olduğu iddia edilen "Yun soyundan gelen Rong'lar" (允姓之戎, Yǔn xìng zhī Róng) hakkındaki bilgiler, özellikle de onların kökeni ve batıya göçleriyle ilgili olanlar, Orta Asya tarihinin en önemli parçalarından birini oluşturur. Bu konudaki temel Çin kayıtları, orijinal metinler, transliterasyonları ve detaylı açıklamaları şu şekildedir: 1. Ana Kaynak: Sakaların Kökeni ve Göçü · Çince Kaynak: 《汉书》 (Hàn Shū) - "Han Kitabı", Ban Gu, MS 1. yüzyıl. · İlgili Bölüm: 《西域传》 (Xīyù Zhuàn) - "Batı Bölgelerinin Kayıtları" Bu, konuyla ilgili en net ve en önemli kayıttır. Orijinal Çince Metin: 塞種本允姓之戎,世居敦煌。為月氏迫逐,遂往蔥嶺南奔。 Transliterasyon (Pinyin): Sài zhǒng běn Yǔn xìng zhī Róng, shì jū Dūnhuáng. Wèi Yuèzhī pòzhú, suì wǎng Cōnglǐng nán bēn. Türkçe Çeviri: "Sai ırkı (Sakal...